3 Aralık 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

3 Aralık 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

le kendine hastır. Ahlâk — bakımın- dan çocukta bir karakter — teşekkül etmiştir ki, bundan sonra çok az de- ğişiklik gösterir. Kısacası geçen se- nelere nispetle bu, çocukta — birçok huyların yerleştıgı kökleştiği bir yaştır. Mektep için, bu mükemme bir çağdır. Çocuğun zihni bilgilere açıktır, onun zıhnı zenginleşir fakat daha az değişi Umumıyetle annesine gene düş- kündür ama mekte hayatı, yavaş yavaş hayatında büyük bir yer işgal etmeye başlar. Arkadaşlar edinir, şahsi meşgaleleri vardır. Bazı ço- cuklarda kolleksiyon merakı, bu yaş ta başlar. Bazen onunla bir büyük a- dammış gibi konuşmalıdır. Mantığı fevkalâde güzel işliyebilir. Fakat ço- cuk gene hassastır. Bir azar, bazan üzücü gözyaşlarına sebep olur. Ailesinden sekiz yaşında — yavaş yavaş ayrılan, şahsi bir hayatın ilk tohumlarını atan çocuk aynı zaman da cins farkını da gözetir. Artık kız- lar erkek çocuklarla, erkek çocuklar kız çocuklarla oynamasını istemez- ler ve birbirlerini küçümserler. Se- kiz yaşında, mutemadıyen bebek oy nıyan oğlan çocuğu veya kovboycu- luk oynıyan kız çocuğu pek te mak- bul değildir. 7. Sıhhat meselesi. Sekiz — yaşından itibaren çocuk, çok değişmez ama iyiye doğru inkişa- fını yapmak üzere bir temayülü var dır. Bu yaşta çocuk faaldir, haristir. Herşey onun alâkasını cezbeder: 0- yunlar, spor, arkadaşları; fakat aynı zamanda çalışma ve bilgiler. İzcilik gıbı topluluklar kamp —hayatı onu çeker. Bu yaşta çocuk birçok saha- larda canla başla çalışır ve yorulabi- lir. Aileler onun sıhhat her za- mandan fazla meşgul olmalıdırlar okuz yaşında, bilhassa oğlan ço- cukları aile çemberinden — kurtulup, arkadaşların tesiri altına girerler. Ne anne baba, ne de öğretmen çocu- ğun nazarında, eski kıymetlerini mu- hafaza etmişlerdir. Çocuk onların ku- sursuz, fevkalâde mahluklar oldukla- rına artık inanmamaktadır. Onların zaaflarını, kaç kere, gözleri ile mü- şahede etmıştır ve vaktile onlara ne derece inanmışsa sukutu hayalleri o derecede kuvvetlidir. Bu devrede, aile bazan bir seyirci durumunda hisseder. Ço- cuk arkadaşlarının gözünde parla- mak, kendini onlara sevdirmek arzu- sundadır ve ailesi ile çok — alakadar bile olmaz. Birkaç sene, düz yolda, meselesız kendi yürür. Baskı ile onu — arkadaşların- dan uzaklaştırmak bir hatadır, onun iyi arkadaşlar edinmesine ve 'hav lanmak" hissini onlarla tatmin etme sine yardım etmek, muhakkak ki da ha çok faydalıdır. On iki, on üç yaşında çocuk, cid- di meselelerle ergenlik meseleleri ile karşı karşıya kalacak, bu kriz devresinde ailesinin, biraz u- zaktan da olsa, alâkasına, anlayışı- na muhtaç olacaktır. kendini AKİS, 3 ARALIK 1955 Moda Renkli kürkler Alâimisema Kırmızı astrakan! Bu —sene kürk modasında en büyük değişiklik renk üzerindedir... Pa- ris sokaklarında, ilk defa — "kırmızı astrakan"h bir kadın görüldüğü za- man, kimse gozlerıne inanamamıştı a çok geçmeden "yeşil astrakan- lı" şık kadınlar da türedi... Bunları "bronz renginde lütr" u, "kiremit ren- ginde kastor" u ve "mavi vizon" u tercih edenler takip etti. İkinci yenilik şekil üzerindedir; Paris'te sokak Pahalı postlar KADIN bu da kürk sanayiinde günden güne inkişaf eden işleme incelikleri ile el- de edilmektedir. Hakikaten, bugün artık kürk ustanın elinde, bir kumaş kadar kolaylıkla işlenebilmektedir. Kadına hantal ve ağır bir yürüyüş verdiği günlerden çok uzaklaşmış, bugün kadının endamına intiba debılmeyı öğrenmiştir. Vakıa üzerin de bukadar çalışılan kürk sağlamlı- ğından birşey kaybetmektedir. ama, bu şekilde hazırlandıkları için daha az sağlam olan Amerika kürklerinin Avrupa kürklerine nispetle daha faz- la satıldığı Ve güzellik mefhumunun sağlamlık realitesine — daima tercih edildiği malümdur. İşte bu yeni işleme sistemlerin- den 1st1fade ederek kadınlara, vücu- dun bütün inceliklerini ve hareket- lerini gösteren gayet şık "kürk tü- nik" ler hazırlanmıştır. Ve meselâ böyle bir astrakan tünik altından giyilecek olan daracık etek de gene astrakandandır Ceketler uzun mantolara nispet- le daha çok rağbettedir. Bilhassa o- tomobil kullanan, çok hareket eden faal kadınlar için kısa ceketler biçil- miş kaftandır Mantoların omuzları yuvarlak, kolları zengindir; bolluklar daha zi- yade mantonun sırt kısmından aşağı doğru İnmekte ve önden, kadının in- ce endamını bozmamaktadır. Yaka- lar ya çok küçüktür, ya da aksine omuzlara kadar taşmaktadır. Geçen seneki gibi bu sene de, tüy süz kürkler ve kıymetli kürkler tabii daha revaçtadır ama bu sahada da kürkçüler mühim bir değişiklik yap mışlar ve "taklit” lerden —mümkün mertebe kaçınmışlardır. Ne olduğu belli olmayan, tıpkı vizon, tıpkı kas tor, tıpkı hermın gıbı soysuz kürkle rin yerine "tavşan” damgasını ifti- harla taşıyan ceketler, etoller, kra- vatlar ve tok şapkalar son kürk ser- gilerinde büyük bir alkış toplamış- T. "doğru sözlü kürkler" dir! "Doğru sözlü kürkler"in yanın- da, bir de "mütevazi kürkler" moda- sı vardır ki bunlar — ne derece kıy- metli olursa olsun mantoların içine gizlenmekte ve kendilerini ancak his settirmektedirler. Sosyete Ali, Rita ve.. bir kara kedi Rıta ve Ali buluştular, buluşacak- r derken ortaya yepyeni bir i- sim çıkıverdı Betti Çün li Han, kendısını Rita Hayvorth ile yanyana yakalamak is tiyen fotoğrafçılara hoş bir sürpriz hazırladı ve ilk temsillere, balelere, terzi defilelerine Rita ile degıl Paris- lilere hiç te yabancı — gelmiyen bir genç kadınla gitti. Evet hep siyah- lar giyen ve bol mücevherat takan "Ritavari" saçlı bu cazip kadını her 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: