23 Kasım 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

23 Kasım 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T |I Öğrenme Zorluğu Cehennem azabı etın bir takım konuların öğrenil- ve — ezberlenmesindeki zorlukları hepımız hatırlarız. Bizim zamanımızda "Kaçanki" diye yan bir tecvit kitabı vardı. Bunun anlamadığımız bir dille yazılmış kai- delerini yumruk kadar çocuk beyni- mize sığdıracağız diye kaç kere yüzümüz duvara çevrili tek ayak üstünde ceza beklemiş ve hocanın uzun sopasını tepemızde hissetmişiz- dir. Yine senelerce geometri problem- leri cebir denklemleri, kimya for- mülleri, logaritma cedvelleri genç dimağlarımızı zorlamış, bizi ezmiş, yıpratmış hattâ bir çoklarımızı er- kenden bunatmıştır. Ama bütün bu güçlüklere rağmen yine de öğrenmek zorundayız. Öğrenmek de hep böyle B hesap meseleleri, mücerret anlamlar, x'ler, pi'ler, 1k1ncı üçüncü dereceden denkle mler, geometri şekıllerı hatta felsefe konuları, Eflatunun konuşma- ları, mantık oyunları hep böyledir. Bunların bir kısmım münakaşa et- mek, kavramağa çalışmak, izah et- mek değil, sadece ezberlemek lâzım- dır. Bir yandan da hafıza ilgi çekici konuları kolayca tutar öbürlerini al- makta zorluk çeker. Böyle sıkıcı konuları okurken dikkat dağılır. So- kağın gürültüsüne, saatin tiktakına, arının vızıltısına, uzaklardan gelen seslere, tavandaki çizgilere yani abes şeylere yönelir. Asıl mevzu ile ilgi kesilir. Bir de tani yatmazdan once okunan dersler, gün başka manlarında okunanlardan daha ça— buk akılda kalır. Bir mevzuun bula- nıklığı, gece tetkik edildiği za- man dağılır. Hatta uykuda bu konu güç olmaktan çıkar, daha bir açıklık Uyuyan çocuk pikapta tekrarlanan dersi öğreniyor "Armut piş, sert ve ezici mi olacaktır? Bunun daha kolay ve yumuşak bir yolu yok mudur? Çocuklarımızı daima "dersi— ni ezberlemeden oyun yok" veya "va- zıfenı yapmadan sinemaya gidemez- sin" yahud da "bu hafta Galatasaray Fenerbahçe maçına hazırlanma. Ön- ce ders." mi diyeceğiz? Onlara, ü- zülmeden, zevklerinden, sporlarından danslarından fedakârlıklar yapma- dan bir şeyler öğretmek mümkün de- ğil midir? Uykuda bilgi B irkaç seneden beri öÖğretme me- todları esaslı şekilde değişmiş ve mektep hayatı daha tahammül edi- lir bir hal almıştır. Fakat dere prog- ramlarını bazı buruk e kekre konu- lardan temizlemek m ümkün ola- mamıştır. Çocuklarımız hâlâ eskisi gibi bunları' öğrenmekte sıkıntı çekmektedirler. Gramer kaideleri, AKİS, 23 KASIM 1957 ağzıma düş!.” ve berraklık kazanır. Günlerce çö- medikleri problemlen uykularında çozenler çoktur. Hafıza uyumaz Uyanıkken dimağa birçok — mesaj- lar ulaşır. Beş duygumuzdan dik- katimizi dağıtan bir takım haberler alırız. Uyku sırasında bazı plâklarla bilhassa yabancı bir dili öğrenmek neden kabil olmasın? —Bu usule "Hypnopedigue metod" denilmekte- dir. Bu usulün ilk deneyleri Birleşik Amerikada yapılmıştır. Tabii olarak uyuyan veya bir ilâçla uyutulan kim- senin kulağının yanına bir mikrofon konuyor. Bu mikrofon plâk çalan bir cihaza veya bir ses makinasına bağ- . Plâk Veya ses cihazı fısıl- tı halinde öğrenilecek konuyu tekrar- lamaktadır. Uyandığı zaman o kim- se bütün tafsilatiyle çalınan metni öğrenmiş bulunmaktadır. Bu işler kendisine aber verilmeden yapıl mışsa bu kadar bilgiyi nasıl olup da edindiğine belki de hayret edecektir. Bu metodla Amerikan ordusunda bir- ere Mors alfabesi, bazı gizli e- mirler, ışgal edilen bölgelerin dılı Öğ- retilmektedir Öğreten uyku imağ uyku esnasında bütün - fıza kudretini muhafaza edebılı— yor mu? Yani uykuda bir dersi, bir konuyu, tamamen ve sindirerek öğ- retmek mümkünmüdür? insan bu suretle öğrendiklerinden faydalana- bilir mi? yoksa bunlar boş kelime yıgınları halinde kalacak ve bir pa- pağan gibi şahıs bunları anlamadan tekrarlayıp duracak mıdır? İnsanın istirahati bozulmadan, beyin tam dinlenmiş iken, uyku saatlerını fay- dalı bir hale getırmek ve öğrenme için bu boş saatleri kullanmak müm- kün müdür? Bir insan ömrünün ya- rısının uyku ile ziyan olduğunu dü- şünün. Bu metodun ne büyük fayda- lar sağlıyabileceğini tasavvur eder- siniz. Kullanılacak alet u iş için bütün işini otomatik o- larak yapan, — kendiliğinden işle- yen, duran, kendiliğinden tekrarlı- yan bir pıkap tertibatına bağlı bir “magnetophone" — kullanılmaktadır. Uyumadan önce öğrenilecek mevzuu, öğrenecek kimse kendisi yüksek ses- le okumakta ve bu otomatik olarak ses cıhazıyle tespit edilmektedir. Bu suretle öğrencinin hem göz hem de kulak hafızası 1şlediginden bu birin- ci okuyuş o konuyu Ööğrenmek için pek faydalı olmaktadır Uyuduktan sonra artık sadece kulak faaliyette- dir. Şahıs bu metni ses makinesine verdikten sonra ilk saatte derin bir uykuya varacaktır ve iki saat kadar derin ve dinlendirici bir uyku uyuya- caktır. Sonra Manyetofon otomatik olarak faaliy efa bu dersi fısıltı hahnde tekrarlayacak— tır. Bundan sonra öğrenci iki saat yine uyuyacak, bu sırada alınan in- tıbalar hafızaya iyice — yerleşecektir. Gecenin geri kalan kısmında evvel- kinden daha kısa meselâ on defa o- tomatik olarak aynı ders tekrarlana- caktır. Artık mevzu tamamen haz- medilmiştir. Bu bilgi dimağda başka bilgilerle birleştirilebilir. Yeni fikirler yaratılabilir. Yani şahıs öğrendikle- rini istediği şekilde kullanabilir. Bu bilgiyi daha pekiştirebilmek için öğ- renci sabah uyandığı zaman metni Bahçelievler DÖRT MEVSİM —— ANA OKULU İYİ BAKIM - MODERN TESİSAT . TEMİZ VE BOL GIDA Bahçelievler, 19 cu Sokak, 21 o: ANKARA — TEL: 33425 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: