1 Eylül 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

1 Eylül 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN sındaki devamlı âşk imkânını yok etmiş demektir. Erkeklerin bilmeye mecbur oldukları bir başka hakikat te umumiyetle kendilerinden daha ağır tempoda fizik zevke ulaşan ka- dının cinsi münasebetin hitamından sonra bunu hissi bir sahada uzatmak arzusudur. Arkasını derhal duvara dönüp uyuyan erkek, karısını büyük bir sukutu hayale ugratacaktır Cin- si münasebetten sonra gözlerini ilk kapayacak olan erkek değil, kadın olmalıdır. Kadının vazifesi insi münasebet mevzuunda erkeğe düşen vazifeler yanında kadına da düşen çok mühim vazifeler vardır. Ev velâ kadın şunu bilmelidir ki erkek aşkta zannedildiği kadar bencil de- ğildir. O bir kadına aldığı zevk yü- zünden olduğu — kadar verdiği zevk yüzünden de bağlanmaktadır. ve yanlış bir terbiyeye "duyduğu zevki gizlemeye çalışan ve- yahut daima pasif kalan bir kadın erkeğine ve aşkına karşı vahim bir hatâ işlemekte nutmamak lâzımdır ki en parlak erkeklerin, - hayatta en çok muvaffak olanların bile, lakayt kala- mıyacakları bir husus kadının, Cins! mevzuda, kendilerine ne derece kuv- vetli bir erkek olduklarını telkin e- debilmesidir. Nice kurnaz kadın on- ların bu zaaflarım istismar etmiş ve sağlam yuvaları bu silâhla yıkmaya muvaflak o Kadının gene dikkat etmeye mec- bur olduğu bir husus ta akşamları yatak odasının kapısını kaparken ü- züntü ve sıkıntıları dertleri ve hal- ledilmesi icab e ara — meselele- rini, bütün ev . gaılelerını bu kapının dışında bırakmaktı Terbiye Yaramaz çocuk u Annelerin çoğu çocuklarının yara- mazlığından şikâyetcidirler. Ev- lere girip çocukların — muzipliklerini yakından görenler için, annelere k vermemek te cidden imkânsızdır. Meselâ, iki kardeş, bir komşu çocuğu ile bırleşmışler ve annelerı evde yok- ken, piyanonun kapağın su doldurmuşlardı lar yaparak bu âde havuzun içinde yüzdürüyorlardı. Komşu ço- cukla kendi; çocuklarının çok iyi an- laştıklarını gorerek sevinen anne, bu yeni arkadaşı sık sık davet etmeye . Ama irgün piyanonun kalemle çok seviyorum" diye yazmış ve zasını da koymayı 1hmal etmemıştı Evlerde bunlara benzer daha ne ma- sallar anlatılırdı.. Hem önceleri an- neleri çok kızdıran bu masallar, son- radan onları güldürürdü. İyi bir istikamet H albuki yaramaz — çocukları Olan anneler hiçbir zaman müteessir olmamalı, bilâkis sevinmeliydiler. Ya- ramaz çocuk, çalışkan, faal, boş otu- ramıyan çocuk demekti.. Bu çocukla- rın bütün faaliyet arzularını baltala- yıp bu faaliyetlerini' huysuzluk ve ağlama krizleri ile tatmin etme yo- luna teşvik etmek son derece mah- zurlu idi. Anneler ne istiyorlardı?. Çocukları saatlerce hıç gürültü et- eden otursunl mi? Fakat işte bu mümkün olamazdı Biz saat- lerce, hiçbir iş yapmadan, oturabılır miydik?. Çocuk hikâye kitabını alıp saatlerce okuyamazdı tabii. Kızılde- rililere seyyahların maceralarını ya- rıda bırakıp, biraz kızılderili, biraz seyyah olmak, hayalden hakikate geçmek arzusunu duyardı. Annelerin yapacakları şey, daha ziyade onlara daima yeni ve cazip meşgaleler bul- mak, bilhassa boş tatil günlerini dolduracak şekilde programlı bir ha- yat tanzim etmekti. Oynayan çocuklar Yaramazlık zekâyı geliştirir 22 Ağlayan çocuk Disiplin kurbanı Çalışma zevki ocukların severek yaptıkları iş- ler vardı. Şayet bir evde anne ve baba boyuna işten, yorgunluktan ve çalışmaktan şikâyet etmezse çocuk- lar bazı işleri zevkle yapabılırlerdı Meselâ bahçenin bir köşesine dikilen sebze ve salatalıkları zevkle suluya- bilir sepeti kollarına takarak çarşı- ya gıdebılır yemek sofrasını hazır- lar, elektrikli süpürgeyi, hattâ ça- maşır makinesini kullanabilirlerdi. Yalnız bir şart vardı, bu işler ço- uğa daima zevkli bir meşgale şek- linde sunulacak, hiçbir zaman onun oyun ve eğlence saatine tesadüf et- tirilmiyecekti. Haftanın — muayyen günleri sinemaya, muayyen günleri "pik-nik" e, muayyen günleri arka- daşa gidecek olan çocuk, boş kalan saatlerinde odasını toplamak ve iş yaramakla,iftihar edecek şekilde ter- biye edilecekti. Çocuk köşeleri unun için çocuk herşeyden evvel evini sevmeli, onu sıcak ve sevim- li bulmalıydı. Çocugun şirin bir ya- tak odası, çalışma masası, elbise do- labı kütüphanesi ve kabilse açık ha- vada, bahçede veya balkonda bir o- yun köşesi olmalıydı. Cennet bahçeleri çocukların oyun hayatına büyük bir ehemmiyet veren Avrupalılar ve Amerikalılar son zamanlarda on- lar için cidden fevkalâde oyuncaklar icat — etmişlerdi. u oyuncaklarla bahçeler hakiki birer cennet bahçesi oluveriyordu. Bu bahçelerde çocuk- ların iç sıkıntısına — kapılmalarına AKİS, 1 EYLÜL 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: