23 Haziran 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

23 Haziran 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Orkestralar Şefsiz yardımcı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkes- trasının yıllarca boş duran şef yardımcılığı kadrosuna nihayet bır tayin yapıldı. Bu vazifeye Şimşekin getirilmesi kararlaştı. Fa— kat Şimşek geçen hafta, kimin yar- dımcılığını yapacağını düşünüp du- ruyordu. Çünkü orkestranın bu se- fer artık bir şef yardımcısı vardı a- ma, şefi yoktu. N . 5 i den başlıyarak iki yıl süreyle Cum- hurbaşkanlığı Orkestrasını idare et- miş olan Amerikalı Robert Lawren- ce'ın halletmek istediği meselelerden biride — işte bu şef” yardımcılığı me- selesıydı Ankarada bulunduğu müd- si bulmaya çalışan, fakat bir türlü müsbet bir neticeye varamıyan Law- rence, bir ay kadar öÖnce, iki yıllık kontratı sona erip de, Ankara ga- rında verdiği şampanyalı veda par- tisiyle, İstanbul Hiltonda yaptığı fir- tınalı basın konferansından sonra sında, şefsiz bir orkestra bırakmıştı. Fakat istim sonradan gelmiş olsa bi- le, gelmişti ya! Hikmet Şimşek, ar- tık şefsiz kalmış bir orkestranın şef yardımcılığına uygun gorulmuşt Orkestra Üyeleri ate biten mevsimdeki çalışmalarını tanıdıkla— rından beri, Şimşeki kendilerine uy- gun görüyorlardı. Orkestranın bu- güne kadar, şef kürsüsüne ister ge- çici, ister devamlı olsun, çıkmak is- tiyen hiçbir genç kadar candan desteklediği görülme- mişti. Hikmet Şimşekin şef yardım- cılığına getirilmesinde bu destekle- menin rolü büyük oldu. Tâyine karar varıp Bakana sunma durumunda o- lan Güzel Sanatlar Umum Müdürü evat Memduh Altarın orkestrayla alâkalı islerde daima aşın çekingen davrandığı, bu yüzden işlerin daima sürüncemede kaldığı Orkestra İda- re Heyetince çok iyi bilinen bir ha- kikatti. Lawrece'in şefliğe — tâyini hakkındaki yazışmalar ve kararsız- lıklar tanı iki yıl sürmemiş miydi? Ne var ki. Hikmet Şımşekın şef yardımcılığına tâyini isinin el l- tından halledilmesine imkân yoktu. Madem ki Şimşekin bu vazifeye ge- tirilmesi orkestraca görülü- yordu; öyleyse istenen neticeye var- mak için savaşmak 1lâzımdı. İdare heyetinin de yaptığı bu oldu ve so- nunda başarıya ulaşıldı. Şimşekin şef yardımcılığına tâyinini önlemek için akla gelmez — engeller çıkaran Cevat Memduh Altar, idare heyetinin ısrarı üzerine silâhlarını bırakmak zorunda kaldıktan sonra, tâyinin en büyük müdafii kesildi ve muksatla büyük gayret gösterdiğini her fırsatta belirtmekten kaçınmadı. Hikmet Şimşek Ankara Devlet AKİS, 23 HAZİRAN 1959 Konservatuarı mezunudur. — Konser- vatuarda şeflik sınıfı olmadığı için Şimşek bu sahada i i Konservatuarın bestecilik sınıfından mezun olmuş, sonra da aynı mües- sesede armoni ve solfej öğretmeni o0- larak çalışmıştır. Mamafih, Konser- vatuar talebesiyken, Adnan Saygu- mm kurduğu koroyu çalıştıran. Kon- servatuarın talebe orkestrasını da i- dare eden Şimşek, kifayetsiz de ol- orada şeflik görgüsünü geliştirmiş, hattâ konserler idare etmiştir. Bu- günkü imkânlar ve yokluklar için- ki , Hikm?t Şimşekin Cumhurbaşkan- ; lığı vazifesini görebilecek musıkışınas olduğu aşikârdır. Geçen mevsim içinde verdiği konserlerdeki başarısı ehliyetini ortaya koymuş- tar. "Bölge Konserleri" İhtiyacı İlhan K. MİMAROĞLU Devletten, "Et ve Balık Kurumu" gibi bir de "Konser Menacerliği Ku- rumu" meydana getirmesini istemek ilk bakışta belki şımarıklık sa- yılır. Halbuki, başka birçok sahada olduğu gibi, bu sahada da hususi leşebbusten bekleneni ulumadığımız için Devletin müdahalesini isteme- ği, durumu düzeltebilecek bir çare olarak görüyoruz. Türkiyede Devlet ile Sauat, hiç olmazsa görünürde, birbirinden ayrılmıştır. Düzelmesi beklenen durum nedir? Batının sanat musikisinin klıt— lelerce benimsenmesi, radyo yayınlarından, okullardaki musiki eğit minden, basının usıkı konularına yer vermesinden, eğitimcilerin şehir şehir dolaşıp konferanslar vermelerinden daha da çok, ister yerli olsun ister yabancı, icra sanatçılarının, musikiyi "canlı" olarak halkın karşı- sına çıkarmalarına bağlıdır. Bu da ancak icra sanatçısına sağlanan im- kânlarla, fırsatlarla mümkün olabilir. Fırsat ve imkân, iyi düzenlenmiş bir konser hayatının kolaylıklarıdır. Bugün, hiçbir Türk icra sanatçısı- nın, hatta yurdumuzu gelen yabancı sanatçılardan ve icra toplulukların- dan hiçbirinin, bu kolaylıklar kendilerine sağlandığı takdirde Anadolu- da turneye çıkmaktan kaçınacağını sanmıyoruz ki, icracıların isteğiyle iş bitmiyor. İşte bu kolaylıkların saglanmasıyla ilgili birçok mestle çıkar: salon bulmak, pıyano bulmak, bilet satmak, program basmak, reklâm yapmak, v.s. Bu işleri menacer denen kişi halleder. Kâr kasdiyle, bu işe girişir. Bilet satışından aldığı yüzde, onun kârıdır. Halbuki, bırakın Anadoluyu, başlıca büyük şehirlerimizde bile bu- gün, Batının menacerlerıyle kıyaslanabilecek bir iş tutumu içinde çalı- şan menacer yoktu menaeerliği denen ticaret sahası bomboş sayılabilecek bir durumdadır Görünürde faaliyet halinde olan bir iki menacer, halkın musikiye olan "iştah"ını arttırmak, halkın kültür pla- nındaki menfaatlerini uyundırmak ve bu menfaatlerle kendi kasaları- nın menfaatlerini uzlaştırmak için hiç bir şey yapmamaktadırlar. Bu durumda yerli sanatçılar, meslek hayatını geliştirecek saha bulamadık- ları gibi, batı musikisi şuurunu onlara kıyasla halkımıza çok daha iyi verebilecek, bu musikiyi çok daha candan sevdirebilecek selâhiyette olan yabancı sanatçılar da çok kere ya bir yabancı kültür teşkilâtının salo- nunda, ya da şu veya bu sanat derneğinin lokalinde, az sayıda insan karşısında çalmak zorunda kalmakta, böylece topluma çok daha faydalı olabilecek gayretlerini boş yere harcamaktadırl Bu durumda Devletin işe el koymasını, dah oğrusu kâğıt üzerinde ve tasavvur halinde zaten yüklenmiş olduğu vazifeleri artık yerine ge- tirmesini istemekten başka çare kalmadığı, hele şu son yıllarda, yerli ve yabancı icracıların boşa harcadıktan emeklerin ışığında, daha da iyi anlaşılıyor. Devlet memuru musiki eğitimcileri arasında, "bölge tiyatro- ları" fikrini musiki hayatımıza uygulayıp "bölge konserleri" kurma te- şebbusune girecek tek bir kişi yok m larak bırakmıştır. Şimşek iki yıl ön- ce yardımcılık vazifesine tâyin edil- eğitim görmemiş, seydi her halde çok daha çetin bir işle karşı karşıya bulunacaktı. Bu- nunla beraber, orkestraya yeni bir şef tâyin edilmedikçe. Şimşekin me- suliyetinin — gittikçe — ağırlaşacağını, husule gelecek durumun hem onun, hem de orkestra üyelerinin çalışm hevesini ve cesaretini kıracagını kestirmek için kâhin olmıya lüzum orkestra şefliği tecrübesi kazan- — yoktu. Lawrence'ın kontratının iki daha sonra Almanyaya gitmiş, — yıl sonunda yenilenmiyeceği bilindi- ği anda. onun yerini alacak şefin tâ- yin edilmesi gerekmekteydi; halbu- eni mevsimin başlamasına üç ay kalmış olduğu halde, Cumhurbaş- kanlığı Orkestrasını kimin idare e- deceği henüz meçhuldür. Korkulan, orkestranın Dr. Praetorius'un ölü- Orkestrasının şef yardımcılığı niden başlaması ihtimalidir. Orkes- Şimdi asıl mesele, orkestraya ye- â tranın en az Lawrence'ın seviyesin- bir şef tâyin edılmesıdır Law rence, Cumhurbaşkanlığı Orkestra- de -bilhassa onun — kültüründe, bir sını, icra seviyesi iyice yükselmiş o0- — şefe ihtiyacı vardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: