27 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

27 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Bölükbaşı'nın T syâhatinlien V Padişahın fermanı var sözcülerinin çok zaman abesi müdafaa durumuna düşmelerindeydi. Hatta ara- larında bazılarının nutuklarım yaymak muhalefetin itine yarıyordu. Bozulan sinirler Bu tirada sinirler gittikçe gergin al alıyor, sinirler bozuldukça ha- talı hareketler çoğalıyordu. Bazen ha- tır için — başındakilerin etrafında bu kimselerin hakikaten dostu hiç bir in- sanın bulunup bulunmadıgı suali geli- yordu, iktidar sözcüsü sıfatiyle konu- adamlarının kullanmamaları lâfları, tabirleri kullandıklarını görmek umumi efkârı büsbütün DP. nin a- leyhine çeviriyordu. Sanki D.P. nin Ge- nel Kurmayı fasid bir dairenin içinde sıkışıp kalmıştı, bır türlü onun içinden çıkamıyordu. uki sadece bir ka- bine degışıklıgı bıle iktidara zaman ka- zandırır, bir ferah nefes almasını te- min eder bu arada sükünetle düşün- mek imkânı bulunup gerçek tedbırler alınabilirdi. Fakat hayır. Çemberin çinde bulunanlar bir türlü yukselıp meseleleri heyeti umumiyesiyle gore— miyorlar, görmedikçe de çember - daralıyordu. Muhalefetin de sanki vazifesi oymuş gibi, mütemadi- yen sinirlerle oynaması devam ediyor- du. adyo konuşmaları netice verme- mişti, basına tesir edilememişti -'zaten tesir altında kalan gazetelerın tırajı derhal düşüyordu; bu, hükümet için en büyük ikaz yerine geçmelıydı bu sefer C.H.P. nin toplantılarında hadise çıkarılması D.P. tarafından bir taktik olarak düşünüldü. Şurada burada bu tecrübe olundu, fakat başarı kazanıl- madı. Bilâkis mühalefet mağdur vazi- yete duşuyor daha çok sempati toplu- yordu. İsparta, Konya, Ereğli, Zongul- dak hadiseleri en ziyade muhalefetin işine yaradı. Üstelik hiç olmazsa şe- -imlere iştirak etmeme mevzuunda iki buyuk muhalefet partisinin işbirliği yapması neticesini, iktidar eliyle ha- zırlamıştı. Mu alifler zor şartlar al- tında konuşmakta devam ediyorlar ve şartlar zorlaştıkça gördükleri alaka ar- tıyordu Son olarak muhalefeti konuş- amak — şıkkı üzerinde — duruldu Elde 46 senelık bir içtimaatı Umumiye Kanunu vardı, akıllı bazı kimseler An- karada onu iktidara hatırlattılar. Bu kanunda öyle kelimeler kullanılmıştı ki tefsire müsaitti. Gerçi bir ara Mec- lisi derhal toplayıp bu kanunu değiş- tirmek ihtimali düşünülmüştü. Ama Meclisin nasıl bir haleti ruhıye içinde olacağı kestirilememiş, DP. nin Mec- lis gurubuna hakim olabılmek 1çın ic- raatın DP. Genel Kongresine tasdik ettirilmesinden sonra demokrat mil- letvekillerinin bir araya — getirilmesi daha emniyetli bulunmuştu, işte son tefsir, bu mülahazanın neticesiydi. Katar içişleri bakanlığının bir tebli- ğiyle umumi efkâra bildirildi- Ertesi gün de C.M.P. nin Trakyada Osman Bölükbaşının iştirakile — yapacağı ve izinleri evvelce alınmış toplantıları men edildi. Trakyadan haftanın ortasın- da bir bakan geçmiş ve idare'adamla- rına gerekli talimatı vermişti. Fakat bu bakan seyahati sırasında bir tek hata işlemiş, karışmaması gerektiği halde dış meseleler hakkında fikir beyan etmiş ve ihtara maruz kalmıştı. Yeni tefsir açık hava toplantılarım adeta imkânsız hale getiriyordu. Ama 1ktıdara aradıgı rahatlığı temin etmek- ten o da aciz kalacaktı. Zira bu ra- hatlıgın sağlanabilmesi için bir tek ça- mi şikâyet mevzuu olan riyetleri pahasına kalkınma istemiyor- du, hem de hürriyet içinde kalkınma k daha iyi neticeler verece e daha fazla şan ve şeref saglayacaktı Devam eden kararsızlık işte bu yüzdendir ki şu satırlar ya- zıldığı sırada Ankaraca iktidar, yo- lunu çizmiş değildi. Ne yapılacagını yarının ne gosterecegını hiç msı söylemek kudretine malik bulunmu- yordu. Ampirik bir zihniyet partiye hakim olmuştu. Daha sert tedbirler, is- teyenler iş başındakıler o yola itiyor- lardı, bır çok ağızda "Adil diktatör- lük", Munevver mutlakıyet" — sözleri dolaşıyordu Fakat bunların rağbet görmeyeceği ümidi elan mevcuttu. Hu- zursuzluk sadece memlekette değil, parti içinde de artıyordu. Gerçi başba- kan Adn: enderes ispat hakkı is- teyen 11 'lerin arasında imzasını geri alan Seyri (Kurtbek'i - iktidar mahfil- lerının pek sevdikleri bir kelımeyle - "honore" etmek için mütemadiyen nına alıyor, beraberinde dolaşıyordu ama Seyfi Kurtbek'in böyle 'honore" olmasının güçlüğü ortadaydı. — Başba- kanın refakatine alınmak bile millet- vekillerinin çoğunu artık cezbetmiyor- du. Hattâ köşelerinde kalmak isteyen- lerin sayısı çoğalıyordu. Üstelik idare makamlarının her türlü kolaylığım görerek tertiplenen DP. mitingleri de maalesef rağbet bulmuyor, bunlar katılanların sayısı insanı üzecek kadar az oluyor, hele esen buz gibi soğuk hava dikkati çekiyordu. —Aynı danlarda aynı partinin bundan s altı sene evvel tertiplediği toplantıla- rın heyecanını hatırlayanlar bu altı yıl içinde DP. nin ne kaybettiğini gozle— riyle, görüyorlardı. "Mitinge miting" politikası da para etmeyecekti. İçinde bulunduğumuz hafta ortaya bir laf daha atıldı: İktidar, demokra- simizi yeni temeller üzerine oturta- caktı! Oysa ki bu edebi cümlede temel kelimesinin önündeki yeni sıfatı kalk- madan hiç bir şeyi halletmeye imkân ve ihtimal yoktu Üniversite Komşunun evinde yangın Geçen haftanın ortalarında kısa boy- lu gözlüklü, toplu, son derece sakin tavırlı ve kendi halinde görünen bir üniversite — profesörü istirahat etmek üzere geldiği İstanbuldan Milli Eğitim Bakanı tarafından Ankaraya çağırıldı- Muhtariyet anlayışı Üniversite muhtariyeti yoktur diyorlar. Halbuki biz üniver- sitenin bütçesini iki misline çı- kardık. Prof. Fuat Köprülü (21.8.1955) AKİS, 27 AĞUSTOS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: