1 Eylül 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

1 Eylül 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Z A B I T A Ankara Yunan Konsolosluğu Hırsızlık mı, casusluk mu? Karanlıkta gölgeler Aâatürk Bulvarındaki Emin Aktar partmanının 8 numaralı daire- sini işgal eden Yunan Konsoloshane- sinin kavası Todori, cumartesiyi iple çekiyordu. 40 yaşlarında kısa boylu ve son derede neşeli bir insan olan Todori, tam t senedenberi — Yu- nan Konsoloshanesinde çalışıyordu. Geçen hafta bir taraftan tahammü edilmez sıcaklar, bir taraftan bitip tükenmek bilmeyen işler Todorının sabrım taşırmıştı. Kavas "Ah, bir cumartesi gelse" — diyordu, büronun temizliğini hemen üstünkörü tamam- layıp doğru kafa çekmeğe.. Todori dört başı mamur bir eğlenceyi haket- tigi kanaatindeydi. Nihayet Todori- nin beklediği cumartesi geldi, — tatil olduğu için büroda kendisinden baş- ka kimse yoktu. Bir taraftan etrafın tozunu alıyor bir taraftan da oyna türküler mırıldanıyordu. Todori, ken- disini bekleyen — eğlencenin verdıgı şevkle işi her zamankinden — daha çabuk, bitirdi. Sonra giyinip kuşanıp kendisine bir hapishane kadar kas- vetli gelen konsolosluk — dairesinden dışarı fırladı Kapıyı itina ile kapa- dı ve inden anahtarı çıkarıp ki- litledi. Merdıvenlerı bir solukta ine- rek kendini özlediği hürriyetin kuca- ğına bıraktı. Todorinin eğlencesi gece yarısına kadar sürdü. Todori herşeyin tadın- 28 da bırakılması lâzım geldiğine ina- nıyordu. Bu sebeple —"artık yeter" deyip, konsoloshanemin yolunu tuttu. Merdivenleri sallana sallana Cebinden anahtarı çıkardı ve soktu. İşte o anda Todprinin bütün neşesi söndü, bir anda sarhoşluğun verdiği gevşeklikten sıyrıldı ve he- yecan içinde kaldı. Nasıl kalmazdı ki.. Todori gezip eğlenirken biri ge- lip muhakkak kapıyı açmıştı. Bunun hesabı Todoriden sorulacaktı. To- dori kapıyı kilitlediğini gayet iyi ha- tırlıyordu. Halbuki döndüğünde ka- pıyı kapalı, fakat kilitlenmemiş bul- du. Mesuliyet korkusu ile ne yapa- cağını şaşıran Todori hemen tele- fona sarılarak — âmirlerine durumu anlattı. Vakit gece yarısını geçmişti. Buna rağmen memurlar geldiler. Görünüşe göre Konsolosluk binasın- da, tant bir intizam Vardı. Herşey To- dorinin çıkarken — bıraktığı gibiydi. Fakat kavas içeriye — birinin girdiği iddiasındaydı. Araştırmalara başlandı. Hiç bir şey çalınmamış, bir şeye el sürülmemişti. Konsoloshanenin kasa- sına da el değmemiş olduğu anlaşılı- yordu. Tarihi Yunan kültürünün a- nası olan muhayyilenin çalışmacı i- çin iyi bir vasat vardı ve bu kültürün zamanımızdaki mirasçılarından olan Yunan memurları cedlerini mahcup et mek niyetinde degıllerdı Derhal An— karanın meşhu "Çiçeron vak'ası" ndan sonra en buyuk ikinci casusluk hadisesine sahne olduğu kanaatına "aramaya koyuldular. Konsoloshanede mühim bir mevcud olmadığı gibi ehemmiyet ta- şıyan vesikaların burada muhafazası adeti de yoktu. Fakat buna rağmen memurlar dört dosyanın yerinde yel- ler estiğini keşfettiler ve hâdiseyi he- men İstanbulda bulunan Büyükelçi- ye, basına ve polise duyurdular. Balon şişiriliyor P olis hadısenın tahkikine gırıştıgı bir sırada, ajanslar haberi Dün- yanın dört bucağına yayıyorlardı Daha ilk gunden itibaren Yunanlı- larla hâdis istismar gayretinde oldukları anlaşıldı Yunan basınında "Büyük bir casusluk"tan bahsedili- yordu. Halbuki, Konsolosluk memur- ları kaybolan dört dosyanın pek e- hemmiyetli şeyler olmadığını polise verdikleri ifadelerde belirtmiş bulu- nuyorlardı. Esaden büyük ehemmi- yet taşıyan — herhangibir vesikanın böyle muhafazasız bir yerde bırakıl- ması alâkalı memurların ihmalkâr- lığından başka bir şey ifade etmezdi. Halbuki Yunan Sefarethanesinin me- murları ehemmiyetli bir — vesikanın nasıl muhafaza edileceğini iyice bi- lecek kadar tecrübeli görünüyorlardı. Bu bakımdan "büyük kâyesinin bir balon okluğu daha ilk bakışta anlaşılıyordu Fakat Yunan- hâdis bul lılar muş mağribi" gibi sarılmakta f yda — görüyorlardı. Yunanistanda bulunan Elçilik ve konsolosluklarımız sözde muhafaza altına alınırken, Türk — hariciyesine bir nota tevdi olundugundan da bah- sediliyordu. Halbuki — hariciyemize böyle bir nota tevdi edilmiş değildi. Turk polisi yapılan müracaat üzerine tahkikata girişmiş bulunuyordu. Bu- güne kadar yapılan araştırmalar, A- tatürk Bulvarındaki Emin Aktar a- partmanına hariçten bir yabancının girdiğini gösteren delillerin değil e- marelerin bile tesbitine imkân ver- relerde en ufak bir zorlamanın izi yoktu. İçerideki dolapların da zorlan dığı iddia edilemezdi. Hatta tecrübe- li emniyet memurları kaybolduğu id- dia edilen dosyaların bile bir başka yerde meydana çıkmak ihtimalinden bahsediyorlardı. cı girmiş olsaydı bırakacaktı. Bu iz, bütün araştırma- lara rağmen bulunamıyordu. Hadise eğlenceden dönen bir kava- sın konsolosluk memurlarım — telâşa vermesinden de çıkmış olabilirdi. Or- tada fol yok, yumurta yokken bir bardak suda fırtına mi koparılmıştı ? Todori cumartesi gecesi âleminde ölçüyü biraz geniş tutup, — dönüşte vehimlerinin tesiriyle yanılmış ola- bilirdi ve gece yarısı yataklarından kaldırılan memurlar da gerkesı telâşa vermiş bulunabılırler— Konsoloshaneye hırsızlık maksadıyla anahtar uydurarak girilm olması a mümkündü. Hırsızlar, Todorının döndüğünü görünce bir şeye el süre- meden sıvışmış olabilirlerdi. Todori merdivenleri çıkarken kimseye rast- layıp taslamadığını — hatrlayamıyor- du. Bütün bunlar birer ihtimal ola- rak tahkikatı yapanlar — tarafından göz önünde tutuluyordu. Göz onunde tutulmayan sadece hadisenin "misli görülmemiş, bir casusluk" olduğu ba- lonuydu Konsoloshanenin kapısı Buradan girildi AKİS, 1 EYLÜL 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: