3 Aralık 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

3 Aralık 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ iki defa tam prova yapmak imkanı hasıl olmuştu; üstelik sahne tecrü- besi de birkaç yılı aşmıyordu. Bunun- la beraber, salmağa başladığı andan tereddütleri kayboluveriyor, esere tam bir emniyet ve serbesti i- çinde devam ediyordu. Chausson'un Poeme'ini sağlam bir teknik ve bil- hassa olgun bir anlayışla icra etti. Ya- yında en bir kararsızlık yoktu. Tonalitesi itibariyle, istediği netice- olaylıkla erışebılıy rdu. Orkest- ye ra içinde erimeyen geniş bir hacme mukabil, yumuşaklığını ve duruluğu- nu muhafaza edebilmekte idi. Eser'n atmosferine nüfuz etmiş ve din ciye hissettirmesini bilmişti. Genç sa- natkârda - bilhassa Chausson ve Brahms için - tam bir vırtuoz tekni- bulmak yu ilk defa konserde ve orkestra re- fakati ile icra etmekteydi. Giriş cüm- lelerinde bazı tereddütler geçirmekle beraber bu, uzun müddet devam et- medi. İyi bir teknik yanında, eserin ifade unsuruna tamamen vakıf olmuş ve çeşitli kontrastlarını kavramıştı. Uslubu enerjikti, yerine göre sıcaktı tamamiyle kendine h olgun bir Brahms anlayışı vardı. Fakat, teknik bakımdan birinci muvmanda en fazla başarı gösterdiği yer Kadanz'dı. Joachim'in sadece tek- nik esaslara dayanan, şeytani ka- danzını müzikalite ile, âdeta analizi- ni yaparak ve teknik mükemmeliyet- le icra ett.» Son iki uvmanda, ilk kısımda- ki bazı puruzlere tesadüf edilmedi. Final'de - Coda'da - refakatteki ak» sama bütün dinleyicileri rahatsız et- ti. Orkestranın bir anlık dikkatsizliği nisbeten devamlı bir uyuşmazlığa yol açtı. Ayla Erduran, şalısıyetını bulmuş bir viyolonist olduğuna ve onun orkestraya değil orkestranın o- na uyması gerektiğine göre b samanın hikmetini solistte değil, or- kestra şefinde aramak 1lâzımdı. Hülâsa, genç viyolonistin kon- seri başarılı oldu. Lâkin, asıl değeri, müstakil bir anlayışa, şahsiyete sa- hip olması bakımından takdire şa- andı. Her iki eserin mânevi unsur- larını kolayca kavramış, derinlikle- rine inmişti. Tekniği kifayetli idi, da- da gelişeceğine ele almakla Eser ağırdı. Fa- kat bu yükün altından başarı ile kal- kabildi. Yukarıda da belirttiğimiz gi- bı, Ayla Erduran da büyük bir vir- henüz şart de- tiği başarı daha iyi olacaktır Bir — tarihçe değerlendirilmiş Ayla Erduran'ın musiki — tahsiline dair kısa bir tarihçe verelim; İlk 28 derslerine beşyaşından itibaren baş- 11 yaşına kadar Prof. Ber- Bunu müteakip Paris Hocası, Re- * Beş yıl devam e- devre zarfında bir ara, Bene- ıle bırlıkte Ankara ya gelerek bızl n Re M r 2 Keman i- çin konsertosunu dınleten küçük Ay- la, 15 yaşında Paris Konservatuarın- dan mezun oldu. İstidadı ve başarısı, normal bir musiki tahsili standardı- nın çok üstünde idi. Bu itibarla, ça- lışmalarına devam etmek istiyordu irlikte Amerikaya geçti. her sahasında - ve bilhas- sa icra sahasında - zirveye ulaşmış olan bu memlekette, tahsiline devam arzusunu duyan bir viyolonist için muhtelif mektepler, değerli keman profesörleri vardı. Bir de, büyük bir virtüözün yanında çalışmak, onun bil- gisinden istifade etmek hatıra gele- bilirdi ki, bu imkânsız denecek kadar Keman ve kemancı 30 bin dolar güçtü. Gerçi, Heifetz, Menuhin,Isaac Stern, Szigeti, Francescatti gibi dev şöhretler yıllardır. bu memleketin virtüozları idi. Fakat bunların dinle- yicileri de bütün lerıydı şüphesiz.. ler, turneler, her tarafta tertiplenen sayısız festivaller ve plâk doldurma çalışmaları, husust hayatlarına dahi müdahale ederken - isteseler de - ders vermeğe ayıracak zamanları yoktu. , bu esnada mesut bir tesa- yı bu dev vırtuozlardan bi- pervasız yayı teknıgı ile Francescatti, yakın yıllar zarfında göz kamaştıracak şekılde birden bıre dünya rek, Heifetz"'ler, Menuhin'ler arasında yeralmıştı.. Tekniğinin esasını Paga- nini"ye kadar götürmek dahi müm- künkü: Francescatti'yi babası yetiş- tirmişti... Babasının keman hocası ise Paganini'nin yegâne talebesi idi. k virtüoz, Aylâ'da — gördüğü ıstıdad üzerinde bizzat durmak lüzu- munu hissetti. Ancak, bu mesuliyeti tek başına üzerine alabilmesi için mü- saıt zamanı ktu Değerli bir ke- n ho Juillard ve Curtis Konservatuarları Yüksek Keman Pro fesörü İvan Galamian'ın yardımını ri- ca etti. Böylece Ayla, konser mevsi- nde kış ayları Galaminan' la, yazları ise Francescattı ile çalıştı Diğer taraftan resıtallerıne kon- serlerine başlam New- Yo k Brooklyn resıtallerı gerek dinleyi lerin, gerekse ünekkidlerin buyu alâka ve takdirleriyle karşılanıyordu. New1 Yorkta ve Connecticut'da, Tho- mas Scherman idaresindeki orkestra refakatiyle üç ayrı konserde Tc kovsky'nin Re Majö eman Konser- tosunu çaldı. Waldorf—Astoria otelin- de, Reisicumhur Celâl Bayar şerefi- ne tertiplenen resmi bir ziyafette bir keman resitali verdi. Ayrıca Phila- delphia orkestrası ile birliktte Max Bruch'un Sol Minör Keman Konser- i. Orkestra'yı misafir şef olarak idare eden George Szell, Ayla Amerika'dan ayrılırken, gele- cek mevsimlerde de birlikte konser- ler vermek temennisinde olduğunu israrla hatırlatıyordu. Bir — Stradivarius Mayıs 1955'de Belçika Ana Krali- liçesi Elizabeth'in himayesinde tertiplenen Beynelmilel Ysaye Kon- - hocasının ve Francescatti- nin de teşvikleriyle iştirak etmeğe karar verdiği zama Ayla, iyi bir kemana sahip olmak lüzumunu da- ha da kuvvetle hissetmişti. “Müsabakaya iştirak çoğunda Stradivarius veya rius bulunuyordu bir Stradıvarıus edenlerin uarae- Ne yapıp yapıp edinmeliyılim..'* di- Nitekim, bu efsanevi kemanlarla Amerika'da resitaller — vermişti. muvakkaten de olsa memleketten çı- kartmak güç olmak şö dursun, imkânsızdı. O halde satın almaktan başka çare yoktu. Hem bu arada, kıymetli bir Stradivarius'un satıl- mak üzere olduğundan bahsedilmek- teydi. Gerçi Stradivarius'ların taklit- lerini asıllarından ayırmak çok müş- küldü; fakat bu keman için tereddü- de lüzum yoktu: 100 sene evvel Le Havre'da Roederer ailesi tarafından satın alındığı zaman da değeri bili- niyordu. O günden bu yana, amatör bir aile elınde, oldukça sakin bir ö- mür geçirmiş, — yıpranmamıştı. lanılmaktan ziyade, kıymeti siyle muhafaza edilmişti. Londra'daki meşhur keman —ekspe Mr. Hill tarafından sertifika verıldı- ğinde değeri büsbütün artmış oldu kında son Sözü söylemeğe salâhiyet- AKİS, 3 ARALIK 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: