27 Kasım 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

27 Kasım 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sözün kısası, memura 10 İlirayı uzatırken, deminki kahraman değildim artık!. Zaten hep böyle oluyordu işte!. Bir şevi unutuyor, günü germeden zarfı yırtıyordum. onra da çorap söküğü devam edip gidiyordu.. sırada, çantalı adam cebinden bir sürü para çıkarmış bana uzatıyor- du; — | Fazla veriyorsunuz — dedim, 9 lira tutar. O ciddiyetle başını salladı. Hayır borcunuz 6 lira. Bundan sonra her ay 150 kuruş değil, 100 kuruş vereceksi- niz!. — Neden — Indırme yapıldı, ondan — İndirme mi yapıldı" Yanı bekçi parası ucuzladı öyle mi? Herhalde adam çıldırmıştı.. Ucu lamak ne demekti? Ben senelerdenberı bu fiili hiç, hiç duymamıştım. Mümkün değil dedim, siz 9 li- rayı ahn Adam hayret ve şüphe ile bana baktı. Sonra cevap bile vermeden gü- lerek uzaklaştı. Elimde bir sürü bozuk para, bu ucuzluk müjdecisinin arkasın- dan bakakaldım.. Bir defile mi? S aat 4 ile 5 arası, kız mekteplerının bulundugu cıvarlard o yollan reye gittiklerini kestiremezsiniz. — Zira hiç. birinde mektep talebesi hali yok- tur. Sadece yaşlarından, — taşkınlıkların- dan ve ellerindeki mektep kitapları ile çantalarından öyle olduklarını anlarsı- nız. Yoksa bunu kıyafetlerinden çıkar- mak asla mümkün değildir. Başka başka kıyafetlerde, — mevsi- mine göre ya rengârenk kazaklı, yahut da çeşıt çeşit cekethdırler in- hissini daima aynı şeyı getirir: talebelerin, daha do,; gr su de- Bunu, muhakkak ki, mektep idarecile- ri de düşünürler; düşünürler ama, hiç bir zaman da kıyafet — hususunda akı tedbir almak akıllarına gelmez. Talebe- ler bazen önlük yerine siyah bir etek ve kazakla, bazen de bambaşka kıya- fetlerle gezerler. Hele beyaz yakalar o kadar oyuncak olmuştur ki.. Kimi yu- varlak, kimi sivri uçlu, kimi de bebe yakayı tercih eder. Bu arada, ecbu- ren giyilen bazı önlüklerin yakasından çıkarılmış rengârenk — eşarplar da sö- züm ona bir süs gösterisidir. Bunda kabahati, kat'iyen talebe- lerde aramamak lâzımdır. Çünkü yaşları 12 ile 17 arasındaki kızların süsü ne kadar sevdikleri, ne kadar maymun iş- tahlı oldukları kimsenin meçhulu de- ğildir. Beline kadar uzamış saçlarının örgülerini, mektebin köşesini dönerken kaçamak çözüp kendini süslü zanneden kızcağız zamanla bu hareketine güle- KADIN fakat 12 yaşında 1ken bu şekil- güzel olmadığ kendısıne cektir vazifesidir. kızlarını karşılarına alıp doğruyu gös- terdikleri takdirde, çoğu zaman kızlar kendilerini komik duruma soktuklarını anlayacaklardır. Anne ve babalar mek- tep idareleri de kıyafet bakımından ti- tız davranmak mecburıyetındedır Çün- görülürse çıkacak keşmekeşın önüne geçilmez. Memleketimizde, nereden — geldiği belli olmayan garip bir zihniyet mev- cuttur. Nedense, bilhassa İstanbulda lâ insan yetiştirdiklerine çoğum göre — Kolejliler, raylılar ve diğerleri kendilerini beğen- miş, ukalâ, züppe kimselerdir uki, iyi aile terbıyesı almış, sağlam şekilde yetiştirilmiş — bir çocuk nerede okursa okusun züppe de ola- maz, ukalâ da. Öbür taraftan, karakte- Ti müsait olan da, hangi mektebe git- se ne ise odur. u mekteplerın - bılhassa olanları - raflarından bir. i de kıyafet hususundakı tıtızlıklendır Meselâ High - School ve Dame de on, kıyafette, paltoya varıncaya kadar kızlara AKİS, 27 KASIM 1954

Bu sayıdan diğer sayfalar: