2 Mayıs 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 31

2 Mayıs 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 31
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Konserler Gilels resitali S vyatoslav Richter'le bırlıkte Sovyet Rusyanın en büyük piy: nisti olarak tanınan Emıl Gılelsın geçen hafta başında İstanbulda At- las Sinemasında verdiği resital, bü- tün dünyaya yayılmış muazzam bir şöhretin mesnetlerini ortaya koydu. Olgun bir teknik, hesaplı, planh yo- rumlar. duyg ularını dinleyiciye u- laştırma, ve onu inan ndırma gücü Gi- lels'in başlıca vasıflarıydı. — Teknik bakımından, çalışında en ehemmiyet- li taraf, tusesinin yumuşaklığı, nü- ans derecelerinin inceliriydi. Gilels'- in piyanodan çıkardığı sesin üstün kalitesine pek az piyanistte rastla- nabilirdi. Bu haltımdan Göilels'i şar- kıcılarla kıyaslamak gerekirse, ak- la ilk gelebilecek isim Renata Tebal- di olabilirdi. Gerçi degerlı pıyanıstın nüans merkezi olarak "pianissimo"- yu seçmiş olması, nisbetleri bozma- dan ve piyanoya yüklenmeden, ger- çek ve güçlü "fortissimo"lara imkân vermiyor, Gilels'in tezatlara, malara dayanan yorum a tenen dramatik tesiri saglıyamıyor— du. Bununla beraber "cantilena"sı- nın tesirine, mezzo forte'ye kadar u- zanan nüans derecelerinde az piyanistin erişebilmiş olduğu şüp- hesizdi. Böyle bussy'nin "Reflets dans 1'eau” gibi, piyanonun piyano olduğunu i tırmeden çalınması gereken bir ese- vasatı bulacağı tah- min edilebilirdı Nitekim bu eserin çalmışı, resitalin zirvelerindendi. Gilels'in — tefsirlerinde — duyduğu, ihtirası, heyecanı ana davranışı ola- rak alması ve herşeyi bu davranışa göre hesaplaması, Beethoven'in -adı üstünde. "Appassionata" — sonatının en tesirli icralarından birinin çıkma- sına imkân veriyordu. Gilels, duygu ve heyecanlarla alâkalı — davranışın- da, bu yola sapmış birçok piyanis- tin aksine, hiçbir zaman “"kargaşa- lık" kelımesıyle anlatabilecek — neti- celere varmıyor, bilâkis, ele aldığı eserlerin ana çizgilerine de, detay- larına da ışık tutuyor, çaldığı her- şeyin mantığını, yapı hususiyetleri- ni, kolayca anlaşılır bir şekilde din- leyiciye sunuyordu. Bach'ı -İtalyan Tarzında Arya ve Varyasyonlar- ro- mantik bir anlayışla çaldığı, bu ba- kımdan — müzikologların — bildirdiği Bach tefsiri esaslarına uymadığı söy- lenebilirdi. Fakat bunu bile, bir i- nanca uyarak, bir dâva ispat eder gibi yaptığı için. tutumu hiç olmaz- sa saygıya değerdi. Öte yandan Gilels'in, bu mevsim İstanbulda çalan pıyanıstler arasın- çok falso yapanı olduğu da söylenmeliydi. Fakat yanlış notalar, çalışındaki olağanüstü muvazeneyi ve eşitliği bozmuyordu, Schubert'ın AKİS 2 MAYIS 1959 Op. 142 No. 4 Impromptu'sü gibi ö- ze dayanan bir musikiye, falsolu ic- ra edilmiş bir iki pasaj zarar ver- miyorsa bile, Liszt'in Rakoczy Mar- sı gibi bir gösteriş eserinde falsola- rın maksada aykırı düştüğü söylene- bilirdi. Bununla beraber Gilels'in fal- soları, bazı piyanistlerin kusursuz o- tomatlığından daha alâka çekiciydi. Çağdaş Sovyet bestecisi Kaba- levski'nin Op. 45 sonatı, piyanistik yazısı sayesinde Gilels'in imkânları- nın bir kere daha açıklanmasına fir- sat verdiği için ehemmiyetliydi. Yok- sa, Ööbür Sovyet bestecilerinin eser- leri gibi, çağdaş musikinin ilerleme- lerine yan çizmiş, halka ve rejime yaranmıya çalışan, geri kafalı, gu ve düşünce bakımından yuksel— memiş bir bestecinin bayağı bir ese- rinden başka bir şey değildi. Emil Gilels Duyguyu — güden akıl!. Rubinstein'ın tavsiyesi Emil Gilels 1916 yılında Odessa'da doğmuştur. "Ailemde profesyonel musikişinas yoktu ama hemen her- kes amatör olarak piyano çalar ve şarkı söylerdi" diyor. Altı yaşınday- ken Odessalı bır piyano hocasından hususi dersler "almıya başladı. 1932 yılında Odessa konservatuarına gir- di. Konservatuarda henüz bir yıllık, öğrenciydi ki. Odessaya konser ver- miye gelen ünlü piyanist Artur Ru- binstein Gilels'i dinledi ve ona Mos- kovada yapılan milli piyano yarış- masına girmesini tavsiye etti. Gilels bu tavsiyeyi yerine getirdi. 1983 yı- ında yarışmaya girdi ve birinciliği kaz ndı. Ödessa Konservatuarındaki tahsilini bitirdikten sonra Moskova Konservatuarının yüksek sınıflarına devam etti. Godovski ve Neuhaus'un talebesi oldu. Bugün aynı konserva- tuarın ileri gelen profesörlerinden- İkinci Dünya Harbi sırasında iş- gal altında bulunmıyan — şehirlerde konserler veren Gilels, Leningrad Almanlar tarafından kuşatılmışken verdiği konseri hiç unutamaz. Savaş bittikten sonra dünya turnelerine Si- an, bu ara 1955'ten bu yana Ame- rıkada sayısız konser veren Gilels, Sovyet musikişinaslarının en gezgi- ni olarak da tanınmıştır. Emil Gilels'in kızkardeşi Eliza- bet Gilels, ileri gelen Sovyet keman- cılarındandır. 1937 yılında Brüksel'- deki Ysaye yarışmasında -Oystrah- in birinciliği aldığı yarışmada, üçün- cülüğü almıştır. Bale Dört İngiliz ngıhz Kralıyet Balesi üyelerinden dört genç dansçı geçen hafta so- nunda Atlas Sinemasında verdikleri bale resitalinde, Kraliyet Balesinin -eski adıyla Sadler's — Wells- çapı hakkında müsbet bir fikir veremedi- erse, bunun başlıca sebeplerini şa- hıslarının dışında aramak lâzımdır. Bale pahalı bir sanattır. İngiliz, her- halde balelerinin dünyadaki itibarı* na iyice — güvendiklerinden Ve Türk seyircisinin yanlış bir zaviyeden e- dineceği menfi kanaatlere aldırma- dıklarından olacak. Kraliyet balesi- ni tam kadrosuyla, repertuarındaki başlıca eserleri taşıyan — zengin bir programla Türkiyeye göndermek ye- rine hep, birkaç dansçının yanına bir de piyanist katarak memleketimize yollamayı, böylece sanat yerine sempati gösterisinde tercih etmişlerdir. Dame Ni- e de Valois'nın Türkiyeye olan yakınlığı, tığı tam kadrolu yolculuklara şim- diye kadar tek bir defa bile Türki- yenin lâyık görülmesine yetecek ka- dar köklü değildir. Çoğu büyük balelerden kimi de müstakil, marasından meydana gelen derme çatma program, mevsim başında bu- na benzer bir gösteri yapan Bolşoy balesi üyelerinin programlarıyla kı- yaslandığında bile, zayıf ve ciddiyet- siz kalıyordu. Üstelik dört -Anya Li Blair ve Peter Clegg ellerinden gele- ni bile esirgediklerini hissettiren so- ğuk, heyecansız icralar çıkardılar. Böyle hareket etmelerinde herhalde, Atlas sinemasının çıtırdayan sahne tabanının verdiği tedbirli olma ihtiya- cının datesiri oluyordu. Dans numa- ralarının arasına serpiştirilmiş solo piyano parçaları -piyanist Jean Gil- bert tarafından beceriksizce çalındı- gerektiğinden kısa olan dans prog- ramım vakit geçirme yoluyla uzat- maya çalışmak gibi baştan — savıcı bir davranışın örneğiydi. İtibarlı bir bale kumpanyasının üyelerinden bek- lenen herhalde bu değildi. alınmış, e dans nu- 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: