19 Ekim 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

19 Ekim 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

nılmaz inkılâpları gerçekleştirerek. Büyük Kurtarıcı ebediyete — göçtü- ğünde Büyük Meclis Celal Bayarın dnan Menderesin de reyleriyle ve ittifakla onun en yakın mesai ar- kadaşını halef — seçiyor, - memleke- tin mukadderatını onun ellerine terkediyor. İyi ki de terkediyor, zıra İkinci Dünya Harbi patlıyor ve İnö- nü* ancak kendisinin başarabılecegı bir mucizeyi gerçekleştiriyor: Tür- kiyeyi ateşin dışında tutmaya mu- vaffak oluyor. Zaten bu hayat, artık tarihin malı olmuştur ve malümdur. Demokrasinin peşinde S mdi, son mücadelesini, başladığı 5 işi bitirme mucadelesını yapan a- dam işte bu taya o merhaleler- den geçerek gelmıştı Faziletine inan. dığı rejim daima Demokrasi olmuş- u ve her şeyi bir gün ona selâmetle varabilmek için vasıta saymıştı. Tıp- kı Atatürk gibi.. Unutulmaz hatıra- larla dolu olan İsmet İnönünün bir hatırası buna dairdi. Seneler önce- siydi. Çankayaya gitmişti. Vakit öğ- leye yaklaşıyordu. Atatürk kendisi- ni yatak odasına almıştı. Büyük Kur- tarıcının Üzerinde — sabahlık vardı. Memleket Serbest Fırka günlerini yaşıyordu ve bunlar çok heyecanlı günlerdi.. Serbest Fırka tecrübesine Atatürk ve İnönü her şeyden çok bir mürakabe sistemi sağlamak için a- tılmışlardı. Başbakan Cumhurbaşka- nına Parti içine sızmış nüfuz tacir- lerinden şikâyet etmıştı "Hırsızlıkla- rıyla uğraşıyorum", demişti. Cum hurbaşkanı da aynı ıstırabı duydugu için ."Niçin" diye sorm ştu linde bütün kuvvet var ya.. n İnö- nü, tarihimizde unutulmıyacak bir söz söylemişti: "— Bu, kuvvetle olacak iş değil.. Ne zaman ki biri Mecliste karşıma geçer ve hırsızhkları kürsüden bağı- a bağıra züme soyler o vakit bunları onlıyebılırı Atatürk de aynı kanaatteydi. O- nun da ideali inkılâpların masun ka- lacağı bir murakabe — rejimini şu topraklar üzerinde gerçekleştirmek- ti. Devletin iki büyüğü, Serbest Fır- ka tecrübesini işte böyle kararlaştır- mışlardı. Sonra alova temasları olmuş, Fethi Bey vazifelendirilmiş, ikinci parti siyasi hayatımız içinde yerini Aalmıştı. Hem de inanılmaz bir kuvvet ve kudretle. Memleketin her tarafında yeni parti büyük itibar görüyor, alâka çekiyordu. Günler o günlerdi. Atatürkün yatak odasında bu mesele bahis mevzuu edilmişti. Inonu Büyük Kurtarıcının gözlerin- de rdugu azim ve kararlılığı asla unutmamıştır Atatürk kendisine de- mişti ki: "— İsmet, her şeye yenı baştan başlamamız lâzım delemızı tekrarlıyacagız Hazır mısın nönü nasıl hazır olmazdı? Büyük bir heyecan, içinde: Elbette, demıştı sız ve ben, elele gene muvaffak oluru Nitekim mücadeleye başlamışlar— AKİS, 19 EKİM 1957 dı da.. Ama her ikisi için de, her şey- mühim olan 1nk11aplar tehlike- ye girince.. İlk Demokrasi denemesi- nin nasıl dejenere edildiğini ilerde ta- rih bütün açıklığıyla gozlerın önüne koyacaktır. Hâdisenin ugun - için mühim olan tarafı Cumhur ku- ranların hangi rejimi ozledıklerını göstermesidir. İkinci adım kinci adım İnönünün ilk Cumhur- başkanlığı yıllarına rastlar. Cum- hurbaşkanı İstanbul Unıversıtesınde konuşmuş ve tıpkı 1945 in meşhur 19 Mayıs nutkunda tekrarlıyacağı gibi Demokrasiye geçmek arzusunu açıkça ifade etmiştir. O tarihlere rastlayan bazı hâdiseler çok manalı- dır. İnönü kurulacak bir ikinci par- tinin Atatürk düşmanlığı yoluna sapmaması için butun tedbirleri al- mıştır. Evvelâ, bir "Atatürk müna- kaşası"nın açılmasını sureti katiyede olan- a görüşle- atmış, hepsine siyasi hayatı- Çok partili re- Adım a- Fakat ikinci Dünya Harbı önlemiştir. Atatürke muhalif ları yanına çağırmış, onlara rim, anlat mızda yer vermiştir jime o yoldan geçılebılırdı tılmıştı. YURTTA OLUP BİTENLER Zira şimdiye kadar ki bütün tec- rübeler bir kaç ay içinde iflas etti- ği halde son tecrübenin yıllardır, iyi kötü devam etmekte bulunması onun büyük iftihar vesilesidir. — Arkadaş- ları, yeni rejıme geçılırken ona çok soylemışlerdır "Sana öylesine hücum etmeye başlarlar ki, dayanamazsın aşam' demışle rdir. İsmet İnönü "Dayanırım" demişti tır da. 1946 - 1950 arasında kulaktan kulağa yapılan, 1950 yi takib eden senelerde açıkça en kaba lan ve bugüne kadar devam ed! cumları daima sükünetle karşılamış- tır. İktidarın el degıştırdıgı 1lk gun— lerde kabahati mal ki İnonü ve Lozan zaferlerini kaza mak olan es- ki Cumhurbaşkanının hudut harici e- dilmesini hatt daha iyisi derisinin ularak içine saman doldurulma- r vs dayanmış Bir zamanlar o- nun elini opmeyı şeref sayanlar yü- züne karşı "profesyonel cani" diye haykırmışlardır. Oğluna iftira edip mahkemelere vermişler, yalnız İsmet İnönüye değil, i raplı günler geçirtmişlerdir. si, Partisi kahredilmek istenmiştir. çıkmıştır. İsmet İnönünün imzası Tariht — kararların alâmeti farikası ve onun hudutlarımıza kadar gelen ateşi tecrübeyi bir müddet daha ge- ciktirmiştir. Harp biter bitmez o 19 Mayıs nutkunun irad edilmesi niyetin terkedılmemış olduğunun delilidir. O ünleri hatırlayanların 1946 - 1950 yılları bülbüllerinin ancak İnönünün samimi surette çok partili rejimi ar- zuladığına kani olup mücadele saha- sına atıldıklarını kolaylıkla hatırlaya- bilirler. Hemen hepsi, mücadeleye a- tıldıktan sonra dahi eski Milli Şefin gözlerinin içine bakmışlar ve "teşvik gördükleri için cesaretleri kahraman- lık haline gelm ştir. İsmet İnönü- nün "başladığım iş" dediği Demok- rasiyi mutlaka gerçekleştirmeyi bu kadar şiddetle — arzulamasının sebe- bi budur. Hücumlara karşı zırh ugün İsmet İnönüye bir çok es- ki arkadaşı hâlâ gelir ve: "— Paşam, biz söylemedik mi, biz çırpınmadık mı İktidarı verme diye.. İşte, bak, ne oldu" derler. İnönü onların hepsinin çenesini okşar ve gülümseyerek: ıyorum, ne olmuş?. Fena mı oldu?" der. Sadece Zafer gazetesinin çıktığı gün- den bu yana İnönü hakkında yazdık- ları yüz kızarmadan okunmayacak bir cilt teşkil eder. Ama İnönü bun- ların — hepsini evvelden hesaplamış, göze almış bulunduğu için sinirlerim asla bozmamıştır. Bu tahamülünün esasında bir tek mesnedi vardır: Kül- tür. İsmet İnönü insanların, kültür- leri sayesinde her güçlüğü yenebile- ceklerinin bugün canlı timsalidir. Okuyan adam smet İnönünün son derece maz- but bir aile hayatı vardır. İkti- dar hiç bir zaman başım döndürme- miş, onu yuvasından ayırmamıştır. Bir lâf yardır: "Rum — zenginleyince evini, Yahudi zenginleyince dükkâ- nını, Türk zenginleyince karısını de- ğiştirir" derler. Bunun — devrimizde misalleri de yok değildir. Yaşını ba- şını almış niceleri, vardır ki, kudret sahibi olmayı sefahate dalma vesile- si sayarlar. İnönü daima ailesinin başında kalmış, onlar için daima yü- reği titremiştir. Her akşam eve dön- düğünde, saat kaç olursa olsun, dok- san yaşındaki annesi Cevriye emel linin odasına çıkar ve elini öper. An- 7

Bu sayıdan diğer sayfalar: