19 Ekim 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

19 Ekim 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO hine ne mümkünse yaptı. Aktörle- rin, iyi bir rejisörün muti kuklaları olabileceğini bilenler için, Erol Kes- kin'in her gafı, her yetersizliği haklı olarak rejisörün sorumluluğuna mal edildi. Yıldız Alper, ağır rolünde elinden geleni yaptı. Vaadkâr bir aktris o- lan Alpar, ölçülü kalmağa bilhassa dikkat etti. Muvazeneyi bozmamak için yavaş ve çekimser olmayı ter- cih etti. Bu endişe, çocuğunu boğ- duktan sonra, oyuncağını kıran bir çocuğun hafif, korkak itirafını ha- tırlatan, yumuşak, özür dileyici bir sesle "onu öldürdüm" diye fısıldama- sına sebep oldu. Aksayan, Yıldız parın oyun gücünden çok, hareket noktasının yanlışlıgı idi. İyi bir o- yuncu olmasına ragmen ahenklı a- dımlarla, pıtır pitir yürüyen bu min- nacık kadın, ne yapsa Abbie Cabot görünüşünde — olamazdı. Alpar'a bu rolü vermek hem rolü, hem aktrisi harcamak oldu Son perde esnasında, bir tiyat- rosever, bebeğin şerefine evdeki top- lantı sahnesini ve bu kısmın olayları- nı işaretle "O'neill her halde en az Dormen kadar tıyatro biliyordu. O bile bu sahneyı dört ayrı hacimde halledebilmiş" diyordu. Gerçekten de sahneye oyuş, hele tablo araların- daki uzun ve mutlak karanlıklar o0- yunun akışını kesıyor, seyirciyi büs- bütün karamsar yapı: Bütün o- yuncular bozuk bir dıksıyonla konuş- tular. Baba Cabot'da Yılmaz Gruda, belki de sırf bu yüzden, iyi bir oyun- cu olabılmek şansını kaybetti. Yal- nız Fikret Hakan, bu eserdeki rolü ile başarılı, degerlı bir sahne haya- tına başlamış oldu. Oyuncuların hiç şüphesiz en iyisi, seyirciyi kavraya- bilen yegâne oyuncu idi. Her iki oyunun da iyi tarafları yok mu idi?.. Vardı tabil. Erol Kes- kin bile, kötü oyununu iyi dekoru ile telâfi etmişti. Atina bunlar Dorme Tiyatrosundan zaten beklenen şey— lerdi. Her aksaklık bu genç rejisö- rün şahsında daha fazla tepki yarat- tı Oda Tiyatrosu Beklenen piyes Od Tiyatrosu Wıtterlıng ten nın dilimize çevirdiği Samanyolu isimli pıyesle gırerken ilk defa açı- lış gayesine yaklaştı. Bılındıgı gıbı, Devlet Tiyatrosu sahneleri na bir de Oda Tiyatrosu katılırken gaye, bu tiyatroda avant-garde pi- yeslere yer vermekti; daha dogrusu, bu, böyle olmalıydı. Çünkü üç ti- yatrosu olan bir şehre değişik ka- rakterli bir tiyatro daha kazandırır- ken her halde, bu 66 kişilik tiyatronun gişesinden medet umıılmuyordu. Ol- sa olsa böyle bir tiyatro yeni v sur denemeler ıçın açılmış olabilirdi. boyunca seyir- ciler, hayretler içinde bu küçücük ti- mevsimine Karl evim zakma- ha da ticari piyesler seyrettiler. Me- selâ bunlardan bir tanesi çok hafif bir Boulevard komedisi, diğeri de polisiye bir piyesti. Piyesler zevkle seyredilmişti ama, İşte Oda Tıyatrosu boşuna geçir- diği bir yıldan sonra ikinci faaliyet yılının basında — -bundan sonrasının ne olacağı bilinmemekle raber- beklediği piyese kavuşuyor ve seyır- ciler de, böyle bir sahneye yakışan avant-garde tiyatronun sağlam ör- neklerinden birim seyrediyorlardı. Deliliğe methiye S anyolu'nu seyredenler konusıı bakımından olduğ kadar kuru- luşu bakımından da orı]ınal bır pi- yesle karşılaştılar. Konu, hukuk mü- essesesinin zayıf bir tarafını yakalı- yordu. Hikâye şu idi: Harpten sonra köyüne dönen bir adam, köy muhta- rından hukuken ölmüş, yanı siciline ölü kaydı düşürülmüş olduğunu öğ- renir. Bu yüzden tarlalarım ve ni- şanlısını kaybetmiştir. Muhtar, ona köyde durmamasını, uzaklara git- mesini ve kendisine yeni bir hayat kurmasını söyler. Adamı gittiği yer- de yeni belâlar beklemektedir. Harpte ölmüş olan fakat hukuken yaşıyan bir adamın hüviyet cüzdanını almış- tır. Bu adamın şahsiyetine girmek ister. Ama kötü talibi peşini bırakmı- yacaktır. Çünkü — hüviyetini aldığı adam bir sürü suçlardan aranan bir sabıkalıdır Bu yüzden başı belâla- a girer. Hapsolma tehlikeleri atla- tır En sonunda tanıdığı bir Italyan meyhaneci, onu bir lunaparka, mo- tosıkletle atraksıyon yapan bir dos- tunun anın. önderir. Adam bura- da ara kazanır Ama i iş tehlike- lıdır Şımdıye kadar aynı işi tutan- lar en çok altı ay dayanabilmiş, altı ay sonra düşüp olmuşlerdır O da bir müddet dayanır, günün birinde de, bir buhran ıçınde numarasına başlar mez. Yalnız iyileş- tiğinde kendisim bir akıl hastahane- sinde bulur.. Konusu bu olan piyesin ışlenış de seyırcı için bir hayli ilgi çekiciy- di. Piyes hastahanede başlıyordu. Doktorun telefon muhaveresinden, klinikte hastalığı damda dolaşmak olan bırisinin bulunduğu anlaşılıyor- du. Bu konuşma devam ederken de odanın açık penceresınde beliren hasta içeriye giriyor, doktorun şaş- kınlığından da istifade edip konuş- maya başlıyordu. Söylediği şuydu: Insanların hıçbırı aslında normal de- ğildir!. "Meselâ siz doktor, -diyordu-, bıyograt'ınızde okudum. Önce aktör- duvarcılık yapmışsınız.. nra da doktorluk. Hayatınızın seyri insana pek itimat telkin etmi- Piyesin temi de aşağı yukarı bu sözlerde saklıydı. Yazar asrımız in- sanlarının keman hepsinde normal olmayan bir takım taraflar bulundu- ğunu söylemek istiyordu. İkili oyun amanyolu iki kişilik bir piyestir. İki kışılık bir piyestir ama oyu- nun içinde tam yedi tip, ramp aydın- lığına çıkar. Pıyeste vazife alan Dev- let Tiyatrosu Sanatçılarından Asu- man Korat bu tiplerden beşim, Sa- im Alpago da ikisini canlandırıyor- lardı. Asuman Koratı önce doktor, son- ra muhtar, müfettiş, İtalyan meyha neci ve nihayet motosiklet atraksi- yoncusu rollerinde seyrettik. Bütün oyunu başarıyla götüren Asumanın, muhtar rolünü biraz alaturka oyna- masından başka hiçbir kusuru yok- tu. Saim Alpagoyu ise oyunun bü- yük kısmında hasta rolünde gördük. Devlet Tiyatromuzun usta oyuncusu küçük mimiklerle ördüğü oyununda başarılıydı ama ezeli hastalığı olan replıklerı tam manasıyla ezberliye- memesi -bu eksıgını ustalıkla örtme- sini bilen bir aktör de olsa- çok yerlerde sürçmesine yol açtı. Devlet Tiyatromuzun en avant-garde anla- yışlı sanatçısı olan Saim Alpagonun, tiyatroda suflorün yeri olmadığını artık anlaması gerekir. Devlet Tiyatromuzun en “fanta- zili" rejisörü olan Saim Alpago, Tu- fandan sonra Samanyolunu da başa- rılı bir şekilde sahneye koymuştu. Üstelik Alpagonun oyununun son tablosundaki başhekim kompozisyo- nu, şüphesiz Samanyolu piyesini sey- redenler tarafından uzun zaman u- nutulamıyacaktır. Büyük Tiyatro Kitaptan sahneye Haldun Taner ismini başlangıcın- dan beri dikkatle takip edenler, Yeni Açılan KADIKÖY GAZETECİLİK VE TİCARET ÖZEL OKULU Maarif Vekâletinin 29. 8. 957 Ort gelenlerin kaydına devam ediliyor. tarıh ve 4201 - 1507 Başlama emirleriyle resmen açılmıştı okul mezunlarıyla lise, tıcaret liseleri sayılı -Öğretime ve meslek — okullarından TAŞRADAN GELENLERE YER TEMİN EDİLİR. DERSLERE 1 KASIMDA BAŞLANACAKTIR Suadiye, Hatboyu Çam Sokak No. 39. TEL: 55 21 41 . EV Tel: M 38 <8

Bu sayıdan diğer sayfalar: