17 Ağustos 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

17 Ağustos 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Adalet Bakanlığının geniş kütüp- hanesinin tusun camlı masası etra- fında bekleyen o gazeteciler, Adalet Bakanı Gözübüyüğün kapıdan girdi- ğini gömdüklerinde saatler 13'ü göste- riyordu. Gazeteciler, ene dakika evvel toplantıyı terke karar vermiş- lerdi. Zira 12.30 da bağlıyacağı bildi- rilen basın toplantısına alelacele ge- len basın mensupları meçhul bir se- bepten ötürü bir hayli beklemek zo- runda kalmışlardı. e Sebep sonradan açıklanmıştı. Bakanın mühim bir mi- safiri vardı. Mühim misafirin kim olduğu söylenmedi. Adalet Bakanının neşesinin az ol- duğunu, Adalet Bakanını İnkılâptan bu yana yakinen tanıyan gazeteciler hemen farkettiler. Gözübüyük tape edilmiş kâğıtları dağıttı. Not alma- ga kalkan basın mensuplarına yorul- mamalarını ve her bilginin verilen kâğıtlarda yazılı olduğunu, bununla beraber bilgilerin nasıl istenirse öyle tefsir edilebileceğini söyledi. Gözübüyük, bundan sonra Na olarak verilenin oizahına geçti. So- ruşturmanın gidisi (o hakkında yazı- lanların pek -çoğu yanlış oluyordu. Hele kesin bir tarih vermek hiç doğ- ru değildi. Zira, bizzat Yüksek So- ruşturma Kurulu üyeleri böyle bir tarihi tespit edemiyecek odurumday- ılar. Bir sâkıtın dosyasının tamam- landığı zannediliyor, dosya numara- lanıyor, yerine konmak üzereyken bir de bakılıyordu ki bir başka sakı- tın, bir başka muamelesiyle dosyası bittiği zannedilen sakıtın alâkası ortaya çıkmıştır. Tahkikat yeni bas- tan düzenleniyor, dosyanın sahifeleri kabarmağa başlıyordu. Öte yandan tetkik ve tahkik komisyonları da boş durmuyordu. İktisadi (Devlet Teşek- külleri bir bir ele alınmıştı. Hele U- mum Müdürler hakkında açılan tah- kikatlara son derece önem veril- mekteydi. Bu bakımdan muhakeme- lerin başlangıcı ohakkında bir tarih tespit edilmiş değildi. Sâdece ve sâ- dece "Belki Eylül başında" denile- bilirdi. Antika bir antikacı Hakikaten geçen hafta ele geçen azı malümat bazı düşüklerin ye- ni marifetlerini ortaya koydu ve bir takım dosyalara değişik (o istikamet Verdi. Zeynel Kent adında bir adam yurt dışına çıkmak istiyordu. Müra- caatını yapmış ve gerekli izni iste- mişti. Adam şüphe uyandırdı. Zaten Zeynel Kent ismi Emniyet için âşinâ bir isimdi. 27 Mayıstan bir müddet Önce İstanbulda, Nişantaşındaki Top- ağacındaki hâli bir arsada yüzbinler- ce metrelik kaçak perde tulü bulun- muştu. Bunların Afganistanın Anka- ra Büyük Elçiliği adı kullanılarak Zeynel Kent isminde biri tarafından ak en getirildiği (o bildirilmişti. nel Kent tülleri ogerekli yerlere darımmak üzere kamyonlğ hâli arsa- ya çekmiş, fakat gümrük polisi tara- fından yakalanmıştı. Sonradan, ne hikmetse, azeri olduğu ve Samet A- gaoğlunun dostu bulunduğu söylenen Zeynel Kentin bu marifeti tamamen örtbas edilmiş, kaçakçı değil de ka- çakçıyı yakalayanların başları derde ik Bunlar oraya buraya sürül- müşler Zem Kent antikacılık yapıyor- Antikacı Kentin dükkânı Derde devadan gayrı du. Ankarada, Atatürk bulvarı üze- rinde bir dükkânı vardı. um kara Emniyet Müdürü Albay Cemal Altana bildirildi ve onun emriyle tahkikat genişletildi. neviden kaçakçılık yapıyordu. Türki- yede bulunmayan, dövizsizlik dolayı- sıyla getirtilemeyen her şey Zeynel- de mevcuttu. İş, paradan haber ver- mekti. Bütün büyüklere o hizmet e- Dışişleri Bakanlığında giri- şilen bir tahkikat bu adamın bakan»; lığa inanılmayacak fiyatlarla "anti- ka eşya" sattığını ortaya koydu. Bunlar "hediye" adı altında alınmış- tı. Kentin adamı Ahmet Salih Korur- du. Korur adamı öylesine korumuştu ki bir tarihte yurt dışına sürülmesi karar altına alınmışken sonradan ka- rar durdurulmuştu. Antikacının bir Zeynel Kent ile mükemmel işler çe- virmişti. Ankara Emniyet Müdürü Kentin evinde bir araştırma oyapmağı uy- gun gördü. Savcılıktan alınan müsa- ade ile ev basıldı. Ele geçirilen eşya cidden bir antikacıya yaraşır şeyler- di. Evde binlerce mermi, yabana markalı tabancalar, tüfekler ve bir yığın silâh vardı. Kentin evi, âdeta bir askeri müzeydi D.P. devrinin bu meşhur antika-' cismin tevkifi için derhal emir veril- di. İstanbulda olan antikacı kısa za- manda yakalanarak başkente geti- rildi. (o Böylece Yüksek Soruşturma Kurulunun dosyalarına bir tane daha ekleniyor ve Sarıkışla yeni bir misa- fir daha kazanıyordu. Evet, her tas kaldırıldığında altından bir şey çı- kıyor ve pislikler temizleneceğe ben- zemiyordu. İnkılâp Bağdaşanlar, bağdaşamayanlar Bu haftanın başındaki pazartesi sa- bahı Ankarada Bakanları telefon- la arayanlar bütün Hususi Kalem Müdürlerinden aynı ocevabı aldılar: "Beyfendi Bakanlar oKurulundalar". Hava sıcaktı. Gökte bulut görülmüyordu. Ağustos sıcağı başkentin kaldırımlarını âdeta yakı- yor, hararet böylece alttan ve üstten şehri sarıyordu. Başbakanlığın, du- varları lambrili, uzun Bakanlar Ku- rulu odasındaki soğuk hava tertibatı bile tesirsiz kalıyor, başta Cemal Gürsel bütün kabine azaları şakır sa- kır terliyorlardı. o Bakanlar toplantılarını oumumiyetle evvel yapıyordu. Kurul ekseriya top- lantıya sabah saat 9.30 da başlıyor- d nedense geçen haftanın or- çarşamba günü tasında Bakanlar AKİS, 17 AĞUSTOS 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: