27 Şubat 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

27 Şubat 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Genç Temsilcinin, kendinden emin, verdiği cevap: "— Tabii, şimdilik bir on kişiye yakın. Sis de imzalarsınız onbir olur" oldu Feyzioğlu gülerek bu salvoyu ma- hir bir şekilde savuşturdu ve: "— Haydi hayırlısı bakalım" de- di. Konu tam yerini başka bir mese- le ile değiştirmek üzereydi ki kalın sütunun altına yaklaşan bir başka misafir işin dahada revnak kazan- masına yol açtı. Yeni gelen, uzun burunlu- ayakkabılarının topuklarına pek kuvvetli basa basa yaklaştı ve gazetecilerin ellerini teker teker sı- karak: "— Hayrola, ne var gene? Bakı- yorum pek hararetlisiniz. Yoksa açık oturum mu var?" dedi. Gazeteciler, Milli Birlik Komitesi- nin zeki yarbayım selâmladılar. Yar- bay Yıldız konuşulanın ne olduğunu öğrenince pek ilgilendi. Ancak, onun fikirleri genç Temsilcinin fikirleriyle pek uyuşmuyordu. Nitekim Ahmet Yıldız, kanun tekim sahibini gazete- cilere: "— Ğfendim, İlhami bey arkada- şımız Ur koyu müfrittir!" diyerek tanıttı ve sonra gülerek: "— Bana kalırsa bu işler aceleye ve zora başvurularak halledilmeme- lidir" diye ilâve etti. Ne var ki, İlhami Soysal pek ka- nılıydı. Yıldıza hitaben; ” Vallahi bilmem Ahmet bey, ben teklifimde kararlıyım. Kanaatim- ce bu mesele başka zaman halledile- mez. İşleri politik zaviyeden mütalea etmeyen bir idare iş başındayken bu mesele halledilmelidir" dedi. İş çatallaşıyordu. Gazeteciler çem- beri sütunun etrafında bir parça daha daraldı. Yıldız ise, fikrini rahatlıkla savunan ve misallerini tam yerine yerleştiren bir hatip edasıyla konuş- maya başladı. Yıldızın sohbeti, Fey- zioğlu tarafından da desteklenince, Soysaldaaz da olsa bir gerileme fark edildi. Fakat kendini çabuk topladı ve gazeteci arkadaşlarına hitaben: "— Bütün bunlar beni yıldırmaz. Ben teklifimi Vereceğim" dedi. Toplananlar dağıldılar ve basın mensupları Soysalın kanun teklifi- Birlik Komitesi İrtibat Bürosunun bulunduğu kısma yollandılar. Ama sonradan, politikanın bir "imkânlar sanatı" olduğu gerçeği anlatıldı ve mesele, C. K. M. P. lilere bir propaganda fırsatı verilmeksizin kapatıldı. İşte, bir devrelik Kurucu Meclisin Bütçe müzakereleri bitirdiğimiz haf- ta bu hava içinde geçti. AKİS, 27 ŞUBAT 1961 Türkçe Ezan! Kemal Atatürk din adamlarıyla birlikte İbret teşkil eden tablo Devlet idare etme sanatı olan politikada hakiki dehayı "akıl etme" sa- yanlar ve bununla yetinmenin bir işe yarayacağını sananlar, hiç kim- se şüphe etmesin, biraz saf kimseler olacaklar. Bu gibi kimseler için en faydalı hareket, Atatürkün Milli Mücadele yıllarında çekilmiş olan ve son zamanlarda bol bol satılan bir resmini günde iki defa seyret- mektir. Bu fotoğrafta, inkılâplarımıza ismini veren adam Ankarada, Meclisin önünde, hacı ve hocaların arasında iki elini açmış dua etmek- tedir. Daha o tarihte Atatürkün kafasında Atatürk inkılâplarının aşa- ğı yukarı hazır halde bulunduğu muhakkaktır. Daha o tarihte Atatürk padişahlık müessesesinin kaldırılmasını, hilâfetin lağvını, cumhuriyetin ilânını kendi kendine -ve pek yalan bir iki mesai arkadaşıyla- tasarla- mıştı. Ama .bu onun, devlet işleriyle din işlerini birbirinden kati suret- te ayırmaya kararlı adamın, gösterişli bir tarzda dualar etmesine, böy- le pozlarda resimler çektirmesine mani olmamıştır. Düşününüz, eğer Atatürk 19 Mayıs 1919 günü Samsuna ayak bastığında işe savaşı ka- zanmağa çalışmakla değil de inkılâplarını ilânla başlasaydı bir fersahlık yol alabilir miydi? Doğrusu istenilirse Atatürkün yaptıkları, o tarihte ileri düşünceli olan her Türk aydınının kafasındaki işlerdi. Atatürkün dehası zaman ve zemin faktörlerini son derece meharetle kullanarak bunları birbiri pe- şine gerçekleştirmesindedir. Politikacıların kütleleri kandırmak mak- sadıyla bütün prensiplerini bir tarafa itip gayrısamimi davranmalarıyla bir işi yapmak için en müsait anı ve şartları beklemeleri arasında dün- yalar kadar fark vardır. Bu hesap yapılmaksızın girişilmiş öyle davra- nışlar vardır ki bir çuval inciri berbat etmiştir ve yavaş yavaş ısınması gereken aşa soğuk suyu boca edivermiştir. O zaman her şeye yeni baştan başlamak gerekmiştir. Bir cemiyet; belirli hedeflere belirli yollardan geçirilerek vardırılır. Esas hedef gözden kaçırılıp ta ortalık karıştırıldı ve hiç yoktan bin güçlük yaratıldı mı, artık ona politika yapmak değil, sâdece ve sâdece pot kırmak denir. Bugünün ve bu memleketin şartlarım bin sene evvel ve ayda yaşa- yanlar derecesinde bilmek, sonra da Ur yeni Cumhuriyetin kurucuları arasına karışmak insana biraz fazla cür'et gibi geliyor. Nice iyi niyet, bu niyetin sahiplerinin kolları arasında can vermiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: