16 Ocak 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

16 Ocak 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER yordu. Bu işlere yeni atılan Ergü- der ise hem ilânla ayakta tuttuğu dergisini yaşatmak, hem de Babıâ- linin patronlar zümresinde bir yer edinmek sevdasındaydı. Hofer kur- tulursa bir taşla iki kus vurulacak- tı. Teşebbüsler menfi tesir yarattı ve M.B.K. aksine, elini çabuk tut- ma lüzumunu o hissetti Müracaat- çılar ağızlarına çalınmış, bir opar- mak balla Babiıâliye döndüler, fa- kat kanunlar çıkmaya başlayınca fena halde sinirlendiler. Haftanın başındaki gün, Dünya gazetesinde Aksam, Cumhuriyet, Dünya, Hür- riyet, Milliyet, Tercüman, Vatan ve Yeni Sanalı patronlarının top- lantısına işte bu hava maalesef hâ- kim oldu, Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet sahiplerinin İtidal tavsiye- lerine rağmen ültralar o feci kara- rı aldırmaya muvaffak oldular: Ga- zeteler üç gün müddetle kapatıla- caktı!. Aralarında memleketin en gü- zide şahsiyetleri de bulunan heyet, kararın akislerinin ne olacağını göremedi Berbat bir tebliğ Fakat talihsizlik bu kadarla bit- Yazandan başka biç kimsenin tam olarak anlayamadı- ğı, içinde «kanunlar» tâbiri bulu- nan, dolayısıyla büyük psikoloji hatasına yol açan ve her türlü tef- sire müsait bir müşterek tebliğ he- men oracıkta Özcan Ergüder ta- rafından kaleme alındı. Memleke- tin en gözde şahsiyetleri aralarında bulunan heyet bu tebliğin de mah- zurlarını ofarkedemedi ve metin Dünya mürettiphanesinde dizildi, provalar basamak suretiyle çoğal- tıldı, deklarasyonun birer nüshası puntolanarak gazetelerin yazı isle- ri müdürlerine gönderildi. Varılan mutabakata göre deklarasyon ga- zetelerin birinci sayfalarının en üstünde, köşede, üç sütun üzeri- ne, 48 puntolu «Gazetemizi üç gün kapatıyoruz» baslığı altında neşre- dilecekti. Metin yazı işleri müdür- lerinin eline geçer geçmez, Babıâ- lide ilk karışıklıklar (o başladı. Her biri fikir işçisi olan yazı işleri müdürleri derhal aralarında telefonla istişareye başladılar. Dek- larasyonun Oo gazetelerde çalışanla- rın değil, sadece bir kısım çalış- tıranların fikirleri olduğunu mut- laka belirtmek lâzımdı. Gazete sa- hipleri gazetelerine şüphesiz böy- le bir not koydurtmayacaklardı. Ne- ticede, Tazı İşleri Müdürleri gaze- telerin o sayısına isimlerini koyma- ma kararını verdiler. Nitekim Milliyetin Fikir İşçileri (Sendikası Başkanı olan Hasan Yılmaeri, Dün- 12 yanın Hikmet Çağlayanı ve diğer bir çoğu böyle davrandılar. o Ga- zete sahipleri vaziyeti öğrenince hiddetlendiler, fakat bu bile onla- rın ayılmalarına, hareketin fena karşılanacağını kendilerine göster- meye, tebliğin biçimsiz bir tebliğ okluğunu farkettirmeye yetmedi. Bedii Faik gazetesine geldi ve Yek- ta Ragıp Önene imzasını koydurt- tu. Özcan Ergüder pek kızmıştı. «Böyle ukalâlık olmaz» diyordu» Ertesi gün tebliğ yayınlandı ve İstanbulun dokuz gazetesi üç gün mateme girdi! Akşam geç o vakit dehşetli Yeni İstanbuldan Umumi Neşriyat Müdürü Muzaffer Soysal harıl harıl büyük gazeteleri ara- mış ve Dünyadaki toplantıya davet edilmemiş bulunan gazetesinin de —her halde, hatıra bile gelmemiş- ti— boykota katıldığım bildirmiş- ti. Gazetelerin piyasaya çıkma- sıyla birlikte, kıyamet de koptu. Kanunların esası Gazete sahipleri ilk darbeyi, kanunların kendilerinden ye- Deklarasyon haftanın başın- daki gün hazırlanmış, oSalı günü yayınlanmıştı. Halbuki Pazartesi günkü Resmi Gazetede Fikir işçi- PP alâkalı kanunun metni var- vi Patronlar metni dahi okuma- diler. lüzum görmediler ve kulaktan dolma bilgiyle yetindiler. Kanun- da, istifa eden gazeteciye (okıdem tazminatının yarısı verilir diye bir acaip madde yoktu. Bir takım — çoğu Babıâlide zaten mevcut — haklar teminat altına alınıyordu. Hatta kanun gazetecilere meselâ Bâbıâlinin en iyi patronu Ercü- ment Karacanın Milliyetteki, OE- rol Semavinin Hürriyetteki «ecir»- ine tanıdığı statüden daha az iyi bir statü tanıyordu. M. B. K. bir başka peşin hüküm dolayısıyla ka- nunu çıkarmakta acele etmişti. Kurmaylar Babıâlide fikir istiklâ- li olmadığı, her yazarın patronu- nun esareti altında bulunduğu, onun için kendi inancını asla ya- zamadığı gibi telkinlerin tesiri al- tındaydılar. M.B.K. nin bir çok ü- yesi gazetelerin bir çok kimse ta- rafından çıkarıldığı, fakat bir tek kimse tarafından idare edildiği, meselâ dünyanın dört buçuk mil- yonla en büyük tirajlı gazetesi Da- ily Express'te patron Lord Beaver- brook'un arzulamadığı tek satırın çıkmamasının batılı manasıyla Ba- sın Hürriyetini hiç zedelemediği, bir başkasının çıkıp ta Lord Bea- verbrook'un kendi gazetesine oyaz- dırtmadığını yazabildi, basabildiği ve yayabildiği takdirde (batılı ma- nasıyla Basın Hürriyetinin gerçek- leştiği hakikatlerini görmek istemi- yordu. Acele, biraz bunun da tesi- ri neticesiydi. Halbuki hiç bir ko- nunun ciddi gazetelerde yaratama- yacağı keşmekeşi Fikir İşçileriyle alâkalı kanun da yaratacak bir ma- hiyet taşımıyordu. Gerçi bazı pat- ronlar bir takım fedakârlığa Zor- lanıyordu. İşçilerini daha fazla dü- şünmek zorunda kalıyorlardı. Ama 9 Ocak 1961 günü Resmi Gazete- Nadir Nadi - Bedii Faik - Ercümant Karacan Çalgıcılar ayrı telden çalınca... AKİS, 16 OCAK 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: