5 Temmuz 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

5 Temmuz 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M U S Sanatçılar Vatana dönüş P iyanist Artur — Rubinstein, bir in Polonaise'inin son akorla- rını ça dıktan sonra, ağarmış saçlı başını kaldırdı. Alkışlara cevap ver- mek için ayağa kalktı. Dıııleyıcıler de onunla bırlıkte ayağa ktılar Bir yandan ” a" bağırıyor, durmadan alkışlıyor, hat- ta ayaklarını vuruyorlardı. Piyanist, halkı selâmlamak için on defa sah- neye çıktı. Böylece. 69 yaşındaki pi- yanist Rubinstein, doğduğu şehir o- lan Varşovada 20 — yıldan beri ilk konserini vermiş oluyordu nün ilk konserini de orada vermişti. O zaman henüz 6 yaşındaydı. Anavatanından ayrıldıktan sonra Rubinstein, İkinci Dünya Savaşına varana kadar, Polonyada defalarca konser vermişti. Amerikan uyruklu- ğuna geçmişti ama Polonyalılar o- nu hâlâ —kendilerinden — sayarlardı. Bir yazar "Piyanistlerin en iyisi ol- duğuna göre, Polonyalıdır" demişti. Fakat harp esnasında Almanlar, Ru- binstein'ın Lodz şehrinde yaşıyan ai- lesini — öldürmüşlerdi. Rubinstein, harpten sonraki turnelerinde ne Po- lonyaya, ne de Almanyaya uğramış- tı. Nihayet Polonyaya dönmiye ka- rar verdi. Konserlerinin biletleri der- hal satıldı. Provalarında bile binden fazla dınleyıcı vardı. Son konserin- ubinstein sahneye — çıktığında butun dinleyiciler ayağa kalktı. Böy- le bir hareket o zamana kadar an- cak bir başka Polonyalı musikişina- sa, piyanist Jan Ignace Paderewski'- ye lâyık görülmüştü. Bestecilikten şefliğe Nisan 1933 tarihli New York Herald Tribüne gazetesinin mu- siki sayfasında garip bir yazı başlı- ği çıktı: "Küçük İgor Amerikada' Yazıda, İgor Markeviç adlı, 19 ya- şında bir bestecinin "Hayali Bir Ba- le İçin Orkestra Musikisi" adlı ese- rinin tenkidi yapılıyordu. Eser bir gün önce, Sergey Kusevitzki idare- sinde Boston Senfoni Orkestrası ta- rafından çalınmıştı. Bu hayali bale- daha vardı: — "Rebus". Amerikan halkına bir dahi olarak tanıtılmıştı. Fakat He- rald Tribune tenkitçisi, 10 yaşında- ki bestecinin dehasından şuphe edi- yordu Ona göre, "Rebus" kısır, ö- nemsiz bir eserdı Sakın bale yerine, bu gencin dehası hayal mahsulü ol- masındı! Aradan geçen 25 yıldan — sonra bugün, Küçük İgor'ün dehasının bes- tecilikte değil, orkestra şefliğinde ol- duğu anlaşılmış bulunuyor. İgor Markeviç genç orkestra şefleri ara- sında en çok ilgi ve saygı görenler- den, en çok plâk; yapanlardan ve en çok seyahat edenlerden biridir. Son on yıl içinde orkestra şeflıgınde ki AKİS, 5 TEMMUZ 1958 İ K İ yükselişi baş döndürücü bir — hızla olmuş, 1933 yılında Amerikan halkı- na “dahi bir genç besteci" — olarak kabul ettirilmek istenen İgor keviç'in orkestra — şefliği bütün dünya bugün, zorlamaya lü- zum kalmadan kabul etmıştır Sekiz yıl süreyle yalnız "misafir şef" ola- rak çalışan, hiçbir orkestranın de- vamlı şefliğini yapmıya yanaşmıyan Markeviç, Avrupada, Orta Doğuda, Güney ve Kuzey Amerikada devamlı olarak konserler vermekte, bu yüz- den uçak tarifelerini — cebinden hiç eksik etmemektedir. Markeviç'e gö— re bir orkestra şefı mesleğine iyice hâkim olabilmek için çeşitli zıhnıyet- leri, çeşitli orkestraları tan undadır ünkü Viyana ıle Santıa- go'da musiki anlayışı aynı değildir. Mar- dehasını Rus - İtalyan - İsviçreli B damdır. Rusyada doğmuş, mrünün büyük bir kısmım Pariste geçırmış— tir. Halen İtalyan vatandaşıdır; fa- kat evi İsviçrededir. 1912 — yılında Kiyefte doğan Markeviç, iki yıl son- ra ailesinin İsviçreye hicret etmesi ugün İgor Markeviç 46 yaşında, zayıf, sinirli, heyecanlı bir a- üzerine, harika çocuk — olarak ilk şöhretini orada yapmış, ilk piyano derslerini Alfred Cortot'dan — almış, ondört yaşındayken Parıse gitmiş ve ve "dehası Nadia Boulanger ile kompozisyon çalışmış, daha son- ra ünlü bale emprezaryosu Sergey Dıyagılef'le tanışmıştır Markeviç'i "bir dahi" diye reklâm eden de Di- yagilef olmuştur hem de ona birçok ale musikisi. sipariş etmiş, aynı za- manda da bir piyano konçertosunun Londrada Covent Garden'de çalın- masını sağlamıştır. İgor Markeviç İhtisası: — ihtisassızlık! Fakat Markeviç'in besteciliği ça- buk unutulmuştur. Onun orkestra şeflıgı mesleğini seçmesine — İkinci Dünya Savaşı tesir etmiştir. Savaş boyunca Markevıç İtalyadaydı. Ora- da bır raltı mukavemet teşkilatı muş, y rı adayı işgal eden müt- tefık kuvvetleriyle radyo teması sağ- lamış, Floransa şehrinin — kurtarıl- masında büyük rolü olmuştu. Ameri- kalılar İtalyayı işgal edince, kendi- lerine büyük yardımı — dokunan bu gence, orkestra konserleri ve radyo musiki programları — idare saglamışlardı Vaktiyle, Sceherchen'den aldığı dersler sayesin- de zaten orkestra şefliğine hazır bu- lunan Markeviç için de böylece yeni bir meslek hayatı başlamıştı. Plâkların faydası I gor Markeviç'in orkestra şefi o- larak ihtisası, hiçbir ihtisas sa- hası olmamasındadır. Ona — göre komple bir musikişinas olmak için ihtisastan uzaklaşmak gerekir. Mar- keviç'in repertuarı, Purcell'den Dal- lapiccola ya kadar hemen, hemen bü- tün bestecileri kapsar. Markeviç, bu bahiste şöyle düşünüyor: "Oysa bu- gün orkestra şeflerinin — temayülü, bunun aksinedir. Kimi yalnız opera idare eder; senfonilere ve oratoryo- lara aldırmaz. Kimi, yalnız bir ça- ğın musikisini bilir. Ne var ki, Stra- vinki'nin Bahar Ayini gibi, geçmiş yuzyılların mahsulü sayılabılecek bir eseri idare edebilmek için, musi- ki tarıhını çok iyi tanımak gereki- or." Markeviç'e göre plâklar — yalnız dinleyicilerin kulaklarım ve musiki iştahlarını açmakla kalmamış, aynı zamanda musikişinaslara da büyük faydalar sağlamıştır. Sanatçı bu ba- histe şunları söylüyor: "Plâk doldur- muş bir orkestra, hiç plâk yapma- mış orkestralara nısbetle, en az bir misli daha iyi çalar. Plâkçılığın ge- lişmesi, orkestra icralarının kalite- sini inanılmaz derecede yükseltmiş- tir. Bundan başka, iç detaylardan Ziyade, umumi tesir için musiki yaz- mış oldukları iddia edilen - ondoku- zuncu yüzyıl bestecileri bile, bugü- nün ilerlemiş plâk kaydetme teknik- leri sayesinde eserlerinin kazandığı vuzuha ve aydınlığa herha de hay ran kalırlardı. Berlioz gibi b tecı idealini ancak plâklarda bulabı- selâ bu bestecinin (Harold İtalyada) adlı viyola sololu senfoni- sini konserlerde doğru olarak icra etmenin imkânı yoktur. Şu bakım- dan ki, orkestra partisi bazı yerler- de solo viyolayı kapar. Oysa geliş- miş mikrofon teknikleri — sayesinde plâkta, viyola ile orkestra arasında- k gerçek muvazeneyi sagl ak mkün olmuştur. Wagne Musi- kısınde de bu çeşit muvazenesızlıkler vardır. Fakat plâk alma usulleri sa- yesinde bunları düzeltmek — imkân dahiline girmiştir. Böylece plâklar, konserlerden çok daha fazla, bir bes- tecinin gerçek çehresini aksettirmi- ye muvaffak olabilmektedirler. Plâk alma sanatının büyük başarısı asıl buradadır." 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: