17 Ağustos 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

17 Ağustos 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Mn etrafındakilere lâf e a lâstik şiltede yüzen küçük bir seul ta- kıldı. Saat tam 15.30 da, etrafındaki- lere veda ederek denizden çıktı. Gürselin denizden çıkışının sebe- bi bir misafir mi Gelecek olan eski D.P. listesi müdavimlerin- den bağımsız istanbul Milletvekili mühim ziyaretini akşama doğru yap- tı. Yapılan ziyaret hakikaten bir gün evvel söylense imkânı yok inanılmaz- dı. Devlet ve Hükümet Ziyaretine gittiği zat, Türkiyenin sayılı zenginlerinden Ha- cı Ömerdi. Emirgânda son derece mükellef bir villâ içinde oturan Hacı Ömer, Gürseli bahçe kapısında kar- şıladı. Bu tip karşılamalara alışık bir insan edasıyla yerlere kadar eğildi. Mi Gürsel otomobilden kapıda inmiş- . Hacı Ömerle birlikte köşkün bah- m girdi. Sakıtlar zamanında ko- laylıkla temin edilen ve değeri 6 bin dolar civarında olan meşhur at hey- kelinin yanından kıvrılarak sağ tara- fa sapan Gürsel ve Hacı Ömer ağır a- ğır köşke doğru yürüdüler. Yolda ek- seri Gürsel konuşuyor, Hacı Ömer belki de eski alışkanlığının tesiriyle devamlı suretle tasdik ediyordu. İki adam köşkün kapısında kayboldukla- rında kafalarda beliren istifhamlar hayli çoğalmıştı. Gürsel Hacı Ömeri neden ziyaret etmişti? Ziyaretin ha- kiki maksadı neydi? Devlet Başkanı bir zamanların bu ünlü Demokratına bazı tavsiyelerde mi o bulunacaktı? Bütün bunların cevabı verilemedi. Bir saat sonra Emniyet Müdürlü- günün 0004 numaralı siyah Chevro- let otomobili Devlet ve Hükümet Başkanını almağa o geldiğinde bava kararmış, Boğazın balıkçıları yavaş yavaş denize açılmağa başlamışlardı. Ama Adanalıların gayet iyi tamdık- . ları, düşüklerle ahbaplığını ve müna- sebetlerini bildikleri, onlardan ne de- MR Kn gözleriyle gör- dükleri Hacı Ömeri emal Gürsel Ziyaret eğilme kurovada bir soğuk duş tesiri Gerçi Hacı Ömerin girginliği bilin- meyen husus değildi. Servetine güve- nerek herkesi davet etme hakkını kendinde görüyordu. Hattâ meşhur Thornburg bile bu yapışkan zattan kurtulamamıştı. Nihayet Cemal A- ganın ne derece kalender ve şahsi meselelerde yumuşak (yüzlü olduğu da bilmiyordu. Ama nihayet Cemal Aga bugün Devlet Başkanıydı ve yüzünü biraz daha pek tutması gere- kiyordu. Zira bu haftanın başında Gürselin Bayarın eski "şahsi dost"u olan "becerikli iş adamı 'm evinde zi- 18 Bir Açıklama (Gecen hafta Cemiyet sahife- sinde İzmir muhabirimiz ta- ki telefonla o verilen bir miyet haberi elimizde olma- in sebeplerden dolayı mecmu- amızda hatalı bir şekilde neşre- dildi. Ancak kibarlığı omüsel- lem olan Ticaret Bakanı Dr. Ci- hat İren telefonla bizi ikaz et- fi. Şimdi bu hatayı tashih edi- yoruz. zmir o Gazeteciler o Cemi- yeti Lokalinde cereyan eden muhaverede Cihat İren gaze- tecilerden imdi aynen şöyle "Gazete yal yazarsa, gaze- teler nasıl olsa yalan yazarlar derler. Gazeteci zamanla yıp- ranmaz bilâkis otoritesi Politikacı zamanla yıpranır." Ayrıca Cihat İrenin mi Mi adı geçen Lord Home gil Mr. Amerydir. yareti bir belirli sınıfa verilmiş prim gözüyle görüldü ve hiç iyi karşılan- Öteki deniz âşığı eçen hafta boyunca Gürsel Mar- araya Floryadan girerken, ta- tilini fazlasıyla hak etmiş bir başka politikacı aynı denize Heybeliadadan giriyordu. İnönü denizde kalma müd- detini gittikçe uzatıyor ve iyi giden havalardan mümkün nisbetinde fay- dalanmaya çalışıyordu. Zaten Anka- raya dönüş için de, bir fevkalâdelik olmazsa, takvime değil barometreye bakarak karar verme niyetindeydi. Havalar müsait gittiği takdirde Ey- lül sonuna kadar İstanbulda kala- caktı. D.P. devrinin Muhalefet lideri geçen haftanın sonunda bir yakınma: ".—Biliyor musun, yeni yeni din- lenmeye başlayabildim.." dedi. Cc. nel Başkanının dinlen- me ölçüsü okuma kaabiliyetiydi. Şim- di, eskiye nazaran çok dafa fazla o- kuyor ve okumaktan zevk alıyordu. Bu, zihninin bir çember üzerinde dön- mekten kurtulduğunun o deliliydi ve doğrusu istenilirse kış aylarında, ken- disini bekleyen işlerin halimde bu sü- künet büyük fayda verecekti. İnönü sabahları dokuza doğru kalkıyor, mütâd traşını olup giyindikten sonra -sakalı çıktığı devirden bu yana, İnö- harbinin sabahı dahil her gün mutlaka traş olmuştur ve yanına çı- kanların traş olmasını mecburi tut- muştur- hafif bir kahvaltı ediyor, gazeteleri tetkik (ediyordu. Denize öğleye doğru gidiyor, Heybeliada pla- jını dolduranların sevgi dolu bakış- ları, hattâ tezahüratı arasında ban- yosunu alıyor, yüzüyordu. Öğleden sonra kısa bir istirahata çekilen İnö- rini ekseriya evinde, eşiyle birlikte yiyen C.H.P. Genel Başkanı geç vak- te kadar okumaya devam ediyordu. Yaz aylarında İnönü için en bü- yük zevk Maltepeye geçmek oluyor- du. Orada torunlarıyla birlikte deni- ze giriyor, onlarla oynuyor, onları gezdiriyordu. Zaten küçük torunları da arada sırada gece yatısına büyük- babalarına gidiyorlar Heybeliadadaki o sessiz ev cıvıl cıvıl cıvıldıyordu. İnönünün yaptığı bir şey daha vardı: İç ve dış hâdiseleri dikkatle takip etmek! Geçen haftanın sonla- rındaki gün görüştüğü Milliyetin ya- zı işleri müdürü Abdi İpekçiye "Bu benim yarım asırlık tabiatımdır" de- di. Türkiyenin | kak devlet ada- mının bu tabia muhafazası pek çok vehimli kalbe su serpti. İnönü vazife başındaydı. C.H. P. Perde açılıyor Bu haftanın başındaki pazartesi gü- nü, Ankarada C.H.P. nin sarı ba- danalı Genel Merkezine gidenler ora- da uzun boylu, kalın gözlüklü, zeki , âşinâ yüzlü bir genç adam; masasının başında buldular. Genç a- damın katilden geldiği yanık yüzün- den belliydi. Bu, eski partinin yeni siması -yeni ve en kıymetli simaların- dan biri- Prof. Turhan Feyzioğluydu. Böylece, C.H.P. nin iyi niyetli Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal ken- disine yaz ayları için verimli bir yar- dımcı bulmuş oldu. Zaten yaz dolayı- sıyla İstanbulun orasına burasına da- gılmış, bilhassa -ucuzluğu odolayı- sıyla- Büyükadadaki Anadolu Klübü- ne sığınmış C.H.P. ileri gelenleri bu haftanın başlarında başkente, İşleri- nin başına dönmeye hazırlanıyorlar- dı. Eski parti yani bir devrin eşiğinde bulunduğunu anlamış ve tenkitlere kızmanın hiç bir fayda sağlamadığı- nı gözleriyle görmüştü. Hakikaten 27 Mayıs tarihinden bu vana, çoğu kötü niyetli tenkitler C. H.P. ileri gelenleri üzerinde asap bo- zucu bir tepki yaratmıştı. Yâni, her iş bitti de sıra C.H.P. nin tenkidine mi gelmişti? En munis ve mutedil tanınan C.H.P. liler bilhassa hususi toplantılarda -meselâ Kemal Satır- kendisine ve umumiyetle partinin hareketsizliğine tevcih edilmiş ten- AKİS, 17 AĞUSTOS 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: