29 Ekim 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

29 Ekim 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Cenevre Konferansı Başlarken u satırlar yazıldığı sıralarda ikinci Cenevre konferansı başlamış bulunuyor. bir fasıladan sonra, bütün dikkat nazarları Ur kere daha Cenev- re üzerine çevrilmiştir. Cenevre Konferanslarının — İkinci Cihan Savaşı sonrası dünyasının en önemli hâdiselerinin başında yer aldı- ğı inkâr edilemez. Gerçekten, geçen sefer yapılan toplantı, Dört Büyüklerin en yüksek kademedeki idarecilerini u- zun zamandanberi ilk defa aynı masa başında toplamayı başaran toplantı ol- muştu. Gerçi bu buluşmanın, ele aldığı bütün meseleleri, hattâ bunların bir i- kisini bir hal tarzına bağladığı söyle- Fakat hiç şüphe yok ki, bu top- yaratı- gerginlik istisna edilecek olursa - bugü- e kadar devasa edegelmiştir. Bunu bi- kazanç saymak insanlık için teselli verici olacaktır. İşin doğrusunu söylemek gerekirse, bu iyimserlik havasında Rusya'nın da payı büyüktür. Esasen bu hava ilk de- fa Ruslar tarafından, kendi işlerine öyle elverdiği için yaratılmıştı. Rusya daha makul ve munis bir siyaset takip etmeye yanaşsaydı aynı havayı seneler- ce evvel de yaratabilirdi. Geç de olsa, ışıne oyle elverdiği için de olsa, dünya Rusya'dan gelen bu hareketi gene de ü- mitle karşılamıştır. t Rusya, iki Cenevre toplan- tısını birbirinden ayıran üç aylık müd- det içinde, bu iyimserlik havasını de- vam ettirmek için elinden geleni yap- mış bulunuyor. Ruslar, bu zaman zar- fında, Kızıl Ordudan 600.000, peyk dev- let ordularından 80.000 kadar asker terhis etmişler, Porkkala'yı Finlere geri vermişler, 12.000 Alman esirini serbest bırakmışlar, Almanya ile siyasi müna- sebetler kurmuşlardı. Bütün bu hare- ketlerin gayesi gayet açıktı: Yeni Cenev- re konferansına dünyanın sempatisini biraz daha kazanmış olarak gitmek. Ba- tılılarla pazarlığa girişmeden önce eski sert ve geçimsiz politikasını unuttur- mak isteyen Rusya aynı iyimserlik ha- vasını bu güne kadar getirmeyi başar- mıştır. İşte şu birkaç gündür toplantı ha- linde bulanan İkinci Cenevre konfe- ransı böyle islim üstünde tutulmak is- tenen bir iyimserlik havası içinde açıl- mıştır. Gerçi bu seferki konferansın yapısı, temsilcilerin kademeleri bakı- mından, geçen — seferkinden farklıdır. Fakat ele alınması beklenen meseleler Temmuz ayında müzakere edilenlerin aynılarıdır.. Gerçekten geçen seferki AKİS, 29 Ekim 1955 konferansın, en yüksek kademedeki i- darerileri bir araya getirdiği hatırlar- dadır. Şimdi yapılmakta olan Cenevre toplantısında ise, Dört Büyükleri, Dışiş- leri Bakanları temsil etmektedir. olduğu- nu yukarda söylemiştik. Bunların neler olacağı nunda, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun onuncu top- lantı devresinin açılışı vesilesiyle New York'da buluşan dört Dışişleri Bakanı tarafından bir kere daha tesbit edilmiş bulunuyor. Kolayca tahmin edilebile- ceği gibi bunların başında Almanyanın birleştirilmesi ve Avrupa güvenliği me- selesi gelmektedir. İkinci olarak silâh- ma konusu ele alınacak, son ola- rak da Doğu ile Batı arasındaki müna- sebetler incelenecektir. Ancak, Molotof'un geçen ayır so- nunda New York'ta da söylediği gibi, gündemin bu şekilde tesbit edilmiş ol- ması başka meselelerin bahis konusu edilmeyeceği anlamına gelmemelidir. Birleşik Amerika'nın Orta Doğu'ya ve- rilecek Rus silâhları, Fransa'nın da Birleşmiş Milletlerde Cezayir lehinde kullanılmış Sovyet oyu hakkında Molo- tof'tan izahat isteyeceklerine muhak- nazarıyla bakmaktadır. Ancak her iki Batılı devletin, bu izahatı is- terken, yeni bir gerginliğe yol açma- mak için son derece ihtiyatlı davrana- caklarına şüphe yoktur. Son günlerde güler yüz, tatlı dil siyaseti takip eden Rusya'nın suallere vereceği cevaplar merakla beklenmektedir. Diğer yandan Rusya nın da Uzak Do- ğu'daki durumdan söz açacağı zanne- diliyor. Zira Sovyet Rusya Kızıl Çin'i büyük devletler manzumesi içine sok- mak fikrinden vazgeçmiş değildir. A- merika'nın bu istek karşısında eski tu- tumunu muhafaza etmeyeceğine — dair hiçbir yeni emare mevcut olmadığına göre konferansın gerginlik merkezlerin- den birini de - Rusların böyle bir ta- lepte bulunmaları halinde - Çin'in ta- nınması konusunun teşkil edeceği söy- lenebilir. 'akat esas güçlük Almanya'nın bir- leştirilmesi ve vrupa'nın — güvenliği meselelerinde meydana çıkacaktır. Geçen Cenevre Konferansında, bu konuda ya- pılan görüşmeler tam bir başarısızlığa uğramıştı. Batılı devletler, bu sefer d aynı akıbete uğramamak için, konfe- ransa önceden hazırladıkları bir plânla gelmeyi tercih etmişlerdir. Bu — plana göre, herşeyden önce Almanya'nın bir- leştirilmesi gerektiğine inanan Batılılar Rusya bu birleşmeye razı olduğu tak- dirde kendisine istediği garantiyi Ter- meyi kabul ediyorlardı. Bu garanti, Birleşik Amerika'nın da yardımı ile, Batılılarla demirperde gerisi devletleri i- çine alacak şekilde hazırlanacak bir gü- venlik paktı kurulmak suretiyle verile- Gerçi Batılıların bu yeni plânı- atmin edecek cinsten ol- duğu ileri sürülebilir, fakat bunun ka- bulü Sovyet Rusya'yı hiç istemediği bir durumu kabul zorunda - bırakacaktır. Gerçekten, Sovyet Rusya, Doğu Alman- ya'yı Avrupa'da kurduğu sistemin te- mel taşlarından biri yapmıştır. Şimdi bir hamlede bu taşı elden ç ak i- şine gelmeyecektir. Nitekim, geçen Ce- nevre konfeansında da Rusya böyle dü- şündüğünü açıklamaktan çekinmemişti. Ruslara göre artık iki Almanyanın ser- best bir seçimle birleştirilme zamanı SİR bir varlık haline gelmiş, dış bir irade ile ortadan kaldırılacak durumdan kur- tulmuştur. Halbuki Batılılara kalırsa Doğu Almanya bir fiksiyondan başka birşey değildir. Sovyet Rusya'nın Batı Alman- ya'yı tanıması, büyük ölçüde, Batılıla- rın Doğu Almanya'yı tanımasını temin içindi. Fakat ne Batılı büyükler, ne de bizzat Adenauer böyle birşeye yanaş- mışlardır. Rusya, muhtemelen, bu Ce- mek olacak böyle bir karara yanaşma- ları beklenemez. Bundan başka, Batılı- lar, Almanya'nın NATO dışında bıra- kılması yolunda vuku bulacak Rus tek- lifini de kabul etmemek durumunda bulunmaktadırlar. Silâhsızlanma konusuna gelince, bi- rinci Cenevre Konferansı tarafından Birleşmiş Milletler Silâhsızlanma Ko- misyonuna havale edilen bu mesele, o0- rada pek kısa bir yol katettıkten son- ra tekrar Cenevre'de toplananların kar- şısına getiriliyor. Dörtler hâlâ araların- da nihai bir silâhsızlanma sistemi kur- mak hususunda bir a mışlardır. İşin dikkate değer Batılıların da kendi aralarında bu ko- bağlı üç Batılı devletin ulaşamadıkları bir anlaşma bir de Komünist devletin iş tirak ettiği Cenevre toplantısında elde edilebilirse, bunu dünyanın geleceği ba- kımından mutlu bir olay olarak karşı- lamak gerekir. Ancak bu, pek sız bır ıhtımald üzdeki gunler dünya siyaseti bakanından hayati önem taşıyan gün- erdir. ZI

Bu sayıdan diğer sayfalar: