18 Ocak 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

18 Ocak 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS, AKİS'in Yazı Müsabakası Demokratik Rejim içinde Yaşamağa Azimli Milletler Ne Şekilde Hareket Etmelidirler? onuyu iki sual halinde incele- Kmek mümkün: de- içinde yaşamakta olan bir milletin, bu kurulu düze- ni korumak ve yeni şartlara uy- mak için ne yapması gerektiği, ulmuş bulunan bir mokratık rejim - Demokratik bir rejim için- de bulunmayan fakat böyle bir re- jim içinde yaşamak ihtiyacım ka- çınılmaz bir şekilde duyacak basa- mağa yücelm ış bir millein, de- mokratik re]ımı kurmak, korumak işi ve bunun için nasıl hareket et- mesi gerektiği? Her iki sualin de cevabı: Te- meli evvelâ kişi olan İnsan Hak- larıdır. Toplumun haltlarına sahip olması, kişinin haklarına sahip ol- ması ile mümkündür. Tarihi tec- ü ise, kişilerin ve toplumların haklarıma hıç bir devirde "Gökte zenbille indirilmiş olduğunu" gös— termez. Haklar, hiç bir devirde ve- rilmemiş, onların ihtiyacını — kaçı- nılmaz bir şekilde duyanlar tara- fından kazanılmış, alınmış, — daha doğrusu fethedilmişlerdir. İşte esas mesele, kişiyi ve toplumu bu ih- tiyaç seviyesine — yücelten kiritik şartların -ekonomik - kültür di- ni v.s, teessüsü, bu oluşta katalızor rolü oynayacak olan nazariye, kah- raman, lider faktörlerinin -yani ay- dın kışı— varlığı ve üstüne — düşeni yapması ile demokratik rejimin gerçekleştirilmesi, sonra da — mü- kemmelleştirilip, korunmasıdır. Apaçık söylenmesi gerekir ki en ileri anlamda dahi kütle, sürü- dür. Ve önce aydın kişi olan lider, başarıya ulaştıgı ölçüde kontroldan çıkmağa, hattâ kendi kendisini a- şıp, aldatıcı görüntülerin — peşinde bizzat kendi nedeninin inkârı hali- ne gelmeğe müsaittir. Sezarı başa- rının zirvesinden düşürmüş olan sebeplerle. 1946/1957 Demokrat Partilerini fikir ve davranış bakı- mından çelişik hale getirmiş bulu- nan sebepler, kaynağında aynıdır. , Buradan ortaya çıkması gereken gerçek şudur: Millet, demokratik rejime liderin peşinde — yücelecek, fakat aydın kişi liderin diktatörleş- mesine fırsat vermeyecek, rejimin korunması için ilk yapacağı — şey, liderin kontrolünü sağlayarak olan kaideleri vazetmek olacaktır. Bu ise, demokratik rejimin temeli de- 18 OCAK 1958 XXIX mek olan "Milletin hakimiyeti, li- derin kontrolü, yetkililerin ve işleri- nin milletin oyundan geçmesi, hak- ların ve dokunulmazlıkların tasti - ki, tek kelime ile milletin otorite ve mürakabesi" demektir ve reji- mi karakterize eder. Demokratik rejimde "oy" kişi- nin rejimi korumakta üstüne düşe- ni yapabilmesini sağlayan tek emin başarı silâhıdır. Fakat, — nasıl sa- vaşta silâhın öz kudreti ancak o- nun kullanımının gerçek bilgisi ile mümkünse, kişi de oyunun değeri- ni ve onun nasıl kullanılacağını bil- mek zorundadır. Kişisel olduğu ka- dar, toplumsal meselelerin olumlu bir şekilde hallinin, hakları tastık veya tahdit eden kanunların, ha- yat standardının, hurrıyetlerın yet- kilerin kullanılmasının kısacası iş- lerin yolunda' yürüyüp yürümeme- sinden dolayı her oy veren kişi kendi sorumluluk payını bilecektir. Bu ise topîumsal hayat ve toplum- sal olgu üzerine daima hassasiyet- le eğilmiş bulunması ve azınlığı ölçüsünde ağır mesuliyetler yük- lenmesi gereken aydın kişinin işi- dir. Çünkü toplumu bu basamağa yüceltmek, eğitmek onun görevidir. Demokratik rejim içinde yaşa- mağa azimli olmak Demokratik hak ve hürriyetlerin millet olarak ihtiyacı içinde bulunmalı, bu hâk ve hürriyetlerin hiç bir vesile, se- bep ve kanunla tahdit edilmesine, ortadan kaldırılmasına -savaş gibi fevkalâde haller müstesna- kişi ve millet olarak tahammülü olma- mak demeğe gelir. Ancak rejimin bu şekilde idrakidir ki, parlâmen- tosunu ve hükümetini partizanlık- tan, menfaat oyunlarından, kahra- manlıklardan kurtarır, adalet ciha- zını emniyete şayan kılar ve böy- lece antidemokratik tahdit ve ça- relerin düşünce ve tatbikine fırsat vermez. Demokratik rejim; Toplumu ve memleketi, halkın oyu ile parlâ- mentoda çoğunluk kazanan parti- nin tutumu ile yönetmeğe hak ve- rir. Çünkü çoğunluk onu seçmiş- tir. İktidar partileri bu — noktada' çok dikkatli bulunmağa, "halkın istediği, yahut çoğunluk neyi is- İ oğru ve makül olun o- dur!" gibi, tehlikeli bir takım al— danışların peşinde, demokratik r jimi bir çoğunluk dıktatorlugune Nihat DOĞANGÜNEŞ dönüştürmekten kaçınmalıdır. konuda sorumluluk, doğruca millet- vekillerine aittir. Bır düzen ne ka- dar demokratik, bir toplum böyle bir düzen ıçerısmde yaşamakta ne kadar köklü itiyatlar kazanmış o- lursa olsun, çağına veya genel se- viyesine nazaran ileri bir takım hak ve hamlelerin kütleye mal edilmesi gene de bir takım zorlamalara ihti- yaç gösterir. (Amerikada siyahlar meselesi). Aydın kişi, sağ duyusun- dan çok, heyecanları ve günlük ih- tıyaçları ile yaşayan toplumun, ger- çek iyi ve ve faydalıyı seçen, beyni olmak zorundadır. O, çoğunluğun is- tek, eğilim ve kararlarını peşinden gıtmeyecek demokratik — düzenin gerçekleri lehine onun oyunu ka- zanmak çabasında olacaktır. Bu iktidarın kazanılmasında da olacak yam ma bir gelmek veya" ıktıdarı muhafaza etmek için halkın zaaflarından -di- ni-ekonomik-ananevi, istifade yolu- na sapmayacak, ana prensiplerden şaşmayacak, tavizler vermeyecektir. Biz, demokratik rejimde yaşa- mağa azimli millet deyiminden top- luca bütün bir milleti anlamaktan ziyade, böyle bir çaba için yeteri kadar ve yetişkin aydını olan bir millet anlıyoruz Kanatimiz, çağı- mızda bile dünyâmızın hiç bir mil- letinin böylesine, idealist bir sevi- yede bulunmadığıdır. Kütle, aydın- larının istediğini ister, onların ik- na gücüne göre degışık çoğunluk- larda onların peşinden gider. İkin- Dü Savaşı öÖncesi ve sonrası mılletlerın 10-15 yıl içinde kan ve alkışla benimsediklerini gördüğü- müz sosyal duzenlerın çelişikliği bu inancımıza hak verir. Netice olarak; Demokratik bir rejim içinde yaşamağa azimli mil- letler: Topluma ucuz ekmek mi, Üniversite muhtariyeti mi? Yeteri kadar taşıt mı, hakim — teminatı mı? Barınacak yer mi, toplantı hürriyeti mi? İlâç mı, basın hürri- yeti mi? vesaire cınsınden politik spekülatörlere' has sualler tertiple- mekten uzak, ekmekle hürriyeti, i- lâçla medeni haltları aynı önem ve vazgeçilmezlikle kavramış ye bun- ları halkına temin için kendini son- suz bir gayrete koşan aydın kişiyi yetiştirecek ortama sahip olma zorundadırlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: