11 Ekim 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

11 Ekim 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ve güzeldir.o yoldan geçerken bel- ki herkes Vogue'dan fırlamış diye dönüp bakmaz ama, "ne zarif ka- dın" dıye bakar. Buna mukabil, mo- dayı takip etmak pahasına gülünç olanlar da vardır. Para lazım mıiıdır ? Her kadın yaşadıgı hayata göre ve ıçtımaı mecburiyetlerini hesaplı- yarak giyinirse çok para den, şık olabilir. Tabii modayı ü halde larım itiraf etmek mecburiyeti var- Prensipler S ıik olmak - isteyen kadın evvelâ 5 bütçesini, içtimai mecburiyetleri- ni yaşadığı - hayatı hesaplamahdır Nelere ıhtıyacı vardır, le, neyi gyınecektır" Elbıse yap- bunları iyice terzısı ile konuşursa do- lapta asılı kalan veyahut olmıyacak ere mecburiyet yüzünden gıyılen bır elbiseden kurtulur. Kadın giyim hakkında kararlar verirken kaprise degıl ihtiyaca cevap verebilecek şe- kilde hareket etmelidir. Şıklık zaten ancak bu şekilde mümkün olur, yok- sa zengin bile olsa, elde edilecek gardrop aburcubur gardroptur. Dop- dolu gardrobu karşısında kadın ken- disini çırılçıplak hissedecektir. Gard- yeni bir parça ılave ederken daima eskileri göz önünde tutmak, aksesuvarı, renkleri hesaplamak lâ- zımdır. Terzi, müşterisine mesela bir gece tuvaletı dikerken tuva- leti birkaç defa mı, yoksa senelerce mi giyineceğini bılmelidir Bir gard- robun tek tuvaleti ile birkaç tuvalete ilave olarak yapılan tuvalet başka başka şartlara tâbidir. Temel kıya- fetleri, tayyör, elbise ve mantoları bulunan, iyi tanzim edilmiş bir kadın diği gibi Bunlara her mevsim yapılan ilâvelerle kısa za- manda gardrop elde edi- lebilir. Gund lik kıyafet olarak za- rif etek-bluz. svter-bluz kombmezon- ları şık yardımcısıdır. Elbıseyı kadın güzelleştirir E lbiseyi güzelleştiren kadındır. Ba- ZI modeller bilhassa kadının ha- reketleri ile adeta canlı bir hal alır. bar kat Hareket yanı dının oturup kalkmasını, yürümesini, ayakta dur- masını bılmesı elbise biçimi üzerin- e mü rol oynar. Böylece aynı nun içindir ki model seçerken yakış- tırmak, bünyeye, tıpe göre karar ver- mek ve modelleri vücuda in et- tirmek şarttır. Çünkü kadm elbıseyı güzelleştirir ama, bazan da onu çir eştirir. Acaıp yarış nver Bakinin en mühim merakı Eb kokteylde, bir toplantıda, so- akta kadınları uzaktan tetkik et- mektir. Sokaktaki kadına salonda AKİS., II EKİM 1958 FETVA! içbir şekilde şüphe — kaldırmı- yan birşey varsa o da irticaın bir memlekette daima düşmanlar tarafından körüklendiği ve safi bilgisiz birçok kimselerin cahil propagandalara kapılarak düşma- na alet olduklarıdır. Bir memleke- ti irtica kadar geriye götüren, yı- kan birşey tasavvur etmek nasıl guçse, irtica kadar düşmanın ek- meğine yağ süren bırşey bulmak ta o nisbette güçtür Hâdiseyi — biliyorsunuz: Anka- radaki Diyanet İşleri Başkanı Kur'anı Kerimin yeni — harflerle yazılamayacağtna dair Batı Trak- yada Yunan parasıyla çıkan bir gazeteye fetva göndermiştir. Havadis memlekette geniş tep- kiler yaratmıştır. Bence havadis cıdde üzücü ve — düşündürücüdür dogr usu hâdiseleri takip e- denler için biç te şaşırtıcı değildir. Memleketin herhangi bir köşe- sinde bir irtica hareketi belirir, ba- sın ver yansın eder, aydınlar üzü- lür, adalet harekete geçer mesele Buyuk Meclıse intikal eder, her- kes fikrini söyler, Diyanet İşleri susar. Diyanet İşleri din bakı- mından, — İslâmiyet — bakımından bu irtica hareketlerini tasvip! eder mi, etmez mi? Elbette ki di- nimize göre tasvip etmemesi, derhal hakiki din anlayışını, ha— kiki müslümanlığı geniş halk tabakalarına anlatması, memleke- ti yolundan alıkoymak isteyen bazlıgı sahte dindarlığı teşhir et— mesi beklenir. Fakat ışte böyle za- manlarda Diyanet İşleri daima "altından bir süküta" bürünmek- te mahirdir. Bugün memlekette Türk aydı- nını üzen bir kara çarşaf meselesi var. Kara çarşafın kanunla yasak edilip edilmiyeceği bir münakaşa mevzuudur. Karaçarşafın islâmi- ki kadının daha şık giyinmesi için muhakkak biraz daha çok bilgiye ihtiyacı vardır. Modayı takip etmek pahasına gulunç olan kadınlar gibi, yerine göre giyinemiyen birço dınlar vardır. Beyoğlundaki bazı si- maların her film değişişinde prö- mıyerıne gitmek ihtiyadında olan bazı hanımların kıyafetleri, daha yade r bir suvare kıyafetıdır ve boyle gecelerde bu hanı mların gös- terdikleri İhtişamla, — bilet parasını ödeyip bir film — seyretm ege g normal vatandaşın da gülünç ve bazen acıklı te- g )ze çarpmaktadır. Bir sanat gösterisi mahiyeti taşıyan herhangi davetiyeki bir prömiyere. husus su- kıyafeti arasın- bir Jale CANDAN yette bir ilgisi olup, olmadıgı da gene bir başka münakaşa "mevzu- udur Diyanet İşleri, bu mevzuda da daima susmuştur. Asırlar bo- nca -dinimizi ve — cemiyetimizi her şekilde istismar etmiş olan sahte bir şekil ıptılilsı yüzünden İslamiyetin gerçek manasına va- ramadığımız bir hakikattir. Yük- sek bir din anlayışı, İslâmiyetin felsefesi, ahlâk prensipleri daima apkara, korkunç ve geri şekiller içinde boğulmak istenmiştir. Di- yanet İşleri Başkanı radyoda ko- nuşur, isterse beyannameler neş- reder, salâhiyetti imza sahiplerine gazetelerde yazılar yazdırtabilir. Bu kadar imkân varken Diyanet İşleri Başkam ve teşkilâtı neden daima susar? Bu yalnızca ilgisiz- lik, yalnızca nemelâzıracılık, yal- nızca renksizlik değildir Bu sü- küt birçok defa maalesef tasvip mânasını gizlemektedir ve Batı Trakyadaki mürteci gazeteyi An- karadan yardım aramaya götüren şey muhtemelen bu "süküt alim- dir" prensibidir. Memlekette, İslâ- miyet! hem —müminlerine, hem de dünyaya iyi bir şekilde tanıtacak kıymetli, İyi yetişmiş geniş fikirli bılgılı din adamlarının mevcut ol- duğunu — zannediyorum. — Diyanet İşlerini bilgili ve muktedir ellere devretmek icabetti ğine inanıyo- rum. Fakat Hayırlıoğlunun vazıfe- sinden istifa etmesi kâfi midir bil- mem. Yunan parası ile çıktıgı id- dia edilen bir mürteci — gazeteye fetva yollamakla, Kur'anı Kerimin arap harfleri ıle mı yoksa lâtin harfleri ile mi okunması- nın daha doğru olacagını ele alan ilmi bir munakaşaya girişmek a- rasında büyük fark vardır. Eyüp Sabri Hayırlıoglu Türk milletinin vicdanında uyandırdığı istifhama cevap vermek, işgal ettiği mevkii hertürlü şüpheden uzak tutmak durumundadır. rette itinalı giyinmek — yerinde olur ama, bilhassa umuma açık olan yer- lerde çok ölçülü giyinmek ve gülünç olmamak lâzımdır, Bir operanın ilk temsili ile bir film prömiyerini birbirine karıştır-- mamak şarttır. Resmi bir kokteyle, streples elbise ve bir yemekli sami-. mi kokteyle ciddi bir tayyörle gıden kadınlarımız cemiyetimizde ÜZ, pek çoktu Gene aynı zıhnıyetle, yeni açılmış bir lüks Ilokantada pı- rıltılı iğneler, kürkler, dekoltelerle göz kamaştırma yarısına girişen, ka- dınlar çoktur. Balıkpazarında vizon yakalı astragan ile alışveriş yapan kadınlara rastlamak, insanı ancak güldürür. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: