19 Aralık 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

19 Aralık 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER teklerini silâh gücüyle bastıracakla- rmı osanmışlardı, İlk günkü çarpış- maların, resmi blânçosu 60 ölüydü. Cezayirden yollanan haberlere he- men sansür konulduğu için bu sayı- nın gerçeğe ne kadar uyduğu bili- nemiyordu. İkinci gün blânço daha da kabarmıştı. Terliler gösterilerine devam edip, ortaya hür Cezayirin "yeşil-beyaz-kırmızı" bayrağ tı. Cezayir yerlilerinin silâha karşı cevapları "Yaşasın Ferhat Abbasi", "Yaşasın hür Cezayir!" bağırmaları olmuştu. Bu arada bir Fransız ma- hallesi yıkılmış, fakat Cezayir müs- lümanları 90 ölü vermişlerdi. Paraşütçü denilen ransız resmi makamlarının yap- tıkları açıklamalara bakılırsa, ka- rışıklıklar sırasında ölen müslüman- nsız ordusunun (o kurşunlarına değil, Cezayirdeki sivil (Fransızların kurşunlarına (o kurban gitmişlerdi. Sansürden sunin haberlere göre, bu , içlerinde müslüman- ların da bulunduğu asayiş kuvvetleri gösteriler karşısında silâh kullanmak- tan son derece kaçınmışlardı. Fakat düzenin ladesi için müslüman ma- hallelerini makla görevlendiri- şı sırasında adam öldürmek bakımın- dan kazandıkları şöhrete uygun ola- rak burada da silâhlarını işletmekten çekinmemişlerdi. Resmi makamların bu söylentileri yalanlamak için sar- fettikleri bütün gayretler boşa gidi- rdu, çünkü paraşütçülerden birka- çı, olayları takip eden yabancı gaze- tecilere, fırsattan faydalanarak iyi bir temizlik yaptıklarım iftiharla a- çıklamışlardı. Şimdi ne olacak? itün bu olup bitenlerden sonra Ce- zayirde durum, ride bıraktığı- mız haftanın sonlarında yavaş yavaş sükünet bulmağa başlamıştı. Fakat şimdi de Paristen alınan haberler bu idarecile- lıklar başlar başlamaz Cezayir seya- hatini yarıda keserek hemen Parise dönmüş ve Cezayire bir çeşit muhta- riyet vermeğe matuf yeni plânını bi- ran önce tatbik alanına koymak için çalışmağa koyulmuştu. Ancak son olaylar üzerine bu plânın başarı şan- sının biraz daha azaldığına şüphe yoktu. AKİS'in defalarca da söyle- diği gibi, Cezayir milliyetçilerini dikkat nazarına almıyan bir lân önünde sonunda başarısızlığa uğra- mağa mahkümdu. Fakat Fransız i- 28 darecileri Milli Kurtuluş Cephesinin Cezayir halkım temsil etmekten uzak olduğunu söyleyerek, Geçici Cezayir Hükümetiyle ateşin kesilmesinden banka bir konu üzerinde müzakereye girmekten kalınıyorlardı. Son olay- lar, durumun hiç de böyle olmadığını bir kere daha göstermişti. Cezayir yerlileri kurşun yağmuru altında kal- takları sırada bile hür Cezayir bay- rağım taşımaktan, "yaşasın Ferhat Abbasi" diye bağırmaktan çekinme- mişlerdi. De Gaulle artık bu gerçeği göz Önünde tutmak cesaretim ken- dinde Ancak, işin doğrusunu söylemek gerekirse, bu kolay kolay gösterile- cek cinsten bir cesaret değildi. Çün- kü Milli Kurtuluş Cephesi sözünü ne zaman edecek olsa De Gaulle, kar- şısında Fransız ordusunu buluyordu. De Gaulle'ü iktidara, Cezayir mese- lesini çözmesi için ordu getirmişti. Ordu Hindiçinide olduğu gibi Ceza- yirde de boşu boşuna çarpışmış ol- mak istemiyor ve askeri bir başarı kazanılmadan hertürlü hal çâresine karşı görünüyordu. Onun için de De Gaulle her seferinde Milli Kurtuluş Birliğinin zaferi gibi (görünebilecek kesin adımlar atarak orduyu ürküt- mekten kaçmıyordu. Batılıların durumu JYirum böyle olunca De Gaulle bir açmaz karşısında kalıyordu: Fran- sız ordusunun istediği gibi davranır- sa Milli Kurtuluş Birliğiyle karşı karşıya oturamıyacak, Milli Kurtu- luş Birliğiyle karşı karşıya oturma- dıkça da Cezayir meselesine bir hal çâresi bulamıyacaktı. bulmalıydı. Fransanm Batılı dostlarım çok zor bir mesele karşı- sında bıraktığına şüphe yoktu. Bu devletlerin idarecileri artık kavga- da hangi tarafı tutacaklarım şaşır- mağa başlamışlardı. Son olaylardan sonra Batı halk efkârının Cezayir milliyetçilerinden yana çıkmağa baş- ladığı görülüyordu. Buna rağmen Ba- tık hükümet çevreleri hâlâ ihtiyalı olmakta devam ediyorlardı Bu durumun Batılı preilerin böyle düşün- mekte aksız oldukları söylenemezdi. Ancak haksız oldukları nokta şuydu: De Gaulle, Fransayı çıkmazdan kurtaracak tek adam Ool- makla beraber bu tek adam, ordu- nun tepkisinden korktuğu için, hâlâ doğru yolu tutmaktan kaçmıyordu. Bu durum karşısında Batılı idareci- lerin artık iki yoldan birim seçmeleri gerekiyordu. Bunlardan birincisi, Ce- zayir meselesinin De Gaulle'ün iddia ettiği gibi Fransanın bir iç mesele- si değil, bir milletlerarası mesele ol- duğunu kabul ederek, Cezayirde As- ya-Afrika devletlerinin de istediği gibi Birleşmiş Milletlerin nezareti altında bir referandum yapılmasını sağlamaktı. Bu yol kala uygun gö- rülmüyorsa o zaman geriye ikinci yol kalıyordu ki o da De Gaulle'ü Milli Kurtuluş Cephesiyletemasageçmeğe, Cezayirin geleceği üzerinde onunla anlaşmaya zorlamak yoluydu. Bu sonuncu yolun De Gaulle'ü Bati cep- hesinden ayıracağı söylenebilirdi, a- ma bu kadar bir risk göze alınmazsa, De Gaulle'ün yem plânına bağladığı ümitler ne olursa olsun, Cezayirin ikinci bir Kore halim alması bir gün meselesi olacaktı. AKİS, 19 ARALIK 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: