19 Aralık 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

19 Aralık 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Yeni hüviyet (Genel Sekreter bu havayı Partisi içinde kurmaya hazırlanırken ve ii mesai arkadaşları da C.H. . nin tüzüğü üzerinde yem şartların zaruri kıldığı (değişiklikleri plânla- maya koyuldular. İşe evvela, ocak ve bucak teşkilâtının kaldırılmış olması neticesi ortaya çıkan durum ele alı- narak girişildi. (Fakat sonra, siyasi faaliyet toplanacak ilk vermesi gerektiği fikri taraftar topla- dı, meseleye geniş zaviyeden bakılma- sı düşünüldü. Hakikaten, Önce tek parti devrinin, sonra Demokrasiye in- tibak devrinin, nihayet son on yıllık mücadele devrinin icapları olarak tü- zükte bir takım acaiplikler belirmiş, bazı fuzuli organlar vücut bulmuştu. Meselâ Parti Meclisi, 1954 seçimle- rindeki anormal hezimetin anormal bir neticesiydi. Onun gibi, Partinin önümüzdeki yıllarda rahat çalışması- nı, hele İnönü hak ettiği istirahate çe- kilince mekanizmanın kusursuz yürü- mesini sağlayacak tadillerin İnönü iş- başındayken yapılması lüzumu kabul edildi. Bu sırada, Aksal, kelimenin tam manasıyla bir lider hüviyetiyle beli- riyor ve vasıflarını, hem edindiği tec- rübe, hem kazandığı alışkanlık içinde kabul ettiriyordu. Bu, kendisine pres- tij ve geniş otorite getirdi. Kurucu Meclis hikâyeleri ortaya çıktığında, C.H.P. teşkilâtının başında mütered- dit, kendinden emin olmayan, hep sız- lanan bir zayıf adam değil, yolunu ni- hayet seçmiş bulunan bir kuvvetli a- dam vardı. Bu adamın ne istediğini mükemmelen bilmesi ve Partinin hem lideri, hem idareci takımı, hem de pek çok geniş kütlesi tarafından sımsıkı tutulması Kurucu Meclis vesilesiyle Partinin bir cengel haline gelmesini önledi. İnönü, Aksal ve arkadaşları da- ha ilk günden Kurucu Meclise "ful kadro"dan kurulu "birinci takım'"ı gönderme lüzumu üzerinde ittifak et- tiler.. Hatır ve gönül, taviz politika- sının kombinezonları, sahte şöhretler, emektar olmanın verdiği alaturka mazhariyet, geçim sıkıntısı çekmenin uyandırdığı acıma hissi asla kaale a- lınmayacaktı. İnönü, Aksal ve arka- daşları evvela Kurucu Meclisin gaye- si ve mânası üzerinde durdular. Bir defa bu gaye tesbit edildikten sonra, oraya kimlerin gönderileceği daha ko- laylıkla ortaya çıkacaktı. Nitekim, Kurucu Meclise teşhis konunca, müs- takbel C.H.P. temsilcilerinin vasıfları kendiliğinden belirdi. "CHP. takı- mı"nın çeşitli elemanlardan müteşek- kil bir ihtisas kadrosu olması lâzım- 10 dı. Bu kadroda Anayasa teknisyen- leri gibi politikanın tatbikat sahasın- da başarı kazanmış şahsiyetler ve İyi Parlâmento adamları da yer alacaktı. Bunların çalışma kudreti fazla kim- seler arasından seçilmesi bir zaruret- ti. Faaliyetin büyük kısmı komisyon- arda geçecekti. Nihayet, Kurucu Mecliste değişik teşekküllerden veya illerden gelen, fakat C.H P. nin inanç- larına sahip kimseleri derleyip top- layacak, onlara yardım edecek, isti- kamet verecek tecrübeli politikacılar da faydalı olacaktı. Bu vasıflar tes- bit edilince, adayların isimleri kendi- liğinden ortaya çıktı. Bir takım isimler Bisileri ve komisyonlardaki çalış- ma güçleri bakımından Muammer Aksoylar, Emin Paksütler, Turan Güneşler, Tahsin Bekir Baltalar, Atıf Ödüller, Doğan Avcıoğlular, Coşkun Kurcalar, Mümtaz Soysallar, Osman Okyarlar ve onlar gibiler hatıra gel- diler. Parlâmento adamlığı ve hatip- lik Ölçüleri kaale alınınca Avni Do- ganların, İlhami Sancarların, Suphi Baykamların, Hıfzı Oğuz Bekatala- rın adları düşünüldü. Turgut Göleler, Kemali Beyazıtlar, Kemal Satırlar şüphesiz Temsilciler Meclisindeki res mi, ya da gayrıresmi Halkçıları bir araya getirmek, çekip çevirmek bah- sinde fayda sağlayacaklardı. Tabii bunlar, şöyle bir düşünüldüğünde ha- tırlanan isimler oldu. Yoksa, C.H.P. de 49 kişilik e bol bol doldu- racak kıymet man vardı ve me- sele bunların en iyisini bulup Meclise göndermekti. Nitekim, Partiyi sevk ve idare e- denler kendilerini sâdece bu ölçülerle bağlı hissettiler. CHP. bir imtihan geçiriyordu. Milletin gözleri Türkiye- in bu en büyü isi üzeri rilmişti. Vaziyet dedikodularla ve kulis oyunlarıyla ki- fayetsiz, ehliyetsiz bir kadro Meclise sokulduğunda Parti önümüzdeki se- çimlerde şansından bir miktar kay- bedecekti. Bir ihtisas meclisi kurulu- yordu, oraya mutlaka ihtisas sahip- leri ogönderilmeliydi. e Diğerleri için asıl menfaat gürültü koparmak değil, Büyük Seçimleri sükünetle ye kendi çevrelerinde çalışarak beklemekti. Yüreklerdeki aslanlar una rağmen, Kurucu Meclise ait kanun çıktıktan sonra, bitirdiği- miz haftanın nihayetinde bir gün C.H. P. nin Karanfil sokaktaki Genel Mer- kezine gidenler ve onun ikinci katına çıkanlar odalan gene o lebalep dolu buldular. Bir koridor üzerine sıralan- mış olan bu odaların misafirleri, Genç lik Kolları temsilcileri, eski milletve- killeri, kadın temsilciler, illerden ve köylerden gelen heyetler Karanfil So- kaktaki "dışı sükün ile zahir" bina- i hareketli ve bere Meclisle ilgili temaslar yapmak niye- tiyle geliyorlar, fakat oumduklarıyla değil bulduklarıyla yetinerek, geldik- leri yere dönüyorlardı. Merkez İdare Kurulu üyeleri gelenleri dikkatle din- liyor ve gerekli izahlarda bulunduk- tan sonra kendilerini yolcu ediyorlar- dı. İkinci katta yer alan pek çok oda. eski milletvekillerinin nabız yoklama faaliyetine sahne oldu. Bu nabız yok- lama faaliyeti oldukça kapalı geçti. Merkez İdare Kurulu üyeleri az, fa- kat öz konuştukları için, CH.P. için- de devam eden Kurucu Meclis kulisi büyük bir ağırbaşlılıkla tabii seyrini takip etti. Bu arada, gönüllerinde yatan aslanlara söz geçiremiyen bâzı politikacılar Merkez İdare Kurulunun kararlı ve azimli üyeleriyle yaptıkla- rı sohbetler neticesinde evdeki bul- gurdan olma yolunda bulunduklarını idrak ediyorlar ve işlerine dönüyor- ardı. Bu arada, haftanın sonlarında. Kurucu Meclis tasarısı ilân edilip te Adalet bakanlığı temsilcilerin seçil- mesi usulünü tesbit edince Merkez İ- dare Kurulu bir toplantı yaptı Kurul, kanunu iyice tetkik ettikten sonra ka- rara vardı: Bu, bir seçim meselesiydi. Zira CHP.ne ayrılan ve kanunun metnine ithal edilen kontenjan Genel Merkez değil, doğrudan doğruya Partiye aitti. O halde basiretin sesini dinlemekte, illerden gelecek ve Küçük Kurultayı teşkil edecek temsilcilerle müdavele-i efkârda bulunmakta fay- da vardı. Butez, tuttu. Hemen -kanım AKİS, 19 ARALIK 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: