20 Nisan 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

20 Nisan 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA ler'le "Allied Artists"e satmıştı. On yıl sonra Wyler, senaryoyu filme al- mıştı. Fakat bu arada da epey deği- şiklik meydana gelmişti: Michael Wil- son meşhur McCarthy komisyonunun huzuruna çağrılmış, anayasanın ken- disine sağladığı hakkı öne sürerek sualleri cevaplandırmamış, bu yüzden de stüdyoların kara listesine geçmiş- ti. Kara listeye geçen sinemacıların adı, ekseriya filmlerden silinirdi. Bun- dan dolayı 1056 yılında "Dostça Kan- dırış” piyasaya çıktığı vakit, film je- neriklerine meraklı olanlar orada hiç- bir senaryocu adı göremediler, sadece "Jessamyn West'i te edilmiştir" kaydı 1961 yılından beri Fransada çalışıyor- du. "Dostça Kandırış"tan adı silin- mişti. Fakat Amerikan "Senaryocu- lar Birliği" geçen yılın senaryo arma- ğanını gene de ona vermiş, üstelik gene aynı Senaryodan ötürü kendisi- nı Oscar namzedi olarak teklif etmiş- . Fakat son seçim komitesi Wilson'- un adım listeden çıkarmıştı. Wilson, bütün bunlara sebeb olduğu, Oscar ının "çalınmasına" yol açtığı için adı- nı filmden silen "Allied —Artists" ile Wyler'i dâva ediyordu. Pariste kendi- siyle görüşen gazetecilere Wilson "Bu sırf bir prensip meselesi. Yoksa Os- car'a ihtiyacım yok Nasıl olsa bir tane Oscar'ım var" dedi. Gerçekten 1951 yılında George Stevens'e en iyi rejısor Oscar'ını kazandıran "A Pla- ce in the Sun - İnsanlık Suçu", Wil- son'a da en iyi senaryo Oscar'ını ka- zandırmıştı. Bu haftanın başında değişen hiçbir şey yoktu: Robert Rich'in kim oldu- ğu — hâlâ anlaşılmamıştı Oscar "Academy"de — sahibin bekliyordu, Nassour Brothers ile Michael Wilson dâvalarından vazgeçmemişlerdi. Doğ- rusu, 29 yıllık Oscar tarihinde bu ka- dar cümbüşlüsüne şimdiye kadar hiç rastlanmamıştı. Filmler Sahneden perdeye eyoğlu Yeni Melek sineması üç hafta arka arkaya programına ti- yatro eserlerinden adapte edilmiş filmler koydu. Bunların ikisi, "Benim Üç Meleğim" ve "Yaz Bekârı" bizim sahnelerimizde de temsil edildikleri, biri de Türk seyircisinin yakından ta- nıdığı Tennesse Williams'm eseri ol- duğu için geniş alâka topladılar. Böy- lelikle çevrilmelerine yol açan ticari mülâhazalar hedefini bulmuş oluyor- du. Sinemanın ifade hususiyetlerinin yabancısı olmayanlar, bir tiyatro ese- rinin sinemaya aktarılmasının ne ka- dar mahzurlu olacağını bilirler. Sine- ma bir oynama sanatı değil, anlatma sanatıdır. Hikâyesini konuşmalarla ve sözlerle değil, görüntülerle anlatır. Bu sebeble tıyatrodan adapte edilen filmler, doğrudan doğruya yazılmış senaryolarla, başka bir anlatma sana- 32 tı olan romandan çıkarılan senaryo- lar üzerine kurulacak filmlere kıyas- la çok defa daha başarısızdır. Fakat bilhassa son ıllarda, - Broadway'de başarı kazanan piyeslerin Hollywood'- da filme alınması moda olmuştur. Kötü bir film seyretmek için sinema- ya gideceğine, aynı şeyi hiç, yorulma- dan televizyonda seyretmeye alışan sinema müşterilerini yeniden cezbede- bilmek için, prodüktörler sâdece ge- niş perdelere, göz kamaştıran zengin- likte dekorlara, ekzotik ülkelerden sahnelere başvurmakla kalmadılar. Yatırılan sermayeyi emniyete almak için denenmiş eserlerin filme çekil- mesi zarureti vardı. Doğrudan doğ- ruya yazılan senaryolar büyük serma- yeler için oldukça riskliydi. Bu tehli- ke yüzünden best-seller'ler, tanınmış kimselerin hayatlarıyla birlikte sevil- miş tiyatro eserleri de stüdyoların baş- hatlıkla işledikleri cinayetleri göste- rerek seyırcıyı gulduruyor Michael Curtiz'in mizanseni piyesten adapte edilen bu çeşit filmlerdeki hususiyet- lere sahip: Hikâyeyi anlatmıyor, gös- termiyor; Sadece oynananı kaydedi- yor. Boylece filmin bütün yükü oyun- cuların üzerine düşüyor. Zaten seyir- ciyi de fazla meşgul eden Humphrey Bogart, Peter Ustinov ve Aldo Ray'in cana yakın şahsiyetleri. Uzayıp gi- den tiyatro konuşmalarına son za- manlarda Hollywood'un en kötü reji- sörlerinden biri olduğunu ispat eden Michael Curtiz kendinden hiç bir şey. katamıyor. "Kırmızı Gül - The Rose Tattoo çok sudan bir adaptasyon olan "Be- nim Üç Meleğim "e göre daha mühim bir eser. Albert Husson'un piyesi cina- yetleri ve ölüleri güldürme vasıtası olarak kullanan — hafif bir "Kara Marilyn Monroe "Yaz Bekârı" nda Üst kattaki kız lıca ilham kaynağı haline geldi. 1956, Amerikan sinemacılığı tarihinde doğ- rudan doğruya yazılmış senaryolar- dan çekilen filmlerin en az olduğu yıl- ır. Piyeslere düşkünlük, popüler eser- leri sınemaya aktarma gayretının bir neticesidir. "Benim Üç "Kırmızı Gül" ve "Yaz kaygılarla beyaz perdeye adapte e- dılmışlerdır Televizyona karşı koy- mak için ortaya çıkarılan yeni tek- niklerin sinema sanatının gelişmesine ne kadar zararı dokunmuşsa, tiyatro dan yapılan adaptasyonların da o de- recede mahzurlu olduğu söylenebilir. Fransız tiyatro yazarı Albert Hus- son'un "Cuisine des Anges" adlı piye- sinden adapte edilen "Benim Üç Me- leğim - We're No Angels üç sevimli hapishane kaçkınının sükünet ve ra- Komedi"ydi. Michael Curtiz de onu mümkün olduğu kadar yayan ve ba- sit bir şekılde filme almıştı. "Kırmı- Gül" Amerikada son zamanlarda gittikçe kuvvetlenen "Mood Play" ce- reyanının tipik bir eseri. "Mood Play" cinsiyet itmeleriyle — şekillenen — dav- ranışları işlemektedir. Bu çeşit piyes- lerde belirli bir ana hat yok sayılabi- lir. Seyirci olayların gidişini küçük insanlardan seçilmiş kahramanların psıkoloıık gelışmelerınden takip eder. ay"lerin en tanınmış tem- sılcılerı olan Tennessee Williams ve William Inge'i in eserlerınde sosyal de- orun da büyü rolu ır. Bu ba- kımdan Çehov un Kıraz Bahçesi" bu cereyjamn babası sayılabilir.. Tiyatro tenkıtçılerı tarafından Ten- nessee Williams'ın en köt iyesle- rinden biri olduğu bıldırılen Kırmızı AKİS, 20 NİSAN 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: