2 Mayıs 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

2 Mayıs 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

masını asla istememektedir. Onun adayı kendisine mutlak sadakatıyla ve Rusyaya karşı sertlik politikası' na taraftarlığıyla mâruf 56 yaşın- daki Maliye Nâzın Franz Etzel'dir. Ama demokrat diktatörün adayını, lideri bulunduğu —partinin — Meclis grupuna kabul ettirebilme şansı çok azdır Zira başbakanın — seçiminde Ö mhurbaşkanına değil, Meclıse aittir. Mecliste de çoğunlu- ğu elinde tutan Hıristiyan Demok- rat milletvekilleri Erhard'ı cumhur- başkanlığı adaylığını redde teşvik ederek, kimi istediklerini gostermış— lerdir. Kurt Adenauer, herhalde bu hakikati görecek ve Meclis grupuy- la bir kuvvet denemesine girişmiye- cektir. Koordinasyon Az gittik uz gittik.. Geçen haftanın ortasında Koordi- nasyon Bakan iyi bir haber verdi: Merkez Bankası kolaylıkla- rından faydalanamıyan İktisadi Dev- let Teşekkullermın yatırım 1htıyaçla— rını karşılamak üzere, bir "İç Fi- nansman Fonu" tesıs eden talimat- name hazırlanmıştı. on, Avrupa İktisadi — İşbirliği Teşkilâtı memleketlerinin verdiği ve vereceği 73 milyon dolar kredinin ve Amerika ile milletlerarası teşekkül- lerin açtığı kredilerin bir kısmının ürk parası olarak karşılığı. Amor- tisman Sandığı, İşçi Sigortaları Ku- rumu ve Emekli Sandığının kaynak- larının bir kısmı ile beslenecektir. Bir ara ariyerelerin Merkez Banka- sında emanette mahfuz Türk parası karşılıklarından da istifade edilmesi -ki 246 milyon dolara erişmektedir- düşünülmüşse — de, alimatnamede bundan bahsedilmemektedir. Fondan kredi alabilmek için, ta- lepte bulunan müessesenin açığı bulunmaması, lemek maksadıyla 'tedbirlerin — alın- ması şarttır. Bundan başka projele- rin dış finansmanının temin edilmiş olması, döviz kazandırıcı veya tasar— ruf ettirici mahiyette bulunması lâ- zımdır. Başlanmış veya çabucak bi- tecek işler tercih edilecektir. Kâğıt —üzerinde bu düşüncelerin hepsi çok güzeldir. Son şartlı şurt- lu fevkalâde yardımın verilmesinde İktisadi Devlet Teşekkülleri yatırım- larının koordinasyonunu şart koşan alacaklı memleketlerin mütehassıs- ları da elbette bu isabetli fikri be- ğeneceklerdir. Kâğıt — üzerinde çok güzel şeylerin mutaddan çok yapıl- dığı memleketimizde teşebbüsün, ta- limatnamede yazıldığı gibi yürütül- mesini temenni etmek lâzımdır. Ama İktisadi Devlet Teşekkullerinin bü- tün yatırımlarını kontrol altına alan ve finansmanını karşılayan bir fon tesisi yoluna gidilmemesini anlama- ya imkân yoktur. —Alacaklı — Batılı memleketlerin istediği böyle bir fon- dur, Koordinasyon Bakanlığı — uzun müddettir İktisadi Devlet Teşekkül- lerinin bütün yatırımlarının koordi- nasyonu için çalışmaktadır. O halde neden bilançolarını kârla kapıyan te- AKİS, 2 MAYIS 1959 şebbüslerin kaynaklarımda ihtiva e- den bir lik bir yatırım plânı yapılmalıdır. nansman Fonu"nun talımatnamede çizilen yatırını Ölçü- lerine uygun bir şekilde kullanılma- sına dua edilmelidir. Bağdat güzelleşiyor! . I syan bastırmaktan Alman Mucizesi < anki Almanya plânlı mı kalkındı?" cümlesi, kalkınmanın sade- ce edebiyatını yapan . sözcülerinin agzından sık sür işitilir. Evet, Almanya plânsız kalkınmıştır. Plânlı kalkınsaydı, belki çok da- ha büyük bir hızla kalkınacaktı. Ama bu plânsız kalkınma bile, "bi- zim programımız da var, plânımız da" diyenlere nazaran bin defa da- ha plânlıdır. Bir defa Dr. Erhard iktisadi durumu günü gününe ta- kip edecek imkânlara sahiptir. Fiyatların, ücretlerin seyrini, istihsa- lin, İhracatın, yatırımların durumunu yakinen takip eder. "Efendim, Ahmet efendi 10 milyon yatırım yapar, bizim hallerimiz olmaz" de- meyi katiyen aklına' getırmez Ekonominin nabzım elinde tutar. Nab- zın atışına sÖr- r. Erhard bütün ekonomiyi ıstedıgı istikamette yürütür. İhracatın teşviki, mesken inşaatının ve ağır sanayinin geliş- tirilmesi hususı teşebbüsün kendi kendine — başardığı işler değildir. Bunlar, büyük ölçü Alman iktisadiyatını nereye götüreceğini bilen Erhard'ın aldığı isabetli tedbirlerin eseridir. Şuurlu bir şekilde vergi kolaylıkları tanıyarak, kredi temin edi- lerek, garantiler ve hattâ primler verilerek ihracat, l949 - 1957 yıl hırınd 8 misline yakın artarak 8 milyar 500 mılyon dolara -Türkiyı nin ihracatının 28 misli- yükselmiştir. Mesken inşaatı 1957 yılında 590 bine çıkmıştır. Elektrik istihsali Türkiyenin 45, çelik istihsali ise 125 mislidir! İsabetli bir vergi, bütçe ve ücret politikası sayesinde sermaye te- şekkülü yüksek seviyede tutulmuştur. Görülmemiş kalkınma lâfı edenler milli gelirin yüzde 12 sini yatırımlara ayırabildikleri halde, Almanyada milli gelirin yüzde ü yatırımlara gitmektedir. Bütün bunlar, Erhard'ın piyasa kuvvetlerinin esiri olması sayesinde değil, pıyasa kuvvetlerine kumanda etmesi suretiyle mümkün olmuştur. "Almanya sanki plânlı mı kalkındı" diyenlere insanın, "Ah üsta: lar! Siz de ne olur lütfen Erhard gibi memleketi plânsız kalkındırma— nız ya" diyeceği geliyor. ezbe içinde, gelişi guzel kalkınma hareketlerini haklı göstermek için, Alman kalkınmasını misal gösterenlerin, Erhard'ın memleketin- den plansızlık mevzuunda değilse de, başka sahalarda alacakları çok dersler vardır. eselâ muazzam istihsal artışının yanı sıra nasıl bir para, kredi ve bütçe polıtıkasımn yürütüldüğünün tetkiki "Efendim enflasyonsuz kalkınma olmaz" diyenler için çok ibret vericidir. Er- hard'ın mali ve ıktısadı politikası şu basit aklıselim kaidesinin üzerine inşa edilmiştir: "Para bol olmamalıdır, zira para malların ve insan gücünün değerini tâyin eden bir olçudur Gelirlerin taksiminde keyfi- liği önlemek için, dünün tasarrufları bugün ayni değere sahip olmalı, aileler bütçelerini sağlam temeller üzerine dayandırmalıdırlar". Yani Erhard mucizesinde enflâsyon “tabu" Enflâsyonla, sabit gelirli- lerın cebindeki parayı Zati Sungur oyununa getirmeyi Erhard red- detmektedir. İşte bunun içindir ki bütçe denkliğine sıkı siloya riayet edilmiş, hattâ bütçe fazlaları yaratılmıştır. Krediler kontrol altında bulundurulmuştur Gerektiği zaman para basmak yerine vergi alın- mıştır. Bu sayede 1957 deki 100 Alman Markı. 1949 un 97,5 Markına bedeldır Halbuki 1957 de 100 Türk Lirası 1919 yılının 55 Lirasına bedeldi " fndim, enflasyonsuz kalkınma olmaz" diyenler, Alman mu- cizesinin enflasyonsuz nasıl gerçekleştirildiğini izah etmelidirler. kümeti, en fon kurulmamıştır? Muhte- Vi şehır Bâğdatın imarını hızlandır lif sebeplerden dolayı kâr eden dev- dı. Bu işe ilk kalbini veren "imarcı" let teşebbüslerinin sırf kâr ettikleri merhum Nuri Said olmuştu. Tabii ki için az çok münasebetsiz yatırımlar İimar faaliyetinin büyük bir kısmı yapmaları nasıl önlenecektir? Anla- — yıkmaktan ibaretti. Çamurdan evler mak mümkün değildir. Bütün İkti- yıkıyor, trafiğin iki üç koldan ya- sadi Devlet Teşekküllerine müteal- pıldığı geniş — caddeler — acılıyordu bir an evvel Bu arada şimdiden bü- yük bir ragbete mazhar olan "İç Fi- kaynaklarının, o kendısıne model olarak Parisi ve bir dereceye kadar mişti. Tıpkı çılan çok, ama İmar çirkin görünüşlü evleri bir koku de herhalde sman'ın "barikatların başka işlere — önleme" gayesine kadar Kasım Hü- bakmadığı — sanılan bu haftanın başında efsane- Merhum imarcı Nuri Said, Ingıltere— k daha iyi tanımasına rağmen Washington'u seç- Parisin Place de 1'Eto- ile'indeki gibi büyük bir meydana a- ok geniş caddeler açmaya bayılıyordu. Çerden çöpten yıkarak bu çok geniş caddeler açma merakının Pariste Haus- kurulmasını varıyorduk Zira trafiğin üç koldan yapıldığı 35

Bu sayıdan diğer sayfalar: