22 Haziran 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

22 Haziran 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 2? — VAKMI 22 Haziran 9319 pılmasını istediğini kemali hay- ret ve teessürle okudum, Evve- lâ şunu arz etmek isterim ki ben ve kızlarım mütetabbip değiliz, mesleğimiz beden ter- biyesidir Ben İsveçte tahsil ettim, kızla- rım Almanyada tahsil gördüler. Bedeni terbiye etmek, vücuda sıhhat, ahenk ve zerafet vermek demektir. Cimnastik yapan bir vücutta tabiatile fazla yaglar erir, adeleler kuvvet okespeder. Bizim memleketim zde doktor- lar da dahil olduğu halde her kes için cimnastiğe çok ihtiyaç vardır. OÜzvi bir rahatsızlığı olmayan şişmanları inceltmek beden © terbiyecilerinin işidir. Avrupada binlerce cimnastik müessesleri vardır ve onlan idare edenlerin hiç biri doktor değildir. Mübeccel hanıma gelince Tür- kiyenin 1930 güzellik kıraliçesi olan bu hanım kıza cimnastik yaptırmaları, vücuduna biraz za- Ali Cenan B “Beh kaçmadım! ,, Ali Cenani B. “ben kaçmadım! diyormuş. ( yam a YE a A miz Sarap tarafı (inci savıfamızda | dir. Hüseyin Hüsnü B. ile Faik B. Ali Cenani beyin gaybubeti şayi olduğu günlerde Ankara polisine müracaat etmişler ve I Ali Cenani beyin şirkete ait defterler vesair vesikalar ile beraber kasasında bulunan otuz dört bin lirayı ve bankalardan şirket namına alınmış çekleri de alıp gittiğini bildirerek şikâyet etmişlerdir. Tabii bu şikâyet hükümetçe nazarı dikkati celbetmiş, bariç- te deveran eden firar şayiasının manasız bir dedikodu mahiye- tinde olmadığı kanaatini vermiş- tir. Bunun üzerine polis tahki- katı açılmıştır. Ali Cenani Be- yin Adanada görüldüğü hak- kında bazı haberler alındığı bik dirilerek Adana polis müdür- löğünden bu hususta mevcut malümat (sorulmuştur. Adana rafet vermeleri için, içlerinde | polis müdüriyetince yapılan tah- doktorların da bulunduğu bazı | kikatin neticesi de şunu göster- zevat kızlarıma müracaat ettiler, | miştir: onlar da bir vatani (vazife telâkki ederek bu işi üzerlerine aldılar, Şimdiye kadar vücudunu | ihmal etmiş olan bu hanım kizın cimnastik sayesinde vücudu za- rafet kespetti ve biraz inceldi. Bunun bir cürüm olacağını hiç aklımdan geçirmemiştim. Evlâtlarımın bu hasbi ve fahri mesaisine karşı doktorlarımızdan takdir beklerken haklarında bir üfürükçü muamelesi yapılması istenmesine hayret ettim. Otuz üç senedir cimnastikle uğraşırım, Tıp fakültemizde iki sene ders verdim* ve gariptir genç doktorlarımıza, şişmanlara tatbiki lâzımgelen (passif) ve (actif) hareketleri acizane öğret- tim, Kırık ve çıkıkların sargıdan çıkarıldıktan sonra nasıl masaj yapılacağını, hatta paralizeye kar- $ı tatbiki iktiza eden hasta cım- nastiklerini okuttum. Senelerden beri ben doktorlara arzı hizmet ediyorum sanıyordum. Meğer onların içinde beni bir Şahnazar zannedenler varmışl.. Sıhhıye müdürü diyor ki Sıhhiye müdürü Ali Rıza Bey, bu mesele hakkında bir muhar- ririmize şunları söylemiştir. — Bu meseleye dair olan evrak henüz bize havale edilmi MAHALLE UUMUHARRIRI : Bir buçuk ay vardıki eline kadın eli temas etmemiş, vücu- du kadın vücudunun hararetin- den mahrum kalmış, yediği gıda vücudunda toplanarak Paşayı patlamağa müheyya bir bomba haline getirmişti. Birinci hanım artık vaktini geçirmişti. Saçları ağarmış, ya- nakları pörsümüştü, Ikinci hanım, elâ gözlü, gözel bir kumraldı. Üçüncüsü. kara kaş, kara göz; dördüncüsü sarı saç mavi gözdü.. Bir buçuk aylık imsakten sonra © gece, Paşa, ayrı ayrı her ha- nımın odasına girdi. Kimisinin yanağını okşadı, ki- misini gıdıkladı, kimisi ile şaka- laştı, nihayet dördüncü Hanımla yattı. Bn suretle ayrı ayrı hep- sinin gönlünü hoş etti. Mavi boncuk hikâyesini, arr Ali Cenani Bey kânu- nuevvelin ikinci günü Adanaya varmış, bir gece orada kalmış, ayın Üçüncü günü Adanada ti- caretle maşgul olan Gaziayın | taplı Pazarbaşı zade Nuri beye Gaziayntaba gideceğini söyle- miş, hatta bin lira evrakı nak- diye mukabilinde yüz beş altın lira satın alarak © ayın üçüncü günü yataklı vagon ile hareket etmiştir, Fakat çok şayanı dik- kattir ki Adanada dostlarına Gaziyıntaba gideceğini o söyli- yerek trene binen Ali Cenani bey Fevzipaşa istasyonunda tren- den inmesi lâzmgelirken inme- miş, yoluna devam etmiştir. Son- kd Evrak geldiği zaman tabil keyfiyeti tetkik ve tabkik ede- ceğim. Selim Sırn B. yüksek mevkii içtimaisi olan bir zattır. kendisinin ve kızlarının mütetab- biplik yapmıyacakları aşikârdır. Ancak, zayıflamak bir sıhhat meselesidir. Bir insanın zayıfla- tılmasının doğru olup olmadığını doktor tayin eder. Bu hanım kıra (Oo kürlere (o başlanılmadan böyle bir müsaade alınmış mıdır, alınmamış mıdır. Bu cihetleri tahkik edeceğim. Ondan sonra ne yapmak lâzımsa öyle hareket edeceğim? “VAKIT ın tefrikası 17 vr SELÂAHATTIN ENİS yetle tatbik eyledi... Paşa. karılarının hepsini aynı ayrı severdi: Birinci karısını aldığı zaman, henüz milâzımdı. Senelerce ken- disinin sıkıntısını çekmişti. Binbaşı olduğu zaman ikinci Hanımını almıştı. Hanımın ayağı uğurlu gelmişti. Çünkü binbaşı- lıktan sonra paşa, terfi omerdi- venlerini dörder dörder atlamış nihayet birinci ferikliğe kadar gelip dayanmıştı. Eğer şu hınzır hürriyet ortaya çıkmasaydı, mü- şürlüğü bile eli kulağında idi. Hatta bu husus kendisine ihsas bile edilmişti. Eğer müşür ol- madan ölürse gam yiyecek,gözü arkada gidecekti... Müşir olduktan sonra son bir kademe kalıyordu ki oda se- rasker olmaktı. Serasker olmak için nesi ek- irette ve muvaffakı- ! sikti, Allah aşkına? Kellesi mi, Onu söyl ra gene burada şayanı dikkat bir hadise daha © vukubulmuş, yataklı vagon kondüktörü Ali Cenani beyin elinde pasaportu olmadığını görmüş, kendisinin Halebe gitmek istediğini anla- yınca “pasaportsuz Halebe gi- demezsiniz ,, demiştir. Fakat Ali Cenani bey yataklı vagon kon- düktörünün bu sözüne ehemmi- yet vermemiş, “Ben , meb'usum. My gr , demiş- » İşte bu suretle yoluna de- vam eden Ali Cenani bey ip- tida Halebe ve Halepten de hattın möntehası olan Trablus Şama gitmistir. Buraya kadar kaydettiğimiz hadiseleri resmi dosyalar ile iş- hat ve ispat ediyoruz. Bu vazi- yete göre burada bilhassa dik- kat edilmek icap eden birkaç noktaya işaret edeceğiz: 1— Doğruluk şirketi müteah- hidi Hüseyin Hüsnü bey ile kâ- tibi Faik beylerin polise vuku bulan müracaatları, Acaba bu tarzda bir müracaat Ali Cenani bey nazarmda gazete neşriyat- larına esas teşkil edecek bir mesele değil midir? Ali Cenani beyin şahsan alâkadar olduğu bir şirketin adamları polise mü- racaat eder de «Ali Cenani bey binlerce lira ile beraber şirketin evrakını ve defterlerini aldı ve ortadan kayboldu » (derlerse bundan haberdar olan gazetele- rin hadiseyi kayt ve neşretmeleri hakaret veya Ali Cenani beye hakaret maksadile yapılmış neş- riyat kabilinden mi telâkki edil- mek lâzımgelir? Yoksa bu neş- riyatı şahsı ve vazifesi itibarile i de muzaaf ehemmiyet alan bir vazife telâkki etmek mi icap er? Eğer hakikaten bahsettiğimiz şekilde polise vuku bulan müra- caat ve ihbardan dolayı şikâyet etmek lâzımsa bundan Gen e ir olacak elbette gaz ler d değildi dir. Binaenaleyh m dan doğruya Ali Cenani beyin kendi adamları ve arkadaşların dan şikâyet etmesi lâzım değil bei Esasen onun için de na- sıl şikâyet hakkı olabilir ki ha- dise budur ve bu hadise karşısında her kes elbette hakkını takip edecek ve ortada gayet tabii 7 kulağı mı, cüssesi mi, heybeti mi? Etli kafası maşallah, İbrail kilesine benziyordu. Hatta Istan- bul kalıpçılarında fesine uygun kalıp bulamadığı için hususi bir kalıp yaptırmıştı. Zaten “Seraskeri zaferpeyker,, olmak demek, heybet ve cüsse sahibi olmak ise, kendisinin hey- bet ve cüssesi, devrin Seraske- rinin heybet ve cüssesinden aşağı mı idi?. Hatta heybet ve cüssesi Seraskerden üstün olduğundan dolayı saraydaki unvan ve lâkabı (Ayıboğan Halil) değil mi idi?. Serasker olduğu takdirde işin güç tarafı, kâğıtları okuyup im- za koymaktı. Fakat kızlar ağası incir çekirdeği kadar mini mini kafasile geçenlerde bunu da hal- letmişti: Nazaretlerde o mühürdarların işleri güçleri ne idi?. Koca bir nazır paşanın, mühürdar durur- ken kâğıdı okuması, kalemini hokkaya sokup imza atmak için parmaklarını mürekkeplemesine ayıp şeydil... ““--eğası, Halil paşaya bu- :n, “biraz d kendi. olarak bir takım sui kast, bir takım vukuat şüpheleri baş gös- terecektir. Efkârı umumiyeye (gelince, doğrudan doğruya Ali Cenani beyin kendi adamları bu tarzda ihbaratta bulunduktan sonra ef- kârı umumiye, hükümete yüz bin- lerce lira borcu olan bu zatın Suriye ve Mısıra gidişini tabif bir hareket olarak nasıl telâkki edebilirdi? 2 — Ali Cenani Beyin An- karadan giderken her tanıdığını, her dostunu ayrı ayn hareke- tinden haberdar etmesi icap etmezdi. Ancak, mademki uzun bir sefere ve hudut haricine çıkıyor, kendileri ile binlerce, belki de yüz binlerce liralık maddi menfaat rabıtaları olan ticaret şeriklerine, iş arkadaş- .larma malümat vermesi, zanne- deriz, bir zaruret idi. Acaba neden dolayı Ali Cenani Bey kendi iş arkadaşlarını ve ticaret şeriklerini haberdar etmeksizin Ankaradan kalkıp ecnebi bir memlekete gitmiştir? Sonra ne- den dolayı Adanada kendisinin nereye gittiğini soran dostlarına ve yakın adamlarını yine “Gazi- ayintaba gideceğim, (diyerek oraya gitmemiş, Suriyeye geç- miştir? Hükümet, gazeteciler, ve efkârı umumiye resmi polis tahkikatının bu tarzda bir neti- cesine vâkıf olduktan sonra Ali Cenani Beyin Suriyeye ve Mısıra gidişini nasıl olur da esbabı sıhhiyeye müstenit tabii bir se- yabat addedebilirdi? 3 — Vakıa Ali Cenani Bey Mısırdan avdet ettikten sonra seyahate çıkmazdan evvel pasa- port aldığını söylemiştir. Fakat dediğimiz gibi Ali Cenani Beyin firarı şayiası çıktığı zaman polis tarafından yapılan tahkikat Su- riye geçerken Üze- rinde (pasaport bulunmadığını tesbit etmiştir. İşte o vakitki bü- tün neşriyat ta bu malümata istinat ediyordu. Ali Cenani Beyin avdetinden sonra mevcu- diyetinden bahsettiği pasaporta gelince: Mademki cebinde pasa- port vardı. O halde bu pasapor- İ tu yanında iken saklaması niçin? 1 kN cehlini tebriye ediyordu... Hürriyetin ilânı paşanın bu son emelini baltaladı... Ablasının evinden konağa gel dikten sonra paşanın ilk işi, sa- ray hafiyeliğinin rümzü olan nar çiçeği rengindeki al fesini değiştirmek oldu.. Bununla beraber ihtiyatlı ha- reket ederek beş on gün kona- ğından çıkmadı. Sade semtteki komşuları kabul etmekle iktifa etti... Paşa, İbrail kilesi cesametin- deki etli kafasına rağmen zeki bir adamdı. Komşularını hüsnü idare ediyordu. Eğer komşuları Contürk ise o da ateşli bir Contürk oluyor, eğer muhatapları saray münte- sibi ise o da Abdülhamidin kuv- vetli bir taraftarı kesiliyordu. Eh ne yaparsın, devre göre biraz eğrilip büğrülmek lâzımdı. Köyünde gördüğü ırmak kena- rındaki kavak ağaçları öyle de- ğil mi idi?.. Rüzgâr hangi taraf- tan geliyorsa aksi tarafa yatmı- yorlar mı idi?... 31 martta Paşa az ümide Telgraf habereri Ankara sokaklar! Yeniden 840 elektirik â” bası konacak Ankara, 21 (Telefon) — — lediye cemiyeti fevkalâde ola toplandı. Elektrik şirketile YAP” lan yeni mukaveleyi tasvip © Şehre yeniden 640 lâmba k nacaktır. Ankaraya su isalesi Ankara, 21 (Telefon) — kara suyu hakkında meclis” kabul olunan 2 milyon ir teahhüde mezuniyet hanunu rine gelen tekliflerin tetki başlanmıştır. Fenmi cihetlere müderris Bi” hanettin Bey memur edilmiştir. Ziraat mütahassı8! Ankara, 21 (Telefon) — sat vekâleti ziraat kursu, ikö* di programa müsteniden şube için memleketimizce mış mütahassıslar celbi için * zırlık yapmaktadır. Bunların © bine vekâlet kadrolarının tas© kini müteakip başlanacaktır. Naci B. Mahalli idareler umu müdür muavini old Ankara, 21 (Telefon) — D liye merkez teşkilâtı mncikines teşekkül eden idareler umum müdürlüğü vinliğine 7500 kuruş asli maf ile Naci Bey tayin edilmiştir. Mısırdaki buhran Kahire, 21 (A.A) — Iss Sıtkı Paşa kabinesinin parlâm& tonun şimdiki içtima de nihayet vermeğe karar haber alınmıştır. Âli ziraat mektebi Ankara, 21-— Âli ziraat tebinin burada bu sene mler için hazırlıklara başlandı. tebin tahsil müddeti üç seyedi" Bundan «başka Istanbul, ' Adana ve Bursada tâli mektepleri açılacaktır. Hammallar ve Eman& Emanet, müessesatı hususi çalışan hamalların re şirketlerinde çalışan h marka takmaları ve sak elbise giymeleri h tahtı karara almış ve mü bu kararı tebliğ etmiştir. sıra ağalarına koşmaları için emir bile istedi. Maksadı, tezelden koşup velinimetin yanında almaktı. Lâkin sokakların şeri andıran hali öteden b den kurşunların vızlıyarak Paşayı tereddüde düşürdü. "| bulanıktı, durulmasını bekle” lâzımdı. Zaten ağası ve akıl ” cası Tayyip Efendi de tavsiye etmişti. Belki devir gene tersine ner, Contürkler belki gen€ lebe çalarlardı. Ablasının fareler gibi tavan arasınde çirdiği günleri unutmuş mu il Paşanın 31 martta yeni b tazelenen saray saltanatını? desi ve dolayısile müşürlük | Seraskerlik sandalyasına $i emeli, haraket ordusunun bula girdiği gün nihayet * Velinimet yaka paça e Selâniğe gönderi Vari Contürkler hâkim Paya, geni bir Aylardanberi ha kul olaca; şaşırn ı < i z | | ; ' !

Bu sayıdan diğer sayfalar: