17 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

17 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Düşükler havalanıyorlar Sayfiyede tenezzüh! tevdi etmek yasaktı. Koraltanla avu- katının görüşmesi, tam üstada lâyık bir mahalde cereyan etti: Lokanta- da! Avukatlar, bu görüşmeler sıra- nin düş e gün önce tevdi edildiğini öğrendiler. Ama müvekkillerinin bildirdiği baş- ka ve garip bir haber daha vardı: Menderes me sar bâzı m kararnameyi ellerine (o alıncaya ka- dar, bugün yarın abiye li ri ümidi içinde yaşamışlardı, ifadele- rinde suçu Menderese ve Bayara at- mışlardı ya.. Sanmışlardı ki, kendi hesapları böylece görülmüştür. Fa- kat üstadlar Yüksek Soruşturma Kurulunun kararnamesini okudukla- rnda ayılmışlardı. Bunun üzerine derhal avukat peşinde koşmaya baş- lamışlar, ailelerinden avukat iste- meye koyulmuşlardı. Tabii, yakınla- rı arasında avukat bulunanların işle- ri nisbeten kolaydı. Ama hiç hukuk- çu tanımayanları bu haftanın başın- dan itibaren bir düşünce kara kara sardı. Buna mukabil Bakanların en akıllıları tedbirli davranmışlar, mü- dafilerini tesbit etmişlerdi. Bunlar- dan biri Celâl Yardımcıydı. Son dakikadaki pürüz Mn enderes kabinelerinin gedikli Ba- kanı Celâl Yardımcı, kendisine iki avukat bulmuştu: Orhan Arsal ve kardeşi Mesude Varol. Haftanın ortasındaki gün, Yassıadadaki ilk duruşmaya katılacaklar davetiyele- rini almak üzere Dolmabahçedeki İrtibat bürosuna akın ederlerken Me- 24 sude Varol da aralarına katıldı ve rıhtıma geldi. Fakat, başvurduğu büroda vazifeli olan subay, son dere- ce nâzik bir tavırla kendisine adının listede bulunmadığını bildirdi. Genç kadın: "— Ben Mesude Varolum, dedi. Kardeşim Celâl oYardımcının aynı zamanda avukatıyım da.." Subay listeye dikkatle baktı. — Hanımefendi, listede isminiz maalesef yok!" Mesude Varol ısrar etti — İmkânsız! Nasıl olur? Celâl bana vekâletname verdi. Bakın, yaz- dığı mektuplar burada. Kendisini ben ve Orhan Arsal müdafaa edece- giz." O sırada, gişenin biraz gerisinde duran orta yaşlı bir adam genç ka- dının ia yaklaşmıştı. e oldu, Mesude hanım, diye sordu. okan size yer (o ayrılmamış mı?" Mesude Varol ani bir hareketle döndü. Karşısında, kardeşinin öteki avukatı Orhan Arsalı görünce ferah- ni — Geldiğiniz iyi oldu, Orhan bey. Mim benim adımı listeye dahil etmemişler.. Sonra, Yardımcının iki müdafii bir kenara çekilip aralarında görüş- tüler. Mesude Varol ümitsiz değildi. *— Celâl Bayara üç kişilik avu- kat kontenjanı ayrılmış, Eğer bu dolmazsa, ki dolmayacağından emi- nim, o takdirde bana müsaade ede- cekler. Hiç olmazsa sanık yakını ola- rak gitmek istedim ama, Harika gi- deceğinden ona da imkân bulunama- dı. Müsaade vermediler." Orhan Arsal ısrar etti: "— Muhakkak gitmeniz lâzım. Bu, bilhassa Celâlin maneviyatını takviye bakımından mühim Mesude Varol da bu hususu müd- rikti. -— Evet, gitmem lâzım.. Biliyo- rum" dedi. Yardımcıların işi, öğleden sonra neticeye bağlandı. Mesude Varol, ya- nında Orhan Arsal bulunduğu halde tekrar Dolmabahçeye geldi. Vapur- da yer bulunmuştu. Mesude Varol da ilk duruşmaya katılabilecekti. Nite- kim cuma günü, avukatlara ayrılan sırada genç kadını görmek kabil ol- du. Mesude Varol perşembe günü AKİS , 17 EKİM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: