30 Kasım 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

30 Kasım 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

kazanılmış' yerlerin de ardından otu- rup ağlamaktan başka D. P. ye ya- pacak iş kalmıyacaktı. İstanbul "Gelen ağam, giden paşam" ısa boylu, sempatik tavırlı adam kapıyı kapatıp koridora çıktığın- da bir anda etrafının sarılmış oldu- ğunu gördü. indeki evrakı uzatan gençten birisi, kendisinden bu evrakı imzalamasını rica ediyordu.. Evrakı u- zatana ve etrafını almış olan gazete- cılere gulumsıyerek bakan adam: — Ben artık imza atamam gocu- ğum. Zira devir işlerini tamamlamış bulunuyoruz" Etrafını saranlarda bir dalgalan- ma oldu. "A..!" nidaları yükseldi. Hâdise bu haftanın başında Pazar- tesi günü İstanbul Vilâyeti binasında cereyan edıyordu "Ben artık imza a- tamam çocuğum" diyen kısa boylu adam İstanbulun meşhur "Minik Va- li"si Fahrettin Kerim Gökaydı. Da- ha o sabah Vilâyete 0001 numaralı arabayla gelmiş, kendisini seven me- murların arasından geçerek odasına girmişti. Hiç kimse Valinin o gün vazifesini devredip aralarından ayrı- lacağım tahmin etmiyorı ma iş- te tahmin etmedikleri şey “tahakkuk miş, "Minik Vali" işleri devretmiş- Çıktıgı odada selefı eski Çalışma kanı Mümtaz Tarhan oturuyordu. Halbukı bızzat Mümtaz Tarhan gazetecilere, İstanbul valiliği vazife- sine Perşembe günü başlayacagım bildirmişti. O halde, ne olmuştu? O- lanları anlamak için biraz geriye git- mek lâzımdı. İstanbulda zabıta, D. . clis Grubunun arzuladığı Mec- lis Tahkıkatında işe yarıyacak bir ta- kım malzemeyi temin etmekle vazi- felendirilmişti. İspat edilmek istenili- yordu ki İstanbul C. H. P. teşkilâtı mensupları arasında bazı sabıkalılar vardır Ve bunlar; "tedhiş" yapmış- lardır. Zabıtaca böyle bazı şahısların . nin Nuruosmaniye ocağında kayıdları olduğu haber alınmıştı. Bu kayıtlar ele geçirilecekti. Fakat po- lis, en sonda valiye bağlıydı.. F.K.G. ise, hele gider ayak, boyle bir işe ka- rışmak istememişti. Zaten seçımler sırasında da, o işleri Emniyet Müdür görmüştü. Bu yüzden İç İşleri Baka— nı Dr. Namık Gedik Hükümet Başka- nının da arzusuyla Mümtaz Tarhana derhal" işe başlama emri ve rmıştı Mümtaz Tarhan İktidar için "Minik Vali" den çok daha emin bir adamdı. Devir muamelesının süratlendirilme - si sebebi buydu vı Tarhan yüzden gazetecılerı altlatmış du- ruma düşmüştü Mümta Tarhan basının yardımının kıymeti- ni bilen bir adamdı. Hakikaten vilâ- yette bir başka hâdise daha olmuş- tu. Halefle selef.. Uzun boylu, gözlüklü, saçları alnı- na doğru hayli açılmış adam, o- turduğu masanın gerisinde kravatı- AKİS, 30 KASIM 1957 nın boğumunu elıyle yokladıktan son- ra kararlı bir s — İşimin agırlıgım müdrikim. İstanbulun çeşitli işlerinin beni zi- yadesiyle uğraştıracak mahiyette olduğunu biliyorum. Eğer biz de bu işte faydalı olabilirsek huzur duya- cağız. İstanbula hizmeti bir ibadet telâkki etmekteyim." demişti. — Bu, İstanbulun yeni Valisi, eskı Çalışma akam Mümtaz Tarha Birisi odanın içinde, bırısı dışında kalan bu iki adam yani Mümtaz Tar- hanla Fahrettin Kerim Gökay arasın- da, ilk nazarda bir benzerlik bulmak hayli zordu. Fizyonomi bakımından halef ve selef taban tabana zıt dene- cek kadar ayrılık gösteriyorlardı. A- ma bu fizyonomik zıtlığın — yanında, iki valının son derece bırbırıne ben— F. K. G. — Tarhan Halefle selef zer tarafları vardı. Bir defa ikisi de son derece çalışkan insanlardı. İki- sinin de ağzı iyi lâf yapar, elleri ka- lem tutardı. İkisi de eski birer C.H.P. li idiler. Hem de en koyu cinsinden. İkisi de İnönüye karşı hayranlıkla- rını belirten sözleri ile meşhurdular. Fahrettin Kerimin "— İşte İstanbul Paşam" sözü ne kadar meşhursa, Mümtaz Tarhanın "Olgunlugumuzun Panoraması"ndaki İnönü methiyeleri de 0 kadar meşhurdu. Sonra ikisi de P. ye geçmişlerdi. Mümtaz Tar- han bu sayede Bakan olmuştu. İşte nihayet tarafsızlığa geçiyor ve İstan- bul Valılıgını kabul ediyordu. Fah- rettin Keri Gunaltayın Valısı olarak geldıgı Istanbulda ; valisi" olarak kalmakta hıç de guç— lük çekmemişti. Ama şimdi o da, ta- rafsızlığı, seçiyor ve İsviçre Buyuk Elçisi olarak gidiyordu. Gerek Fahrettin Kerim, gerek Mümtaz Tarhan halka inmesini bilen insanlar olarak da birbirlerine benzi- YURTTA OLUP BİTENLER yorlardı. Fahrettin Kerimi sekiz se- nelik Valiliği sırasında "halkın sev- gıhsı yapan bu hasleti olmuştu. Ay- ni haslet Mümtaz Tarhanda da var- dı. Nitekim Çalışma — Bakanlığının ilk yıllarında işçilerin dertleri ile ha- şır neşir olması, onlara karşı pe- derane tavırlar takınması ile o da bir zamanlar "işçilerin babası" diye nam salmıştı. Gerçi sonradan bazı politik cereyanlar Hümtaz Tarhan ile ışçılerın arasının açılmasına se- beb olmuş Sonra dahası da vardı. Nasıl Fah- rettin Kerim Valiliği sırasında en büyük kuvveti gazetelerden ve gaze- tecilerden almışsa, Mümtaz Tarhan da ayni yolda başarı ile yürüyebilir- di. Yıllarca Bakanlık yaptığı halde Tarhanın bir tek gazeteciyi dava et- tiği görülmemişti. Halbuki çok şid- detle tenkid edildiği olmuştu. Elbet- te ki bu, gazeteciler üzerinde müsbet kanaat uyandıracak bir — noktaydı. Nasıl Fahrettin Kerim İstanbul işle- rini geniş bir toleransla ve daima gü- ler yüzle idare etmişse, Mümtaz Tar- han da aynı şekilde hareket edebilirdi. Mümtaz Tarhanda Fahrettin Kerim- de olan şeylerden hiçbiri noksan de- ğildi. O da Fahrettin Kerim kadar başarılı bir vali olabilirdi. İstanbula bir vali tâyin ederken Menderes, u- mumi kanaatin aksine, en isabetli seçimi yapmıştı. Gelen, gideni arat- mıyacaktı! Gerçi Mümtaz Tarhan, İstanbul Vilâyetinin bir hayli karışık işleri karşısında, zaman zaman ter döküp Ankara Kollejindeki Yurttaşlık Bil- gisi derslerini ve oradaki — muhitim arayacaktı.. Zira İstanbulun dertleri pek kürsüde ders vermeye benzemez- di. Ne var ki Mümtaz Tarhan, daha. Valilik makamına oturduğu verdiği ilk beyanatta işinin müşkül olduğunu takdir ettiğini ve bu işi başarıyla, yapabilmek için ge- celi gündüzlü çalışacağım söylemiş- ti. Bu iyi bit alâmetti. Dert, daha baştan teşhis edilmeliydi ki, deva ona göre aransın. Sonra unutulmamalıydı ki ağla- yarak uğurlanan F.K.G. vali ola- rak zerrece muvaffakiyet göstereme- mişi yaptığı bir ip cambazlığı maha- retinden ibaret kalmıştı. Güya taraf- sız görünen, güya büyüklere kafa tu- tar bilinen F G. ın aslında fazla bir celâdet sahibi bulunduğunu iddia da, her halde kimsenin aklından geç- mezdi. Büyük bir müsamaha, kuvvet- li aktörlük vasfı, gazeteci tersleme- nin, gazeteci dâva etmenin insanı sempatik yapmadığı inancı ve Alla- h'ın verdiği şirinlik... İşte, F.K.G. ın — bavulundaki bundan İ Mümtaz Tarhan bu dersten ibret al- mayacak kadar bön değildi. Devir teslim... I stanbulun yeni Valisi, gecen haf- ta içinde Ankaradan kalkıp İs- tanbula geldiğinde gazetecilerin, va- zifesini ne zaman devir alacağı sua- line: 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: