27 Şubat 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

27 Şubat 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Haftanın sonlarına doğru, başarı- yi gösteren ibre C. H. P. istikametine seyretmekte devam etti. Zira kürsüde Eroğlular tenkitler meti ikaz ve tenvir edici çıkışlar ma- hiyetini taşıyordu. Fakat, Temsilciler Meclisinin sa- lonunda resmi tutumları bu olan C H.P. lüer kulislerde bir faaliyet gös- termekten geri kalmadılar ve yapıl- nasım Zaruri gördükleri islerin ya- >ümasını orada sağladılar. her mesele halledilemedi ama- bir akım konularda faydalı ilerlemeler veya değişiklikler oldu. Bu, kudret lahipleriyle C. H. P. arasındaki dost- uğu daha da takviye etti. Kudret lahipleri (oyapılmasını o arzuladıkları leyleri, tecrübeli C.H.P. liler ise bunun yollarını ve gerçekleşme im- kânlarını söylediler, çok zaman bir anlaşma vuku buldu. Muallakta bir hükümet Ama. Bütçe müzakereleri sırasında C.H.P. den de müşkül durumda ur teşekkül vardı: Hükümet! Doğru- lu istenilirse İnkılâp Hükümeti bir iktidar Hükümeti değildi. eo Yâni bir mutlak çoğunluğa dayanmamaktay- dı. Bunun için de, kendi kendisini sa- runma mevkiinde bırakılması garip durumların doğmasına sebep (oldu. Nitekim haftanın ilk günlerinde bunu iyi niyetli Bakan fakat başarısız po- itikacı oKızıloğlu, Meclise hitaben şu boa ifade etti — Biz, sizlerden yardım bekli- Ayağımıza çelme takmak de- Tabii sözler sol tarafa bakılarak sarfedilmişti. Ancak, bu sözler umu- tan tesiri yaratmamış olmalı ki, C. K.M. P. li hatipler yüklendikleri sö- Bttmona muhalefet vazifesini sonuna kadar götürmek için âdeta birbirle- riyle yarış ettiler. İşin şampiyonlu- İkunu, arada sırada Genel Başkanı ile müşaverelerde bulunan ve sonra oturmakta bulunduğu en ön sıradan kürsüye âdeta fırlayanC. K.M. P.li Ahmet Oğuz elinde tutuyordu. Nite- kim bu şampiyonanın bir. sahnesi haf- tanın ortasındaki çarşamba günü ce- reyan etti ve Kurucu Meclise hâkim olmak istidadı gösteren muhalefet etme tarzının en güzel misalini orta- ya koydu. Kürsüdeki adam siyah el- biseler giymişti. Saçlarını geriye doğ- ru taramıştı. Dudağının üstünde Şar- lonunkini pek andıran bir bıyık var- dı. Adam sağ eliyle kürsünün üzerine yaydığı kâğıtlarını söyle bir topladı -taktik Bölükbaşı taktiğidir- ve kük- redir "— Başbakan Yardımcısı beni afise ediyor. Adeta gazetelere man- 14 şet veriyor. Buna hakkı yok! Beni ne hakla afişe ediyorlar?" Adam pek heyecanlanmıştı, sözle- rini aşın jestlerle takviye oetmek- teydi. Sözlerine devam etti: —Biz eski ve yeni idarenin zul- mü altında mücadele etmiş insanla- rız" Tabii bu sözlerin mânası pek anla- şılmadı. Bunu kendisi de anlamamış olmalı ki, hemen tevil yoluna saptı: "— Arkadaşlar, Hükümeti ben müdafa ediyorum" diyererk kürsüden indi ve soluğu geride, ak saçlarının çevrelediği talihsiz başım elleri; ara- almış liderinin yanında aldı. Şampiyonu Ahmet Oğuz olan bu tarz taktikler karşısında C. H. P sâdece bir müttefik durumunda bu- lunduğundan -hattâ Ferda Güley gibi bâzı C. H. P. liler şiddet hareketlerine katıldıklarından- Hükümet biraz bi- raz bikes vaziyette kaldı. O zaman Bakanların nazarları M. B. K. üye- lerine döndü. Üyeler kendilerine sem- patik gözlerle bakmadılar değil ama, bu destek de biraz platonikti. O yüz- dendir ki Hakanlar kendi başlarının çâresine bizzat bakmak zorunda kal- dılar ve o yüzdendir ki Selim Sar- per gibi davrananlar başarı kazandı- lar. Buna mukabil, C. K. M. P. nin Bakam Tahtakıhç jann Bakanlar sâ- dece şahıslarına fena notlar aldılar. . ne gelince, üyeler daha zi- yade tarafsız davranmaya ve mânevi mesuliyetin kendilerinde bulunduğu- nu hissettirmeğe gayret gösterdiler. Pek etliye sütlüye karışmadılar, kav- galara ve polemiklere girmediler, on- lar da kulislerde faaliyet gösterdi- ler. Üçüncü kutup Bütç müzakereleri sırasında (oüçün- cü kutbu iyi niyetli, fakat politi- ka tecrübesi hiç, ekserisi meslek te- şekküllerinden gelme Temsilciler teş- kil etti. Bunlar, bazı işleri arap sa- çına çevirdiler; Nitekim haftanın or- tasında, Meclisin dış salonunda baş- layan bir hâdise epeyce mürekkep ve ter dökülmesine yol açtı. Hikâye şöy- le başladı: Kalın camlı gözlüklerinin altın- dan manidar bakan bir genç Temsil- ci, basın mensuplarının bulunduğu kalın sütunun altına geldi ve gaze- tecilerle konuşmakta olan Turhan Feyzioğlunun omuzuna, gülümseye- Kurucu Mecliste C.K.M.P. liler “Hayır” cılar grubu rek hafifçe dokundu: "— Nasıl beyfendi, benim kanun teklifinin altına bir imza atacak im- siniz?" dedi. Tabii bu sözler, başların birden kalın gözlüklü genç adama çevrilme- sine sebep oldu. Genç adam Kurucu Mecliste basın temsilcisi obulunuyor- du ve adı Ilhami Soysaldı. Bahis ko- nusu kanun teklifi ise ezanın Türkçe okunmasıyla ilgiliydi. Bir evvelki cel- sede. Diyanet işleri bütçesi görüşü- lürken kanun teklifi haline getirile- ceği Soysal tarafından bildirilmişti. Tecrübeli politikacı OFeyzioğlu, genç adamı kendine has tebessümü ile süzdü ve "— İlhamiciğim, epey imza var mı bari teklifin altında?" dedi. AKİS, 27 ŞUBAT 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: