November 1, 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

November 1, 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

————- Pr. Te kıvmetli bir k #evfik Salım Pş. konfe- mü yarara sonra .. bii ası reisi Tevfik Salim pş, Ya onörer tabirinin kullanılması ve ta- teşebbis Sivasl ii yretile bir dün Türk ocağında etibba odaları teş. mimi lâzımdır. Hekimlik yüksek vazife musiki yurdu açılmış. İstanbul een kilâtt hakkında bir konferans vermiş. lerini yapılması için kendisinin manen vatuvarında tahsillerini ikmal ederek tir. Konferanstan bütün oda azası vak- tile haberdar edilemediği için arzu edi- len kalabalık temin edilememiştir, U- mumi içtimada doktor tilisli Rifat B, doktorların etibba odaları hakkında kâ- fi derecede mülümat sahibi olmadıkla- rını ileri sürerek kendilerinin bu hu- susta temin edilmeleri lüzumundan bah etmiş ve bu fikri heyeti umumiye tas. vip etmişti. Etibba odası idare heyeti bu arzunun yerine getirilmesine reis Paşa- mesleki temsil teşkilâtının illeti vücudu yı memur etmiştir. Tevfik Salim Paşa etibba odaları teşkilâtının bir mesleki! temsil teşkilâtı olduğunu #öyliyerek söze başlamış ve şu suretle sözüne de- vam etmiştir. “Hekimlik meslekinin böyle bir teşkilâta ihtiyacı olup olma- dığını tetkik edelim. Hekimlik ticari bir meslek midir? Filhakika hekimlerin bir kazancı vardır. Fakat hekimlik işe bir ticaret ve kazanç işi değildir ve bü- tün dünyada hekimlik böyle tanrmıştır. Hekimlik bir san'at olmakla beraber di- ğer san'atlar ortasında hususi bir mev- kil vardır. Asırlardanberi bütün dünya da teessiis etmiş fikir ve kanaatlara gö- re hekimlik insanların sıhatlarını koru- vik Salim Pş. Dün Türk öenmli Etibba teşkilâtına dair | onferans verdi insandır ve bu insanda yaşamak vasıta» larma muhtaçtır. Bunların yaşamasını emin etmek beşeriyetin vazifesidir ve vu.da tarihin en karanlık devirlerinden veri hekime verilmekte olan onorerle te min olunur. Efendiler, bu kelimenin mukabili maatteessüf memleketimizde “onmamıştır ve pek fena olarak ileret diye terceme olunmuştur. Halbaki ne hekimin aldığı ücrettir ve ne de hekim! ecirdir. Bunun yerine doğrudan doğru. ve maddeten yüksek seriyede kalması lâzımdır. Yalnız mesleğin menfaati de| gil, bütün milletin menfaati banu icap- 'ettirir. Bunun için mesleğin yüksek kal masına çalışmak hem hekimlerin ve hem devletin vazifesidir. Hekimliğin lâyık olduğu seviyeden aşağı düşme sine çalışan Amillerle mücadele birin:| ci derecede mesleğin müntesiplerine,' sonrada hükümete terettüp eder; işte budur.” Paşa bundan sonra Almanya ve Fran! sadaki mesleki teşkilâtın sureti teşek- külünden ve gayelerinden bahşetmiş- tir. Almanyada ilk mesleki teşkilât ©- lan etibba birlikleri 1871 de teşkil olun muş ve yarım asır sonra etibba odası teşkilâtı yapılmıştır. Fransada 1833 te mesleki teşkilâta nümune olmak üzere hayır ve muavenet cemiyetleri teşkil €- dilmiş olmasına rağmen etibba odası teşkilâtı henüz ikmal edilmemiştir. Tevfik Salim Ps. bundan sonra bizde lilk mesleki teşkilât olan etibba muha- denet cemiyetinin 1919 ta teşkil edildi- ğini, bunu takiben diştabipleri, eczaci- maarif kısmı Sivasta içtimai hayat orta Anado lunun hemen kısmı azam vilâyetlerin- den daha mükemmeldir. Kadınlık ha yatı, gençlik hayatı burada çok İyi bir zemin bulabilmiştir. Kendi kendilerine çalışıp duruyorlar, Ne dersiniz, geçen mektubumda Sivasın imarmâ engel 0- lan eller, bu çok suurlu faliyetlere de engel oluyorlarmış, Sivasta birkaç mü- Sivasa gelen gençler bu yurtta, Sivasın muallim, mektepli kadın, erkek her mü- mevveri toplanmışlar çalışıp duruyor. lar. Yurtları için mühim masraflar ya” pan bu gençler geçenlerde bir musiki eğlencesi tertip etmek istemişler ve ale lüsul alâkadar ma'ımlara müracaatta bulunmuşlar ve hittahi olmaz cevabı almışlar, Sivasta hayır cemiyetleri, diğer genç lik teşekkülleri de muzaheretsizlikten, himaye edilmemek yüzünden çok atıl bir halde duruyorlar. Meselâ Türk Ocar ft biraz kuvvet bulabilmek için piyanke ve saire yapmak isteseler derhal mahut “es, — Olamaaaaz! Cevabını veriyormuş. Hatta bu yüz- den Türk ocağı kendi binasını 600 Jira- ya kiraya vermis kendisi de küçük. ve kötü bir binaya taşınarak orada hâsıl olan 400 - 450 lira fark ile şurada bura da okuyan, himaye ettiği talebesine yar 3 — VAKIT 1 Teşrinisani 1930 —— Foks film | Ankarada ne gibi resimler Orla Anadoluda Seyahat Mektupları : 26 a Sivasta irlan hayatı Vilâyet tarafından idare olunan iyi değildir çekti Gazi Hz. ile M. Venizelesun telâkilerini sesli filme ( tesbit için Ankaraya gitmiş olan Foks sesli filim gazetesi, ve beraber giden operatörler Gazi Hz.ile M. Verizelosun Çankayada Fransızca mükâlemelerini (o tesbit edebil mişlerdir. Bundan başka bir çek bu taribi telâkiye ait diğer in- tbalarla, ocümburiyet bayramı merasimi de filme alınmıştır. Sivas merkezinde, değerli maarifçileri. mizden maarif emini Sabri Beyin him- metile merkezde maarif vaziy iyidir. Muallimler hemen her hafta munta- zam toplantılar yaparak, talim, terbiye işleri üzerinde muntazam bir şekilde mesai sarfediyorlar. Fakat Sivasm bini geçen hatta bin üç yüzü bulan köylerinde ancak doksan kadar mektep varmış... Yalnız Sivasın sıhhi vaziyeti de çok mükemmel. Bir defa çok dektor var, birkaç hastane var. Sıhhiye Vekâletinin beş nümüne hastanesinden birisi de Sİ- vastadır. Nümune hastanesi muktedir Türk mütehassıslarımızm elinde bulu. nuyor ve çok güzel bir surette idare « diliyor,. Hemen her kısımda hir müte- Jhassıs ve», Hastan: baştan aşağı te İ © öne Anadolüdeki seyahiini ikna (rte bastalar büyük bir ihtlmamlarte: eden muhabirimiz w amk m ii Nümune hastanesinden şka mer- Zalâr 'Tfümlaz. B: kez hastanesi, askeri hastane, kuduz Sivasta merkezden idare edilen maa- tedavihanesi, küçük (sıhhiye mek- rif faaV'yeti fena değildir. Merkezde tebi de var... Civar bri çok vilâyetlerden bir erkek lisesi, kız ve erkek muallim) ser gün hastalar geliyor. Talât Mümtaz dımda bulunuyormuş. Daha buna ben mektepleri orta mektep, küçük sıhhiye zer neler)... mektebi ve saire vardır. Sivas lisesinin! talim heyeti bu sene çok kuvvetli unsur sanameramarnmmarasan tn era ni bitirmiştir. Konferansı dinleyenler. Hamiş: Orta Anadoluda iki buçuk aydır de mak, hastalıklarını iyi etmek gibi pekilar eemiyetlerinin doğduğunu ve daha ulvi ve mukaddes ve adeta fevkalbeşer|kuvvetli bir teşkilât olan etibba odala: san'attir. Hekimlerin gördükleri i pekİrmm geçen sene vücuda ge ulvi ve mukaddes ve adeta fenkalbeşer zaman geçtikçe bu teşkilâtın kuvvet; bir iş olmakla beraber erbabı ancak birlpeyda edeceğini söyleyerek konferan Siyah gözlü Italyan hkâ esi ——— Güzel kadınların ellerinde dalma ko.) disini çölün bütün felâketlerinden, bü-! mi ve ince, ince oymalı adeta bir|tün dertlerinden, a an kurtara- in benziyen mendiller görürsü-|mazdı. Serap ve sam, çölün nasiibirer afeti ise, bu güzel kızm gözleri de de- Hemen erkeklerin hepsi zamanımız-! likanlılar isin bir serap, babasının kıs- ceketlerinin sol taraflarmda, kalple.İkanç lıkla parlıyan kılıcının rüzgârı da RİN Üstüne gelen küçük ceplerinde, bir)bir sam yeli ibi delikan'ıların başın Mendil taşırlar... Bu mendil niçin bu-ldan eksik olmazdı. Kız daha on iki ya. >” konmuştur. Buraya daha faydalı)şınd- iken bir karnaval gecesi, şehrin T Şey konamaz mı? Güzel kadın buliki asil delikanlısı biribirile dövüştü., Hendili niçin avuç!” — içnide sıkıştırır.İlkisi de öldü... Bu mss'ele oldu.. Şehir! Yüçlarınm terlerini bu sere serpe çalkandı. Yal ları arasında yatan serseriye) (OKız bir az daha büyüdü. tahtre- bü ek için mi? Hayır, mesele hiç te| vanı etrafında, geniş şapkalarını düzel. nadir değildir. Kaınların avuçları pek|terek “olaşan, köşe başlarından onun dü F terler. Hem onların eldivenleri!kara gözlerini görmek için siper alan, vardır, meçlerine dayanmış delikanlılar peyda ni Buzün manasını anlamakta epey) oldu. me külü çektiğimiz şeye gayet müp-| (o Kızın babası, bir sam yeli gibi onla- bir ifade ile (lüks) (moda) diyor) rın hepsini hakladı, bir gece de, üç, dör. İYoruz, dünün kellesini yalıdan denize yuvarla | öm kat dostlar ben &ize izah edece-İdığı görülürdü. | di ki, göğsünde ve elinde men.) (Kız için herkes: taşıyan herkes adı ve hatıraları) (o “— Güzel amma.. Meş'um, derdi, o. kayn tarafından unutulan Livronlu/na bakan delikanlınm kelelsi uçuyor... hatı Acıklı macerasını bilmiyerek buj Onun gözlerinde bir sihir var... Allah Yayı bir İermektir, Onun ruhu hayrın değil, şerrin sarayı. ki Hüyret mi ettiniz... Livronlu kız da| Fenalık daima güzeldir. m oluyor diyeceksiniz.. Diliyorum;! (Böyle diyenler, Lir gün cellât babayı den doktor Fethi B, bunun basılarak bü tün doktorlara dağıtılmasını teklif et irildiğini şu! miş ve bu talep kabul edilmistir. Kon-jM feranstan sonra bir çay ziyafeti veril. iştir, Bö; '-ce senelor Cellât baba da, kızının şenmetine İ- nandı.. Çünkü güzel Cozeppa i$” söy lenen sözler ilk defa bir izbede kulak- tan kulağa söylendi. Sonra bir erin bir odasında dör beş kişi arasında konu: şuldu. Nihayet bir mahalle halkı yavaş s€s- le Cozeppa bir şeamettir dedi. Meydanlarda bu $es mırıldanarak tekrar edildi... Kibir Salonlarında ko- nuşulan bu söz, Cozppanın akrabala- rından biri trafından duyuldu. Nihayet, bu 868 sarayın duvarlarını tırmandı ye Fernandonun kulaklarına paslı bir çivi kakılır gibi mıhlandı. Fernando kızımı artık dışarıya e karmıyor. Karanlık odalarda, şato dü" varları arasında kapıyordu. O kadınlar la konuşuyor, bütün işlerini kadınlar gör”yor. Onun dâiresinin yakınına er- kek hizmetçiler bile bırakılmıyordu. , Fernando, büyük bir hastalık geçir- di. D-ndan en ziy. de şatonun p9pazı telâşa düştü. Şesmet kendine de bula- şır diye korktu asılzadeye: “. Madonna marımâ bir kilise yap- tırınız... Bana dedi, rüyamda malüm ol du. Sizin attan düşmeniz ve sol kaburga kemiklerinizin hurdehaş olması bir şe- amet eseridir. Bu şeameti defediniz... Fernando, derhal emir verdi. Kilise- nin inşasına başlandı. Ve Romadan us- ta bir heykeltraş ta Meryemin heykeli- ni yapmak için getirildi. Fernando, her gün kiliseyi dolaşıyor işlere nezaret ediyordu. Fernando, bir defa daha tekrar ediyor/ona şeameti güzellik şeklinde vermiş... | gün belki genmete biraz daha mâni olur diye kızmı kiliseyi göstermek için be- raber aldı. Kız kiliseye gelince, herkes onun yü” wi yamaçları daha geniş porta- ittiham etmeği akıllarına getirmezler. zinü görmemek İçin başını başka tara- da bahçelrile çevrilmiş olan Livrone-|di. Sivri sakallı asılzadenin onlara na-| fa çevirdi ve: SİYrİ sakallı, geniş gövdeli, vücudüzaran hiç kabahati yoktu. Belki de çel. paman zırhlı, bir asılzadenin ne|lâttan korku ruhlarının en gizli köşele.İmetten koru, diye lâtince dua mırıldan-|gâne İseler bunlrın bedenleri, dişleri, dı ve ıstavroz çıkardı. Heykeltraş başını çevirmedi. Istav- lamıyorlardı. Müthiş surette hüküm sürdüğü bil-|rine kadar sinmişti. i Neyse... Uğursuz kız, şehir için kor. Bul 6 bu adamın bir güzel kizı vardı. bamya Herkes arap kısra”:9” dolaştığını söylerlerdi. Onun göz- kanı leri bir çöl gibi yanıktı. İnsan ona bak)rek, ıstavroz çıkarıyorlar: yen kavruluyormuz gibi olurdu. Ona bu kızın damarlarında arap)hal gözlerini yumuyorlar. ” defa bakan, onu bir kere gören ken-| “ Gökün oğlu, Madonna bizi şen kunç bir hayalet oldu. Onun geçtiğilroz çıkarmadı önündeki mermere Mer İ kapkara gözleri, esmer mat bir|yerlerden herkes kaçıyor. Tc ıdüfen| yemin şeklini vermek için çekiçle taşıman, Madonnanın heykeli bitmek üzere; Ve kiç bir şeyle mc çul olmuyordu, Yal peklonun tahtrevanı ile karşılaşanlar der-|dövüyord. Kız onu yandan gördü. Sonra başlarını öbür tarafa çevire. o Meryemin heyek'ini yapan geniş o-latını kilisenin önünde durdurdu. Seyis/1 müzlu, yüksek almlı, kumral saçlı, Ye:İhayvanı manastırın bahçesindeki çmar (ğı idi. Ye bez pa “— Gökün oğlu... ve Madonna bizilşil gözlü bir insandı. İlk bakışında kıs'dalna bağladı. şenmetten kurtar diye lâtince dua mı-Jona bir yakınlık duydu... Heykeltraşın! o Asilzade kiliseyi ve Madonna ei , vam eden seyahatime Sivasta nihayet veriyor ve Kastamonuma dönüyorum. Seyahatim esnasında beni takip eden karilerimi hürmetle selâmlarım. T.M. larla teçhiz edilm'; bir Avrupada İtahsil görmüş gençler İş başıma getiril- lerdir. Yalnız, vilâyet tarafından idare edi- len maarif kısmı iyi değildir. Ancak lini görmek için telâşla içeri girdi. Fakat şaşırdı... Kan tepesine fırla- endisine bir şeyler soracağını sandı. Kız, babasına: “. Baba dedi, ben Madonna kilise- sin”: hizmelkâr: olmak :-terim. Burada çalışacağım... sen uttan düştüğün za- man şeamet geçsin diye kiliseye hiz- metkâr olayım diye kendimi Madonna- ya nezrettim... İ “Fernando, evvelâ buna razı olmak is- İtemedi amma, bir defa hayırlı bir işe razı olmamak, nefsini hıristiyanlı” ter cih etmek demekti, « — Peki kızım, 'odi, sen de Madon- nir iülisesinde çalış! dı. Madonna heykeli yarabbi ne tuhâftı.. Yüzü tamamen Cozeppanın yüzü idi. Gözleri Cozeppanın gözleri idi... Bem- beyaz mermerde Cozeppanın kapkara gözlerinin bakışı vardı, Bu beyaz taşta kapkara bir göz rengini hatırlatan ifa- de nasıl verilmişti bilmem fakat kim bakarsa onda Cozeppanın kap kara gö- zünü farkeder ve bu heykeldeki göze bakan muhakkak serap görür. Endam, saçlar hepsi, hepsi. Ertesi gün Romadân bir mektüp! Yivornolu kızdı. aldi. Mektup Vatikandan geliyordu. Heykeltraşa sordr: Kendisir.'n vaptır'ığı kiliseden dolayı «.- Bu na. Bu Madonna mı? Mig hız stiyanlık namına tebrik ediliyor. Ve Gi ta" “5 edilmek üzre Romaya gelmesi my Siz dedi. Ne isti miz emrolnuyordu. Fernando atına atlayınca Roma ye Orospu Venüsün bedeninde ebedi bakire mi? onu yapamam... Örospu Venüse benziyen Madonnayı yatak onadnıza koyu..uz... Madonna, işte budur... diye Cozeppa- yı gösterdi. ... “omadan gelen heykeltraş Cozeppa- ya Romadan, Atinadan, Mısırdan O e8- : inden bahse- e Hintten, acaip Çi Bu sözler üzerine Fernando, şatonun za)papası yeni kilisenin papasları küplere Ka he bindiler. Hiddetlerini tadil etmek için MİS n ona sviyorum dedi, üçer defa ıstavros .uardılar ve: he de «gence serdiğine dair tek bir Mf) “— Kâfir, kâf diye heykeltraşın söyledi. Aralasında aşka dair söz geç suratma bağırdılar. medi Kısa bir içtimadan sonra kilise heye Dudakları yerine gözleri biribirlerile|ti gnç heykeltraşm idamına karar ver- görüştü. Çünkü onlar saatlerce birinir.|di. lerinin karşısında sessiz, sessiz oturur.| o Ve dört mızrak! adam, heykeltraşı lar, birbirlerinin göz bebeklerinde de-/ızbandut gibi yakaladılar. Şehrin cek laşırlardı. lâdı kilisenin bahçesinde yalın kılıç dus Yeşil gözlerle, siyah gözler günlerce| ruyordu. haftalaren böyle konuştular... Cozeppa heykeltraşa sarıldı, onu bi- ji İkisinin de dilleri dişleri, dudakları|rakmak istemiyor :. Fakat dört ız İbirÖirlerine sanki yabancı idi. Üylelbandu! kolu delikanlıyı sürükledi kı. -annediyorum ki onların vücutleri a$kizım elinde heykeltraşın iş esnasında hatıraları üzerlerine çakr ile kazılan 2) giydilğ gömlekten kopan bir bez pürça» gaçlar gibi idi.. Nasıl bu ağaçlar yanlasİsı kaldı. rında, altlarında geçen hatıralara bi, Delikanlı idam edildi... Cozeppa manastırı kapatıldı. Madonna heykeli daha o gün yıktırıl dı. Cozeppamanastırda konuşmuyordu. İdudakları da gözlerin konuşmasını an- Fernando, Romadan döndüğü 28- idi. İki üç günlük bir işi kalmıştı. İn: Omdanayı “şey heykeltra» İhtiyar asılzade Romadan gelince,işın m ğinden kopan parça idi. Bu par” tonun doc:., ahbabı,dert or. İ göğsün” sel tarafiha kalbinin Ztüne iğneledi... UM.

Bu sayıdan diğer sayfalar: