30 Haziran 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

30 Haziran 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ten pislenmiş olduğuna daha iyi İna- narak bir an reye devretmeli ve birliklerimizin başına dönmeliyiz" diyordu. Hattâ bazıları ilave ediyorlardı: o "Devlet , bunu söyleyenlerin dahi bil- mediği, "mühim güçlüklerin ufukta birikmekte olduğuydu. o Orgeneral Gürselin Çankayada basın mensupla- rına verdiği (okokteylde Milli Birlik Komitesine mensup bir genç binbaşı bunları söyledi ve inanmış insanlara kaş samimiyetle: "— Ancak, her şeyi tertemiz et- meliyiz, öyle bir nizam kurmalıyız, öyle bir daire çizmeliyiz ki bizden sonra gelenler bu hukuk devletinin duvarlarım yıkamasınlar. Bunun için de evvela şu pislikleri ortadan kal dırmalı" Çankayada bir akşam Zaten Gürselin geçen haftanın son- yukarıya bırakı yollarına devam ediyor, f sağa kıvrılıyor, sonra sola dönüyor ve biraz evvel katettikleri yoldan daha dar, fakat daha temin yoldan geçerek önünde gene yağız nöbetçilerin beklediği bi- nanın methalinde duruyordu. Gelen- ler basamaklarında makineli taban- calar taşıyan nöbetçiler duran mer- mer merdivenlere yöneliyorlardı. Merdivenler o süratle çıkılıyor ve Çankaya köşkünün aydınlık, temiz salonlarına dahil olunuyordu. Misa- firleri resmi üniformalı teşrifatçılar karşılıyordu. oYol gösteriliyor, uzun bir koridor geçiliyordu. Sağ tarafta dinlenme salonu ve camlı MM arkasında meşhur mermer havuz bu- lunmaktaydı. Ne var ki, misafirler mermer ee ziyade dinlenme salonunun hemen karşısında yer alan üyük kapı ile "alâkelıydılar. Zira, pini gerisinde n mensupları ile ordu mensuplarının hemhal olduk- ları ve Ankaranın şahane manzarası- na sahip salon bulunmaktaydı. Sabık ve sakıt hanedanın işret Gemi icra edildiği bu salon o akşam - tesna ve tarihi günlerinden birini, ya, şadı. Eskiden içkili, sazlı, sözlü â- lemlere tahsis edilen salonda simdi kansız başarılan bir ihtilal sonrası. AKİS, 30 HAZİRAN 1960 bu el fikren hazırlayanlar ve fi- edilmekte karşıda uzun bir masa yer alıyordu. Masanın üzerinde, tepsiler içinde soğuk mezeler bulunu- yordu. Gazeteciler, masanın etrafına toplandılar ve pek çoğu Bir Lâhza-i Teehhür Bugünlerde Türkiyede bir dörtlük pek moda. Hele gençler bir araya geldiklerinde bunu, bestesiyle, keyifli keyifli okuyorlar: Adnan Adnan güzelim Haydi uçta görelim Bunca e -İnönü eml çalımdan sonra böylesine mas- ra olmuş bir devlet adamı ancak lanetlenmiş diktatörler albümünde mevcuttur. Onların keli di " gülünçlükten, çok daha asil bir tarzda a bilmişlerdir. Ama kendi düşen ağlamaz ve kendi akıbetlerini mi hazırla- yanlara acınmaz. Bırakınız insanları, Allanın u bile istismara kalkışan, bir uçak kazasından kurtulduğunda bunu ihtar sayacak yer- de evliyalığını ilân edecek kadar küçülen, kendisine çocuklardan kur- banlar donattıracak derecede sapıtan ve ne oldum delisi olan bir "son- radan görme"nin maskaralıktan başka kaderi elbette ki bulunamazdı. imdi lütfen, o uçak kazasından sonra AKiS'in, 7 Mart 1959 tari- hinde en iyi niyetlerle yazdığı şu satırları okuyunuz: "Bütün gözlerin kendisine çevrik bulunduğu Başbakan Mendereste kazadan sonra bir değişiklik bekleyenleri haklı çıkaracak bir işaret ise henüz mevcut değildi. Bilakis, Ankaraya geldiği me akşamında Mecliste yaptığı konuşmada muhalefetin Londra anlaşm ki reyleriyle vatanseverlik de ecelerini ortaya koyacaklarım söylerken ölmezler arasına geçen bir Paskal misali vardı, sela meş- hur bombalı suikasttan sonra da zerre kadar de eğişmeyen “ Bitlerden ve- ya Tevfik Fikrete "Bir lahza-i teehhür"ü ilham eden hadiseden sonra da yolundan dönmeyen Abdulhamit TI. den bahseden gene tarihti." Kehanet mi? Asla. Sadece, teşhis! gerekirdi. Ne var ki, mesleğin türlü çilesine göğüs germiş basın mensup- arı ne de olsa endişe içindeydiler! Bu endişelerini Komite azalarına açık- ladılar. Aldıkları cevap yüzlerdeki tebessüm genişletti ve şüphelerin zail olmasını sağladı. Bilhassa genç gazetecilerin en fazla üzerinde dur- dukları mesele hürriyetlerinin as da ilen tatbi ii edenler tarafından tes'it . Sala) içeriye girince hemen altından mamul Çankaya köşkünün mükellef döşenmiş salonla- rında altın yemek lanmanın zevkini çıkardılar. Milli Birlik Komitesine mensup subaylar, Geçici İdarenin kabine ü- yeleri Devlet Başkam Cemal Gür- selin bu mütevazı, fakat müstesna kokteylinde hazır ve nazırdılar. Gen gazetecilerin en ziyade alâkalandık- ları, ihtilalin hazırlayıcıları ve tat- bikçileri Milli Birlik Komitesi üye- leriydi Hemen hemen her gazeteci- nin payına ÜÇ Milli Birlik Komitesi âzası düşmekteydi. Basın mensupları ile Komite azaları samimi hasbıhal- lerde bulundular ve memleket mese- lelerinde karşılıklı fikir teatisinin lü- zumundan uzun uzun bahsettiler. Ko- mite âzalarının üzerinde hassasiyet- le durdukları bası meseleler o vardı. Bunların, basın yoluyla umumi efkâ- ra arzından tabii bir şey olmamak takımlarını kul- ka o olsa Ri an e Ancak mite üyel n bu mevzuda ne dar ie olduklarım müşahede basın mensupları yüreklerinin erahladığıı hissettiler. Bu arada Devlet Başkam Cemal Gürsel lerinin hâlâ tesirinden kurtulamadık- larına verdiler Kül yutmayan subaylar Genç gazeteciler garsonların bu ha- reketine pek aldırmadılar. Onları asıl alâkalandıran bir başkasının genç Milli Birlik Komitesi azalarından bir- kaçına hararetli hararetli nnlattıkları 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: