28 Mart 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

28 Mart 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BU —düşünüyor ve Iİrak ile Mısırın biribirine düşmesi üzerine kendisini daha çok emniyette hissediyordu. Bağdat Paktı dostları da ne Kasım- dan, ne Nasırdan memnundular. Bu durumda bir tercih yapmak zordu. Halbuki Ruslar Nasır ve Kasım a- rasında bir tercih yapmışlardı Ka- sımı tutacaklardı. . nlar da, Krutçef' in tabiriyle, "basında kavak yelleri esen ve boyundan büyük is- lere kalkışan genç devlet adamı" Nasırla aralarının bozulmasını iste- miyorlardı. Pamuğunun yüzde 60 ını ancak Rusyaya satmak zorunda o- lan, Asuan barajının finansmanı i- çin Rusyayla anlaşan ve Rus malı tankları ile uçakları eğer yedek par- ça verilmezse hangarlarda kalmağa mahküm bulunan Birleşik Arap Cumhuriyetini, perde — arkasından makul olmaya zorlayacaklarım dü- şünüyorlardı. Irakı kazanmak için bütün Arapların ve hattâ bütün As- ya memleketlerinin düşmanlığı üze- rine çekmeye Rusya niyetli değildi. Bunun ıçındır ki, Dulles'ın 1956 da yaptığı gibi, Krutç ef Asuan barajı- nın — finansmanından kalkışmadı. ihtilâfının bir an evvel sona sini istiyordu. Batılılar da ayni is- tekteydıler Bu suretle Batı ve Do- ğunun görüşleri ilk defa olarak bir meselede birleşiyordu. erme- Bolivya İki. satır yüzünden eşhur Time mecmuasının Güney Amerika — sayfalarını — hazırla- makla vazifeli muharrirler, son haf- talarda, Bolivya ile alâkalı — olarak yazacakları her cümle için uzun u- zun düşünmek zorunda kaldılar. La Paz'da cereyan eden bazı hâdiseler- den sonra, kullanacakları — üslüpta son derece ihtiyatlı davranmaları mecmua idarecileri tarafından ken- dilerine bildirilmişti. Time'ın muh- telif memleketlerde -meselâ, iktidar aleyhine yazdığı bazı makalelerden dolayı Türkiyede- hâdise çıkarması tabir bir şeydi ama, bu defa Boliv- yada olup bitenler, — Washington'un bütün Güney Amerika siyasetine te- sir edecek derecede ehemmiyet ka- zanmıştı. Mecmua — muharrirlerinin dikkati sayesinde son iki sayı hâ- disesiz satıldı. Fakat bu ayın ba- şında cereyan eden hadıseler hâlâ unutulmuş deği ney Amerıka memleketlerı 1— çin ayrı ayrı baskı muanın 2 Mart sayısında Bolıvya hakkında yazılmış bir makale var- dı. Muharrir, bu memleketin niçin bir türlü huzur ve refaha kavuşma- dığını araştırmakta ve bazı hal ça- releri ileri sürmekteydi. — Bolivyanın merkezi La Paz'da çalışan birAme- rikan diplomatına atfen ileri sürülen hal tarzlarından biri de, zaten sınır- ları suni olarak çizilmiş olan bu memleketi komşu devletler arasında paylaştırmak, böylece her bölgeye göre değişen meselelerin hallini baş- AKİS, 28 MART 1959 kalarına bırakmaktan ibaretti. İşte, Bolıvyahların mıllı gururlarına do- kunan bu s , bütün bir memleke- ti altust etmege 've Amerikanın oraya yıllardan beri doktugu dolarları he- ba etmeğe kâfi gel Mecmuadaki yazıyı önce Peruda- ki Bolivya elçisi okudu. Time oraya bir gün önce geliyordu. Elçi yazılan- ları görür görmez, hemen telefona sarıldı ve La Paz'daki Cumhurbaş- kanı Hernan Siles Zuazo ile görüştü. Ertesi gün, Bolivyaya ayrılan 670 nüshalık Kontenjan La Paz'a gelir gelmez, mecmualar olduğu gibi Baş- kanın sarayına taşındı. Altı — saat süren uzun bir kabine toplantısından sonra, Time'ın o sayısını Bolivyaya sokmamak için karar alındı. Fakat is işten geçmişti. Halk, Time'da böyle bir makale çıktıgım başka yollardan da öğrenmiş ve so- kaklarda nümayişe başlamıştı. Ertesi gün, iade edilmek üzere mecmuanın mahalli bürosuna taşınan nüshalar yağma edilip yakıldı. Satın alınamıyan dostluk Amerika, İkinci Dünya Harbinin sonundan beri Bolivyaya yılda or- talama 25 milyon dolarlık yardım yapmıştı. Anlaşılamayan nokta da, bütün bu paralara rağmen, Bolıvya— da, daha doğrusu bütün Lâtin Ame- rikada sinsi bir Amerikan düşmanlı- ğının bulunmasıydı. Bizzat Başkan yardımcısı Nixon, geçen yılki seyaha- ti sırasında bu düşmanlığın bariz e- marelerini görmüş ve hayli şaşırmış- ti Güney Amerikalıları — Washin; ton'a düşman eden şey, şimdiye ka— dar memleketlerine hâkim olan re- jimler karşısında Amerikan hüküme- tinin takındığı tavır olmuştu. Gustavo Rojas Pinilla Şimdi de hesap başına!. DÜNYADA OLUP BİTENLER Yanlış politikalar yüzünden hal- kın içine yerleşen Amerikan düşman- lığı o kadar derindi ki, Time gibi bir mecmuada tamamen iyi niyetle yapı- lan ve iktisadi durum hakkında ga- yet tarafsız hükümlere varan tenkid- ler bile ortalığı birbirine katmağa kâfi gelmişti. Diktatörlükleri tutan- ların yaptıkları hataları, artık dolar- la, nasihatla düzeltmek için vakit çok geçti. Kolombiya Diktatör hesap veriyor Güne Amerikadaki — Kolombiya devletinde geçen hafta olup bi- tenler, hafıza-i beşerin her zaman nisyanla malul olmadıgını ve günü gelince diktatörlerin de hesap ver- meğe mecbur tutulabileceklerini bir defa daha gösterdi. Eski devlet re- isi ve diktatör General Gustavo Ro- jas Pinilla'nın Anayasayı ihlâl et- mek ve cumhurbaşkanlığı makamı- nın şerefine halel getirmek suçların- dan dolayı cezalandırılması hakkın- daki karar Senatoda bire karşı 65 oyla kabul edildi. Başşehir Bogota'da cereyan edin bu "devr-i sabık" hâdisesinin en bü- yük faydası, bundan sonra ortaya çıkabılecek diktatörler için iyi bir ders teşkil etmesi olmuştur. Gene- ral Pinilla, iktidarı 1953 yılında yap- tığı bir hükümet darbesiyle ele ge- çirmişti. Kendisinden daha marifet- li biri çıkıncaya kadar tam dört yıl süren diktatörlüğü sırasında, açık- göz general hiç boş durmamış, ke- sesini doldurmanın yollarını aramış- tı. İktidara geldiği zaman orta hal- li bir insandı, fakat — düşürüldüğü gün, milyonlarca dolara varan mu- azzam bir servetin sahibi durumun- daydı. Bazan kendi üzerine, bazan da karısının üzerine kaydettırdıgı mülkü arasında büyük çiftlikler ve fabrikalar vardı. Diktatör, bunlarla da kalmamış, dostlarına ve kendi iş- letmelerine kredi temin — edebilmek için hususi teşebbüse ait bankaları baskı altında tutmuştu 1957 deki hükümet darbesinden sonra İspanyaya ve Kanarya Ada- larına kaçan General Pinilla, oralar- da iyice dinlendikten sonra, hafıza-i beşerdeki nisyana güvenip — memle- ketine dönmüştü. Vaktiyle öbür dik- tatörlerin yaptığı gibi, bileceğini Zannedıy r silciler Mec ve arkasından Sena- to dıktatorun vakasına yapışmakta gecikmedi. Şaşıran — diktatör itiraz edecek olduysa da, gönderilen za- i karşısında boyun — eğ- mekten başka çare bulamadı. Zira diğer Güney Amerika — devletlerine nisbetle mazisi hayli temiz olan Ko- lombiya devleti, diktatörlük — husu- sunda komşularından daha az mü- samahakâr davrandığını göstermeğe azmetmişti. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: