27 Şubat 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

27 Şubat 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dost Yayınevinde, hafta sonunda üç beş sanatçı toplanmış şundan bundan konuşuyorlardı. Güngör Dil- men de aralarındaydı. Söz, Adnan Benkin eleştirmesine geldi. Oradaki- lerin her biri, bir yanından tutup dü- şüncelerini söylüyorlar, Güngör Dil- men de sessiz sedasız dinliyordu. "— Peki" dediler, "sen ne diyor- sun birader? Eser senin. Biz konuşu- yoruz, sen susuyorsun?" Güngör Dilmen pembe pembe bak ti. Usulca cevap verdi: "— Biraz boşuna (o konuşuyorsu- nuz gibi geliyor bana. Adnan Benkin şimdiye kadar her hangi bir şeyi be- gendiğini gördünüz mü? O, kendine tahammül edemiyor, başkasına na- sıl etsin?" Kayıp aranıyor Ulus gazetesiyle AKİS ve Dost der- gilerinin bulunduğu Rüzgârlı so- kaktaki Ove Han, bir süreden beri oldukça derin bir sessizliğe gömül- müş bulunuyor. Bir kaç ay öncesine kadar bütün binayı doldurup taşan gür, neşeli bir ses, artık duyulmu- yor. Ulusun sabık istihbarat şefi Fik- ret Otyam ne Ove Handa görünüyor, ne Ankarada. Ulustan ayrıldıktan sonra hem "tebdili hava" eylemek, hem de yeni röportajlar hazırlamak üzere, kar - kıs demeden doğu. illeri- ne doğru yola. çıkmıştı. Eşi dostu, Otyama: "-- Deli misin?" dedüer, "bu mevsimde gidilmez. Kurtlar yer val- lahi seni.. Otyam dinler mi? Omuzundan eksik etmediği on okkalık fotoğraf makinesiyle "Hadi eyvallah!" diye- rek çekti gitti. Gidiş o gidiş. O gün- den bugüne "ne bir ses ne bir nefes!" Otyamdan haber yok. Bir kısım dostları, Otyamın kurt- lara yem olması ihtimalinin üzüntü sü içinde, bir kısmı tam aksi kana- AKİS, 27 ŞUBAT 1961 atte. "Otyam eski kurtlardandır. Kurtlara yem olmaz. Belki o, bir kurdu yemekle omeşguldür.." diyor- lar. Yani iş karışık. Rivayet muhte- lif. Ama maksut bir: Otyam nerde? Bilenlerin, görenlerin, duyanların in- saniyet namına... Sevil Berberi Aydın Günün Devlet Operasına kü- süp İstanbula gitmesi bir bakıma iyi oldu. Hiç olmazsa İstanbul bir o- peraya kavuştu. Yoksa bu "şehri di- lârâ"nın bu gidişle ne yılan hikâye- sine dönen ünlü "Opera binası"na kavuşacağı ovardı, ne de operaya... Bereket, Aydın Gün gibi sanatını se- ven, işten anlayan, becerikli bir sa- natçı Istanbula gitti de bu, nüfusu İki milyonu bulan "bimisli baha" şen rimiz operaya kavuştu. Hem de Te- pebaşındaki Ooemektar Şehir Dram Tiyatrosunun sahnesinde Oynana- rak... Demek, iş yalnız binada değil. At oldu mu, süvari de işin eldi mi, meydan kendiliğinden bulunuyor.. İstanbul Belediyesi Şehir Opera- sı bu defa Rossininin ünlü "Sevil Ber beri" operasını oynamaya başladı. İlk gece İstanbul sosyetesi salaş ti- yatro binasını "lebâleb" doldurmuştu Gelenler arasında İstanbul Vali ve Belediye Başkanı Tümgeneral Refik Tulga ve. eşiyle, o düşüklerin binbir hesabını bir bir, büyük bir sabır ve adalet ölçüleri içinde görmekten yo- rulmayan, milyonların sevgilisi ol- muş Yüksek Adalet Divanı Başkam dikkati çeki- Salim Başol bilhassa “SANAT yordu. Başolun her fırsattan istifade ederek tiyatrolara, operaya gidişi kendisinin seçkin adalet adamı ol- duğu kadar bir sanatsever olduğunu da belli etmektedir. Perde açıldıktan sonraki ilk sah- neler hiç de gönül açıcı olmadı. Fio- rello rolünü oynıyan Ö. Sezer iyi sa- yılabilecek bir Oo başlangıçtan sonra girdiği yükün altından kalkamıyaca- ğını belli etti. Ondan sonra hemen sahneye giren Kont Almavivo rolün- deki A. Topuz da, daha önce iyi ve kabiliyetli bir tenor olarak bilinme- sine rağmen, büyük bir teknik iste- yen bu operadaki rolünde sönmüş bir balon durumuna düştü. Rol icabı 6. Sezer ile A. Topuzun düetlerinde (o geçen "bu ne rezalet" cümleleri bir kaç defa tekrarlanınca, operayı dişlerini sıka sıka seyreden müzik eleştirmecisi ve modern bes- tecilerimizden Bülend Tarcanın sabrı tükenmiş olmalı ki, önündeki koltuk- ta oturan müzik eleştirmecilerinden Fikri Çiçekoğlunun kulağına eğilip: "— Elbette'rezalet'birader!" de- mekten kendini alamadı. Gene müzik eleştirmecilerinden İlhan K. Mimaroğlu ile Selmi Andak ise, Tarcana bakıp kıskıs gülüyor- lardı Bereket Attilâ Manizade, Mete Uğur, Azra Gün, Nurhan Ruçhau, Suzi Leal sıraları gelince sahneye çıktılar da, hem Rossininin "Sevil Berberi"ni, hem de genç İstanbul O- perasının şanını kurtardı. İstanbul Şehir Operasyonda Sevil Berber At olunca meydan bulunur 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: