November 30, 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 34

November 30, 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K İTAPLAR GÜNEŞ ÇİZGİSİ (Necati Cumalının şıırlerı Varlık Yayınları 536, Yen k şiiri serisi 29, İstanbul Ekin Basımevı 1957, 64 sayfa 100 kuruş) ecati Cumalı, Yeni Türk şiirinin n emektar şaırlerınden biri. On- beş yılı geçen bir şiir mazisine sahip. Üstelik bugüne kadar yayınladığı al- tı şiir kitabı ile de şiiri bir heves işi olarak kabul etmediğini gösteren bir şair. 1943 yılında yayınladıgı "Kızıl— çullu Yolu" adl kitabı o zama debiyat çevrelerinde haklı bir alaka görmüş ve şairine hayli şöhret sağ- lamıştı. O günden bu yana Cumalı muhakkak ki çok daha olgunlaştı, çok daha kendini buldu. 1947 de yayınladığı "Mayıs ayı Notla- rı" adlı kitabından sonra Necati Cu- malıda eski şiirlerinden bir kaçış baş— ladı. 1957 de yayınlanan "Güzel Ay- dınlık" adlı kitabında Cumalı okuyu- cu karşısına daha değişik bir hava ile çıktı, Bir müddet de bu havayı , kovaladı. Zaman zaman şiirlerinde halk şiirinden mülhem mısralar, hal motifleriyle işlenmiş kıtalar yer alı- yordu. Bunlar Cumalıyı daha mahal- li bir şiir yazmağa zorlamıştı. Bu iyi bir yoldu. 1955 yılında — yayınladığı "Imbatla Gelen" kitabına kadar Cu- malıyı bu yeni havası içinde başarı- l1 bir şair olarak gördük. Çoğu za- man aşk şiirleri yasıyordu. Hem de Yeni Türk şiirinin en güzel aşk şiir- i. Orhan Velilerle başlayan Yeni Türk şiiri nedense, sosyal meselele- rin lâfını etmekten aşka uzun boy- lu yer vermemişti. Cumalı, — Orhan Veli nesli şairi olduğu halde arkadaş— larından daha çok aşkla uğraştı. "Gü- ler" üzerine yazdığı şiirler muhak- kak ki yarına kalacak aşk şiirlerinin en başarılıları olacaktı air yalnız şiirle ugraşmıyordu Şiirin yanı başında sahne eserleri de yazıyordu. Sahne eserleri ve şiir de bir müddet sonra Şairi doyurmaz ol- . adlı hikayeler cildi, şairin önünde ye. ni bir ufuk açmıştı. Şansım şiirden çok hikâyede denemeğe başladı. Za- ten hikâyeleri şiirlerine de tesir edi- yordu. 1956 da yayınlanan "Değişik Gözle" adlı hikâyeler cildinin bir de armağan kazanması, Cumalının şiir- lerini sevenleri âdeta endişeye dü- şürdü. Şiir dünyamız zaten pek kıt olan iyi şairlerinden birini kaybedi- yor, onun yerine vasattan pe e yu- karda olmayan bir hikayeci gelıyor— du. Bu, şiirin aleyhine bir işti. Baki- den mecmua sütunlarında sık sık gö- rülen Cumalı imzası da bir haylı nadir görülmeğe başlanmıştı. Görü lenler de çoğu zaman, şiir üzerine değil hikâye üzerine atılan imzalar- dı. Derken günün birinde Cumalının şiir yazmaktan vaz geçtiği kanaati- ne varıldığı günlerdeydi. Sairin yeni bir kitabı kitapçı vitrinlerinde boy 34 Necati Cumalı Zaman olur - ki... gösterdi Bu kitabın adı "Güneş Çiz- gisi"ydi. arlık ınları arasında Çıkmıştı. 64 sayfalık ufacık bir kitap- tı. Güneş Çizgisi, Seninle, Aysarı Çi- çekleri, Kayıp Kırlar başlıklarını taşıyan - dört bölüme — ayrılmış- tı. 32 şiir vardı. Yıllar boyunca Necati Cumalının şiirlerine hasret kalanlar ümitle kitabın üzerine eğil- diler. Cumalıdan, çok şeyler bekliyor- lardı. Zatensonyıllarda şiirimiz ve- rimsizleşmişti. Eski günlerin iyi bir şairinin kitabı elbette ki şiir merak- lhılarına bir şeyler umduracaktı. Ama kitabı okuyanların itiraf et- mesi lâzımdı. Cu neş Çizgiyi adlı kitabıyla okuyucuda uyandırdıgı midi yaşatamamıştı. Sayfal yu uzayıp gıden siirler de o eskı gençlık günlerinin şiirlerini bulmak mümkün olmamıştı. Cumalı adeta şiirleriyle 1htıyarlamışt1 Kitapta yer alan bü- tün şiirlerde bir bezginlik, bir can sıkıntısı ye kötümserlik seziliyordu. Aşk şiirleri yerlerini bir takım acı EFLATUN CEM GÜNEYİN Dertli Kaval ADLI ESERİNİN YENİ BAS- KISI YEDİTEPE YAYINLARI ARASINDA Fiatı 100 Kuruş Posta Kutusu 77, İSTANBUL hatıralara terk etmişti. h gene bir mısra yapısına, ustalıklı sozler dızm bılıyetıne sahipti. Ama olursa olsun şiirle- rindeki o eski samımıyet ve eski can- lılık yoktu. Pek çok mısra, — şairin kendini zorladıgını hissettiriyordu. Kitabın en son şiiri olan "Aşk Tür- küsü"nü de pkuyup da son kıtada es- ki Cum lıdan birşeyler bulur gibi o- lanlar çaresızlıkle boyunlarını büktü- ler. Eski Cumalı gitmişti. Yerine ay- ni isimde bambaşka bir şair gelmişti. Belkı ustalaşmış, bu işin kurdu ol- muş bir Ama ne yazık ki alıştık- aradıkları şair deği Gerçi Cuma- ları, DERTLİ KAVAL (Eflâtun Cem Güneyin folklor de- nemesi, ikinci baskı. Yeditepe yayın- ları 72, İstanbul Baha Matbaası, 96 sayfa 100 kuruş) ertli Kaval, adından da anlaşıla— bileceği gb' bir masa nado- luda yıllar yılı ninelerin torunlarına anlattıkları masallardan biri Ne var ki anlatılmağa başlandığından bu yana kâgıda ge çırılmemış l—lep agızdan ağıza nakledilip gitm Son yıllarda, Türk folkloru Üze- rinde hassasıyetle duran ve kâğı geçmemiş yüzlerce — masalı derleyıp toparlayıp bastıran — masal abası Eflâtun Cem Güney, bundan bir hay- li yıl evvel, belki de bu ise ilk merak sardığı yıllarda bu "Dertli Kaval" masalını oğlu Çetinin de yardımıyla derleyip toparlamış ve kitap haline getirmek için — hazırlıklara — başla- mış. Ancak bu arada yirmi yaşında bir üniversite talebesi olan oğlu Çe- tin ölünce Eflâtun Cem, oğluyla bera- ber tesbit ettikleri bu masalın sonuna "İnsan çocuğa ağıtlar" başlıklı men- sur bir mersiye yazıp eklemiş ve Dertli Kavalı bu yeni şekliyle bastır- mış. Yani bir kitabın içinde iki ayrı parça var. Biri tamamiyle Anadoluda halk agzından dinle enip yazılmış bir masal, biri masal üslubuyla yasıl- mış bir mersıye Bundan yıllarca önce piyasaya çıkartılan bu kitap son za- manlarda bulunmaz olunca Yeditepe yayın evi bu kitabı ikinci defa bastı- rarak piyasaya çıkarmış. İşte şimdi kitapçı vıtrınlerını susleyen "Dertli Kaval"ın hikâyes Eflâtun Cem Güney, kıymetli bir folklor araştırıcısı Oğlunun da yar- dımı ile Yozgat cıvarında Çapanoğlu namıyla maruf bir mutegallıbenın masallaşmış hikâyesini halkın ağzın- dan dinledikten sonra oturmuş, satır işleyerek niden kalenle al- mış. Dolayısı ıle edebıyatımıza halk muhayyilesinin ve halk edebiyatının en güzel örneklerinden birini vermiş. Yalnız itiraf, etmek lâzımdır ki güzel halk masalının günümüzde okuyucusu bir hayli az olacaktır: Zi- ra bir folklor araştırması olarak hay- li kıymetli bile olsa günümüzün ede- biyat meraklıları masal okumaya pek hevesli ve tahammüllü görünmü- yorlar AKİS, 30 KASIM 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: