7 Nisan 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

7 Nisan 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şekil ve Ruh Gazetelerde okuduk, çarşafın a- leyhinde yazı yazdığı için bir münevver kadınımız tehdit mek- tubu almış, kendisine her an ölüm le karşı karşıya olduğu bildiril- miş. Mektup bir delinin, bir düş- manın, hattâ akılsız bir dostun marıfetı, kötü şakası olabilir. Bel- e, gene gazetelerin bıldırdı gibi, mektubu yazan bir "yol baz- Zaten insanı düşündüren de bu değil mi? "Yobaz" nedir?. Son se- nelerde, sanki memlekette gizli bir düşman şebekesi türemiştir ve yo- baz gibi karan müphem ve o nispette tehlikeli bir isim taşımak- tadır Yobaz deyince gözümüzün önü- ne hain bakışlı, fikirleri gibi ka- ra yüzlü, korkunç bir çehre gelir. Yobaz hayali bir şahıs — değildir. Her kadın, biraz düşünecek okur- sa, birgün, bir ara sokakta, köşe başında, trende veya vapurda 0- nunla karşılaşmış olduğunu hatır- hyacaktır. O medeni kıyafette bir adın görünce durur. Dik ve sabit bakışlarla, adeta kınle, onu baştan aşağı süzer. İstediği, kadını yeni- den karanlığa boğmak, kafese ka- pamaktır. İşin can alıcı noktası şudur ki. yobaz kendisini bir idea- list zanneder, dine hizmet ettiği- ni sanar ve ekseriya medeni ka- dın düşmanlığı şeklinde tezahür eden bir din anlayışının kurbanı- dır. Din yobaz için bazı kalıplar- dan, şekillerden ibarettir. Bu şe- killere riayet etmıyenlere yol gös- termek ise, yobazın mukaddes va- zifesidir. Bunun için yobaz idea- lini gerçekleştirmek ümidiyle, en çirkin hareketlere — başvurabilir, elini kana boyar, bilerek veya bil- miyerek düşmana, vatan hainine, fırsatçılara alet olabilir. m bugün dünyanın kapıldığı maddi- leşme cereyanından kurtarmak. On- ları paraya değil "ahlâk" a ehemmi- yet verecek seklide yetiştirmek.. Bugünkü buhran Türkiyenin içinde bulunduğu ikti- sadi buhran, her şeyden önce bir ahlak buhranı idi ve onun tabii bir neticesi idi.. Birkaç ay içinde zengin okular, ceplerinde amızda dolaşırken onlara birer eşkiya gözü ile rı geniş para imkan- larının sagladıgı pozlarla değil, ruh- larının çıplaklığı ile görmek de bize düşen başlıca vazife idi. Eğer cemi- yet bu karaborsacıları, bu nüfuz tüc- carlarını alkışlamayacak olursa, bun- lar gittikleri yerde, imkânla- rına rağmen hakaretle karşılaşacak olurlarsa, uzun zaman ya- AKİS, 7 NİSAN 1956 Jale CANDAN Hepimiz biliriz ki din herşey- den evvel ahlak, fazilet, iç güzel- liği demektir. 'Bunların yanında, meselâ ibadet gibi birçok usul ve kaideler de, mevcuttur. Din ada- mı bize bu usülleri öğretir. Bu o- nun vazifesidir. Ancak meselenin una, şeklinden daha fazla e- hemmıyet vermek te, onun vazife- si o Memlekette “ticaniler" türedi- ler. Bir ara yapmadık çirkin iş bı- rakmadılar. Hangi din adamımız çıkıp ta yapılan hareketlerin dine aykırılığını, yobazlığın dinsizlik olduğunu selahiyetli bir lisanla, imanla ifade etmek cesaretini gös- yobaz "münevver ve a zamanda hakikaten dindar" bır kadınımızı çarşafın aleyhinde ya- zı yazdı diye ölümle tehdit ettiği zaman din adamlarımız, bu ve bu- na benzer hâdiseleri protesto eden mesajlar yayınlamalıdırlar. — Rad- yo konuşmaları bu çeşit yanlış ha- reketleri mevzu — yaparak halka, hakiki dindarlık İle şekilden ıba- ret olan ve senelerce Türk cami- asının ilerlemesine engel olan sah- te dindarlığı ayırt etmeyi öğret- melidir.. Peygamber efendimize atfedılen bırçok hikayeler vardır m dininde esasın "fa- zilet'e dayandıgını şeklin ve usu- lün sonra geldiğini mükemmelen ispat etmektedir. Kara çarşafa gelince, onun di- nimizle hiçbir ilişiği olmadığı gibi örf ve adetlerimize de yabancı bir çarşaf yasağı teklifi konuşulurken Mecliste bulunan din adamlarımı- zın bu noktayı belirtmeleri kendi- lâ:irrinden beklediğimiz bir vazife- caklardı. Kadının cemiyet içinde, anne ola- rak yapacağı telkinlere bir de zevce olarak yapacağı telkınlerı ilâve etmek gerekirdi. En müstebit erkek bile, ruhunu anlıyan bir üfuzu altında idi. Dünya böyle kurulmuştu. ugün mücadeleye atılan, vatan bor- unu ödemeye çalışan her kadın, fa- zilet ve ahlak yolunda, bir erkeği de ürükliyebilirdi Moda Sihirli değnek Bir okuyucu dünyanın en tanınmış kadın mecmualarından birine şı şıkayet mektubunu yollamıştı; — Siz her zaman kadınlara u- cuz ve ekonomik şekilde giyinmeyi KADIN tavsiye edersmız, fakat her mevsim başında da, yeni modanın hatlarını o kadar ballandıra ballandıra anlatır- ınız ki, insan delilikler yapmaktan kendmı menedemez bu ne lahana turşusu? Mecmua, okuyucunun pek haklı görünen bu şikayetine şu cevabı ver- mişti: " konomik giyim modayı ta- kip etmemek değildir sevgili okuyu- cu.. Ekonomik giyim, bir hiçle, mo- daya uymasını bilmektir.. Bilir misi- niz ki, siz evdeki eski elbiselerinizle bile bazan "Dior" un son icat ettiği hattı elde edebilirsiniz. Moda her- şeyden evvel çizgi ve siluet demek- tir. Modaya uymak kadının manevi- yatım düzeltir, ona yaşama zevki, saadet arzusu verir. Ufak bir gay- Beyaz ayakkabı ve eldiven Kolaylık retle, bu çok guzel şeyleri elde etmek istemez misiniz? Büyük terzilere gir dip, şahane elbiseler yaptıramıyacak- sanız üzülmeyin. Bol bol mecmua a- lm, bol bol modele bakın: yeni hat hafızanıza iyice yerleştikten sonra, şu beğenmediğiniz ğardrobunuza dö- nun Oradakı elbiseleri, bir bir göz- n geçirii Onları yenıleştırmek gençleştirmek için binbir fikir bula- caksmı z. Hele, bu sene, modaya uy- o kadar kolay kil Sakın dudak bukmeyınız İşte şu üzerinizdeki pli- seli eteklik ve düz sveterle bile 958 senesinin şık kadın olabilirsiniz. Na- sıl mı? Şu düz pliseli eteğin altına zengin bir jüpon giyinerek ve svete- rin bele oturmayan kısmını, bu sene- nin modasına, uyacak şekılde güzel bir kemerle sıkarak.. Bu kemer gü- zel bir deri kemer olabilir. Fakat ak- şam için, onu mesela beyaz grogren'- den evde kendiniz hazırlayabilirsiniz. 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: