18 Ağustos 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

18 Ağustos 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

|—e .1-955 18 Ağustos 939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Km © no » w . * 1 Sene 2909 Ke. 100 sog » Milletleraros posta na dahi olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle-30, 16, 9, 3,5 liradır. Aböne bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk yl Tkvesi lâzımdır. Bir Alman Gazetesinde Çıkan Bir Türk Muharririnin Yazısı | enem Alman propaganda- sının organı olarak çıkmakta olan Turkişe Post gazetesinin 16 a. Kustos tarihli nüshasının başımaka- lesi mütekait bir Türk Generali ta- rafından yazılmıştır. Bu zat şimdi günlük o arkadaşlarımızdan birinde askeri ve siyasi yazılar meşretmek- tedir. İsmi General H. E. Erkilet'tir. Bir defa, bir Türk generalinin memleketteki vazifesi Alman propa- gandasına hizmet etmek olan bir gi zeteye İmzalı bir yazı vermesi dik- kate şayandır. Çünkü bu gazete, Alman davasma ve Alman görüşüne uygun olmıyan bir yazı neşretmez. Bir Türk gene. salinin Alman asına avukatlık etmesi ise, yakışık almaz. General H. E, Erkilet'in mevzuu, günün meselesi olan Danzig mesele- sidir, Türk generali, Danzig mesele- sinde Almanyanın haklı olduğunu, zaten Danzig'in bir Alman şehri bu. lunduğunu yazıyor, ve diyor ki: “Almanlıkları asla şüphe götür miyen Danzig nüfusu, 10 ağustos nümayişinde, milli birlik hususun. daki iradelerini (arzularını) bir ke- re daha İzhar etmek fırsatını elde ettiler. Şarkta, Şarki Prv olan ve anavatandan ancak Ma e e e Gİ ile hemhudut halkı için, bu ayrılığa uzun zaman tahammül, elbette çok güç olacaktır. Diğer taraftan nefs Almanyanın, Şarki Prusyasında oturmukta bulu. nan halka da, Danzig'deki Alman halk kütlesinin ecnebi bir idare al- tında yaşamıya mecbur bulunması bir nevi his tazyiki yapmaktan ha. li kalmıyacaktır..... “,,.. Bugün, bütün dünyada gü- nün meselesi haline gelmiş olan ha- kikatlerden -biri de, Almanyanın, Baltık denizine giden bir koridorla İkiye bölünmüş olmasıdır. Meselâ boğazlarımızı, İstanbülu. muzu ve Marmaramizı bizden kopa- Yarak, herhangi bir Karadeniz devle- tine, bu devletin daha rahat nefes a- İabilmesi için vermiş olduklarını ve bu suretle Trakya sahalarımızla, A- nadolu anavatanımızın ayrılmış ol. duğunu tasavvur edelim. İşte, Bal. tık denizine giden Polonya korido. rupun Şimali Şarki Almanya köşe. sinde husule getirmiş olduğu vazi yet aşağı yukarı böyle bir haldir. Böyle bir vaziyet, Polonya için ikti. sadi veya ticari bir zaruret dolayı. sile husule getirilmiş olsa dahi gayri tabiidir, Maamafih Almanya, unut. mamalıdır ki, bu vaziyet Alman hal- kı için ne kadar ağır ve haksız olur. sa olsun, dört senelik dünya harbin. de mağlüp edilmiş olmasının bir neticesidir. Ve bu yariyeti tekrar ve tamamen düzeltebilmek için o belki de yine silâhların bir zaferi lâaım- dır.,, » Danzig meselesi Polonya ile AL manya arasında ibtilâflı bir dava» dır, Bu davada kimin haklı, kimin haksız olduğunu teşrih etmek bize düşmez. Yalnız bir Türk sıfatiyle bildiğimiz bir şey vardır ki, oda bizim sulh cephesinde yer aldığımız, ve sulh cephesinin bir uzvu sıfatiy- le Polonya ile menfaatlerimizi bağ. Tadığımızdır. Yine bir Türk sıfatiyle biliyoruz ki, Danzig meselesi münferit bir hâ- dise değildir; dünya hegemonyasını kurmak istiyenlerin bir basamak ta. şıdır. Onu vesile ittihaz ederek, bü- tün Avrupayı ve bütün Balkanları istilâ edeceklerdir. General Hüsnü Emir Erkilet'in bunları bilmiyecek kadar saf ve ca- Mi olmadığına eminiz. O halde bu 35 —| ! Milli ekonominin temeli olan bu manzaraları bize Sümerbank kazandırmıştır: Kayseri Bez fabrikasından bir görünüş Sümer Bank ve Eti Bankın Başardığı Muazzam Eserler ümerbank ve Etibankın kapanacağı hakkındaki şayialar iflâs etmiştir: Sümer- bank ve Etibank, kendilerine vücut veren daima refahlı, daima ileri ve daima kuvvetli Türkiye idealinin birer temel taşı olarak kalacaklardır. Hükümet, Sümerbank ve Bi- bank'ı" ancak kuvvetlendirici ted. birler alabilir. Çünkü temiz bir va- tanperverlik hissinin takip edece- ği yol ancak budur. Sümerbank ve Etibank zaferler dolu Atatürk dev. rinin iki milli gurur müassesesidir ki, bize çok şeyler kazandırmış lardır. Mili baca bu memlekette bir rüya idi. Toprak slu yabancı imtiyazın elinde bir İstismar vasi. tası idi. Milli kabiliyeti inkâr edi- len bu memlekette Sümerbank ve Etibank, yalnız yabanci kapltaliz- mi ingfiv. ie amd Avrupa hayranı bozguncu fikri yenmiş, medresenin tevekkülünü yıkmış, demagojiyi he- zimete uğratmış, çiftçi köylüden teknisiyen halk etmiş, milyonlarca dövizi memleket içinde bırakmış, ve. nihayet mill istiklâ Jin mesnetlerinden biri olan endüs- iri ve ekonomi erginliğini ebedileş- tiren müesseselerin anaları olmuş. lardır, Aşağıda, Sümerbank ve Eliban- kın 938 senesine ait faaliyetlerine dair en enteresan rakamları bula. caksınız. Bunlar, ilk defa TAN sü- tunlarında neşredilmektedir. - Baş dönrürücü müsbet rakamları, re jimin yarı müstemleke halinde bul. duğu bu memlekette, bugün bize korkunç bir kâbus gibi gelen Ata- türkten önceki devrin manzarala. rını hatırlıyarak okuyunuz! idaresinde ik S ümerbankın gündenberi hâkim olan prensipler, 938 senesinde en müs- bet ve ferah verici neticelerini ver. miş bulunuyor. Dokuma endüştri- sinin bütün şubelerinde tam ve mutlak inkişaf vardır; Bakırköy, Kayseri, Ereğli ve Nazilli fabrika. Yarının satm aldıkları pamuk mik- tarı, 9.366 tonu bulmuştur. Bu mik, tar 937 de 8704 tondu, 936 da !se ancak 5477 tondu. Bir de 934 de bakınız: 1035 ton.. Sümerbank fabrikalarının pa- | muk mübayaatı, beş yıl içinde s6- nede vasat! olarak yüzde 173 art- mış bulunmaktadır. Bu fabrikala. rın 938 de Türkiye istihlâkindeki hissesi yüzde 42 dir. Bugün inşast bitmiş ve işlemi- ye başlamış bulunan Malatya fab. rikası ile beraber Sümerbank fab- rikalarınm 939 da sarfedecekleri pamuk 12.161.074 kiloyu bulacak. tar. İmalât, devamlı olarak artmak- tadır, Sümerbank fabrikalarının i. mal seyirlerinde memleket refa- hının yükselişini de tesbit edebi. Wriz: 934 de memlekette pamuk'u kumaş ve pamuk İpliği imalât 11.721 ton iken, bu miktar 938 de 17.800 tona yükselmiştir. Fakat bu- mukabil, pamuklu istihlâki, ip. ukatlığını bendi Thize ina; davada Alman tezinin yapmasının mânası nedir? Lütfen bunu izah ederler mi? Yazan: Ankaralı lik dahil olarak, 934 te 27.160 ton iken, 938 de 36.097 ton olmuştu Sümerbank fabrikalarının Tür- kiye pamuk ipliği imalâtındaki hissesi, 937 de yüzde 5 iken, 938 de yüzde 16 olmuştur. Pamuklu kumaş imalâtının hissesi, 937 de yüzde 40 tan, 938 de yüzde 44 de çıkmıştır. Piyasa için iplik imalâ t1, 937 de 359.625 kilo idi. Bu tar 938 de 1.240.409 Kilo olmuş. tur. İplik imalâtı 938 de bir yıl ön- cesine göre yüzde 218 artmıştır. Pamuklu bez ve basma imalât 937 de 20,632,000 metre iken, 936 de 36.387.000 metreye yükselmiş. tir. Artış bir senede yüzde 37 dir. Büyük rağbet ve talep karşısın. da Bakırköy fabrikasının ığ adedi. nin arttırılması kararlaşmıştır. Bu 18.000 iğ ilâve edilecektir. Türki. yede 938 senesinde umum iğ mev. cudu 229.920 olduğuna göre, Sü- merbankın bu miktardaki hissesi vüzde 50 dir. Bakırköye yapılacak ilâveden sonra yekün olarak 133 bin 652 iğ sayısı ile banka Türkiye iğ mecmuunun yüzde 53 ini temsil edecektir. urada İki esassız iddiayı tek. zip edeceğiz: Sümerbankta maliyetin devamlı olarak yükseldi- Zi söyleniyordu. Bu iddia, bir ra. kam hakikati olarak yalandır. A- şağıdaki rakamlar, pamuklu fabri. kalar mamulâlından bazı esaslı maddelerin beher metresinin mali» yetlerinde 937 yılına kıyasen 933 de vukubulan ucuzlamaları göster. mektedir: Drilde yüzde 5, Dril jakarlıda yüzde 10, Diyagonalde yüzde 2, patiskada yüzde 7. Trikoda vüzde 3. İkinci esassız iddia, Sülmerban- &ın eğer devlet satışları olmasa müşterisiz kalacağıdır. Bu da res. men yalandır. 838 de devlete yapı” lan satışlar, umum satışın ancak yüzde 16 sıdır, Geride kalan yüz de 84 ü piyasaya satılmıştır. Bütün satışlar da artmıştır; 937 Şu köylü hızlara dikkat ediniz: Onlar Türkiyede iş ve makine devrini temsil ediyorlar ..... 4 ; de Sümerbsnk dokuma fabrikala- rı, 7,442,000 Tiralık mal satmıştır. Halbuki 938 de bu rakam 8.821.000 liradır. 938 de umumi satışlar, bir yıl öncesine göre, kıymet olarak yüzde 19. Miktar olarak yüzde 1" artmıştır. Yünlü endüstride ayni “inkişaf vardır: Feshane ve İlereke fabri. kaları, Merinos fabrikasının imal ettiği kamgarn'ı istihlâke 'başla- mışlardır. Yünlü fabrikelarımız normal addedilecek fiyatlarla te. darik etmek imkânından mahrum olmalarına, hükümetin yerli yapa- Aıdan aldığı gümrük resmine ve bu yapağının ancak cenubi Ameri- ka, Avustralya, Yeni Zeland gibi tearet anlaşmaları olmıyan mem- Teketlerden ge' zarüretine #Kas“primi n yüzde otuz beş. ten, yüzde 80 e kadar yükselmiş olmasına rağmen, şok mükömmel bir fabrika olarak kurulan kontab- ite hesapları mükemmel olan Me. Tinos fabrikamız çalışmasına de vam etmiştir. Hereke, Feshane ve Bünyan fab. rikalarının Yerli yün mübayaaları, 937 de 1.624.651 kilodan, 938 de 1.964.365 kiloya yükselmiytir. Yünlü fabrikalarımızda beş we ne zarfında ith snade vasati olarak yüzde 11, imalât yüzde 7 artmıştır. Sümerbank fabrikaları. Dın yünlü kumaş imalâtınraki his. sesi, yüzde 45 şe kadar yükselmiş. tir. Bu miktar 937 de 1534572 metre iken, 938 de 1.606.106 met- Te olmuştur. D eri ve kundura endüstrisin. deki inkişaf bilhassa sayanı dikkattir; Beş yıl içinde piyasaya sivil kun» dura imalâtı senede vasati olarak yüzde 28, mamul deri imalâtı yüz. de 12 artmıştır. Beykoz fabrikasi» nın mamul eşya satışı 037 satışın. dan kiymet olarak 150.061 ra faz-. lasile 3.581.290 tiradır. Kâğıt, karton ve sun! ipek en. Büstrisine gelince: Bu fabrikamız ham maddesinin en mühim kısmı time Amerika — (İngiltereye) : Şu bıçağı al da hepsini birer birer kopar. Sen de kurtul bari.. (İngiliz karikatürü) olan odun ve sellülözü dışardan al- maktadır, Ve bu fiyatlar mühim yükselmeler kaydetmiştir. Fabri. kanın 988 de yalnız ambalaj kâğı- dı siparişi azalmış, diğer cinsler artmıştır. 938 satışı yekünu 2 mil. yon 286.060 liradır. Karabük demir ve çelik endüs- trisinin inşası tamamlanmıştır. Bu endüstri, ilk olarak düşünülen 80 bin tonluk istihsal yerine 180 bin ton istihsal yapacaktır. İzmitte ku. rulan İkinci kâğıt fabrikası ile sel- lülöz fabrikası önümüzdeki ay fa. aliyete geçeceklerdir. Sıvasta ku- rulan büyük çimento fabrikasının inşasma devam edilmektedir. Klor fabrikası ile asit sülfrik fabrfkası. nin makineleri sipariş edilmiştir. Bankanın 938 senesindeki hakiki kârı 1.881.079 liradır. Etibanka gelince, bu milli mü essese bastan nihayete kadar bize gurur, İftihar verecek bir mesai-i. indedir. Krom ir, linyit, ba: kır, kükürt, Molibden, madenleri üzerinde milli işletmeler, memle- kaynağı olmuşlar. verelim: 938 de Etibank, maden kömür hav zamızda umum İstihsalin © 30 bu- çuğunu temsil etmektedir. Ereğli şirketinin satın alınmasile havza- da kendisine vazife verilen milli banka, iki yıl icinde bu mesut ne. tieeye erişmiştir. Türkiye, Etibankın kuruluşun- dan sonra krom İstihsal ve satışın. da dünya birincisi olmuştur. Krom istihsali dalma artmaktadır. 933 senesinin yalnız lk beş ayında krom satışından memleketin ka- zançı 2.428.719 liradır. 930 un ilk beş ayında yüzde kırk üçü Etiban. ka ait olarak krom İstihsalimiz 100.572 tondur. Divrikin demiri, Karabükâ in- dirilmiştir. Erganinin saf bakırı alınmıştır. Kuvarshan ve Murgul bakırlarında Bolgardağ simli kur- şun madeninde işletme tesisatı ta- mamlanmıştır. Anadolunun çok bü. yük bir kısmma, İstanbul da dahil olduğu halde, bol ve ucuz enerji temin edecek olan Seyitömer linyit havzasının esas işletme projeleri hazırlanmıştır. N ütün bunlar davanın bir ta- rafıdır. Fakat bizim Etibank ve Sümerbank birer içtimai mües. sese, birer medeniyet müessesesi, birer garplı hayat müessesesidir. ler de... Onlar köye, tekniği, elek» triği, kitabı, beton yapıyı, banyoyu, sinemayı, doktoru, radyoyu götürdü ler. Onların ellerinin dokunduğu, bacalarının tüttüğü yerlerde emek ve alın teri değerlenmiştir. Doku. ma fabrikalarının usta işçisi olan köylü kız, ancak gelin sırtında gör- düğü basmanın iğlerin ağzından nasıl boşandığını gururla seyredi- yor: Biliyor ki, basma haline gelen pamuk, onun köyüne de artık re- fah getirmektedir. Onlar, mükemmel, şerefli bir cehdin sonunda kazanılmıştır. ve bizim için birer milli zafer bayra. #ıdır ki, dalma yakın bir maziye kadar devam etmiş olan mesut ha, yat seyirleri içinde dimdik ve »- yakta kalmalarını temenni ederiz, Sırası geldikçe : Derler Derlerya Kulak Asma Yazan: Aka Gündüz — Sazilerden — imdik konuşmalıyız. Orman kanununun, ağaçlama kanununun, çimenleme nizamının, yeşilleme talimatının, otlama terti- batının yerleri, kitaptadır. Adem babaya benziyen çırçıplak köylerin sayısı eksilmiyor. Ağaç yoktur, Ağaç dikilmez. Di- kilene de bakılmaz. Hangi köye s0. rarsanız sorunuz; — Niçin ağlaçlamıyorsunuz? Hepsi, ezelden agızbirliği etmiş gibi cevap verir: — Hayvanlardan koruyamıyoruz. — Aenip! Davarı, sığırı, mandayı öğreği ağaçlanan yere sokmayınız. Hepsinin ayrı çobanı var. öyledikleri bir hakikattir, fakat çarpık hakikat. İsterlerse, bir tek hayvan sokmazlar, Ne işlesinler ki, hayvan sahiplerinin hatırları büyük- tür. Birbirlerini kırmak istemezler, Sonra köyde dirlik düzenlik kalmaz. Düşünürsünüz, köye serseri soku- lamaz; eşkıya yok ya, olduğunu far- zedelim, eşkıya sokulamaz; kurt ca. havar sokulamaz, Çünkü sokmazlar. Fakat ağaca, hayvanın sokulması- na çare bulamazlar! Ağaçlama işlerini kollıyan, takip edeh de var denilemez. Sonra bakıyorsunuz ki, nerede as- ker varsa, orada ağaç var, bahçe var, çiçek var, şenlik van Çünkü asker bir emre, nizama, di- sipline bağlıdır. Bu asker ki, o köy. lerden gelmiştir, garnizonunda ko- ruluklar, parklar yaratır, Köyde ka- lan hemşerileri de çorakta, gölgesiz yaşar. Kanunları, nizamnameleri ki. taptan alıp, hayata ve toprağa vere. cek olursak, o köyler de garnizonlara döner, Dönmemesine sebep yok. Şiddetle hareket ve şiddetli takip olmayınen, bu iş yürümiyecektir. En yakın örnegi gözlerimin önün- de duruyor: Kalaba köyü. Kalabü, Arikaranın Belediye hu. dudu içinde ve merkezle Ber yarım saatte bir otobüslerle temasta bulunan bir köydür, Çeşmesi, kuyu- su, iki üç sir harkı, bir deresi vardır ve birbirine bir kaçar adımlıktır, As. falt kenarındadır. Asfalttan köye çıkan yolun iki ke. narına aşağı yukarı zorla akasya di. kilmiştir, Yılın her günü iki defa geçerim, bir defa muhtarın suladığı- nı görmedim. Köyün asfalt kenarın. da bir de meydancığı vardır. Belediye buraya da bir çok fidan lar dikti, Sulanmadı, bukılmadı, â. deta inada kurutuldu, sökllüp a- tıldı. Ve, yerine... Ağamın harmanı kuruldu! Halbuki köyün ber tarafı harman le ağaçlarian yerde olacak! Asfalttan gelen, geçen toza bata. cak ve ağam “Harmanıma bak har- manıma!,, Diye övünecek! Köyde bir kaç evin bahçesine a. ğaçlar dikilmiştir. Dikenlerin koru. mak için neler çektiklerini ben bili. rim. Bizde ağaç düşmanlığı saribtir. Bunun önüne geçmek İçin ağaç düş. manlığına karşı düşmanlık mücade- lesi açmaktan başka çare yoktur. Ormanı bozana, ağacı kesene ol. duğu gibi, ağaç dikmiyene ve dikti- ğini, bakıp korumiyana da ceza! İhtiyar heyetleri ciddi surette va- zifelendirilmezse, hemen cezalandı. rılmazsa, Anadoluda 'ne ağaç olur, ne baldıran, Kendimizi aldatmıya- lm, Hat boylarındaki köylerde fidan. lar dikildi. Ne halde olduklarını ne siz sorun, ne ben söyli im, Ağaç düşmanlığı, eski zamanın sıtması kadar salgındır. Sıtmayı na- sıl kökünden kazıyorsak, bu düş. manlığı da kazımalıyız. Devamlı ta- kip, süratli ve şiddetli ceza, bu has. talığın en baş ilâcıdır. Ağaç sevenler cemiyeti elinden geleni yapıyor. İş bilen köyler de bundan çok istifade ediyorlar. Gel- gelelim, ötekilere; ağaç dikip koru. mak Şöyle dursun, ağaç hakkında söylediklerinize bile kulak asmaz- lar, başlarını öteye döndürü döndü. rüverirler, Bu ağaç meselesi © kadar konu- şuldu, o kadar yazıldı çizildi ki, bik. kıntı verdi doğrusu, Kendi hesabi ma, bir dâha tek satır bile yazma. mağa karar verdim. yeri ve rüzgürlidir. Fakat hayır! İl

Bu sayıdan diğer sayfalar: