9 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

9 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T İ YA Ankara "Oda" daki deneme evlet Tiyatrosu mühim bir dene- meye girişti: Oda Tiyatrosunu yerli "ilk piyes" lere ayırmıya ka- rar verdi. Bu kararla Cahit Atayın "Pervaneler" bu tiyat- isimli eserini, ronun sahnesinde tanıttı Bu denemenin lüzumuna, verebile- ceği faydalı neticelere, tahsisatlı ti- yatrolarımızın muellıf yetiştirmek için, Oda Tiyatrosu gibi, küçük salon- larını bu işe ayırmaları gerektiğine, yakınlarda, gene bu sahifelerde işa- ret edilmiş olduğu için aynı şeyleri tekrarlıyacak değiliz. Yalnız farket- tiğimiz bir tehlikeyi hatırlatmak fay- dasız olmayacaktır; kuvvetli tercüme piyesler oynarken, bir yer bulabil- mek için haftalarca beklenen Oda Ti- yatrosunda şimdi, bazı akşamlar, boş kalan koltuklara rastlanıyor. Her yeni deneme gibi, Oda Tiyatrosunda telif eserler denemesinin de, başlan- gıçta beklenen, umulan alâkayı gör- memesi tabiidir. Yeter ki bu deneme- yi göze alanlar, ilk günlerin güçlük- lerinden fütur getirmesinler ve başla- nan işi devam ettirsinler. Bunun için Oda Tiyatrosu sahnesi- ne konulan telif eserleri, meşhur Av- rupa yazarlarının piyesleri kadar u- zun zaman afişte tutmamak, seyirci- nin alaka ve rağbeti gevşer gevşemez afîşten indirmek ve yerlerine yenile- rini çıkarmak lazımdır. Yenilerini çıkarmak için, sahneye elverişli telif eserlerden küçük bir stok hazırla- mak, beşini onunu birbiri ardından provaya konabilecek şekilde elde ha- zır bulundurmak lâzımdır. Böyle bir stok ve hazırlık yapılmamışsa dene- menin yarıda kalmasından korkulur. Devlet Tiyatrosu bu işe bir kere gi- riştiğine göre ne yapıp edip bu stoku yapmalı, genç müellifleri teşvik et- meli, Oda Tiyatrosu repertuarı için "İlk piyes" yarışmaları açmalı, mü- kâfatlar koym Bu tedbırler alınmazsa denemenin başarısızlığını yalnız seyircinin ilgi- sizliğine, yerli yazarın verimsizliğine yüklemek haksızlık olacaktır. "Hikâye" den çıkarılan "Piyes" Cahıt Atay, Oda Tıyatrosunda Oy- nanmakta olan piyesinin konusu- nu O'Henry'nin bir hikâyesinden al- mıştır" diye işin bu tarafını kısa kes- meği tercih ediyor. Halbuki piyesi, baştan sona hikâyeyi takibediyor, aynı şahısları -bir ikisinin adını de- ğiştirerek- sahneye çıkarıyor. Bir hikâyeden, bir romandan piyes AKİS, 9 MART 1960 T R O çıkarmak -hattâ eski bir tiyatro ese- rinden yeni bir piyes meydana getir- mek- ne ayıp, ne de yeni bir şeydir. Konu aramak, vaka bulmak zahmeti- ne katlanmak istemiyen, daha doğru- su bunu ikinci dereceden bir iş sayan nice meşhur tiyatro yazarları böyle yapmışlardır. Shakespeare başkala- rının kötü melodramlarından şahe- serler yaratmıştır. Racine Yunan tra- jiklerini yeniden terennüm etmiş, Cor- neille İspanyol meslekdaşlarının iş- ledikleri konuları ele almış, Goethe aynı şeyi yapmakta tereddüt etme- miştir. Zamanımızda da bu şekilde hareket eden yazarlar çoktur. Co- lette'in, S. Maugham'ın birçok hikâ- ye ve romanları ya bizzat kendileri, yahut başka meslektaşları tarafın- dan piyes haline getirilmiştir. "Ge- lin - Therese Raguin", "Miras", "Ta- pılacak Kadın" gibi. Böyle olunca Cahit Atayı, dram- laştırmaya müsait bir yabancı hikâ- yeyi işleyerek piyes haline getirdiği için kimse ayıplamaz, bilâkis takdir eder. Konu aramakla kaybedilecek zamanı, iyi bir piyes yapısı kurmıya harcadığı için. Zaten tiyatroda mü- him olan mevzu değil, mevzuun işle- nişi, vakanın yürütülüşü, şahıslara verilen karakter ve canlılıktır. Fakat bir tiyatro yazarı konusunu, vakasını bir başka yazarın hikâyesinden, ro- manından aldı mı, bunu programda ve afişte, kendi ımzasınd a- çıkca belirtmek, faydalandıgı eserın adını da zikretmek zorundadır. Çün- kü ayrı bir edebiyat nevine dahil de olsa, başka birisinin kendisinden ön- ce bulup ortaya koyduğu ve artık ye- gâne sahibi bulunduğu bir malzemeyi kullanmıştır. Sigara paketlerinin üs- tünde bile hangi tütünden yapıldıkla- rı yazılıdır. "Kader Yolları" nın "Pervaneler"i ellıf söylemeyince, meraklı seyir- i gibi münekkide de, O'Henry'- nin dılımıze tercüme edilmiş bütün hikâyelerini — araştırmak — düşüyor Çünkü hikâyeden "aldıkları" ile ken— diliğinden "kattıkları" nın ne olduğu- nu bilmekte fayda vardır. Bu araştır- ma bizi O'Henry'nin “"Varlık" ya- yınları arasında çıkmış ve "Yeşil Ka- pı" adı altında toplanmış olan "Se- çilmiş hikâyeler"inide karıştırmıya sevkediyor. O zaman anlıyoruz ki Cahit Atay "Pervaneler" in konusu- u bu kitaptaki "Kader Yolları" hi- kayesınden almış. Bu hikâyesinde O'Henry, eski Yu- nanlıların değişmez "kara alınyazısı" gene Yunan trajedisinin sını hatırlatan bir tertip içinde, üçüz bir vaka halinde, onu modern bir kılığa sokarak işlemiştir. Bünyesinde bol dram malzemesi ta- şıyan bir hikâyeyi piyes haline getir- miş olması Cahit Atayın, herşeyden evvel, "tiyatro" kokusunu tanıdığını ve aldığını gösteriyor. "Kader Yolları" nın vakası krallık Fransasında geçiyor. Çoban ve şair olan kahramanı David Mignot, şiir- den bir şey anlamıyan hemşehrileri- ne, yavuklusunun anlayışsızlığına kı- zarak başını alıp köyünden çıkıyor, Parise gitmek 1st1y0r O ışık belde- sine... Fakat daha üç fersah gitmeden bir yol kavşağına rastlıyor, Karşısı- na çıkan bu yollardan hangisini tut- sun? Kısa bir kararsızlıktan sonra soldaki yolu seçiyor. Bu yolda Kara Alınyazısı, karalar giymiş Marki de Beaupertuys olarak karşısına çıkı- or. Onu önce güzel ve talihsiz yeğe- ni Lucie de Varennes'le evlendiriyor, "Pervaneler" O'Henry'e nazire... den bir sahne 31

Bu sayıdan diğer sayfalar: