16 Ocak 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

16 Ocak 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER yerine 160 kiŞi alırdı. Kendisini gece vakti neden çağırmışlardı? İs- tediğini atıp atmamakta serbestti. B.K. 5 bin kişiyi Silâhlı Kuvvet- lerden atarken kimseye (osormuş muydu? —Galiba Kılıçlıoğlu ken- dini M. B. K. zannediyordu. Hal- buki M.B.K. üyeleri üstadın kendi- leri hakkında kullandığı «Gümrük- ten mal kaçırır gibi kanun çıkarı- yorlar tâbirini henüz hazmetme- mişlerdi— Mutlaka atacağım de miyordu ama eğer atarsa kimse kendisine karışamazdı, Doğan Na- dinin bir müdahalesi, gerginliği çözdü ve havayı yumuşattı: «— Beyler, bizim fikir işçilerimiz- le hiçbir ihtilâfımız yok. Biz bir pro- testo hareketi yaptık. Bütün mede- ni memleketlerde olduğu gibi onlar da bize mukabele ettiler. Gönül arzu ederdi ki, biz de onlar gibi sadece sessiz bir yürüyüş yapabile- lim. Fakat dokuz kişi kolkola gi- rip Vilâyete yürüseydik, millet bi- zi piyasaya çıkmış ozannedecekti. Biz yürüyemedik, o gazetelerimizi yürüttük. Hata ettik.» Neticede, Kılıçlıoğlu hariç, pat- ronlar teminat verdiler. Fakat di- gerleri, Kılıçlıoğlunu da iknaa ça- lışacakları Oo vadinde Oo bulundular. Ancak 0.20 de sona eren toplantı- da, fikir işçileri ile aralan şeker- renk Dünya patronları mevcut de- ğildi, içtimadan ilk olarak Yalman ayrıldı. Paltosunu tutan hademele- re, ikişer buçuk lira bahşiş bırak- tı. Son Perde Cuma sabahı iş verenler Yeni Sabah patronunun muhte- özel dairesinde gene toplan- dılar. Gayeleri, kapalı bulundukla- rı üç gün zarfında kendilerine yö- netilen isnad, tenkid ve ithamları cevaplandırmaktı. Nadi biraderler gene gelmemişlerdi Nadir Nadi sa- mimi şekilde üzgündü. Doğan Na- di ise hareketi başından tasvip et- memişti. Aynı saatlerde, İstanbul Üni- versitesinin avlusunda toplanan ve her Fakültenin temsil edildiği aşa- ğı yukarı yüz kişilik bir grup, Ca- galoğluna hareket etti. Hürriyetin önünde yuha çektikten sonra, Cum- huriyetin önüne sağıldılar. (o Bir- kaç dakika sessizce kapının önün- de durduktan sonra uzun boylu, es- mer bir delikanlı, elinde bulunan «Sende mi Nadir Nadi?» yazılı dö- vizi demir parmaklıklara astı. Da- ha sonra birkaç adım ötedeki Ye- ni, Sabahın önüne gittiler. İçeride patronlar toplantı halindeydiler. Yağmur, şakır şakır yağıyordu. Ye- ni Sabahın Kılıçoğluna aid özel 16 ve cafcaflı kapısının mermer mer- divenlerinin en üst katına çıkan bir Üniversiteli genç M.BK. ve fikir iş- çileriyle beraber olduklarına dair bir nutuk çekti. Müteakiben de- mir kapının Önüne, o Kılıçlıoğlu- nu bir tavuk şeklinde temsil eden ve altında «Altınlarıma dokunma- yın» ibaresi bulunan bir dövizi bı- raktılar. Hep bir ağızdan yuha çek- tikleri bir sırada, en üst katın pen- ceresinin perdesi sıyrıldı. Kılıçlı- oğlu, koyu esmer çehresinde endi- şe, manzarayı seyrediyordu. Niha- yet Vilâyete yüründü ve «28 Nisan- da patronlar değil, fikir işçileri bi- zimleydi» ibareli bir döviz bırakıl- dı. Sonra da dağılındı. Patronlar, çıkacakları gün bu sefer 72 puntolu, «Açıklıyoruz!» serlevhalı upuzun ikinci bir dekla- rasyon hazırladılar. Gene bir ku- cak dolusu yanlış omalümatı havi ve sert lisanlı deklarasyonu, fikir işçilerinin arzusu Üzerine Karacan, Milliyetinde kullanmadı. Nadiler de traşlıyarak, obir karikatürle de ol- sa fikir işçilerine de savunma hak- kı tanıyarak neşrettiler. Elele ke- netlenmiş fikir işçileri, bardak fır- tınasının durulmağa yüz tuttuğu bir sırada tekrar vantilatörleri ça- lıştıran ikinci deklarasyonu neşre- den gazetelere Asliye Hukuk Mah kemesi kanadıyla cevap Oo vermeğe, kucak dolusu yanlış malümattan do- layı da Basın Ahlâk Divanına baş vurmağa hazırlanıyorlardı. Kılıçlıoğlu, Karacanın ikinci deklarasyonun altından imzasını çı kardığını ve bunu gazetesinde neş retmekten imtina ettiğini duyunca hiddetle telefona sarılıp o Milliyet sahibini aradı, hareketinin sebebini öğrenmeğe kalkıştı. Karacan, "Za- ten bu işler hep sizin yüzünüzden oldu» mealinde bir söz sarf ederek telefonu kapattı, izahat vermedi. Ankarada heyecan Babıâlide bunlar olup biterken, hâdiseyi haber alan Ankaralı gazeteciler derhal paçaları sıvadı- lar ve İstanbuldaki arkadaşlarının manevi yardımına koştular. Zaten kulaklarına bazı tehlikeli sözler de gelmiş, patronların tensikat yapa- cakları haberleri Rüzgârlı Sokakta dolaşmıştı. o Bunun üzerine, hare- ket hattının tayini için Ankara Ga- zeteciler Cemiyetinde bir toplantı tertiplendi- gün Cemiyetin, Atatürk bul- varına nazır sevimli lokali lebalep doldu. Salon sigara dumanından ge- çilmiyordu. Bir kaç gün evvel ay- nı yerde,' Temsilciler Meclisine gi- decek gazetecilerin seçimi dolayı- sıyla birbirleriyle sıkı mücadele- ye girişmiş bulunan Ankara bası- nının mensupları şimdi tekrar ke- netlenmişlerdi. Bu tesanüt, güzel bir şeydi. İlk konuşmalar durumun izahı sadedinde oldu. Gazete sahip- lerinin tutumları hiç kimsenin tas- vibini kazanmadı. Fakat Ankaralı gazeteciler (oiçin iki yol gösterildi Bir kısım —ve daha ziyade yaşlı azalar— itidal tavsiye ediyorlardı. Bir başka grup ise ateşliydi. Orta- ya, gazete sahipleri üç günlük pro- testolarını tamamladıktan sonra fi- kir işçilerinin de üç gün iş başı yap- mamaları teklifi atıldı. Fakat bu, beğenilmeyen bir hareketi o bizzat tekrarlamak demekti. Neticede Ga- zeteciler Federasyonu, Gazeteciler Cemiyeti ve Sendika tarafından bir müşterek komitenin kurulması, i- nisyatifin ona bırakılmanı kararlaş- tırıldı ve sekiz kişilik bir heyet se- çildi Heyet ilk iş olarak dokuz ga- zete sahibine bir telgraf (oçekerek Ankaralı gazeteciler Kaderin Atatürk bulvarında birleştirdikleri AKİS, 16 OCAK 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: