29 Eylül 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

29 Eylül 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene: 3, Cilt: VIII, Sayı 135 Rüzgârlı Sok. Ovehan Kat: 3, Daire: 7 . K. 68&» — Ankara 18992 (Yazı İşleri) 15221 (İdare) Fiatı : 60 Kuruş * Neşriyat Müşaviri Metin TOKER Imtıyaz Sahibi ve yasa işlerini fiilen are eden üdür : Yusuf Ziya ADEMHAN * Umumi Neşriyat Müdürü Hamdi AVCIOĞLU * Teknik Sekreter M. Nevzat ÜNLÜ * Karikatür TURHAN Fotoğraf : Hüseyin EZER Osman ÖZCAN ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI * Klişe : Doğan Klişe ATELYESİ Müessese — Müdürü Mübin TOKER Abone Şartları : (12 nüsha) 3 aylık : 6 lira aylık (25 nüsha) : 12 lira 1 senelik 24 lira (52 nüsha) : * İlân Şartları : 4 renkli arka kapak (Tam Sayfa): 850 lira Kapak içi 300 Jira, metın sayfaları San m 41 Dizildiği ve Basıldığı Yer : Rüzgarlı Matbaa — KARA el: 15221 Basıldığı tarih: 27.9.1956 Kapak resmimiz : Cevat F. Başkut 1 numaralı müellif Kendi Aramızda Sevgili AKİS okuyucuları T ürk halk efkârını son günlerde en fazla düşündüren mesele, ne Londra Konferansı, ne de Ameri- kan seçimleridir. Partili partisiz bir çok vatandaş, Muhalefet partileri arasındaki işbirliği mevzuunu alâ- kayla takip ediyor, bütün gözler bu meseleye çevrilmiş bulunuyor. Bu sebepledir ki, Gina'lar, Sophia'- lar ve Marylin'ler gazetelerimizin birinci sayfalarındaki mutena yer- lerini bir müddet için muhalefet partilerinin ileri gelenlerine bırak- tılar. Okuyucular da beyaz perde- nin cazibe kraliçelerinin bikinileri- ne gösterdikleri alâkayı, meselâ bir Kasım Gülek'in peştemalından da esirgemediler. Bir Boyacıgillerin çıkıp işbirliği hakkında nevi şahsı- na münhasır fikirler serdetmesi, en aşağı Dıana Dors'un havuza düşü- rülmesi kadar alâka uyandırdı. Bütün gazeteler -tabii Zafer hariç- bir mevzu etrafında birleşiyorlar: işbirliği. Halkın gozu muhalefet partilerine — çevrilmiş — bulunuyı Kasım Gülek'ler, Fethi Çe lıkbaş— lar, Osman Bölükbaşı'lar, İbrahim Oktem ler, Ahmet Bilgin'ler ve Güneş'ler beyanatları ve hareketlerıyle bu alâkanın muhar- riki ahreki oluyorlar. Kahve- hanelerde olsun lokantalarda ol- sun, otobuslerde ve vapurlarda ol- ÖZz çarpıyor: n kulağ Işbıı'lığı Işbırlığı Işbırlığ Bir fikrin bu kadar revaç bulma- sı, bu kadar alâka toplaması için muhakkak bir ihtiyacın eseri ol- ması lâzım gelir. Nedir bu ihti- yaç? Biribirinden farklı görüşlere sahip olmaları leap eden siyasi partilerin birlikte — çalışmalarını arzulatan bu sebepler nelerdir? İşbirliği fikrinin, rejimin tehlıke- ye düştüğü endışesının uyanm dan başka ne sebebi olabilir kı" Bu endışelerın uyanmasının saiki de, şüphe yok ki, iktidar partisi- nin tutumudur. Son olaylar, bir çok vatandaşta olduğu gibi, mu- halefet partılerının idarecilerinde de demokratik Trejimin tehlikede olduğu kanaatını uyandırmıştır. Memleketin menfaatlarına uygun bulunmadığına inanılan bir gidişi yalnız tasvip etmemek değil, bu gidişe mani olmak ta lâzımdır. Bu, bir vatanseverlik borcudur. Seçımlere iki yıl vakit olmasına rağmen memlekette bir seçim ha- vasının hakim olduğu doğrudur. Bu hava, iktidar partisinin ve or- ganının hoşuna gitmeyebilir. Fa- tbunu, muhalefetin tahrikleri neticesinde hasıl oluyor, diye izah etmek de haksızlıktır. Nitekim Ba- sın Kanununda yapılan tadilât ve Toplantılar ve Gösteri Yürüyüşle- ri hakkındaki kanun - İktidar par- tisinin iddiaları hilâfına - bu hava- yı izale edeceği yerde, büsbütün ağırlaştırmıştır. Bu havanın izale edilmesini arzu etmeyen — iktidar partisi mensupları dahil -yoktur. İktidarın giriştiği tecrübeler, bu iyi havaların bazı sert tedbirlerle geri getirilmesine imkân olmadığı- nı göstermiş, fakat bu sert tedbir- leri, daha sertlerının takib edeceği kanaatini orta bilememiştir. Bugun bir kötü muameleye boyun eğmenin, yarın daha kötüsüne hak kazanmak demek olacağı artık an- laşılmıştır. Bu bakımdan, Muhale- fet kendisini "meşru müdafaa" ha- linde saymakta hakidır. Gidiş, muhalefetin ve rejimin tehlikede bulunduğu kanaatına kuvvet veri- ci bır gıdıştır, muhalefet elini ko- lunu bağlayıp başına gelecekleri tevekkulle beklemeyı elbette kabul edemez. Bu şartlar altında müca- deleye girişmenin bir zaruret ol- duğunda bütün muhalefet partileri müttefiktir. Mücadelenin kanun- larla çerçevelenen sahadan dışarı- ya çıkarılmaması da üzerinde it- tifaka varılan bir başka husustur. Yalnız ne var ki, münferiden ya- pılacak teşebbusler istenilen neti- celeri veremez. Mücadelenin dana tesirli olmasının yegâne şartı, İş- birliğidir. İşbirliğinin bütün dertlerin de- vanı olduğunu düşünmek ta, onun lüzumsuzluğuna — inanmal dar büyük bir hata olur. İşbirliği sade- ce mücadeleyi kolaylaştıracak bir adımdır. Muvaffakiyet, işbirliğin- den çok daha ötelerdedir. Tereddütler — işbirliğinin — lüzu- munda değil, şeklinde kendisini gösterecektir. Münakaşalar, işbir- liği yapılmalıdır veya yapılmama- hdır diye değil, şöyle veya böyle yapılmalıdır diye çıkacaktır. İş- birliğini zorlaştıracak bir sebep te iktidar partisinde bir yumuşama- nın başgöstermesidir. Fakat açık havaya güvenin evden şemsiyesiz çıkanlar vaktıyle iliklerine kadar ıslandıklarını bu kadar da çabuk unutmiıyacaklardır. Kocaman kir ekseriyet karşısın- da, minicik bir ekalliyetin ne tesiri olur, diye düşünenler çıkacaktır. Bu çok kötümser bir görüştür. Hiç birşey yapılaması bile ekalliyetin haysiyeti ve mevcudiyeti korun- muş alacaktır. Bu da an bir şey degıldır Hem unutmamak gerekır ki "kocaman ekserıyet mini- cik ekalliyet" Meclıs içi nde bahis mevzuudur. Sevgili tâbirin "vatan sathı"nda kimin ekserıyette, kimin ekalliyette olacağı 1958'in bir gü- nü anlaşılacaktır. Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: