12 Ekim 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 27

12 Ekim 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 27
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K A D Terbiye Sosyal olgunluk Yaz tatilinden dönen, çocuklarının okul meselelerini nihayet halle- den birçok Ankaralı hanım, yavaş yavaş, kapalı duran dernek kapıla- rını çalmaya — başlamışlardı. Yeni mevsime ,yeni programlar, yeni ga- yeler, yeni ümitlerle giriliyordu. Va- kıa seçim faaliyetleri, adaylık me- selesi bu derneklerde sık sık görü- len birçok simaları ortadan çekmişti ama politika sahasında, faal hizme- te atılmak arzusunu gösteren bu hanımların yanında yavaş yavaş, bir karınca sabrı ile, gayeye doğru yü- ruyenlerın mıktarı da bir hayli idi.. unlar mleket dâvalarının halli- ni polıtıkada olduğu kadar belki on- a, sosyal ve içtimai dâ- valarımızın hallinde — ariyan kimse- erdi. emokrasi"ye — ulaşabilmek için meselâ bir "sosyal — olgunluk" şarttı. Bu ise, ana kucağında elde edilen bir haslett Meselâ "hüma- " nizm" bilgisini buyuk topluluklara mal etmek mektep sıralarında, ders- lerle, bunu küçük yaştan çocuklara verebilmek te çok faydalı idi. İn- sanların topluluklara fikirlerini ka- bul ettirebilmeleri için, uşma sa- natına sahip olabilmeleri de demok- rasiye çok yardım ederdi. Bu saye- de fikir mücadeleleri çok daha esas- , çok daha seviyeli olur, bütün meziyeti yalnızca güzel — konuşmak olan kimseler, zararlı şekilde, toplu- luklara hâkim olamazlar, her gittik- leri yerde daha kuvvetli fikir adam- ları ile — karşılaşırlardı. "Güzel ko- nuşmak" ise kolayca Ööğrenilebilirdi. İşte geçen hafta, Çarşamba günü "Türk Kadınlar Birliği" lokalinde toplanan ev ekonomisi klübü üyeleri, mevsime "sosyal olgunluk" mevzu- lu bir konuşma ile giriyordu. Mevzu, doğrusu iyi seçılmıştı çünkü “"sos- olgunluk" un — memleketimizde bir hayli takviyeye muhtaç aşikardı ve anneler, bilhassa son si- yası hâdiselerle sahneye çıkan "ço- cuk adamlar"ı küçük yaştan terbiye etmeyi öğreneceklerdi. Karikatürlü bir ders Bu ciddi bir mevzu idi, fakat doğ- rusu bunu gülerek, neş'e ile ele almak çok daha faydalı idi.. Zaten "sosyal — olgunluk"un bir işareti de, en ciddi mevzuları, tebessümle, nik- binlikle halletme — yoluna gitmekti. İşte bu sebeple o gün, Türk Kadın- lar Birliği lokali baştanbaşa karika- türlerle donatılmıştı. Tanınmış ter- biyecilerimizden Vedide Baha Pars derse, bu karikatürleri izah etmek- le başladı. Çocuğunuz hangi gruptan? nneler dikkat kesilmişlerdi. Kalp- leri çarparak bakıyor ve din- liyorlardı. Karikatür grupları iki AKİS, 12 EKİM 1957 I N tip yetişkin çocuğu canlandırıyordu Bunlardan bir tanesi "sosyal olgun- uk"a erişememiş gençti. Diğeri ce- mıyet hayatına tam mânası ile inti- bak etmiş, olgun bir genci gösteri- yordu. İlk resimde, temiz yatağında ya- tan bir çocuk goruluyordu Onyedı onsekiz yaşlarında — vardı. Gece ya- tarken, çalar saatini kurmuştu ama sabahleyın onun sesini — duyar duy- maz yorgam — başına çekivermişti. Annesi başucuna gelmiş onu kaldır- maya uğraşıyor, çocuk ise uyumaya çalışıyordu. İkinci Tresimde — ÇOCUK kalkmıştı ama annesi yüz havlusu- nu peşinden — koşturuyor, giyinmesi için elbiselerini tısını da annesi veriyordu. Kahval- teker teker' önüne Vedide Baha Pars Karikatürlerle ciddi pir ders sürüyordu.. Genç böyle mesuliyetsiz, kendi kendini idareden aciz bir şe- kilde büyüyordu. Bir başka resimde o, büroda çalışırken — görünüyordu. Fakat çalışmak kelimesi yersizdi. O, önündeki işleri bırakmış hayâl ku- ruyor, kendi işini beğenmiyor, baş- kalarının işine gıpta ediyordu. Ni- çin tor olmamıştı? Nıçın ticaret yapmıyordu9 Ama — işini değiştir- mek için en ufak bir enerjiye sahip değildi, gazetelerin bile yalnız baş- lıklarını okuyordu. Dışı şışse dişçi- ye gidemiyordu. Arka ile u- zun boylu oturup konuşamıyor, yal- nız kalıyordu, evlenmek istiyor fa- kat bir kadının mesuliyetini ne alamıyordu ve — varlıklı bulmak gayesi ile her rastladığı ka- dına kur yapıyor, bir baltaya sap o- lamıyordu. Bu, sosyal olgunluğa eri- şemiyen gencin hayat tablosu idi.. Bu tabloda anne, sık sık sahneye çı- kıyordu ve anne ortadan çekildikten sonra da, artık erkek olan çocuk, hayatta güvenebilecek, askıntı ola- cak başka bir kadın arıyordu. Ken- di kendisine yeter, — mesuliyetlerini müdrik, müstakil bir insan olamı- yordu Bu karikatür gruplarında an- nenin rolü, inkâr kabul etmez şekil- de gorunuyordu Bu rolün ise müs- pet bir rol olmadığı da Anne işi yanlış tutmuştu. cuğu biraz tembeldi, belki sabahlan guç kalkıyordu ama annenin vazife- si her sabah onu kaldırmak degıldı adem ki uyku istiyordu, onu hat bırakmak daha dogru olacaktı. Böylece çocuk birkaç kere okula geç kalacaktı ama neticede, elbette- i bunun cezasını çekecektı ve kim- senin de bu işle meşgul olmadığını kendi kendisine muhakkak şacaktı. Yalnız uyanma ğil, giyinme, kahvaltı rinde ve bütün günlük işlerinin tan- ziminde çocuk kendisi ile başbaşa bı- rakılmalı, yanlış — hareketlerini de, doğruları da bilerek, neticelerini he- saplayarak, şuurla yapmayı meliydi. Yani çocuk — mütemadiyen anneyi yanıbaşında yardımcı ve ta- şıboş bırakılması demek değ ne onun gezme ve çalışma saatleri- ni evvelden tespit etmiş olmalı ve bir program — dahilinde, daima telkınlerde bulunarak ikna ederek onu kendi kendisinden mesul olma- ya alıştırmalıydı Böylece çocuk ya- vaş yavaş iyi hareket ettikçe, daha çok istikbale kazanacağım ve ünden güne müstakil insan olmaya doğru gittiğini bilmeliydi. Ke ndı kendisinden mesul olarak şuurla ha- reket etmeye alıştırılmış bir çocuk, muhakkak ki, gençlik krizlerini de, hayata atılma, evlenme problemleri- ni de daha kolaylıkla halledecekti ve cemiyet içinde, memleketıne fay— kendisine yettiği gibi başkaları- na da yardım etmeği öğrenecekti. Meselâ sabahleyin o yalnız okuluna yetişmekle kalmamalı, kalkar kalk- maz çay suyunu ocağa 1isınmaya koyarak, yatağını toplıyarak, tatil günlerinde odasını temızlıyerek an- nesine ve evine alı olmaktan zevk duyacak şekılde evdeki "iş bö- lümüne" iştirak etmeliydi. "Sosyal olgunluk"a erişebilmenin — bir şartı da etrafındakilerle terbıye ve edep dahılınde konuşup münakaşa etme- sini Öğre k ükırlere hürmet et- mesini bıl da evde aile mü asebetlerı kardeşler arasındaki uamele, akrabalara yakınlara gos terılecek alaka ile yavaş yavaş öğre- nilip elde edilebilirdi. Okullarda ise öğretmenlerin yardımı ile geniş bir "sosyal hayat" tatbikatına girişmek

Bu sayıdan diğer sayfalar: