May 2, 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

May 2, 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER rak tarifinin yapılmaması ve "kü- çük düşürme" gibi takdiri çok müş- kül ve her tarafa çekilebilir müphem tariflerle, — yazılan her satırın suç sayılması mümkündü. Şeref ve hay- siyetlerin — müdafaası... İyi, güzel! Buna kimsenin bir dıyecegı yoktu. a her yazılan satırdan şeref ve haysıyetlere tecavüz mânası çıkarı- lırsa, birçok gazetecinin ömrü hapis- hane duvarları arasında geçecekti. Mağdur Tevfik İleri, — Beyhan Cenkçiyi sabır ve tebessümünü esir- gemeden dinledi. Sonra sabretmek şırası sohbete şahit olan gazetecilere geldi. Tevfik İleri. "Yalandır, diyor- du; muhaliflerin bu — memlekette fi- kir hürriyeti yoktur, fikir mücade- lesi yüzünden — gazeteciler — hapiste yatmaktadır demeleri yalandır. Ha- pishanedeki gazeteciler kanunlara riayetsizlikten ve şereflere — tecavüz ettiklerinden dolayı oralarda bulun- maktadırlar". Sonra İleri, bir gaze- tecilik dersi veriyordu: Gazeteci dik- katli olmalıydı, gazeteci dürüst ol- malıydı, gazeteci memleket menfa- atlarım baltalayıcı hareketlere alet olmamalıydı. Tevfik İleri söylemedi ama, du- rumu ve gidişi bilenler bu "memle- ket menfaatlerini baltalayıcı hare- ketler"in içinde İktidarı tenkid et- menin de dahil oldugunu anladılar. Muhalefet ve tenkid, nin artık hiç hoşuna gıtmıyordu Fakat bu a- çıkça söyleneceği — yerde, tenkidten, dürüst matbuattan ve ya- pıcı muhalefetten söz açmak yolu tercih olunuyordu. Hoşa gitmeyen tenkid, — methetmiyen — basın, alkış _ı_!--.s;.f-n—". . : eh dti | tutmayan muhalefet "memleket menfaatlerine — aykırı" — idi. Hatta memleket menfaatlerine aykırı "da- lak" bile mevcuttu. Bunu o kokteyl- de hazır bulunanlar öğrendiler. Es- ki ressam, yeni gazeteci Fikret Ot- yam Tevfik Ilerıye Milli Eğitim Ba- kanı bulunduğu sırada, niçin Devlet Resim — Sergisindeki bir — tablosunu duvardan indirttiğini sordu. Tablo- da şişkin dalaklı bir köylü çocuğu görülüyordu. —Tevfik İleri hâdiseyi hemen hatırladı ve şu cevabı verdi: "— © kadar şişirilmiş koskoca dalağı , memleket — menfaatlerimize aykırı buldum!" Tevfik İleriye göre, yalandı: 1952 ılında — memlekette öyle şişkin dalak oktu. Sıtma da yoktu... Tablo 1950 senesinden önce- sine aitse, o zaman sıtma, evet var- dı! Şişkin dalak keza! bu dalak da Gazeteciliğin mektebi Ankarapalastaki kokteyl, eğlence- li olmakta kokteyl, partiden hiç aşağı kalmıyan bir parlaklıkla Rüz- gârlı sokakta bir Vatan — Cephesi Matbuat Ocağı açılmasının şerefine veriliyordu. Zafer gazetesinin karşı- sında açılan ocak, rban kesilme- mesine, tekbir getırılmemesıne rağ- men oldukça' tantanalı bir törene vesile Verdı Ileri Erkmen, Kurban— oğlu, Şam e Hüsmandan üte- şekkıl bir bakanlar armadası ıle bir- likte D. P. Grupu Başkanı Bender- lioğlu, D. P. nin basın mütehassısı milletvekilleri Bahadır — Dülger ve Burhan Belge, Sıtkı Yırcalı ve ta- lihsiz af teklıfının sahibi çoban oradaydıla Kemal Öz- Tevfik İleri Beyhan Cenkçi ile yan yana Mağdur — ile mütecavizi Sıtkı Yuvalının kimse için hakiki bir sürpriz oldu. Yırcalı, D. P. nin bütün prensipleri gibi basın haklarındaki — prensibine de sadık kaldığını, basını ileriye gö- türdüğünü söylüyordu. Bahadır Dül- ger ile Burhan Belge, konuşmaların- da Zafer ve Havadis biraderlerde çiğnene çiğnene eskımış tîkırlerı tek- ha konuşması çok fetin tahrıkçılıgını de kaydetmeyı unutmaksızın.. Tevfik llerı ise — konuşmasında gazetecilik Üzerinde umumi bir ders verdi ve "bu ocağın — nasıl ulvi bir maksatla kurulduğunu biliyoruz" de- di. Fakat hazır bulunanlar, ocağın kurucularıyla D. P. ade- meleri arasındaki konuşmalara Va— kıf olmadıkları için bu "ulvi - sat" ın mıktarı hakkında bir bılgıye sahip değildile Tören, ele geçirdiği bir koltuk üzerinde istiareye yatan Benderlioğ- lunun — Burhan Belgenin — ısrarıyla konuşmasından sonra sona erdi ve netice Ankarapalastakı kok- teylle tes it edildi. n Cephesinin bu basın ocak- ları teşebbüsü de parlak muhayyile mahsulü büyük — hedeflerden biridir. Ama daha ilk adımda ocağa, sadece esasen başka P. ocaklarına kayıt- lı gazeteciler ile — birlikte — Zaferin mürettiplerini ve odacı Haşim, Ma- cit ve Mustafa efendileri kaydetmek zorunda — kalınması — müteşebbisleri düşündürmelidir. Ziraat Hububat politikası Müşterek Pazarın (C. E. E.) Zi- at Umum Müdürlüğü Nisan ortalarında 6 Üye memlekette "Hu- bubat politikasındaki — gelişmeler" mevzuunda bir doküman hazırladı. Doküman Fransız ve Alman çiftçi- protestolarıyla — karşılandı. Zira Ziraat Umum Müdürlüğü hu- bubat fiyatlarının mümkün — olduğu kadar düşük bir seviyede bulunma- sını istemektedir. Bu tez hâkim o- rsa üye memlekette avantajsız hale gelen hububat istihsalinin ge- riliyeceği ve hububat ihtiyacının dı- şarıdan karşılanacağı muhakkaktır. Ellerinde muazzam hububat stok- lan bulunan Amerika, Kanada, A- vustralya gibi memleketler, tabıı ki urumdan faydalanacaklardır Fakat müstahsilim korumak için fiyatlar — biçen hükümetlerinin, fiyatların düşük tutulmasına razı ol- mıyacakları aşikârdır. Meselâ dünya piyasalarında buğdayın kentali 6 - 6,6 dolar olduğu halde "yeşil plân" polıtıkası takip eden Almanya ken- i müstahsilinin buğdayına — kental başına 10 . 10,8 dolar arasında fi- yat biçmektedir. Müşterek Pazar an- laşmasının hükümlerine tâbi olarak Fransa ve Almanya arasında imza- lanan hububat anlaşmasında da bu görüş hâkim olmuştur. Nitekim Al- manyanın Fransadan yapacağı buğ- AKİS, 2 MAYIS 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: