15 Haziran 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14

15 Haziran 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bay Misak Nazar (ortada) ve icad şeltiği otomatik OTOMATİK KARAMBOL BİLARDOSU Ye daima tenevvüe teşnedirler, değişikliğe can atarlar. Aynı haleti ruhiye, biz muharrirler- de de vardır. Alıştığımız mevzulardan kurtulmayı, orijinal bir konu, bir ha- ber üzerinde kalem yürütmeyi isteriz. Benim bu isteğime, arasıra Yarım Ay- la Resimli Ayın büyük patronu - çünkü diğer e ağabisidir - Bay Hida- yet Eren -ki biz ona Hidayet amca deriz, ali da yazı paralarını kendi- sinden'aldığımız için Karun a dımcı olur. Gözüne ilişen bazı nevi şah- sına münhasır bir haberi not eder, hafı- zasında saklar ve sonra da beni arar. Ortalarda görünmüyorsam çalıştığım cmualara telefon mecal! - yar- bineyi kulağına götüren bensem, aşa: ğı yukarı aramızda şöyle bir konuşma — Allo? — Alaçam orada mı ? (Bunu sorar- ken, sesinde, yarâmaz ve haşari çocu” ğunu azarlamıya hazırlanan kaşları ça- tık bir baba tonu vardır.) — Kimsiniz Bayım? — Ben Hidayet! — (Gayet mülâyemetle) Sana ce vap veren, aradığının tâ kendisidir. Buyur Hidayet amcacığım, zaten b de seni bulacaktım. — Niçin? — Şey.. Bugün para istiyecektim de| — Ooo... Bugün para yok! Kahve ikramına razıysan gel. Hem röportajlık bir haber de vereceği — Eh,oda para sayılır, yalnız biraz teshhürle. Yazan: SABİH ALAÇAM o Öyle ya, Hidayet amcada paranız olsun. Bankadan faiz alıyor sayın ken- dinizi ! Yalnız onun kasasının faizi nakdi değildir. Eğer keyfi 400 dirhem- se, yahut gönlünün havasını bu ağırlı- ğa getirmesini biliyorsanız hedefiniz ya Filipin tezgâhıdır,- yahut da Balık lokantasi ! * ” Yine, günlerden bir gün, bizim Hi- dayet amca, yahut Karun amcayla ko nuşurken bana küçücük bir haberden bahsetti, Bu, Misak Nazar adında bir Türk hırfet erbabının otomatik karam- bol bilârdosu icat ettiği hakkındaydı. Otomatik karambol bilârdosu.. Bu, Bu, Misak Nazar adında bir Türk nın otomatik karambol Dilârdosu icat ettiği ” iz akkındaydı, bilârdolardan hırfet erbabi- ikisi, pek akla yakın birşey değildi. Karam. bol bilârdosusunda otomatik tesisat yapmak, oyunun şekline uymıyacak gi- bi görünüyordu. Bilârdonun malüm ka" idelerine nazaran, bunların otomatik bir oyunda muhafazası nasıl mümkün oluyordu ? Fakat ortada bir hakikat vardı ki Bay Misak Nazar bu iki zıddı birleş- tirmek yolunu bulmuştu. İşte, bu me rakla mucitle konuşmağa karar verdim. Hamama kadar yapılacak olan küçük bir seyahat beni maksadıma ulaştır: yordu. Bu seyahatı yaptım. Bay Misal Na- zarla karşı karşıyayız. Kendisi — Ben aslan Ade a diye söze başladı. Tâ çocukluğumdanberi makina işlerine karşı içimde bir merak duyardım. Esasen, ailemizin Adapaza- rında marangoz fabrikası vardı. Böyle bir muhit içinde yetişmiş olduğum için diğer arkadaşlarım hırsız - polis oynar ken, uçurma uçururken ben onlara ka- rışmaz, fabrikadaki tornaların, tezgâl- larin etrafında vaktimi geçirirdim. İ5- l6 yaşına geldiğim zaman, kendi çalış" ma ve zekâmın bir eserini ortaya koy" mak ihtiyacını şiddetle duymağa baj ladım. Nihayet küçük bir demirci dü- kânı modeli yaptım. Bu dükkân tahta bir sandık içinde faaliyette olan |? adamdan ibaretti. Biri demir dövüyor, biri ocağı yakıyor, biri tesviyecilik yapıyor, biri kürek çekiyor;. velhasıl hakiki bir demirci dükânının tam bir örneği karşınızda canlanıyordu. Meselâ ocağa konar ufacık bir ateş parçası etrafa kıvılcımlarını saçmıya başlıyor du. Yahut narı beyza haline gelen de Nd m

Bu sayıdan diğer sayfalar: