28 Mart 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

28 Mart 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dıgı gibi tesbit ettiler ve sanıklar orğuya götürülürken ve hatta -fo- tografçıya her zaman kapalı- Adli- ye binasına girerken' bol bol resim çektiler. Ertesi gtün büyük manşet- lerle duyurulan hâdise, umumi ef- kârda geniş alâka uyandırdı Baha- ilik Turkıyede fazla tanınmadığı i- çin, eğri veya doğru çeşitli tefsirler ortaya atıldı. Bahailik nedir? Mensuplarının İstikbalde insanlı- ğı kavrıyacak yegâne ileri din telâkki ettıgı Bahailik, ondokuzun- cu asrın ortalarında İranda doğmuş- tur. Rivayete göre, 1844 te Tebriz- de ortaya çıkan Bab adında bir a- akında İrana bir peygamber geleceğini haber vermiştir. Bab, beyanı üzerine takip edilmiş, yaka— lanarak kurşuna dizilmiştir. Banal- lerin bir kısmı bu kurşuna dizilme bahsinde işe bir de efsane katarlar: Güya Bab, göğsünü kurşunlar del- dıgı halde olmemış ve "Ben istedi- ğ ürüm" demiştir. Bunu goren silâhlılar korkudan kaçmışlar a daha dört beş sene -'istediği zaman 'a kadar- yaşayıp İrana ""Te- ni peygamberi" duyurmağa — devam etmiş... Bahaullah, işte Babın haber ver- diği bu yeni. peygamberin kendisi ol- duğunu iddia eden adamdır. Bab 1851 de öldükten sonra ortaya çık- mış ve 1863 te peygamberliğini ilân etmiştir. İddiasına göre, onun gelişi, o zamana, kadârki bütün peygamber- lerin ikinci gelişine tekabül etmek- tedir ve bu gelişle o, bütün ihsanla- rı birleştirecek bir din meydana ge- tirmektedir. Bahaullahın konuş a- arı ve risaleleriyle yaymağa çalış- Selâhattin Özşüca Ev sahibi AKİS, 28 — MART 1959 | geçmiş, YURTTA OLUP BİTENLER Bahailer Birinci Şubeye Basına kolaylık!.. tığı "Yeni dinin esasları" etrafında- kılerin bir kısmını güldürdü, bir Kıs- mını kızdırdı. Kızanlar onu yakala- yıp Bağdada sürdüler. Osmanlı hü- kümeti bu sürgünü İstanbula, sonra Edirneye, daha sonra da kkâya tebdil etti. 80 seneye yaklaşan bu sürgün ve hapis boyunca — Bahaul- lah. dünyanın her tarafına mektup- lar gönderdi. Kurduğunu ileri sürdü- ğü dinin esaslarını anlattı. 1892 de oglu ,Abdülbahayı halef tâyin ede- rek Bahatliği asıl yayan Abdülbaha- dır. O da -babasıyla beraber ve ba- basından sonra, kırk sene sürgünde ve zindanda yaşamıştır Meşrutiye- tin ilânı ile Akkâ da serbest bırakıl— mış, Mısıra, Avrupaya,. Amerikaya verdıgı konferanslarla fikri- ni geniş kütlelere telkin etmeğe ça- lışmıştır. İkna kabiliyeti ve prensip- lerinin dini vecibelerde — basitlikler getirmesi, Babaitliğin kısa zamanda çok taraftar kazanmasını sağlamış- tır. Bilhassa inancın insanların bir- liğine dair yeni - temayüllerden de kuvvet alan. tarafları, bilhassa Ame- rikana cazip görünmüş, — Banallerin sayısı gündengüne artmaya — başla- mıştır Abdulbaha 1921 de öldüğü aman, Amerika da ve bütün dünya- da 100 bınlerle Bahait bulunmaktay- 1. Abdülbahadan sonra inancın teş- kilâtlandırılmasına ve propagandası- na dair faaliyetleri yürütmeyi oğlu Şevki efendi, üzerine almıştır. Şevki efendi Hayfada oturmakta ve şimdi dünyanın dört tarafındaki — müritle- riyle beraber, 1961 de yapılacak Bü- yük Bahai Kongresıne hazırlanmak- tadır Bahailer. bazı memleketlerde ka- nuni, bazılarında kanun dışı olarak götürülüyor teşkilâtlanmışlar, cemaat haline gel- mişlerdir. Amerikada bu inanç din olarak resmen tanınmıştır. Bahailer, aydan aya küçük gruplar halınde evlerde, yahut -kendilerine çok mü- samahakâr davranan- kiliselerde, veya bazı şehirlerde kurdukları hu- süsi mabetlerde toplanmakta ve iba- det şekillerine bağlı olmadıkları için dini ve dünyevi sohbetler yapmak- tadırlar. Şikagodaki mabetleri azzamdır. Burada aynı zamanda A- merika çapındaki teşkilâtın üst ka- demedeki idarecileri çalışmakta ve kıtaplar hazırlayarak, plak neşriya- tı yaparak inancı yaymağa uğraş- mal_(tadır Bahailik Amerıkadan son- ra İranda gelişmiştir. Bu memleket- te de 100 binlerle taraftan vardır. Banalliğin dayandığı — prensipler şunlardır: İnsanlar bir bütündür. Di- ğer dinlerin, kendisinden olmıyanla- rı reddetmek suretiyle ayırıcı tesir- ler yaratması yanlıştır. İnsanların ırk, dil, İdeoloji ve din farkı gözetil- eden müsavi kabul edilmesi lâzım- dır. İnsan hakikatları kendisine ka- lıplar halinde öğretildiği gibi kabul etmemeli, din ilimle elele yürümeli, bu ikisi biribirini nâkzetmemelidir. Ekonomik meselelerin hallinde de din, ilmin yanında olmalıdır. Kadın- larla erkekler arasında mutlak mu— savat sağlanmalıdır. Tahsil umum ve mecburi olmalıdır. Beynelmılel sulh temin edilmeli ve milletlerarası bir adalet divanı kurulmalıdır. Her- kesin ibadeti kendisini ilgilendirme- M, belli şekillerde ibadet mecburiye- ti olmamalıdır Bu prensiplere göre, Bahailik bir yeni din şeklinde ortaya atılmasına rağmen bir takım siyasi ve içtimai prensipler etrafında taraftar topla- maya çalışan bir teşebbüs manzara- sını göstermektedir. Hattâ bu pren- 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: