23 Ağustos 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

23 Ağustos 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Birleşmiş Milletler Milletlerarası sosyete Geçen haftanın ortasında Ike'ın geleceği haberi, Genel Kurulun olağanüstü toplantısına sahne olan Birleşmiş Milletlerin Manhattan'da- - camdan sarayının etrafını bir pa- nayır yerine çevirdi. Binlerce merak- lı, sıhhi durumunun pek de iyi git- mediği söylenen sevgili Ike'ı görme- ye gelmıştı Ne yazık ki meraklıla- rın bir çoğu goklere yükselen cam- dan evden içeri girip Cumhurbaşka- nını dinleyemediler. Zira salon çok- tan elbiselerinin Patisten geldiği u- zaktan belli olan, birbirinden güzel kadınlar ve geveze diplomatlar ta- rafından doldurulmuştu. Amerikan Cumhurbaşkanı, dev- let şeflerine yapılması mutad mera- simle karşılandı. Eski asker bu mon- den manzara karşısında biraz şaşır- mışa benziyordu. Yüzü kızarmıştı. Başı hafiften yere —eğik bir şekilde ilerliyerek, baş aktörlere mahsus, İsveç zevkine uydurulmuş — Ondör- düncü Lui stili büyük mavi koltuğa yerleştı Eisenhower biraz sonra kür- üdeydi. Yarım saat süren bir konuş- ma yaptı. Konuşmada ne Rusyanın ne Birleşik Arap Cumhuriyetinin is- mi geçmedi. Cumhurbaşkanı günlük polemiklerin Üüstünde kalmak isti- Eisenhowerin sözleri sık sik al- kışlarla kesildi. Alkışlar NATO memleketlerinden Komünist Afrika Grubu bu alkışlara katılma— ya lüzum görmedi. Onlar alkışlarını Ike'tan sonra 45 dakika kürsüyü iş- gal eden Rus Dışışlerı Bakanı Gromykoya saklad Tahlisiye ameliye B n Eisenhower, yapıcı — bir plânla ortaya çıkmaya çalışmıştı. Dışişleri Bakanlığının - gözde müte- hassısları günlerdir bu konuşmanın metnini hazırlamak için uğraşmış- lar ve ilk metin sekiz defa tâdil olun- duktan sonralke'ınkonuşması orta- ya çıkmıştı. Maamafih bu uzun ve emek mahsulü konuşma, en ufak bir sürpriz tesiri yaratmadı.Ike'ın fikir- lerinin Aanahatları çoktanberi bili- niyordu. AKİS geçen hafta, bu fikir- leri vermişti. Yani Eisenhower doktrininin te- mel fikri, Orta Doğu için bir Kal- kınma Fonunun kurulmasından iba- rettir. Söylendiğine — göre Amerika, böyle bir fona 100 milyon dolar ver- meye hazırdır. Gerisini, petrol sahi- bi Arap memleketleri temin edecek- tir. Eski Eisenhower Doktrininin de böyle bir yardım faslı vardı. Geçen yıl Cumhurbaşkanının hususi temsil- cisi Richards cebinde 100 milyon do- lar kapı kapı Orta Doğu memleket- lerini dolaşmış, şartlarını kabul eden ükümetlere birkaç milyon dolar da- AKİS,23 AĞUSTOS 1958 ğıtmıştı. Nitekim bu arada Bağdat Paktının müslüman üyelerinden dör- dünün hıssesıne 12,5. milyon dolar düşmüş Yenı Eısenhower Doktrininin yar- dım faslı eskisine benzememektedir. İki taraflı anlaşmalara — dayanan şartlı şurtlu yardım yapmayı pren- sip edinen Amerika, bu sefer Bir- Milletlerin himayesinde, A- kendilerinin idare edeceği siyasi gaye — gütmiyen yar- dım şekline yanaşmıştır. Rusya da isterse, Orta Doğu Kalkınma Fonuna katılabilecektir. Doğrusu bu D yardım sahasında mühim bir yeni- liktir. Rus Dışişleri Bakam bile, bu fikir için "mükemmel bir şey" de- mek zorunda kalmıştır. Ama, Timesin tabiriyle çı olmıyan Arap milliyetçileri, »- van 'iktisat- " bi Eisenhowe, Her şeyin başı: y Yardım! zim petrolümüz bize yeter, yardıma ihtiyacımız yok" demektedirler! Esa- sen İke'ın iyi nıyetlerını Nasreddin Hocanın kuşuna döndürmekte ma- hir olan Mr. Dulles, koridorlarda A- raplann tek başına yardım Fonunun idaresini beceremiyeceğini, iki ta- raflı şartlı şurtlu yardımın en iyi şekil olduğunu söylemektedir. Ike bundan başka, Rusların bir zamanlar ortaya attığı ve İngiliz İşçi Partisi tarafından da desteklenen bölgeye si- lâh gönderilmemesi fikrim benimsi- yerek "silâhların kontrolü"nden bah- setmiştir. FFakat asıl mesele Lüb- nan ve Ürdündeki Amerikan ve İn- giliz askerlerinin akıbetinin ne ola- cağıdır.. Rusya ve Birleşik Arap Cumhuriyeti, bu askerlerin derhal çekilmesini istemektedir. — Amerika- nın ise talebi - kabullenmesi 1mkan— sızdır. Gerçi Lübnanda işler düzel- miştir ve iş sadece Lübnana kalsa, Amerika belki de Genel Kurul top- lantısını beklemeden deniz piyadele- rim geri alacaktır. Fakat ortada İn- giliz — askerlerinin uzattıgı koltuk değneğiyle duran Kral Hüseyin ır. Romantik kral kendı hâline bı- rakılsa, Aakıbetinin ne olacağı her- kes tarafından bilinmektedir. Bun- dan başka Mr. Dulles'ın moda hâ- line getirdiği —"bilvasıta — tecavüz" tehlikesi unutulmamalıdır. Şu Kahi- re Radyosu ve Nasır bir türlü rahat durmamaktadır. Kuveyt — Şeyhinden sonra şimdi ise Suudi Arabistanın Faysalı Kahireye gelmiş, yeni bir şeyler hazırlamaktadır. İşte bu se- bepler yüzünden Amerika, derhal çe- kilmeye yanaşmamaktadır Ancak Birleşmiş Milletler Kuvvetleri İngiliz ve Amerikan askerlerinin yerini alır- sa, paraşütçüler ve deniz piyadeleri gerı döneceklerdir. haberlere göre, Eisenhower üç bin kişilik ha- reket kabiliyeti yüksek bir Birleş- miş Milletler kuvvetinin teşkilim dü- şünmektedir. Bu kuvvetler Lübnan ve Ürdün başşehirlerine yerleşecek- lerdir. Zira artık çok iyi bilinmekte- ir ki, hudutlar sıkı sıkıya kapansa tehlike içeriden -yani halk— vasıta lememekte, kapılar kapalı bile ol- sa pencereden içeri girivermekte- dir! Meselâ Kral Hüseyini "bilvası- ta tecavüz'"den korumak için, Birleş- miş Milletler ünüformasını taşıyan askerlerin mutlaka Tromanti ra- lın Sarayının önünde nöbet bekleme- si lâzımdır! Birleşmiş Milletlerin — krallara bekçilik etmesi fikri birçok delege- nin hoşuna gitmedi. Fakat hiç akla gelmeyen bir mukavemet, bizzat KralHüseyinin memleketinden geldi. Ürdün delegesi Abdül Manen Rifat, “şartlar ne olursa olsun, Ürdün top- raklarında Birleşmiş Milletler müşa- hitlerinin veya silâhlı — kuvvetlerinin yerleşmesine müsaade edilmeyeceği"- niaçıkladı. Anlaşılan Kral Hüseyi- --n Birleşmiş Milletler kuvvetlerine itimadı yoktu. Bu sebeple Rifat İn- giliz askerlerinin kalması gerektiği- ni belirtti. Şu müttefiklere lâf anlat- mak, aman yarabbi ne kadar da zor- du! Sam Amca küçük Kral için bir kurtuluş kapısı hazırlamaya çalışı- yor, ama o ille de olamaz diyordu. Galiba Çan Kay Şek, Synghman Rhee kafilesine Kral Hüseyin karışmıştı. Sam Amcanın bu iki es— ki dostu, Amerika ne yapmaya kal- kışsa olmaz feryadını basmaya alış- mışlardı. Ellerinde kuvvetli birer tehdit silâhı vardı İşler biraz kötü gitse, Synghman Rhee Kuzey Koreye, Çan Kay Şek 600 milyonluk Çine yürüyeceklerini söylerler. Sam Am- 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: