27 Şubat 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

27 Şubat 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ve politikacıları bir güzel azarladı. Kürsüden indiğinde salonda tıs çık- mıyor, Temsilciler şaşkın şaşkın bir- birlerine bakıyorlardı. Bu ne demek - ti? Bakan ne demek istiyordu? Bu- rada sarfedilecek sözler sayın Kısıl- oğlunun politikacılara olan meşhur antipatisi dikkate alınarak mı sarfe - delecekti? Güley, yeniden kürsüye geldiğin- de Temsilciler genç politikacının ne- ler diyeceğini merakla beklediler. Güley kürsüde birkaç saniye durak- ladı, sonra Hükümet üyelerinin bu- lunduğu tarafa bakarak Kızıloğluya cevap verdi. Herşey iyiydi. Herşey güzeldi. Ama bir Hükümet üyesinin Temsilcileri böylesine azarlaması ne- dendi? Başbakan Yardımcısı doğrusu pek sert, pek şiddetli konuşmuş, Gü- ley de buna pek üzülmüştü. Bir iki dakika sonra talihsiz Bakan gene kürsüde göründü. Bu defa biraz daha umuşak ve tebessüm etmeğe çalışan bir hali vardı. Kendisini bağışlamala- rı gerekiyordu. Otuz yıllık askerlik görevinin yüzünde hâsıl ettiği sertlik bir kusur sayılmamalıydı. Kaldı ki, Mecliste herkes kendilerinin karşısın- daydı. Böyle bir hükümete dünyanın biç bir parlâmentosunda rastlana- mazdı. İşlerin yürümesi için kendile- rine yardımcı olmaları gerekiyordu. Tabii bu sözler de protestoyla karşı- laşınca Kişioğlu o defa da öyle söy- lemek istemediğini belirtti. İşte bütün bunlardan dolayıdır ki bu haftanın sonunda, tahmine me- raklı kişiler başkentte fikir yürütme- ge ve birbirleriyle iddialaşmağa baş- ladılar: "Kızıloğlu ne zaman istifa e- decek veya affedilecek?" ma, iktidarın bu gibi konularda- ki zihniyetini bilenler Kızıloğlunun kulağının biraz bükülmesiyle yetini- leceği kanısındaydüar. değişiklik olmuştu. Bayar, Divan hu- zurunda "Baskı karşısında kalarak Bakan değiştirmenin aleyhindeyim. Derenin ortasında at değiştirilmez" demişti. Bu, eski kudret sahiplerinin inalıçlarından biriydi. İkinci inançla- kendileri bu zihniyeti taşırken bir akim gençler "İstifa! İstila! Kanun! Kanun! Hürriyet! Hürriyet!" diye bağırdılar mı yapılacak şey tenkildi. Şimdi, ikinci telâkki rafa kaldırılmış, kudret sahiplerine geniş bir müsama- ha duygusu hâkim olmuştu. Nitekim Kızıloğlunun istifasının o istenmesi Salim Basolun Yassıadadaki tavsiye lerine uygun şekilde karşılandı: "Ne var bunda? Bir demokraside istif» da, istifanın istenmesi de gayet nor maldir Ancak o diktaf örtüklerde isti- fadan bahsedilmez!" Ancak Kabinede kalması faydadan çok zarar getiren 18 simaların, sırf bunların istifası yük- sek sesle isteniliyor diye muhafazası prensibine riayet devam ediyordu ve bunun en güzel misali de Menderesin meşhur ve mâruf Ankara Savcısı Hayri Mumcuoğlunun Hükümetteki yerinişen şakrak ve herkesin hayret- ten bir karış açılmış gözleri önünde muhafaza etmesiydi! Böyle davranılırken gözden uzak tutulan, tabii yıpranma payının İkti- darın yıpranması- fazlalığı oluyordu. M.B.K. Paşanın iftarı Geçen haftanın ortalarında bir gün, başkenti dondurucu soğuklar ka- sıp kavururken, omuzlarında fotoğ- raf makineleri asılı bir takım adam- lar Çankaya sırtlarında, şehre hâkim bir noktada bulunan heybetli bir bi- nanın önünde ayazla mücadele edi- yorlardı. Bunlar, foto muhabirleriydi ve bir hâdiseyi tespit için bekleşiyor- lardi. Devlet ve Hükümet Başkam Or- general Cemal Gürsel nekahat dev- resini mesut bir hâdise ile kapaya- cak, silâh ve ülkü arkadaşlarına bir iftar ziyafeti çekecekti. Bu son derece mütevazi ziyafete Milli Birlik Komi- tesi üyeleriyle vefakâr foto (muha- birleri davet edilmişlerdi. Tabii, da- vete ilk icabet edenler bu sonuncu- lar oldular. Davet saati olan 17.30 dan çok evvel Çankayaya yollandılar ve Köşkün giriş kapısı önünde küme- lenerek beklemeğe koyuldular. An- cak bu bekleyiş pek sıkıcı olmak ki içlerinden biri dayanamadı' ve : "— Arkadaşlar, beklemenin . fay- dası yok. Burada buz tutmak tansa içeriye, yavere haber yolhyalım" de- di. Teklif ittifakla kabul edildi o ve kapıdaki nöbetçi ve içeriye haber yollandı. Bu defaki o bekleyiş pek uzun sürmedi. Az sonra bir ya- ver yüzbaşı kapıda göründü: — Buyrun, ne istiyorsunuz?" de- di. Foto muhabirleri yaveri hep bir ağızdan cevaplandırdılar. İstedikleri şey, ayazda donmaktan kurtarılmak- tı ki, bu da içeriye alınmakla katabil- di. Ancak, yaverin cevabı pek sevin- dirici olmadı. Ortadan uzun boylu ya- ver yüzbaşı: — Dışarda bekleyin" diyordu. muhabirlerin sevinmelerine sebep ol- du. Gelen, Cemal Madanoğluydu. Ya- kışıklı General arabasından iner in- mez hemen gazetecilerin yanına yak- laştı ve: "—, Ne o yahu, ne bekliyorsunuz bu iii dedi. , foto muhabirlerinin en be- ceriklisi Hüseyin Ezerden geldi: — Paşam, İftar sofrası, varmış. 17.15'i geçirirseniz yemek kapıda Başkan € Gürselin M.B.K. üyelerine verdiği i iftar Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım AKİS, 27 ŞUBAT 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: