8 Nisan 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cenub hududumuzda emniyet tedbirleri aldık (Başı 4 üncüde) /dır; Fransa kalemizin dışından kuvvet- Ji olduğuna kani olmuş da içinden zâfa Jığratmak istiyor, Fakat şunu bilmeli- dir ki hariç ve dahilimiz yekdiğerinden zerre kadar farklı olmıyacak kadar kuvvetlidir. Yalnız onlara tavsiye ede- riz ki, altı şubat hâdisesiyle, Klişi hâ- disesiyle her gün kendi memleketinde kendi sahasında çıkan binlerce isyan- Jarın önüne geçsin, ve kendi dahilini kuvvetlendirsin. Kendi dahilindeki zâ. fın önüne geçsin. Yoksa kuvvetli olan ve asla tezelzüle uğramıyan bir mem- leketin dahilinden istifade etmek iz'an- sızlığını göstermesin. Hükümete şükran Binaenaleyh arkadaşlar, bütün bu kanaatlerimizin en iyisi, en ve- cizi ve en lâzımlısını söyliyen hü- kümet ve hepimi ve hükümet en doğru yolu gösteren Atatürk olduğuna göre biz, bundan evelki davalarda olduğu gibi, bu davada da en ufak bir vakfei tereddüd göstermeksizin itimadla, emniyet- le ve kemali kuvvetle onlara bağ- ı olduğumuzu ve milletin dahi bu bağlılıkta müşterek bulunduğunu ve bizimle beraber olduğunu ifade etmeği vicdani ve vatani borçları- mızın en büyüğü tanımakla sözü- me nihayet veriyorum. (Bravo ses- leri, alkışlar.) B. Ziya Gevher Etili kürsüde B. Refik İnce'den sonra B. Ziya Gevher Etili (Çanakkale) söz aldı. Hükümetin beyanatını büyük bir haz ve itminan içinde dinlediğini söyliye- rek, bizim, açık konuşmak yolundaki esas umdemizi hiç bir zaman değiştir- mediğimizi, İç Bakanımızın beyanatı- nın bu açıklığın güzel bir ifadesi ve politikamızın bariz bir nümunesi oldu- ğunu anlattı ve dedi ki: Unutulan misaller «— Arkadaşlar, bu mücadele nerede oluyor? Öyle bir sahada ki daha dün- kü neticenin kahramanları içimizde ya- şıyor. Ve daha o dünkü bu mücadele dünyanın en muntazam kuvvetleriyle solan devletin muhtelif yerlerdeki ida- re usullerini az çok biliriz. Bilhassa bu devletin kelimenin tavsif ettiği ma- naya göre hakikaten sömürüp yutan ve sömürgesini yutmak için her şeyi mü- bah gören, nazik ve kibar görünen ha- line rağmen, içinden sömürmeği ve i- daresi altına almış olduğu milletleri tamamen sömürüp yutmayı prensip it- tihaz eden bir canavar halinde olduğu. nu tasavvur etmekte zannederim asla mübaleğa yoktur. Medeniyet götürüyo- ruz, temdin edeceğiz diye elle pilav ye- .meği teşvik etmek, mekteb tesis etmek değil, varsa kökünü kurutmak ve on- ları hayvan sürüsü halinde idare etmek için yapabilecek ne varsa daima tatbik edegelmekte olmuştur.” Bu zihniyetteki bir idare ile, Türkiye idaresini karşılaştırmanın suriyeliler i- çin çok güç olmadığını söyliyen Dok- tor Germen, sözlerine şöyle devam et- tir Bir takım efsaneler “— Zavallılar. Onlara zavallılar demekte bir taraftan kendimi çok haklı görüyorum. Bizim Hatay davâ- sında suriyelileri çok gayri memnun edecek bir vaziyete sürüklemek is- tedirler. Nihayet güya arab ittihadı islâm ittihadı vücude getireceğiz di- yerek haklarımızı zayiflatmak yolun- da vaki olan davâlarını bize yuttur- mağa çalışmışlardır ” . Fransanm, Suriyeyi, memleketimiz aleyhine tahrik etmek için başvurduğu çarelerden bahseden B. Mazhar Cern:en dedi ki: — Vaziyete bakılınca görülebilir ki, bu devletin Avrupada senelerdenberi takib edegeldiği siyasette ne kadar gay- ri muvaffak olduysa daha dün elinden dost diye tuttuklarına ve en yakın müt- tefiki gibi addettiklerine dahi ne kadar ademi itimad ve emniyetsizlik telkin et- tiyse yani bu vadilerde ne kadar ayağı sürçüyorsa yeni başladığı şarktaki bu tarzı hareketlerinden de ayağının daha kuvvetle sürçeceğini ve muhakkak te- pesi üstü gideceğini tahmin etmek bi- zim gibi bu havalinin vaziyetini çok ya- kından gören ve türkün halini bilenler bir milletin sadece ruhu ar da oldu. Biz onlarla karşıkarşıya geldiğimiz za. man daha biz henüz teşekkül etmek üzere idik, Onlar çok kuvvetli ve harblardan galib çıkmış ve çok pratik görmüş askerleri karşımıza koymuşlar- dı; ne oldu arkadaşlar? Bu mücadele- nin neticesi ne oldu Onlar bizim bir için, uzak değildir. Bunlar üzerinde çok daha kuvvetle durmamıza imkân vardır.,, Suriye hududunu mutlaka ıslah B. Mazhar Germen sözlerine şöyle devam etti: “— Şu veya bu hareket, 10 sene- âvuç kuüvvetimiz karşısında dağıldıl,; ve dost elini uzattılar, O günler ynu- tulmıyan hatıralardır. Ne gülünç şey! Bizi te"rar bu sahalarda mücadele- ye sevkediyorlar.” Türkün asla çete harbı yapmıyaca- ğını, arkadan vurmıyacağını, ancak a- çık alınla mücadele edeceğini söyliyen B. Etili, bizim Suriyeyi, suriyelileri çok iyi tanıdığımıza işaret ederek söz- lerini bitirdi: Eğer icab ederse.. “— Eğer Fransa hükümeti veya onların peyki olan Suriyeliler bu halin önüne geçmezler ve normal vaziyeti iade etmezlerse bize düşe- cek vazife ne şekavete şekavetle durmaktır, ne de entrikaya entri- ka ile mukabele etmektir. Açıkça bu şakilerin peşine düşüp, bunların yuvasma girip beslendiği yer - de, hududun öte tarafında bu yılanı yuvasında imha etmek - tir. Huzur ve süküna hattâ o- rada döktüğü kanlarla hak kesbetmiş olan bu milletin şimal şark ve garb hududu kadar asayiş ve inzibatı ve denberi hal ol dı ise artık hâdi- sat gösteriyor ki bu işlerin daha mü- layim bir tarzla başlıyarak, uzun da olsa bir hüsnüneticeye ikti in- tizara vaktimiz müsaid değildir. İsteyeceğim şey şudur: Suriye hu- ee tal l'lnhl' y e K ULUS edemez. Binaenaleyh bu nizama karşı milletimizin gayet hassas ve kıskanç bulunması tabiidir. Bilhassa bu nizama karşı vuku bulacak suikasd hariçten gelirse, o vakit yalnız dahilde ufak bir vaka karşısında değil, bütün milli mev- cudiyete karşı bir suikasd — karşısında bulunduğumuzu görürüz ve hassasiye- timiz O derecede artar.., Dünya harbından galib çıkan Fran. sanın bütün davasının, statükoyu mu- hafaza etmek olduğunu, umumit barış davasında dışardan kendisine yardımcı aradığını söyledi ve sözlerini şöyle bi- tirdi: * “— Fransa doğrudan doğruya âmil olmasa bile emniyet meselesini der- ühde ettiği Suriyenin tahrikleriyle dur- madan bizim emniyetsizlik ve anarşi içerisine getirmeye müsaade etmesine tahammülümüz olmadığını elbette Ha- riciye vekili fransız kabinesine söyle- mişlerdir.” B. İlyas Sami Muş (Giresun) — “Türkler tarihi imrendiren sükün ve huzur içinde medeni yüceliklere ko- şarken bu huzuru ihlâl etmek tarihe karşı en büyük cinayettir.” dedi. Fuad Gökbudak (Urfa) — Fransız kültürüne verdiğimiz ehemiyete, fran. sızcayı Türkiyede ikinci lisan yapmak hususundaki arzumuza mukabil Fran- sanın millt mücadelede bize karşı ta- kib ettiği siyasete işaret ederek sözle- rini şöyle bitirdi: “— Ne acayip? Bugün sanki Fran- sada iki hükümet vardır. Bir tarafta sade akıl ve mantıkla idare edilen bir hükümet vardır, bir de militaristlerin idaresinde ayrı bir hükümet vardır di- yeceğimiz geliyor. Nedir bu şuursuz- luk? Fransızlarla mantık ve hukuk yo- liyle uğraşıyoruz. Matbuatımız mantı- *ki mücadeleler yapıyor. Ve nihayet Ce. miyeti Akvama gidiyoruz. Orada bu mesele hallediliyor. Ondan sonra el al- tından fransız idlâl ve iğfalâtını görü- yoruz. Ben bu noktada kendimize aslâ düşünmeksizin fransız mantığındaki bu dalâlete acımak için kürsüye — çık- mıştım,” B. Fuad 'Gökbüdaktan sonra İç Ba- kanımız B, Şükrü Kaya tekrar kürsü- ye geldi: B. Şükrü Kaya ikinci defa söz alıyor Dahilye vekili Şükrü Kaya (Muğla) — Arkadaşlar, sayın hatiblerin cenub hududundaki vukuat üzerinde gösterdik- leri hassasiyeyt gayet tabiidir. Ayni h iyet lek efkârı iye- sinde de vardır. Hükümetinizin de bu Suriye hududları üzerinde iskân edilmiş bütün o anasırın bu hava- liden kâmilen kaldırılması. (Bravo sesleri). S. İçöz (Yozgad) — Sürülmesi.. Açık söylemek lâzım gelirse.. Dr. Mazhar Germen (devamla) — Biz haklı, insani, milli olan herhangi bir davâyr mutlaka aynı hislerin ve ays nı elemanların tesiri altında yapmağı şiar edinmiş ve yapagelmiş, muvaffak olmuş insanlar olduğumuzdan bu vadi- de herhangi bir endişeye düşmeğe saik bir vaziyeti mütalea edecek bir millet değiliz. Yani, daha açık olarak söyle- mek lâzım gelirse, mutlaka arkadaşları- mın ifade etmek istedikleri çete harbı gibi menfür bir hâdiseyi tasavvur et- mek şöyle dursun, yani Fransayı, pek yak olan bu hududu üzerinde sulhu burada da temin edecektir, İ- cab ederse, bunu yapacağız. Ordu da göndeririz ve hain yuvaları imha e- deriz. Bundan başka yapacak hiç bir şey yoktur. Bunu bu millet her an ya- pabilir. (Bravo sesleri, alkışlar.) B. Mazhar Cermen'in sözleri Duadan sonra Dr. B. Mazhar Ger- men (Aydın) — söz aldı. Türkiyeden çıkan vatan hainlerinin hudud boyunda iskânlarmın bizi çok haklı olarak tered- düde düşürdüğünü, bin kilometreye yak- laşan bir hudud boyunda bu şartlar ve zihniyet içinde mantar ğibi yerden bi- ten üç beş şakinin hududu * geçmesine nasıl mani olabileceğimizi sordu ve de- di ki: Sömürgeci zihniyet — Arkadaşlar; çot âçık olarak görüle- gelmektedir ki, esasen sömürgeci Olan devletlerin ve hu meyandı m>rz21 Lah- tehdid edebiliriz gibi, acaba bizi tehdid mi ediyorlar gibi bir kanaata meydan verecek derecede dahi düşünmüyoruz. Çünkü o bizi mecbur ederse, nihayet bu hakların kati ve cezri olarak - türkler tarafından temin edileceğini Fransa an- Tamıyacak kadar cahil değildir.,, Milli mevcudiyete karşı suikast Doktor B. Mazhar Germen'den son- ra B. Halil Menteşe (İzrir) kürsüye geldi: —— Arkadaşlar; dedi; “Atatürk'ün yüksek sevgisi emsalsiz prestijinin ha- kimiyeti altında bu güzel yurdun için- de hakikaten güzel bir nizam teessüs etmiştir. Emniyetli nizam, istikrarlı nizam, inkişaflı nizam ve dünyanın bu- gün maruz olduğu içtimal ve siyasi a- narşi ile bu nizam karşılaştırılınca, bu- nun kıymetine hiç bir ölçü tahammül iyetle i olarak tedbir alma- sını da tabif zarurt ve mantıki bulursu- nuz, Biz de bu hassasiyete muvazi olarak tedbirlerimizi almış ve bunların ana hat- larını B.M.M. ine ve o vasıta ile bü- yük millete arzetmiş bulunuyoruz. Su- riyede mandater devletin, hükümet mer- kezindeki esas politikayı Türkiye ile i- yi münasebet politikasını kıymetsiz bı- rakacak bir zihniyette olduğunu henüz 'tahmin etmiyoruz. Bu sebeble Hatay davâsı ameli noktai nazardan yarıda i- ken ve yeni hudud — hâdiseleri sebebiyle iki devlet arasında henüz mu- habere cereyan ederken menfi teşhisle- re iştirak etmek istemiyoruz. Suriyede koyu bir türk düşmanlığı propagandası yapıldığını ben de beyanatımda zikret- miştim, Ancak bu propagandaya karşı şimdiye kadar soğuk kanlılıkla ve ken- dimizi tahrikâta kaptırmıyarak hareket ettik. Daima kaniiz ki Suriye halkı bi- zim kendilerine karşı iyi niyetimizden e- mindir. Hatibler de bu ciheti tebarüz ettirdiler, Tahrikât yaln:z politikacıların eseridir. Bu hakikat türlü sebeb ve vesi- lelerle ne kadar gizlenmek istenirse is- tensin elbette ki yakın bir atide meyda- na çıkacaktır ve hattâ şimdiden de çık- mıştır bile denilebilir. Bize karşı söy- lenen sözlerin, yapılan iftiraların ve va- ki olan tasavvuratın hatibler, söylendi- ginden fazla olduğunu söylemek istiyor- lar, Ama iftira mahiyetinde olduğunu biz zat suriyeliler bilirler. Zannediyorum ki Başvekilimizin bir iki vesile ile kom- şu milletlere karşı gösterdiği hassasi- yete uyarak, sabırlı davranarak Suriye milletini bize gösterildiği gibi düşman olarak kabul etmemekliğimiz daha mu- yafıktır. Asıl Suriye halkının malümu olmak lâzımgelen hakikat şudur ki Su- riye vahdetini bozan ve onu taksim e- den ne türklerdir, ve ne de Türkiyedir, Bilâkis daima taleplerimizle bu vahde- ti temin etmek istedik. Bu hakikat Ha- tay hususiyetini tesbit ederek tahrik et- meye imkân olmıyacak derecede aşi- kârdır. Türkler ve ermeniler Şunu arzetmek isterim; bir de ha- tipler oradaki anasırı muhtelifeden bahsettiler. Bu anasır arasında imatbü- atta görüldüğü gibi ermenilerden de bahsolundu. Hatiplerin ima ettikleri a- nasır da bu olmak gerektir. Buna dair de maruzatta bulunmak isterim. Türk- lerle ermeniler arasında teskin olun- maz bir düşmanlık mevcud olduğu na- politika- ctların geçim vasıtası olmuştur. (Bra- zariyesini ileri sürmek bazı vo sesleri). Hatay davası esnasında türklerle er- meniler arasındaki münasebet bir defa daha münakaşa mevzuu oldu. Türkler- le ermeniler, hakiki ve tabit menfaatle- rinin ilcasiyle enstenktif olarak yeni- den bir defa daha biribirleriyle yakın- İrk hissettiler. Hakikt vaziyet budur. Fakat eski komiteciler tekrar araya gir. diler ve Hatayda iki millet arasında yeni bir düşmanlık havası yaratmak L.| çin gayret gösterdiler. Şimdilik man-« zara, komitecilerin telkinatının yer bul4 duğu merkezindedir. Fakat bizce bu dahi zâhir? ve muvakkattir. Bizim na« zarımızda ermeni milletinin biziml beraber olmakta gösterdiği iyes! tin kıymeti azalmamıştır. | Arkadaşlar, son söz olmak üzere ar« ) zetmek isterim ki türklerin huzur ve hukukunu ve memleketin hududunu mahfuz bulundurmak için türk milleti Büyük Millet Meclisine ve onun iti«- mad ettiği hükümete verdiği kudreti ve salâhiyeti icabında en müessir bir su- rette kullanacağım:za kimsenin şüphesi olmamalıdır. (Bravo sesleri, alkışla.ı').ı Bunun huzurunuzda tekrar hir defa da, ha açık olarak ifadesini cihan sulhu için de bir yardım telâkki ederim. (Bra« vo sesleri, alkışlar.) dekak Başkan, görüşmelerin bittiğini ve ruznameye geçildiğini söyledi. Ziraat Bankası kanün projesiyle umumi ve hu« daki anl İr ş Susî hi ler ar ğın halline dair olan kanuna ek proje adliye encümeninin isteğiyle bu encü- mene verildi. Kamutay yarın, saat 15 de toplana- caktır. Habeşistan ve Ce_nevre Negüs artık Cenevreye delege göndermiyecek Londra, 7 (A.A.) — Negüs'ün Ce- nevreye bir murahhas heyet göndermek- ten vaz geçtiği söylenmektedir. Bunun sebebi, umumi heyetin sırf Mısır'ın Milletler Cemiyetine kabulü için fev- kalâde olarak toplanmasıdır. Habeşistanın murahhas heyeti me- selesinin eylülde alelâde toplanacak 0- B. Beneşin Belgrad ziyareti nazır Krofta'nın Belgrad'ı ziyaretleri münasebetiyle neşredilmiş olan bir teb- liğde bu iki devlet adamının Prens Pol ve Stoyadinoviç ile iki memleketin mü- nasebatına dair olan meseleleri Avru- panın bugünkü enternasyonal vaziyeti- ni tetkik etmiş oldukları bildirilmekte- dir. Küçük anlaşma devletleri daimi ko- lan genel hevet de, 1936 inde ol- duğu gibi, mecburen salâhiyetler ko- misyonu tarafından tetkik edileceği ha. tırlardadır. Haile Selasiye, bundan sonra kati surette murahhas heyet göndermemeğe karar verdiği takdirde tabit bu mua- meleye hacet kalmıyacaktır. Zannedildiğine göre, Negüs, bu hu- susta harb esnasında kendisine yardım eden hukukçuların bilhassa Gaston Je- ze'in mütaleasını alacaktır. Bazı mahfillerde söylendiğine göre, İngiltere hükümeti, Milletler Cemiye- tinin gelecek toplantısına murahhas heyet göndermemesini Negüs'e tavsiye etmiştir. misy geçenlerde vermiş olduğu kararlar, yeniden teyid edilmiş ve Çe- kya devlet reisinin Yugoslavya milletine yapmış olduğu bu resmi ilk ziyaretle iki memleket arasındaki sıkı dostluk ve kardeşçesine birlik rabıta- larını daha ziyade takviye edilmiş ol- duğu kaydedilmektedir. Prens Pol'un Çekoslovakya Cumhur Reisinin ziyaretini iade etmek üzere Prag'a yapacağı seyahat, iki Teket arasındaki dostluğu yeniden teyid ve takviye edecektir. — * Bu ziyaretin tarihi yakında ilân e- dilecektir. Benes, saat 16 da Belgrad'dan ay- rılmıştır. Bü nazik le, Habeş mü- messillerinin gelecek toplantılardan türlü sebeblerle yavaş yavaş uzaklaş- tırılması suretiyle ihtiyatlı bir şekil- de halledilebilecektir. Yahudiler Filistinde emniyet tedbirleri istiyorlar Kudüs, 7 (A.A.) — Galile'de yerle- şen yahudi çiftçiler, hükümetten emni- yet tertibatı almasını istemişlerdir. Filistin'in diğer mıntakalarında va- ziyet, iyileşmişse de sükün tamamiyle yerine gelmemiştir. Yahudi basını son günlerde hay- dudluk vakalarını saymakta ve hüküme- tin kati şekilde müdahale etmesini israr- la istemektedir. Ankara Gücü İstanbula, Gençler Birliği İzmire gidiyor Millt küme maçlarının dördüncü haftası fiküstürü mucibince Anka- * ragüzü İstanbulda cumartesi Güneş, pazar Beşiktaşla, Gençler birliğide İzmirde cumartesi Üçok, ve pazar Do- ğan Sporla karşılaşacakt:r. Ankaragüçlüler, başkanları B. Fik. retin, Gençlerbirliği de B, Yusuf Fah- rinin idaresinde ve tam kadroları ile bugün Ankaradan ayrılacaklardır. Sporcularımıza İstanbul ve İzmir. den iyi neticelerle dönmelerini dile. YİZ. Çocuk Haftası 23 Nisanda başlıyor ULKÜU HALKEVLERİI DERGİSİ ÜLKÜ'nün 50 inci sayısı çık- mıştır. Bu sayıda : Atatürk'ün has” bihali. (17.3.937), Mimar Sinan gü nünde. (şiir) Nihad Sami.— Felse kongrelerinde Türkiye, Ziyaeddif Fahri. — Memelekt coğrafyası hak- kında bazı görüşler, Besim D"kifuî.- — Osmanlı imparatorluğun_da ç y çi sınıfların hukuki statüsü, GP” Barlan, — XVI inci asır halk Ş”" lerinden keşfi, Fevziye Abdullahs Orta zaman türk - islâm dünyj"“ idere, teşkilâtı, Almancadan î:: Z| viren Cemal köprülü, — Ded“ekıîd"r küt kitabına aid notlar, Abd”'I e İnan. — Halkevleri... — H“*ıf:tıef rinde çalışmalar ve beliren değ0 .. — Bir fransız cdebîyat_tânh_" Kü- ralın raporları, İki müverri'».. -. g kürsüler yücaklı Yusuf, Tenkı_d i Bir tiyatro biyoğrafisi, ai rı. — (Mogolistana' aid Y"_"d Runası: I — Mogolistarf'a ai türk Runası: II — Zwti "euekî,che sche Runenischriften — e Turfantexte —) A. Caferoğ yar ler) F- ** ( — Yeni tercüme eser er. Ce zıları vardır. Sayxnjîî“:î/_ 8-4.1937 —a

Bu sayıdan diğer sayfalar: