9 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

9 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünyaya bakış Batı İ tiyar" Adenauer, hâlen, NATO'nun tesanüdünü de, önümüzdeki Zirve Konferansına dair ümitleri de sarsabilecek bir harekette bulunmuştur. Bu hareket, Batı Almanyanın yeni gelişen silâhlı — kuvvetleri için İspanyada askeri tesisler kurmağa teşebbüs etmesidir. Batı Almanya arazisinde hâlen üs olmağa, müsait yerlerin hemen hepsi Amerikan, İngiliz ve Fransız bir- likleri tarafından kullanılmaktadır. Kaldı ki Batı Al- manya, İlk Sovyet ileri hareketinde savaş alanı olacak- tır. Bu sebepten dolayı geri kademelerde bulunması zaruri eğitim tesislerinin ve lojistik merkezlerinin Batı Almanya arazisi dışında kurulması bir askeri zaruret- tir. Fakat, mesele bunda değildir. NATO'da hiç kimse Batı Almanyaya bu hakkın verilmemesini istemekte değildir. Batı Almanya daha şimdiden Belçika, Hol- landa, Fransa, Portekiz, Danimarka ve Norveçle bu hususlarda muhtelif anlaşmalar yapmıştır. Hattâ ya- bancı basında çıkan haberlere bakılacak olursa, Tür- kiye de Batı Almanyaya hava birliklerinin — eğitimi için bazı imkânlar vermiştir. Aslında bütün dâva, NATO Devletleriyle yapılan bu tarz anlaşmaların bir benzeri- nin İspanya ile yapılmak istenmesinden doğmaktadır. Batı Almanyanın İspanyayla bu tarz bir anlaşma yapmasına karşı muhalefetin sebeblerinden biri, Batı Almanyanın NATO'ya alınmasını sağlamış olan 23 E- kim 1954 tarihli Londra Anlaşmalarındaki Batı Al- manyanın imâl etmesini yasak ettiği silâhların ve bu arada atom silâhlarının imâline dair yasağın, sadece Batı Almanya arazisinde tatbik edilebileceğine dair mevcut kayıttır. Batı Almanyanın kendisine bu izni vermeyecek olan diğer NATO memleketlerinde bu ya- sağa aykırı hareket etmesi güçtür. Fakat, arka kapı- dan NATO'ya alınmak karşılığında İspanya, Batı Al- manyaya pek âlâ böyle bir imkânı tanıyabilir. Üstelik bir Alman atom bombasının denenmesi için İspanya Afrikadaki topraklarını da pekâlâ Bonn makamları- nın enirine tahsis edebilir. Halbuki Sovyet Rusyanın, Batı Almanyanın artan askeri kudretinden ürktüğü muhakkaktır. Batı Almanya Silâhlı Kuvvetlerinin taktik atom silâhlarıyla teçhiz — edilmesinin ötesinde, Bonn Hükümetinin kendi atom bombasına sahip ol- ması, Kremlindeki kuşkuları hiçbir zaman erişmediği bir hadde çıkartabilir. Bu takdirde dünya barışının da- yandığı gayri müstakar temeller yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. İşte, Adenauer'in son teşeb- büsünün Zirve Konferansında uzlaşma ümitlerinin mev- cut olduğu sahaları bile silip süpürecek bir mahiyeti haiz oluşu bundandır. Adenauer, bu harekete Zirve Konferansını daha yapılmadan baltalamak istediği için bile bile girişmiştir. Askeri tesisler kurulması için mü- zakerelerin, NATO içinde yürürlükte olan anlaşma ve teamüllere aykırı olarak NATO makamlarına bile ha- AKİS, 9 MART 1960 Almanya ve İspanya ber verilmeksizin başlaması da, mevcut kuşkuları art- tırmak maksadına hamledilebilir. İşte Amerikan Ha- riciyesi, Bonn ile Madrid arasındaki bu anlaşmaya bu sebebten dolayı aleyhtarlık etmiş ve Zirveyi kurtar- mak istemiştir. Meselenin bundan da mühim olan tarafı, Bonn ile Madrid arasındaki müzakerelerin, İspanyayı NATO'ya alma yolundaki manevralardan biri olmasıdır. Ger- çekten Paris ve Bonn, İspanyanın NATO'ya alınma- sını resmi politikaları olarak ilan etmişlerdir. Ameri kan Kongresinin de bu yolda bir kararının mevcut ol- duğu unutulmamıştır. Hattâ İspanyadaki Amerikan Büyükelçisi, geçen hafta memleketinde — verdiği bir nutukta bu noktayı teyit etmiştir. Danimarka, Norveç ve İzlândanın İspanyanın NATO'ya girmesine şiddetle muhalif olmaları ve böyle bir teşebbüsün Batı Avrupa- daki kuvvetli sosyalist azınlığı aleyhine çevirmesi ih- timalinin büyük oluşu, şimdi olduğu gibi, Birleşik A- merikayı ve İngiltereyi bu yoldaki teşebbüsleri destek- lememeğe sevketmiştir. Gerçekten, NATO'nun insan haklarını ve demokrasi, prensiplerini savunmak için kurulduğu Atlantik ittifakında yazılıdır. Bu durumda, İspanya gibi demokrasiyi — cemiyetin inhilâli addeden resmi bir doktrine sahip bir Devletin, bu doktrini mu- hafaza ettikçe NATO'ya alınması, Atlantik İttifakına bizzat NATO üyelerinin ihanet etmeleri demektir. Bu takdirde, dünyada pek az kimse NATO üyelerinin ha- kikaten insan hakları için çalıştıgına inanacaktır. Baş- kan Eisenhower s Gün Amerika seyahatinde, iktisadi kalkınmanın demokrasıyle birlikte yürütülme- si zaruretine işaret etmiştir. Gerçekten, aksi halde Güney Amerikadan Afrika ve Asyaya kadar gelişme- miş müilletlerin müfrit sol diktatörlüğüne kaymamala- rı için hiçbir sebep kalmayacaktır. Amerika eğer bu sözlerinde samimiyse, diktatörlüğün her türlüsüne aleyhtar olduğunu göstermek sorundadır. Hür millet- ler, sırf askeri Zzaruretlerin Amerikanın İspanyada stratejik hava üsleri kurması — neticesini doğurmasını, üzülerek fakat, anlayışla karşılamışlardır. Ama, İspan- yanın NATO'da hürriyet müdafileri arasında yer al- masından irkilmeyecek tek bir hürriyetsever tasavvur edilemez NATO Devletleri ve başta Amerika, hürriyete sa- dece kendileri için değil herkes için inandıklarını gös- termek zorundadırlar. Çünkü, hürriyete sadece kendi- si için inanmak ona inanmamaktan farksızdır. Zira, ahlâkın en basit bir prensibini ihlâl eden bir hürriyet anlayışı, hürriyete inanmak olamaz. Kendileri hürri- yete inanmayanların ise, başkalarından, — hürriyete, -hattâ bir az daha yavaş kalkınmak uğruna- bağlı kal- malarını istemeğe asla hakları olamayacaktır. 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: