9 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

9 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Besteciler Sürprizler senfonisi Geçen hafta Columbia Üniversitesi- nin MacMillan Tiyatrosunda ve- rilen bir orkestra konserinin sonuna doğru tuhaf bir "müzikal" hadise ce- reyan etti. Konser, üniversitenin ta- lebe orkestrası tarafından veriliyor- du. Program Haydn'a tahsis edilmiş- ti. Programdaki son eser olan senfo- ninin son bölümü çalınırken, orkest- ra üyelerinden üçü -trompetçi, klar- netçi ve kontrabasçı- caz çalmıya başladılar. Orkestranın diğer üyeleri de, yapacak işleri kalmamış gibi, çal- gılarını dizlerinin üstüne koydular ve cazcıları dinlemiye başladılar. Or- kestranın şefi Howard Shanet ise hiç istifini bozmadan, senfoniyi caza çe- viren zenci kontrabasçı ile arkadaş- larının çaldıkları cazı, ciddiyet ve gayretle idareye devam etti. Dinleyi- cilerin iyiden iyiye keyiflenmiş ol- dukları görünüyordu; fakat kimse hayretler içinde — kalmış sayılmazdı. Çünkü dinleyiciler senfoninin başın- dan beri, beklenmedik şeylere kendi - lerini hazırlamışlardı. Program Haydn'ın musikisine ay- rılmıştı ama, bu sürprizli senfoninin bestecisi Haydn değil, bir Türk mu- sikişinasıydı; bir kaç aydan beri A- merikada bulunan Bülent Arel. Sen- foni, bu beklenmedik caz faslıyla bit- tiği zaman tıklım tıklım dolu Mac- Millan Tiyatrosu alkışlarla ve bravo sesleriyle çınlıyordu. Bülent Arel, şaşkın ve heyecanlı, üç defa sahneye çıktı ve halkı selâmladı. Sonra da sah- ne arkasında, altı aylık İngilizcesiyle, tebriklere cevap — verdi, soruları ce- vaplandırdı. Bir Türk bestecısı, New York'un en görgülü musiki muhitle- rinden birinde, büyük bir başarı ka- zanmıştı. Nitekim az sonra, sahne arkasındaki bir odada, şef Howard Shanet, — Amerikanın radyo- sunun — mikrofonu sen- foni — hakkındaki latırken Arel için "Şayet bestecilerinin — çoğu yesine yakınsalar, Türkiyede musi- ki kültürünün çok gelişmiş olduğu neticesine Varabıhrız" diyordu. Sha- net'e göre Türkiyeyi Amerikada tem- sil için Bülent Arelden daha iyi bir sanatçı belki bulunamazdı. Columbia Üniversitesi — orkestrasının şefi, bil- hassa, Arelin, orkestranın şartlarına uygun bir musiki yazmakta göster- diği başarıyı Övüyor, amatörlerden meydana gelen bir orkestra için bes- telediği bu senfonide —Arelin teknik hünerini, sanatı sanatla gizlemek gi- bi bir başarıyla gerçekleştirmiş ol- duğunu söylüyor "uzun zamandır hiç- 30 Bülent Arel kadar diyordu. Zamana uygun şaka Arel, "Hommage â Haydn" adını ta- şıyan senfonisini, Columbia Or- kestrasının isteği üzerine, geçen haf- ta Cumartesi akşamı verilen Haydn'ı anma konserinde ilk defa çalınmak üzere bestelemişti. Eserin cazvari bi- tişini besteci, musiki tarihinin en bü- yük şakacılarından biri olan Haydn'a olan saygısını mizah yoluyla anlata- bilmek için tasarlamıştı. Arele göre, bir besteciye saygı göstermek için il- le de somurtuk olmak şart değildi. Hele saygı gösterilecek besteci Haydn olunca, güleryüzlü olmak, oyuncu ol- mak bilhassa gerekiyordu. Haydn'ın şakacı yanı zaten konser boyunca ak- settirilmişti. Programdaki eserlerden biri Haydn'ın, yer yer tavuk gıdakla- malarının taklit edildiği No. 83 Sol Minör senfonisiydi. Haydn bir de La- terna Konsertosu yazmıştı ve bugün pek az kişinin bildiği bu eser de Co- lumbia'daki konserin programında yer almıştı. Bu bakıma Bülent Arelin yeni eseri, programın umumi karak- terine de uygun düşüyordu. bir besteci bana tesir etmemişti" Ancak Bülent Arel Haydn'a olan saygısını mizah yoluyla anlatmak is- terken Haydn zamanının nüktelerine değil, günümüze ait malzemenin ver- diği mizah imkânlarına başvurmuştu. Tabiatı itibariyle ciddi olması gere- ken bir eserin, bir senfoninin içine caz unsurları yerleştirmek — şakalardan sadece bir tanesiydi. Arelin senfoni- sinde baştan sona kendini hissettiren mizah unsuru asıl, tonal ve atonal yazıların karşılaşmasıyla ortaya çı- kıyordu. Haydn melodileri tarzında tonal melodilerle aynı zamanda, oniki nota dizisinden çıkmış melodilerin veya refakat çizgilerinin duyulması, bunların yanında çalgılamadaki "a- laycı" davranış, mizah unsurunun, bu yolda eser vermiş k az bestecide raslanan çarpıcılıkla ortaya çıkma- sına imkân veriyordu. Önümüzdeki haftalarda İstanbul — Radyosu, "Gü- nümüzün Bestecileri" programında bu eseri yayınladığında Türk müsiki- severleri de herhalde, Bülent Arelin yeni senfonisinde — mizahi musikinin şaheserlerınden birini yarattıgına ve ve —"Sürpriz Senfonisi" — bestecisi Haydn'a lâyık bir sürprizler senfoni- siyle bu büyük klâsiğe olan saygısını ifade etmiş olduğuna kani olacak- lardı. Yeni seslere doğru estecinin her nedense Fransızca olarak "Hommage â Haydn" diye isimlendirdiği "Haydn'a Saygı" sen- fonisi, gene besteci tarafından "Sin- Bülent Arel Başarılı temsilci foniette”" yani "küçük senfoni" ola- rak sınıflandırılıyordu. — Bu sınıflan- dırmayı, ilk bölümün kısalığı ve bo- yutlarının küçüklüğü bakımından, a- lışılmış birinci bölüm büyüklüğüne uymayıp daha çok, belirli bir biçimi olan bir "prelude" sayılabilmesi hak- lı gösterirse de eser bütünüyle ele a- lındığında, gerek uzunluğu, gerekse işlenişindeki gelişmişlik bakımından tam bir senfoni olarak kabul edilebi- lir ve bestecinin eserini "sinfoniette" diye küçümsemesi bir tevazu gösteri- si olarak alınabilirdi. Bu bakıma "Haydn'a Saygı" Arelin dördüncü senfonisidir. Diğer üç senfoniden biri iki yıl önce Ankarada Robert Law- rence idaresinde çalınmıştır. Geri ka- lan iki senfoni henüz çekmecelerde toz toplamaktadır. Bülent Arel her nekadar şimdilik, elektronik ve somut musiki alanında çalışmalar yapmaktaysa da, daha bir müddet -kendi tabiriyle- "bilinen mu- siki" eserleri vermiye devam edecek- tir. Elektronik musiki bestecisinin, nota kâğıdı ve kalemden daha baş- ka -ve çok daha pahalı- aletlere ihtiyacı vardır. Rockefeller Vakfının davetlisi olarak New York'ta bulunan Bülent Arel, Columbia Üniversitesi- nin elektronik laboratuarında, man- yetik şerit musikisi bestecilerinin en şöhretlilerinden — Vladimir Ussachev- sky ile Otto Luening'in yanında bu musikideki tecrübesini ve görgüsünü gelıştırmektedır Amerikaya gitmez- den önce, elektronik ton jeneratörü ve yaylı kuartet ıçın yazdığı eserle, "bilinen musiki" nin dışına çıkmıya kendini hazırlamış olan Arel, elektro- nik sahada ancak, Amerikada bulun- duğu müddet zarfında eser verebilir. Türkiyeye döndükten sonra, Ankara radyosunun köhne manyetofonlarıy- la, en iptidaisinden bile, bir elektro- nik eser vermesine imkân yoktur. AKİS, 9 MART 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: