23 Haziran 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

23 Haziran 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sam Amcadan Şikayetimiz G ölgede yatanlar, güneşte didişenlerin hâlinden pek anlamıyorlar. Ne kadar iyi niyetli, ne kadar bilgili, ne kadar prensip sahibi olurlarsa olsunlar.. Nitekim ge- çenlerde meşhur New York Times'de çıkan bir başya- zının bilhassa son paragrafını okuyan pek çok kimse, dünyanın neresinde bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka kendi kendilerine -ve kendi lisanlarında- bir lahavle çekmişlerdir. Başmakale Almanyanın bir iç meselesiyle, Şansöl- ye Adenauer ve Yardımcısı Erhard arasında son tartış- mayla alâkalıdır. Gazete, mesele asılında sadece Al- manları alâkadar ettiği ıçın Şansölyenin Cumhurbaş- kanlığı adaylığından — vazgeçip — Başbakan olarak kal- maktaki İsrarı mevzuunda açık bir kıymet hükmü ver- mekten sakınmaktadır. Gerçi State Department'in me- selâ MacMillan'ı Gaitskell'e, Adenauer'i Erhard'a ve Menderesi İnönüye- Amerikan dış politikasının güdü- münde kolaylık bakımından tercıh ettıgı hiç kimsenin meçhulü değildir. Nitekim New Times da, belirli ve kudretli bir zümrenin tercumanı olarak, kaçınılmaz tenkidleri yapmakla beraber, State Departmentın bu temayülünü gözden asla uzak tutmamaktadır. Nitekim bahis mevzuu başyazıda da sempatiyi taşıyan kefenin şansölyeden tarafa bastığı sezilmektedir. Fakat dünya- nın muhtelif köşelerinde daha iyi bir hayat için guneş altında uğraşanların üzerlerinde duracakları nokta baş Başyazı, Almanyadaki İktidarın kendi arasında ce- reyan eden son hâdiseler karşısında Alman Muhalefe- tinin vaziyetini bahis mevzuu ederken Muhalefetin Adenauer'i Demokrasiden uzaklaşmakla ithamını hak- sız bulmakta. Şansölyenin demokratik prensiplere inançla dolu uzun hayatını belirtmektedir. Gerçi uzun yıllar Demokrasiye inanmış kimselerin hayatlarının sonlarına doğru, hele özledikleri makama oturduktan nra bu prensipleri biraz değişik şekilde — anlamaya başladıkları hiç görülmemiş bir şey değildir. Lıberal ton'un meşhur "iktidar insanı bozar”" sözü, durup dururken söylenmemiştir. BBuna rağmen AL man Şansolyesının memleketini Demokrasiden uzak- laştırmak — gayes taşıdığının doğru — sayılmıyacağı muhakkaktır, Almanyada böyle, bir Trejimin asıl temi- natı olan müesseselerin zedelenmesi yolunda bir gay- ret yoktuk hurrıyet ve tenkid havası püfür püfür es- mektedir. Alm Muhalefetinin bunca acı tecrübe- den sonra yogurdu üfliyerek yemesi anlaşılabilirse de New York Times'ın Adenauer hakkındaki kanaati ta- mamiyle yerindedir. Ama garip olan New York Times'- ın, hâdiseyi daha umumıleştırerek Vardıgı bir hüküm- dür. Başyazı şöyle sona ermekte "Bu itham, yal- nız Adenauer'in Demokrasiye vakfedılmış uzun ha- yatının ışığında değil, Şansölyenin — serbestçe seçilmiş bir parlâmentonun reyi ile daima devrilebilecek olma- sı dolayısıyla da haksızdır. Seçimler serbest kaldığı müddetçe, Almanyada oldugu gıbı her yerde de Demok- rasi masun olarak kalacaktı Diktatörleri kendi başlarında hiç görmemiş olan Amerikalıların bu safça fîkırlerı karşısında tebessüm etmemek kabil değildir. —Anla ür ünyanın liderliği mevkiini ellerinde tutmakla beraber sevimli Amerikalı dostlarımız meseleleri hakiki — veçhelerin- den ziyade bir takım imajlar vasıtasıyla görmek, her şeyi klişeleştirmek suretiyle — kolaylığa — gitmek âdetlerinden — politikada da — vaz — geçmemişlerdir. AKİS, 23 HAZİRAN 1959 Gerçi tecrübeli bir profesör, Maurice Duverger de "ner- de serbest serbest seçimler varsa, orada demokrasi var- dır" diye anayasa kitabında yazmaktadır. Ama der- hal "Serbest Seçim, insan haklarına ve — muhalefete azami hürmeti, basın hürriyetine riayet gerektiril" dı— ye gözlerine ilâve etmektedir. Zira dünyanın den ibaret olduğu herkesin gölgede yan gelip yatma— dığını çok iyi bilen tecrübeli profesör kupkuru bir ser- best seçim lâfının en amansız diktatörlerin ekmeğine yağ sürdüğünü görmiyecek kadar safdil mânada Rusyada da tek üsteli serbest seçim vardır! Maamafih o kadar ileri gitmeye lüzum yoktur. Dünya- nın dört bir yanında türedi diktatörler, hele Demokrasi ve Hürriyet avazeleri arasında, bu fikirlerin şampiyonu imiş gibi İktidara geldikten sonra, niyetleri bozuksa, De- mokrasi ve hürriyetten "yedire yedire" uzaklaşmışlardır. Elbette ki Almanyada böyle bir vaziyet yoktur. Fakat New York Times hâdiseyi umumileştirerek bazı dikta- törlük heveslilerine yeni yeni cesaretler vermeseydi çok daha iyi ederdi. Zira kısa vadeli bir görüşle ve o sırada işlerine geliyor diye zaman zaman Jimenez'lerin, Peron'ların, Batista'ların, Nuri Sait'lerin veya "Somo- za'ların arkasında yer alan Amerika, tarih tabii seyri ni takip edip böyle adamları yerle bır ettikten kendisini Amerikan düşmanı bir yeni muhitle karşı karşıya bulmuştur. Bir muhit ki yıllar yılı diktatörür hışmım her hissettiğinde onun kırbacının tellerinin do lardan olduğu zehabına -doğru veya yanlış, kapılmış ve diktatörle beraber Amerikadan da nefret etmiştir. dünyanın 1iderini, onunla gönül rızası ve aynı —prensiplere — -Jeffsrson prensiplerine- inanma neticesi dostluk eden bizim gibi milletlerin ika zi bir vazifedir. Amerika rejimler —mevzuundak fikrini mutlaka değiştirmelidir. İnsanlar için en kötü idare tarzı sâdece komünizm değildir En kötü idare tar zı totaliter idaredir ve komünizm — bunun bir çeşi- didir. Öteki çeşitlerden ne daha iyi, ne daha kötü olar bir çeşit.! Üstelik komünizm — mikrobu için en verimli vasatın diktatörlük rejimleri olduğu da son yıllarda açık şekilde ortaya çıkmıştır. Amerikanın, İngiltereden sonra gözünün içine baktığı Nuri Said idaresi Irak komünizme yaklaştırmaktan — başka bir işe yarama mıştır. Bu bakımdan komünizm duşmanı görünen her hürriyet düşmanına elini uzatmak, 'hele Amerikan menfaatlerini daha iyi koruyor diye bazı Orta ve Güney Amerikalı dıktatorlere destek olmak, üste- lik Demokrasinin tek olarak uzerınde çok münakaşa edilebilecek bir "serbest seçim" — sloganı- nın şampiyonu kesilmek -Jefferson bunu duysa, utan çından yerin dibine geçerdi. Hür Dünyanın lideirne sadece antipati çeker. Somoza'nın ideal arkadaşınır Nikaragua'daki Amerikan elçisi olduğunu öğrenmek herkes için bir hayal sukutu olmuştur. Amerika, dik- tatörlerin mukadder akibetini biraz daha ıstırap, biraz daha gözyaşı, hatta biraz daha kan pahasına geciktir- dikçe o ıstırabı çeken, o göz yaşını ve kanı akıtan küt leler mutlaka, ister istemez Amerikadan soğuyacaklar dır. Hürriyet düşmanlarının arkasında Amerikan elçi leri... Böyle bir levha, bizim müşterek idealimiz için er buyuk handikaptır. Amerıkaya yaraşan, milletlerin ha kiki temayüllerini sezme ona öre davranmaktır Parmagını diktatörlerin degıl milletlerin nabzına bas- maktı Ve bunu, iş işten geçmeden yapmaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: