18 Ocak 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

18 Ocak 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURITA OLUP BİTENLER İktidar, demiri sıcakken — dövmeyi aklına bile getirmedi ve hiç bir şey taleb etmeden İngiliz siyasetinin dü- men suyundan gitti. Hattâ Radclif- fe Anayasasını bile -şu veya bu va- adin tesiri altında olacak- Cumhuri- yet Hükümeti oldukça müsait karşıla- mıştı. Bu, realist İngiltere karşısın- da hiç te realist olmayan bir tutum- du. Hükümet, Makarios serbest bı- rakıldıktan sonra, bu yaz — başında biraz uyanır gibi olmuştu. Hattâ İn- giltere ye karşı Bağdat Paktını terk tehdidi bile koz, olarak kullanılmıştı. Ne çare ki trenin hareket düdüğü çoktan çalmıştı. İngiltere bu tehdit- lere artık aldırış etmiyordu. Aldır- mamasının sebebi basitti. Zira Ber- muda Konferansında MacMillan Hü- kümeti Orta Doğunun anahtarlarını Amerikaya teslim etmişti. Talihsiz Süveyş seferi İngilterenin Orta Do- ğuda Amerikadan müstakil bir si- yaset takib edemiyeceğini ortaya kovmuştu. Majestelerinin realist Hugh Salisbury Hükümeti kadere boyun eğiyor, as- keri bir ehemmiyeti kalmamıştı. Mü- him olan Küveyt, Katar vesaire gibi ufak Petrol Şeyhliklerinin muhafa- zasıydı. Bunun için de Kenyadaki üs- ler kâfi gelecekti. İngiltere hâlâ Or- ta Doğuya Amerikadan ayrı ve hu- susi bir alâka gösteriyor — intibaını veriyorsa, bu eski taahhütlere bağlı gorunmek ve halâ İmparatorluk dev- rinin hayaliyle yaşayan Salisbury gibi Muhafazakâr Parlâmento üyele- rini çok daha fasla kızdırmamak ar- zusundan ileri geliyordu. MacMillan Hükümetinin, Amerikanın Bağdat Paktına girmesi hususundaki israrı bu bölgedeki taahhütlerinin yükünü Sam Amcaya devretmek kararının bir netıcesıydı Ufak Şeyhlıkler mus— lenmış sözlerin nin Orta Doğu, dolayısıyla defterini kapattığı okunmaktaydı. 6 İngiliz müstemlekeciliğinin sembo- lü Glubb Paşa "Orta Doğuda artık bana yer yok" derken bu hakikati i- fade ediyordu. Bölgenin mesuliyeti bundan sonra Amerikaya aitti. Büyük Dost acaba Kıbrıs hakkın- da ne duşunuyordu Müstemlekecilik düşmanı rolünü çok benimseyen Amerikanın bir za- Makariosu desteklediği bi- lınen bir hakikatti. Bununla beraber, Kibrisin akibeti ne olursa olsun A- dada askeri üsler elde edebileceğini bilen Amerikanın başlıca — endişesi, NATO müttefikleri arasındaki bu ih- tilâfa son verilmesiydi. Türkiyeyi ve Yunanistanı tatmin edecek her türlü hâl şekli Amerikanın — makbulüydü. Gelgelelim bu hal şekli bir türlü bulu- namıyordu. Amerika, ister istemez forsunu kullanacaktı. O da Ingıltere gibi muhtariyetin tarafları en az gü- cendırıcı hâl çaresi olduğuna emin- di. Bu kararın, Demir Perde gerisiy— le flört etmesine rağmen gerek Y1 Boyd Grivas Kıbrıs pandomimasının baş aktörleri nanistanın, gerek Batıya sıkı sıkıya bağlı Türkiyenin dış siyasetlerinde bir değişiklik yapamayacağına, Amerika haklı olarak kanaat getirmişti. Bu se- beple çıban başının bir an evvel pat- latılmasında fayda vardı. Ustalıkla kullanılan Dış Yardım, belki de za- ruri tavizlerin gönül rızasıyla elde e- dilmesini kolaylaştıracaktı. İşte A- merika bu şekilde düşünüyor ve bu yüzden muhtariyet veya benzeri bir hâl şeklinin bir an evvel bulunma- sı hususunda -el altından israr edi- yordu. Ne Eisenhower, ne Dulles, ne de sayın Kongre Uyelerı taksimi ha- tırlarından geçiriyorlardı. Hâttâ, işin hâili Kongre — üyelerine bırakılsa Yunan propagandasının ne adar muvaffak olduğu görülecekti? Amerikayı nasıl ikna edecektik? Kibrisin akibeti bilhassa Bermu- da Konferansından beri bu suale ve- rilecek cevaba bağlıydı. Ama bu i- kinci tren de çoktan kaçırılmışa ben- ziyordu. Garip sedalar umhuriyet Hükümeti — şimdilik Ingıltereyı nıyetlerınden vaz geçirmeye uğraşıyordu. Londr. mahreçli haberelere göre Ingıltere Ada hakkındaki son kararını daha almamıştı. Ama varılacak kararın anahatları aşağı yukarı hazırdı. İş- te bu haftanın ortasında Ankarada Zorlu ve Sir James, Londrada da Muharrem Nuri Birgi ve Sir Firede- rick Hoyard -Miller arasında cere- yan eden müzakerelerde İngiltere- bu yeni fikirleri inceleniyordu. Majestelerının ükümeti Kıbrısa -muhtemelen oniki yıl için- muhta- riyet verecek, sonra Self - Determi- nation'a gidilecekti. Örfi idare de iki üç ay zarfında tedricen kaldırılacak- tı. Türkiye gayet tabii ki taksim tezini savunuyordu. Muhtariyet hak- kında son zamanlara kadar sarih bir şekilde vaziyet almayan Cumhu- riyet Hükümeti, bu sefer muhtariye- te karşı ateş puskuruyordu Bir an Brown önce taksime gidilmeliydi. Ancak Londra Hükümeti henüz Türkiyeyi ikna etmekten ümidini kesmemişti. Müstemlekeler Nazırı Lennox-Boyd'« u ayın sonlarına doğru Avam Kamarasında Kıbrıs hakkında yapa- cağı konuşma merakla beklenmektey- di. İngilterenin, Türkiyeyi halâ ikna edebileceğini sanması ilk bakışta son derece garib bir fikir gibi gözü- küyordu. Taksimden başka her fik- re hayır diyen Cumhuriyet Hüküme- tinin hâlâ tavizlere razı — olacağını düşünmek için realizmiyle — meşhur İngiliz Devlet Adamlarının son de- rece safdil olmaları lâzımdı. Buna da ihtimal verilmiyeceğine — göre dıllerının altında muhakkak bir bak- la var demekti. İngilizler, Bağdat Paktı dolayısıyla Ankarada yapıla- cak Dulles - Selwyn Lloyd Men— deres konuşmalarına pek - yorlardı. Sam Amcanın Dışışlerı Ba— kanının ikna kabiliyetine, realist İn- gilizlerin nedense sarsılmaz bir iti- AKİS, 18 OCAK 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: