May 2, 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

May 2, 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA uzanan bütün bu tertipler, bu telâş ve korku — alâmetleri — lüzumsuzdu. Bunların D. P. ye zarardan başka hıçbır şey getirmeyeceğini için kahin olmağa lüzum yoktu. Fa- kât anlaşılıyordu ki. şu sırada D. artık bu apaçık hakikati bile göre- dek durumda değildir. Belki 1953 teki Balıkesir, hâdiseleri hatırlan- makta ve bu hâdiselerin tekerrür e- deceği tahayyül olunmaktadır. Ama, artık sene 1953 değil, 1959 dur... Demokrasi Çifte muhripler döndü u haftanın başında Pazartesi gü- nü, misafir Endonezya Cumhur— başkanı şerefine yapılan — donanm, gösterisinde Gıresun ve Gelıboluyu gören İstanbullular "Aaa, cifte muh- ripler dönmüş" dediler. Hakikaten çifte muhripler zevkli bir yolculuk- tan sonra Pazar akşamı İstanbula gelmişlerdi. Deniz, -alışık olmıyan- ler için değilse bile» denizci ölçü- süyle sütlimandı. Misafirler gidince gemi subay ve astsubayları, larına kavuşmuşlardı. Daha gemi mürettebatı, bol Vıskıden tutun da Brigitte Bardot'nun — sansürsüz "Ve Allah Kadını Yarattı" filmine kadar büyük bir ganimete konmuş - . Kendilerini "Endelus'un hazi- neleri içindeki Tank" gibi hissedi- yorlardı. Herşey fevkalâdeydi. Ne i- yi olmuştu da ajorca — Adasında Menderes "bu çölde duramayız" de- mişti. Ne iyi olmuştu da Başbakan Roma Buyukelçısıyle bizzat telefon- da konuşarak "ille bir İngiliz tayya- resi, ıstedıklerının iki misli parayı vereceğim" lâflarını söylemişti. Mü- rettebat doğrusu Menderese duacıy- dı. Ama vatan sathından, ayni se- vinci paylaşan, hiç kimseye rastlan- mıyordu. Yaşasın devletlular! Hakikaten geçen hafta ve bu hafta vatan sathında en çok konuşulan mesele.. çifte muhripli, hususi uçaklı, 28 milletvekilli, 90 bavullu ve niçin yapıldığı hâlâ — bilinmeyen lspanya Seyahatiydi. Trakyada köy köy ka- saba kasaba yapılan bir geziden dö- nen Turhan Feyzioğlu, buğday ve pancar fiyatlarından evvel bu suale muhatap olmuştu. Halk "bu israf niye" diyordu. Ankara, — Gaziantep ve Mersinin teşkıl ettıgı üçgeni ta- rıyan ı._ıpı aykam gittiği Ö Ispanya seyahatı kaça mal- oldu sualini Munisti. 28 milletveki- linin seyahatte ne işi Vardı? Bu milletvekillerinin 90 bavulla döndük- leri doğru muydu? Milletvekilleri gümrük aramasından — mua 1 "Ve Allah Kadını yarattı" filminin de sansürsüz kopyasının - oy- natıldığı muhripten sonra bir de İn- giltereden hususi uçak getirtmek ne demekti? Sanki Kerbelâya mı düş- müşlerdi? Aceleleri varsa bir yolcu uçağıyla dönemezler miydi? Muha- 6 OLUP BİTENLER. Meclis ne kadar çalıştı ? nbirinci dönemde, B. M. M. gayet seyrek toplanmakta- dır. Dönem başından -1 kasım 1957- 1 Nisan 1959'a kadar ge- çen 516 gün zarfında Meclis 154 gün toplanmıştır. Geriye ka- lan 362 gün Meclis toplantı yap- mamıştır. Toplantı yapılan gün- lerin çoğunda da ya gündemi olmadığından ancak 2-3 dakika süren kısa celseler aktedilmiş, ya da ekseriyet kalmadığı gö- rülerek toplantılar tehir olun- muştur. En mühim mevzuların gö- ruşuldugu günlerde bile mevcu- un yarısına yakın mılletvekıl— lerinin nâmevcut olduğu görül- müştür. Bütün bu — sebeplerle birçok kanunun — müzakereleri tamamlanamamakta ve tasarı - lar kanunlaşamamaktadır. Ni- tekim Onbirinci dönemde, hiç bir mühim kanun çıkarılmamış— lefetteyken ağızlarından — düşürme- ikleri, Savorana ve beyaz tren hi- kâyelerim ne de çabuk unutmuşlardı ? İster C. H. P. , ister D. P. li ol- sun vatandaş -ki mes'ut azınlık ai- lesine mensup değildir- bu israfı hazmedememektedir. D. P. nin 1946- 1950 yılları arasındaki şahane gay- retleri sayesinde, . çifte muhriplerin hususi uçakların, 90 bavul — dolusu eşyanın ceremesinin kendi cebinden çıktığım vatandaş, — şükürler olsun, öğrenmiştir. Kendi parasının bahar gezilerinde bol keseden harcanma- sına vatandaş razı değildir. Sokak- larda, kahvelerde — milletvekillerine sorulan sualler çok yukarılardan işi- tilmeyen bu sessiz protestonun ifa- desidir. Neylersiniz ki Zaferin dehşeten- giz başmuharrırıne gore ütün bun- lar bir “eski sakız"dan ibarettir. Doğrudur, sakız hakikaten eskidir ve D.P. liler -bu sakızı çok çiğnemiş- Ölçü Hapıshane arkadaşlarından birinin tahliye haberi, Hil- tondaki gazetecılerı pek sevin- irdi. mevkuf,- ne de o mektarlarından sayılırdı. Suçu da zaten, sadece hır- sızlıktan. — Akis ıdarehanesını soymaktan ibaretti.. lerdir. Ama artık sakız çiğnemeye te- nezzül buyurulmamakta dehşetengiz muharrir gibi "Konsoloshane kavas- ları bile devletin itibarına göre giyi- nir" demektedirler. Biraz daha israf- la, eksik olmasınlar, bu itibarı nâ- mütenahiye çıkaracaklardır. e artık sakızdan gına getiren başmuharrire göre, "bütün bunların daha öncesine gelen bir nokta : Milletlerin mizacı! ün devletı Türkün şerefi olmuşt Mızaçlarınızla çok yaşayın devlet- lular! daima B.M.M. Hafıza i beşer unutmaz eçen haftanın sonuna doğru Cu- ma günü, B. M. M. nin tarihi top- lantı salonunda mikrofona hâkim gür bir ses, 200 küsur milletvekilinin ve bilhassa Riyaset Divanının hafıza- larım tazelemeye çalışıyordu. Gür se- sin sahibi Sırrı Atalaydı ve Meclis tahkikatı talepleri ile gensoru öÖner- gelerinin ne alemde olduğunu soru- yordu. En yaşlısı 1,5 yıllık, en tazesi de bir aylık olan bir sürü tahkikat Önergesi, sebep bile göstermeksizin bekletiliyordu. Hele Atalayın tam ar- kasında, yüksek kürsüde oturan sem- patik başkan Goloğlu, 16 — Şubatta Riyaset Divanı adına yaptığı vaadi ne çabuk unutmuştu! — Önergelerin Bütçe müzakereleri biter bitmez gün. deme alınacağını Goloğlu soylememış miydi? Bu vaadden sonra n geçmiş, Riyaset Divanından hala bir ses çıkmamıştı. Kürsüdeki hatiplerle karşılıklı konuşmaya bayılan Başkan Goloğlu. Atalaya ancak — "Kararın tatbik mevkiine konulması lüzumu- nu Rıyaset Divanına arzedeceğim e- fendim" diyebiliyordu. Başkanlık Divanı bu unutkanlı- ğından dolayı belki mazur görülebi- lirdi. Tahmini güç olmıyan sebepler, onu acele etmemeye — sevkedebilirdi. Ama hakkında en taze bir tahkikat talebi bulunan Samet — Ağaoğlunun susmasını anlamaya imkân yoktu. O Ağaoğlu ki, hakkında bir tahkikat Önergesi verıldıgı haberine dayana- mamış. — Savcılığın — müsamahasıylı doğru habere tekzipler, göndermiş ve "Hakkımda verilen takririn isnad ol- duğu e anlaşılacaktır." demişti. Davalaciromin şiddetli tas- mimiyle bu sözleri zorla gazetelere bastıran bir politikacının, geçen za- manın aleyhınde çalıştığım bilmeme- si mümkün deği Her geçen gün sâdece zıhınlerı bulandırmaya yarı- yacaktı. Riyaset Divanı acele etme- se bile, Ağaoğlunun acele etmesi lâ- zımdı, “meseleyi derhal Meclise ge- tirin" demesi lâzımdı. "Beni bu şüp- heden bir an evvel kurtarın" kapı kapı dolaşması lâzımdı. ünü Meclis kürsüsünden "tahkikat talepleri gündeme alınsın" sözlerinin, Sırrı Atalay tarafından değil, bizzat amet Ağaoğlu tarafından söylen- mış olması lâzımdı. AKİS, 2 MAYIS. 1959

Bu sayıdan diğer sayfalar: