11 Ağustos 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

11 Ağustos 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAKIT in Tefrikası:74 Memleket Haberleri Ölüme Susayan Gönül | Adanada Mmmmmmmmmmm Yağâf 5 | Seldini İğzet Peyman doğruldu, kapıları aç-| nrmının başı ucunda, kendini top- onlara yol gösterdi. Ses çıkar- . Fakat Feyyaz kendisi - De nasıl kinci bir gözle baktığını #örseydi, yardımcısının ona düş- Man kesildiğini ve bir gün kendi- hi evinden kovmak mecburiyetin- de kalacağını anlıyordu. Odaya, Ayı ile Tilki Nesrini ya ına yatırdılar, Feyyaz Nesri - Din üzerine eğildi, dikkatle mua- Yene etti, Kalbi hafif hafif alıyor, ara - da bir boğazında bir hırıltı dü- leniyordu. Can çekişme alâmetleri beliri - Yordu, Feyyazın alnı kırıştı: Tİ Ne yapalım?... diye söylen- n Peyman, titriyerek sotdu: — Öldü mü? Feyyaz: — Münire lâmba tut, dedi. — Bize lâmba tut, dedi. Ve iki adamma döndü: — Haydi gelin. Dışarı çiktılar. “Ayr “İle: Tilki eye indiler. Feyyaz Peymans! sokuldu: — Ben biraz ön gelirim. Sen| bu kapıyı açık bırak ve hanımı -| "m yanımdan ayrılma... Ben ge * linciye kadar, odasına ; kimseyi tokma.... Anladın mı? >— Anladım.. Tam çıkacağı zaman, geri dön- » Kizm cevap verişini hiç be- nmemişti; <0 Bana bak, dedi, Nesrin Ha- Mim öldürdüm emu Sun?.... Sen çıldırdın mı? a Perman cevap vermedi, Feyyaz bi az daha sokuldu: Dikkat et, dedi, ( ben işime a rl istemem... Beni kız- “mak ta işine gelmez... Gelme- Melidir... Bir gevezelik sana pa- — Peyman gene cevap vermeyin < $€ omüz silkti, bahçeye indi. Ho - burdünryordu: 7” Canımı sıkarsa, onun da he“ Sabını görürüm. *yman Nesrinin yanma çıktı. he yaklaştı, baktı.. Sonra ba a avuçlarının içine aldı, ağla- #a başladı. i Peyman kimdi? agi bir haliç kısı, gelek | it; Yalın ayak dolaşan bir ök - » #nasiyle babası, kuru tahtada verdikten sonra, Peyman so - lr Yapyalnız kalmış, kızın! balmnştı. Mehmet ne olmuş Yor redeydi? Bunu da bilmi Bildiği bir şey vardı. beraber büyümüştü. Bu- men işte ona ihanet ediyor- Bunu nâsıl 'yapmıştı?.. Öte Kapllarla hizmetçilerin telkin - - “apılmıştı. Malümya, ben- sfendilerine karşı, (yok iz yere hınçları var » sadakati ile alay e - Yavaş yavaş, bu sa - üzumsuz ve faydasız i de'inandr... Niha - -P Bir adam esrarengiz lamıştı. Duyduğu vicdan azabiyle| bir surette öldürüldü Sh eski sadık, fedakâr Peyman Adananın Hurmalı mahallesin - olmuştu. d garip bir şekild Kalktr.. Nesrini'soymağa başla- ği ram Varil m — Üstünü çıkarınca gene durala: sü Şaban helin bir mü d. det evvel evinden çıkmış ve bir da- — Aman yarabbi, nedir bu?.. : mİ ardi Hakikatin bir kısmını anlamış- ha görünmemiştir. Ailesi efradı- tı... Bu sırrr kimseye ifşa etmiye- cekti. Yalnız anlamak istediği bir! şey vardr. Bu işte (Feyyaz nerol oynamıştı? Hem düşünüyor, hem de Nes - rinin çamaşırlarını değiştiriyor - du. Bir ana şefkati ile Nesrini te - mizledi... Ağa aranılmağa başlanndış ve Eteminderesi denilen yerde muh - telif yerlerinden ağır surette yara- lanmış bir halde bulunmuştur. ... miyetle başlamıştır. Feyyaz, sahilde bekliyen Ayı Başka yerde, failleri bel- ile Tilkiyi buldu. li olmıyan ze başka Cebinden cüzdanını çıkardı: dnavet — Artık size ihtiyacım kalma- NE ve dı. Vadettiğim parayı alınız.. Alanyanın Dimalacami köyün - Paraları aldılar, Feyyaz de vam etti: — Size şimdi bir de nasihat ve- reyim. Hiçbirimizin ele geçmeme si için lâzımgelen tertibatı aldım. Fakat tesadüfe güven olmaz.. Sizi zaten zabıta arıyor. Eğer bu gece- ki cinayeti de sizden şüphe eder- lerse, hesabınız tamamdır. “Tilki,, gülümsedi; — Sizin himayenize iltica ede- riz. şudur; Dimalacami köyünde Hatip den Ayşe isminde 13 yaşında bir sı, bu genç kızı evde istememiş, Hatip te Ayşeyi başka bir yere sonra tekrar Hatibin evine kaçmış bu sefer Hatip Ayşeyi kendi ka - yin biraderlerine göndermiştir. Bu arada kayin biraderleri ile Hatip arasmda bir veraset ve tar- İn ihtilâfı çıkmıştır. Bu ihtilâf -— Yani beni ele verirsiniz. “Ayı,,ho murdandı: — Yok ama.. Şey. Feyyaz omuz silkti: — Siz, ikiniz de sersemsiniz.. şi itham edebilir. Biri öldü, öteki de buradaki kadın.. : Bu kadının da, beni öldürinek işine gelmez.. Benim aleyhimde : elinizde ne de- lil var?. Hiç.. Onun için size na- sihat ediyorum. Eğer bir gün, ne olur ne olmaz, tevkif edilirseniz, inkâr ediniz.. Öldürenler belli değildir. Kayin biraderleri ile Ayşe tevkif edile - rek zan altına alınmışlardır. Denizli halk evine men- sup kafile tâvasta Tavas, 10 (A.A.) — Denizli Halkevi temsil, içtimai yardım, güzel sanatlar şubelerinden kırk (Devam var) Trakya şimendiferciler cemiyetinin senelik > kongresi Trakya şimendiferciler cemiyeti dün saat 11 de cemiyetin Yediku- ledeki merkezinde senelik kongre- sini yaptı. Yeni idare heyeti inti- hap edildi. İdare heyetine seçilen zevat şunlardır: «Reis; Sirkeci depo müdürü Sabri ikinci reis; muhasebe başkâtibi Nari; mesul murahhas; ticari işler müfettişi Rifat Beyler. Azalar: Nihat, Saffet, Abdurrahman, Neç- mi, Murat, Mustafa Sıtkı, Asım, na kurulan sahnede Himmetin oğ- lu ve İstiklâl piyeslerini oynamış- lardır. Piyesleri kadin erkek 2500 kişi seyretmiş ve alkışlamıştır. Bu sa- bah Denizliden çıkan Halkevi bi- sikletçileri Tavasa gelmişlerdir. Buğday alımında bir sulistimal İzmir gazetelerinin yazdıkları- na göre, Denizli Ziraat Bankası tarafından hükümet hesabma ya- pılan buğday mübayaasında bir suiistimal tesbit olunmuş, Denizli adliyesi tahkikata başlamıştır. Ibrahim Tahir, Emin, Salih Ra- uf, Hamdi Zühtü Beyler de cemi- yelin mürakabe heyetine seçilmiş - lerdir. müdürlüğüne Türkiyede Mısır el- giliği müsteşarlığında (“bulunan Trakyaya gidecek gez- | Tevhit Silâhtar Beyi tayin etmiş- me trenleri tir. eylül sonuna kadar devam etmek üzere Trakyaya tenezzüh trenleri nın polise müracatı üzerine Şaban Şaban Ağa pek az sonra ifade de de, henüz failleri anlaşılamı - yan bir cinayet olmuştur. Hadise Hüseyin Efendi Kozyoka köyün - kızı hizmetçi olarak evine almış - tr. Hatipten gebe kalınca, karı- göndermiştir. Ayşe doğurduktan , 4 önğiğe devam ederken de bir gece Hatip a sava “Efendi uyurken - beynine sıkılan ml lm ÜZE uc | gnd ya me — : Türkiyede musiki Viyanad hareketi .. — VARIT Yİ AĞUSTOS 1914 — bugünkü aki bey.eimilel modern musiki mecmuasında çıkan yazı Musiki tahsilini O Viyanada ikmal ettiğini yazdığımız genç bestekârmiz Necil Kâzım Bey memleketimize dön- müştür, Necil Kâzım Beyin Viyanada intişar eden “Andruch,, adlı beynelmilel me-i dern musiki mecmuasında “Türkiyede bugünkü musiki,, başlıklı bir yazısı çık» mışıtr. Genç bestekârm bu mevzu Üzerinde- ki makalesini neşrediyorüz: Gazi Türkiyesinde kültür ve sanat inkerlâbı başlar ve inkişaf ederken tabi- dir ki inkılâp musikisi de bu duyuş ce- röyamı içinde kendi yolunu bulmağa ve © hizla akış mecrasını derinleştirmeğe mecburdur. Bu öyle bir dönüm nokta- sıdır ki, ona, Avrupa sanat cereyanla- rında olduğu gibi dün ile bugün ancak ufak ayırıcı vasıflarla ayrılabilen, haki- katte uzun senelerin geçirdiği tahassüs farklarını ufak değişiklerle tespit eden büyük aralıklı dönüm noktaları gibi ba- kamayız. Bizim hakiki inkılâp başlangıcımız on sene gibi kısa bir zaman © gerisinde doğmuştur. Gençliğin duyğuları bu on senelik Gazi Türkiyesinde (doğru yolunu bulmuş ve yarınki milli kültür ve sanat vâzifelerini açıkça kavramış - te İnkılâbın yeni ruh ihtiyacından bu- “gün, güzel sanatlar arasında (o Türkün inkılâp edebiyatı da doğuyor. Bu ih- tiyacı biz edebiyatla elele gidecek olan musiki sahasında da kuvvetle yaşıyoruz. Fakat yalnız duymak değil, gaye ha- kikatlaştırmaktır . Türk musiki nazariyatçılarmın ku- ru münakaşaları Türk kütüphanesine ciltler verdi, fakat yeni musiki yara-| tılamadı. Bugün inkılip Türkiyesi garp kül- türü ile beslenmiş ve garp tekniğini be-! mimsemiş bestekârlar yetiştirdi. Eğer bunlar, fertçe ve hususi çalış- mayı bırakarak elele verirlerse inkılâp musikisi zafere ulaşacaktır. Biz şimdiye kadar bu bir kaç sanat| unsuruna da malik bulunmadığımız için Avrupadan gideceğimiz yolu gösterme- sini bekledik. Fakat yanlış saldığımız kapıların bize verebildiği tavsiye ve 5- ğüt ancak orta zaman Avrupasına ya kışabilirdi, yoksa, ufkunda inkılâp sa halının doğu kızıllıkları beliren inkilöp Türkiyesine değil.. Memleketimizin musiki unsurları yetiştikten sonra bile, evvelce öğütle- ri istenmiş olan ve Avrupanm bugünkü musiki otoriteleri arasına nasılsa isim- lerini sokabilen orta zaman softaları hâ- 1â küflenmiş sanat telikkilerini bize a-| şılamak ve şimdiki zamanı sultanlık dev | ri zannederek bu bulunmaz (!) öğüt lerine karşılık bir mecidiye nişanı ko- parmak istiyorlar. Türk inkılâbınım mana ve büyüklü. ğünden haberleri olmıyan o efendileri afyonlu rüyalarında bırakalım ve var- sm onlar yeni sanatta ülkü olarak filan salon bestekârmın (Souvenir de Bos phere) hezeyanlarını misal göstererek yeni Türk sanatkârlarından o (Feraceli harem kadınları), (Fatih camisi avlu- sunda bir serenat) gibi inkılâp gençli- ğinin tahassüsüne yakışmıyacak, O ha- yır, yakışmıyacak değil, anlayamıyaca- ğı mevzularda tasviri eserler | istesin- ler. Bu akademik profesörler o kimse lerdir ki, onları çoktan geride bırakıp ilerliyen kendi memleketa'erinde sala“ cak malları olmadığı için köhne telâk- kilerini sırtlayarak şarka koşarlar. Fa- kat, bu arada kapısını çaldıkları Türki yenin orta zaman kaftanı giymeğe ihti yacı olmadığımı, fesi, sarığı, arap yazısı” nı çoktan attığını bilmez veya bilmek Yeni Türk musikisinin bu ruh ay- rılağını kavrayamıyacakları gibi teknik bünyesine ait kuruluş için de günün dev adımlarla yürüyen musiki tekniğini bil medikleri için bize yol gösterici olmalk-| tan uzaktırlar. Biz düşünüyoruz ki: Şarkın şimdiye kadar musikide özendiği ton materya- listliğinden muhakkak kurtulması lâ - ğe, e il e a A & ! sırlarca bağlı kaldığımız ton materya- zımdır. Höcresine kapanıp ta üç nağ.ne etrafında ve onun buut incelikleri ara- smda titizlenen sanatkârlik devri yir. minci asır ve bilhassa kültüf, sanat ins | kılâbı içerisine giremez. Bu boş titizlik. | ten değil ki bugün şark musikisi | tek seslilik içerisinde yavan kalmış ve | büyük formlar kurmağa muktedir cla. mamıştır. Bu ton ttizliği belâsından kurtulmak, bazan bir komanın bilmem | kaçta biri kadar fasılasına ömrü müd. | detince asılı kalmak mecburiyeti kül « | “asndan uzaklaşmamiz için 5. Bneh''n yaptığı inkılâp, teknik değil, fakat mef. hum itibariyle, misa' olamaz mı? i On sekizinci asrm ilk yarısında tam- pere aralıkları tesbit ederek mütema- diyen o sistem dahilinde yazmak ihti- yacını ve cesaretini bulan BACH mu- i hiti tarafından az mı lânetlendi? Ğ O, Diyesin Bemole nazaran tizli- diğini düşünmiyor en kolay kavrana- bilen Oktav dahilinde müsavi taksi « mat arıyordu. Yoksa, gayri müsavilik içinde Fonksiyon temin etmek kabil olabilir miydi? O zaman yazılanın ku- lağa hatalı gelmesine rağmen on se « Rİ kizinci asırdan yirminci asra kadar | bu taksimat içinde yaşıyor ve piyano. | Yal binli doy cuiyoemle MER SL Kl hangi sistemle olursa olsun musikimi- zi yazarken gayri müsavi taksimattan kurtulmamız ve Tampere bir sistemin esasları dahilinde eser yazmamız lâ» | 0 zımdır: A.) Eğer Türk musikisinin ufak aralıklarından vazgeçmiyeceksek çok | seslilik için tampere taksimata ihtiya- cimiz muhakkak bulunduğuna göre, çeyrek ses, altıdabir ses, ve yahut ön ikidebir ses esaslarının bizim aralık taksimatımızm bünyesine en iyi uya- nından birisi ile musikimizi kurmağa mecburuz. ses esaslarından biri icrasr itibariyle müşkül, göz korkutucu telâkki olu « nursa gamlarımızdaki ufak aralıkları feda etmemiz lüzımdır. Bununla ya rım ton musikisine dönmüş oluyoruz. Fakat bizim inşa prensiplerimiz ya. | rım ton tonal musikisinin esası olan orla zaman musiki nazariyatı prensip- — lerinden (Tiers - Kent münasebetle ri) ayrı olduğu için modern on iki yarım ton musikisinin armoni kuru - Tuşu münasebetlerinden istifade etmes miz lâzimdir. “gi Bugün Avrupa orta zaman tonali- tesi etaslarını musikimize adapte et - mek istiyenlerin, ona hayranlık gös - © terenlerin vaziyeti bir müflisin, baş « kasının o mabvolan servetine gönül bağlamasına benzer. xe İşte böyle yanlış bir yola saplan- gi mayıp ta en doğrusunda gidersek a listliğinin farkından, uzvi ; bünyesi vi bünyemize uymıyan yanlış esaslardan kurtulur, sanatta beşeri duygularımı. 2: tesbit etmiş ve mimarisini bina için vakit kazanmış oluruz. Bununla şu netice çıkar ki, bu iş- ten anlıyan ve her türlü bilgi esasları ile mücehhez bulunan Türk gençliği Kendi inkılâbını kendi! yapacaktır. Necil Fİ“TM Otomobil kazası Topkapı dışarısında jandarma | mıntakasında bir otomobil kazası cİmuştur. Hayri beyin idaresin » “eki otomobil Topkapı * haricinde siratle giderken karşı taraftan gel- mete olan bir muhacir arabasma | çarpmıştır. Çarpışma şiddetli ol « muş, araba parçalanbıslır. Bu sr- rada arahanm üzerinde bulunan arabacı Osman ağa da muhtelif yerlerinden tehlikeli surette yara» lanmıştır. Osman ağa hastaneye kaldırıl. mıştır. Kazaya sebebiyet veren Hayri bey yakalanmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: